merhaba arkadaşlar. 3 gündür sabahlara kadar buralarda dolanıp sizleri okuyorum.gündüzleri uyuyorum :) transferimin 3. günüydü bugün.5. gün embriyosuydu. daha önce klomen sonrası gebelik ve 8 haftalıkken düşüğüm var.6 haftalıkken tesadüfen öğrenmiştim zaten.yani sadece 2 hafta tadabildim o muhteşem duyguyu. enfeksiyon, kanalların tıkanması, polikistik overli olmam üst üste gelince 2 kezde tüp denedim rabbim yine nasip etmedi.her tedaviye büyük umutlarla başlayıp sonrasında negatifi görmek psikolojimde dengesizliklere neden oldu.negatif sonrası ben çocuk falan istemiyorum artık.vardır allahın bi bildiği, işinede bu kadar karışılmazki deyip çektim kendimi kenara.eşimi, çevremi en çokta kendimi idare edebilmek adına söylenen sözler ve bastırılan duygular... ta ki arkadaş çocugunu, sokaktaki bi bebeği, öğrencilerimi (sınıf öğretmeniyim) görene kadar.dediğim gibi bugün 3. transferimin 3. günü ve 3 gündür başım sürekli ağrıyor.ilaçta alamıyorum.ara ara tutunması için yalvarıyorum yumurcağa.sanırım sinirlerime fazla yükleniyorum ama yine güçlü görünmesi gereken ben, bastırıyorum herşeyi. teste kadar nasıl geçecek bu günler...
hepimize hayırlısı neyse onu nasip etsin allah. bu çaresizlikte yanlız olmadığımı bilmek güzel en azından.inşallah hepimiz alalım bebişlerimizi kucağımıza...
Yaşadıkların ve zorlu yolculuğun içime öyle bi dokundu ki... Bir kadın n'aparsanız yapın hayatının bi döneminde biyolojik olarak annelik duygusunu tatmak ister... Allah'ın biz bahşetmiş olduğu ve doğamıza nakış gibi işlediği anne olma arzusunun yanında bir takım sebeplerle evlat sahibi olamamanın ben yine Allah'ın bize bir lütfu... olduğunu düşünüyorum... Sevdiği kullarını imtihan etme aracını ancak yine O'ndan isteyerek ve O'na dua ederek aşılabileceği kanısındayım... Umutsuzluk korku heyecan kaygı ve buna dair bütün duygularımızın bizi sadece yaralayan şeytanın bir dürtüsü kısacası Rabbim den umudunu hiç kesme sen O'nun sevdiği kulusun ve o yüzden en can alıcı yerinden imtihan ediliyorsun... Bir hikayeyi paylaşmak isterim sizinle;
Adamın birisi, her gece kalkıp namaz kılıyor, Allah’ı anıyor, Ona dua ediyor, yalvarıp yakarıyordu. Şeytan ona bir gün vesvese verir: “Ey ahmak kişi, her gece, Allah demenin, Onu zikretmenin ne anlamı var ki? Sabaha kadar uykusuz kalıp yalvarıyorsun, bütün kapılar yüzüne kapalıdır. Sana,”Ne istiyorsun” diyen var mı? Şimdiye kadar bir kapı açıldı mı? Buyur eden oldu mu? İstenmeyen yere gidilir mi? Allah senin bu yalvarıp yakarmana önem verseydi dileklerini kabul ederdi, bir cevap verirdi. Boşuna kürek çekip durma.”
Adam, kendine gelen bu düşünceyi doğru bulup gönlü kırıldı, başını yere koyup zikretmeden hüzün içinde uyudu. Rüyasında ona, ”Neden Allah’ı zikretmeden uyudun bugün?” dendi. Adam, “Yalvarıp çağırmalarıma bir cevap gelmiyor ki... Kapıdan kovulduğumu anladığım için artık o kapıyı çalmıyorum” dedi. Adama şöyle dendi: (Senin Allah demen, Onun kabul etmesi, Buyur demesi sayesindedir. Senin yalvarışın, Allah'ın senin ruhuna duyurmasındandır. Senin gayretlerin, Allah'ın seni kendine yaklaştırmasındandır. Senin korkun, sevgin, ümidin, Allah’ın lütfu iledir. Senin her “Ya Rabbi” demenin altında, Allah’ın “Buyur kulum” demesi vardır. Gafilin, cahilin gönlü bu duadan uzaktır. Gafiller dua edemez. Çünkü, “Ya Rabbi“ demeye güç yetiremez. Onun ağzında da, dilinde de kilit vardır. Dert içinde iken de ağlayıp sızlayamaz. Allah ona dert, ağrı, sızı, gam, keder vermez. Verse de o doktor der, Allah diyemez. Artık anla ki, Allah’a dua etmeni, Onu çağırmanı sağlayan dert, dünya saltanatından daha iyidir. Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua ise gönülden kopup gelir, makbuldür....
Bu sürecin zorlu bir süreç olduğunu sen bizden yaşadığın tecrübelerle çok daha iyi bilen birisi olarak lütfen Allah'tan umudunu asla kesme biliyorum kolay deil asla yaşadıkların ama ben inanıyorum ki Rabbimin senin için hazırladığı daha güzel bir hayat var belki de o hayat 8 gün gün sonradır... Dualarım seninle inşallah Mevlam sana dünya tatlısı şirin mi şirin bi evlat nasip eder ve isteyen herkese