2012 Kpss ders çalışma günlüğüm:) bana katılabilirsiniz...

Sultan Abdülaziz i anlatmak istiyorum bugün size kızlar. O biricik padişahımızın nasıl öldürülüp intihar izlenimi verildiğini anlatmak istiyorum.
Bi kaç ay önce kpss den önce bi tv haberiyle araştırmaya başladım bu padişahımızı.
Araştırma sebebim padişahın kanlı gömleklerinin 100 küsür yıl sonra ortaya çıkmasıydı. Ne olmuştuda öldürülmüştü. Haberlerde o güzelim padişahımızın gömelekleri kanlar içindeydi. Düşünün bi dinine islamiyete aşkla bağlı bir insan olan Abdülaziz nasıl olurda intihar edebilir ki..Buna kim inanabilir bu işin içinde bişi olduğu belliydi ve bende araştırmaya başladım. evet padişah öldürülmüştü. Hemde kimler tarafından biliyormusunuz o pislik mithat paşa,serasker hüseyin avni paşa,cezayirli Mustafa,yozgatlı
Mustafa Çavuş Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ve bikaç soysuz o masum padişahı tahttan indirdiler. Tanıdık geldi dimi. hani meşrutiyeti istemediği için tahttan indirilen padişah denmişti tarih kitaplarında. İşte bu da olayın iç yüzü.
Uyanın ne olursunuz kızlar..Bunu herkesin bilmesi gerek.Uyutulmaya devam ettirilmesine izin vermiyelim.


Olaya geçiyorum Aşağıda ki olaydan önce padişah apar topar tahttan indirilip Feriye sarayına getirildi suikast için.Devamı şöyle;

4 Haziran 1876 günüydü... Saat dokuzu gösteriyordu... Padişah, Kur'an
okuyordu... Yusuf Sûresi'ne gelmişti... Katiller sessizce Sultan
Abdülâziz in kapısına sokuldular...

Reyhan ve Rakım Ağa'ları kapıda nöbetçi kaldı... Eski Padişah ın ikinci
mabeyincisi Fahri Bey, izin alıp odaya girdi. Sultan Abdülâziz; Fer'iye
Sarayı'na getirildiğinden beri Fahri Bey özel hizmetine bakıyor, daha
doğrusu Hüseyin Avni Paşa'ya dakika dakika Padişah'ın yaptıklarını rapor
etmek üzere yakınında bulunuyordu.
Önce hal hatır sordu.

"Hamd olsun Yüce Rabbime" diye cevap verdi Padişah, "Beterin beteri vardır."
Gözleri kapıya kayınca Cezayirli Mustafa Pehlivan'la Yozgatlı Pehlivan
Mustafa Çavuş'u fark etti... Durumu kavradı... Rengi attı... Fakat bir şey
söylemesine fırsat kalmadan, üçü bir anda atılıp bastırdılar... O sırada
Boyabatlı ve diğerleri de odaya girdiler... Boyabatlı ile Cezayirli,
Padişahı dizlerine oturtup çırpınmasını önlemeye çalıştılar... Fakat
Padişah çok güçlüydü... Zaptedemediler... Göğsünden hançerlediler... Fahri
Bey, Sultan Abdülâziz in kollarını arkadan tuttu... Yozgatlı Mustafa
Pehlivan ise, keskin bir hançerle Padişahın bileklerini kesmeye başladı...
Olaya intihar süsü vereceklerdi... Ama hiçbir intiharda iki bilek birden
kesilemezdi.

Bilekleri kesilen eski Padişah, ikinci mabeyinci Fahri Beye son kez bakıp
mırıldandı: "Şu kestirmeye kıydığın eller, iki gün önce sana kıymetli bir
sedef tesbih hediye etmemiş miydi?"

(bunu okuyunca hüngür hüngür ağladım ben kızlar)

baş katili Fahri Bey'i kahveci çıraklığından
almış, ikinci mabeyincilik gibi sarayın en yüksek görevlerinden birine kadar
yükseltmişti.

Damarlarında ileri geri işleyen hançer derinlere daldığı zaman eski Padişah
dayanamadı... Acıyla inledi: "Aman Allahım!"
Canı, kanıyla birlikte oluk oluk damarlarından akıp gitti... Katiller korku
dolu gözlerle son nefesini vermek üzere olan koca Padişaha baktılar...
Sonra pencereden bahçeye çıktılar... Kaçtılar... Kapıya bırakılan nöbetçiler
de işin bittiğini anlayınca sıvıştı... Koridora derin bir sessizlik hâkim
oldu... Neden sonra Padişahın odasının önünden geçen saray
hizmetkârlarından Arzıniyaz Kalfa, odadan hırıltılar geldiğini duydu...
Kapıyı zorladı, ama içerden sürgülenmişti... "Yetişiin!" diye bağırdı,
"Efendimize bir haller oldu.?

Koşup gelenler, kapıyı kırarak odaya girdiler... Şimdi saat tam dokuzu otuz
altı geçiyordu... Sultan Abdülâziz'in kanlar içinde vücuduyla karşılaştılar.

Henüz ölmemişti... Fakat Hüseyin Avni Paşa nın kesin talimatını önceden
almış olan bazı subaylar, son çırpınışlarla titreyen vücudunu, kanları aka
aka ve âdeta sürükleye sürükleye saray karakolunun kahve ocağına
taşıdılar... Bir sedire uzattılar... Hâlâ sağ olan eski Padişah'ı kurtarmak
için kıllarını bile kıpırdatmıyorlardı... Tarih, bu korkunç cinayete
şahitti... Ve sebep olanları asla unutmayacaktır.

Bir süre sonra Serasker (Savunma Bakanı) Hüseyin Avni Paşa çıkageldi... Eski
bir pencere perdesini koparıp Padişah ın üstüne örterken Padişah gözlerini
açtı... Şeytanın yüzüne bakar gibi Avni Paşanın yüzüne baktı... Bakışları
camlaştı, donuklaştı, kurudu.

Ancak ondan sonra doktorlar çağırıldı... Resmî bir rapor düzenlendi ve ilân
edildi... Buna göre; eski Padişah'ın sinirleri bozulmuştu... Sakalını
düzeltmek için o sabah annesinden ayna ve makas istemişti... Ve bu makasla
damarlarını kesip intihar etmişti. (görüyorsunuz dimi nekadar sahte bi yalanla kandırmaya çalışmış köpekler)

Bu rapor yayınlandığı an bile hiç kimseyi inandıramadı... Ama o devirde
hüküm süren Hüseyin Avni Paşa, Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ve Mithat Paşa
gibi diktatörler olayı örtbas ettiler... Daha sonra kurulan Yıldız
Mahkemesi'nde yargılanmak üzere İzmir'den alınıp İstanbul'a getirildiler.

Yıldız Mahkemesi'nde diğer yardakçılarıyla birlikte suçlu bulunup -zaten
çoğu itiraf etti- ölüm cezasına çarptırılacak, ancak Sultan II.
Abdülhamid?in affına uğrayıp sürgünle paçayı kurtaracaktı.
Tarih susmaz... Sultan Abdülâziz'in öldürüldüğü, Yıldız Mahkemesi nde
kesinlik kazanmışken; resmî tarih, siyasi sebepler yüzünden -Hüseyin Avni
Paşa, Mithat Paşa gibilerini korumak için- intihar ihtimalini savundu.
Yıldız Mahkemesi'ni "kanun dışı" ilân ettiler.

Başka çareleri yoktu... Çünkü bu mahkemeyi kabul etmek demek, hükmünü de
kabul etmek demekti... Hükmünü kabul etmek ise, Mithat Paşa?nın katil
olduğunu kabul mânâsına gelirdi... Oysa resmî tarih, Mithat Paşa'yı "büyük
bir devlet adamı" sayıyordu...!!!!!!!! Sultan II. Abdülhamid'i yerin dibine geçirmek
için ona karşı olan herkesi "büyük" ilân etmek bir zamanların kötü bir
alışkanlığı, gerçekdışı, tarih dışı saplantısıydı... Sultan II. Abdülhamid'i
çok haklı olduğu konularda bile suçlamak, cumhuriyet devrinin uzun süre
modası halinde yaşadı... Özel sohbetlerinde Sultan II. Abdülhamid'i takdir
eden bazı tarihçiler, yazılarında sürekli tenkit ettiler.

Ve hepsinin ölümü de berbat bi şekilde oldu cezalarını bu dünyada aldılar.Bunun bide öteki dünyası var.Adelet dünyası burası padişahımızın kanının yerde kalacaklarınımı düşündünüz pislikler
Bu düşmanları iyi okuyun düşmanınızı iyi tanıyın Allah onlarıda sonsuza dek cehennemden çıkarmasın belalarını versin.

Bu kanlı gömlekleri de valide sultan yani annesi saklamış.Oğlunun suikaste kurban gittiğini anladığı için saklamış.bi gün elbet gerçek su yüzüne çıkar diye.ve geçde olsa gerçek su yüzüne çıktı..
 
Son düzenleme:
Sultan Abdülaziz i anlatmak istiyorum bugün size kızlar. O biricik padişahımızın nasıl öldürülüp intihar izlenimi verildiğini anlatmak istiyorum.
Bi kaç ay önce kpss den önce bi tv haberiyle araştırmaya başladım bu padişahımızı.
Araştırma sebebim padişahın kanlı gömleklerinin 100 küsür yıl sonra ortaya çıkmasıydı. Ne olmuştuda öldürülmüştü. Haberlerde o güzelim padişahımızın gömelekleri kanlar içindeydi. Düşünün bi dinine islamiyete aşkla bağlı bir insan olan Abdülaziz nasıl olurda intihar edebilir ki..Buna kim inanabilir bu işin içinde bişi olduğu belliydi ve bende araştırmaya başladım. evet padişah öldürülmüştü. Hemde kimler tarafından biliyormusunuz o pislik mithat paşa,serasker hüseyin avni paşa,cezayirli Mustafa,yozgatlı
Mustafa Çavuş Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ve bikaç soysuz o masum padişahı tahttan indirdiler. Tanıdık geldi dimi. hani meşrutiyeti istemediği için tahttan indirilen padişah denmişti tarih kitaplarında. İşte bu da olayın iç yüzü.
Uyanın ne olursunuz kızlar..Bunu herkesin bilmesi gerek.Uyutulmaya devam ettirilmesine izin vermiyelim.


Olaya geçiyorum Aşağıda ki olaydan önce padişah apar topar tahttan indirilip Feriye sarayına getirildi suikast için.Devamı şöyle;

4 Haziran 1876 günüydü... Saat dokuzu gösteriyordu... Padişah, Kur'an
okuyordu... Yusuf Sûresi'ne gelmişti... Katiller sessizce Sultan
Abdülâziz in kapısına sokuldular...

Reyhan ve Rakım Ağa'ları kapıda nöbetçi kaldı... Eski Padişah ın ikinci
mabeyincisi Fahri Bey, izin alıp odaya girdi. Sultan Abdülâziz; Fer'iye
Sarayı'na getirildiğinden beri Fahri Bey özel hizmetine bakıyor, daha
doğrusu Hüseyin Avni Paşa'ya dakika dakika Padişah'ın yaptıklarını rapor
etmek üzere yakınında bulunuyordu.
Önce hal hatır sordu.

"Hamd olsun Yüce Rabbime" diye cevap verdi Padişah, "Beterin beteri vardır."
Gözleri kapıya kayınca Cezayirli Mustafa Pehlivan'la Yozgatlı Pehlivan
Mustafa Çavuş'u fark etti... Durumu kavradı... Rengi attı... Fakat bir şey
söylemesine fırsat kalmadan, üçü bir anda atılıp bastırdılar... O sırada
Boyabatlı ve diğerleri de odaya girdiler... Boyabatlı ile Cezayirli,
Padişahı dizlerine oturtup çırpınmasını önlemeye çalıştılar... Fakat
Padişah çok güçlüydü... Zaptedemediler... Göğsünden hançerlediler... Fahri
Bey, Sultan Abdülâziz in kollarını arkadan tuttu... Yozgatlı Mustafa
Pehlivan ise, keskin bir hançerle Padişahın bileklerini kesmeye başladı...
Olaya intihar süsü vereceklerdi... Ama hiçbir intiharda iki bilek birden
kesilemezdi.

Bilekleri kesilen eski Padişah, ikinci mabeyinci Fahri Beye son kez bakıp
mırıldandı: "Şu kestirmeye kıydığın eller, iki gün önce sana kıymetli bir
sedef tesbih hediye etmemiş miydi?"

(bunu okuyunca hüngür hüngür ağladım ben kızlar)

baş katili Fahri Bey'i kahveci çıraklığından
almış, ikinci mabeyincilik gibi sarayın en yüksek görevlerinden birine kadar
yükseltmişti.

Damarlarında ileri geri işleyen hançer derinlere daldığı zaman eski Padişah
dayanamadı... Acıyla inledi: "Aman Allahım!"
Canı, kanıyla birlikte oluk oluk damarlarından akıp gitti... Katiller korku
dolu gözlerle son nefesini vermek üzere olan koca Padişaha baktılar...
Sonra pencereden bahçeye çıktılar... Kaçtılar... Kapıya bırakılan nöbetçiler
de işin bittiğini anlayınca sıvıştı... Koridora derin bir sessizlik hâkim
oldu... Neden sonra Padişahın odasının önünden geçen saray
hizmetkârlarından Arzıniyaz Kalfa, odadan hırıltılar geldiğini duydu...
Kapıyı zorladı, ama içerden sürgülenmişti... "Yetişiin!" diye bağırdı,
"Efendimize bir haller oldu.?

Koşup gelenler, kapıyı kırarak odaya girdiler... Şimdi saat tam dokuzu otuz
altı geçiyordu... Sultan Abdülâziz'in kanlar içinde vücuduyla karşılaştılar.

Henüz ölmemişti... Fakat Hüseyin Avni Paşa nın kesin talimatını önceden
almış olan bazı subaylar, son çırpınışlarla titreyen vücudunu, kanları aka
aka ve âdeta sürükleye sürükleye saray karakolunun kahve ocağına
taşıdılar... Bir sedire uzattılar... Hâlâ sağ olan eski Padişah'ı kurtarmak
için kıllarını bile kıpırdatmıyorlardı... Tarih, bu korkunç cinayete
şahitti... Ve sebep olanları asla unutmayacaktır.

Bir süre sonra Serasker (Savunma Bakanı) Hüseyin Avni Paşa çıkageldi... Eski
bir pencere perdesini koparıp Padişah ın üstüne örterken Padişah gözlerini
açtı... Şeytanın yüzüne bakar gibi Avni Paşanın yüzüne baktı... Bakışları
camlaştı, donuklaştı, kurudu.

Ancak ondan sonra doktorlar çağırıldı... Resmî bir rapor düzenlendi ve ilân
edildi... Buna göre; eski Padişah'ın sinirleri bozulmuştu... Sakalını
düzeltmek için o sabah annesinden ayna ve makas istemişti... Ve bu makasla
damarlarını kesip intihar etmişti. (görüyorsunuz dimi nekadar sahte bi yalanla kandırmaya çalışmış köpekler)

Bu rapor yayınlandığı an bile hiç kimseyi inandıramadı... Ama o devirde
hüküm süren Hüseyin Avni Paşa, Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ve Mithat Paşa
gibi diktatörler olayı örtbas ettiler... Daha sonra kurulan Yıldız
Mahkemesi'nde yargılanmak üzere İzmir'den alınıp İstanbul'a getirildiler.

Yıldız Mahkemesi'nde diğer yardakçılarıyla birlikte suçlu bulunup -zaten
çoğu itiraf etti- ölüm cezasına çarptırılacak, ancak Sultan II.
Abdülhamid?in affına uğrayıp sürgünle paçayı kurtaracaktı.
Tarih susmaz... Sultan Abdülâziz'in öldürüldüğü, Yıldız Mahkemesi nde
kesinlik kazanmışken; resmî tarih, siyasi sebepler yüzünden -Hüseyin Avni
Paşa, Mithat Paşa gibilerini korumak için- intihar ihtimalini savundu.
Yıldız Mahkemesi'ni "kanun dışı" ilân ettiler.

Başka çareleri yoktu... Çünkü bu mahkemeyi kabul etmek demek, hükmünü de
kabul etmek demekti... Hükmünü kabul etmek ise, Mithat Paşa?nın katil
olduğunu kabul mânâsına gelirdi... Oysa resmî tarih, Mithat Paşa'yı "büyük
bir devlet adamı" sayıyordu...!!!!!!!! Sultan II. Abdülhamid'i yerin dibine geçirmek
için ona karşı olan herkesi "büyük" ilân etmek bir zamanların kötü bir
alışkanlığı, gerçekdışı, tarih dışı saplantısıydı... Sultan II. Abdülhamid'i
çok haklı olduğu konularda bile suçlamak, cumhuriyet devrinin uzun süre
modası halinde yaşadı... Özel sohbetlerinde Sultan II. Abdülhamid'i takdir
eden bazı tarihçiler, yazılarında sürekli tenkit ettiler.

Ve hepsinin ölümü de berbat bi şekilde oldu cezalarını bu dünyada aldılar.Bunun bide öteki dünyası var.Adelet dünyası burası padişahımızın kanının yerde kalacaklarınımı düşündünüz pislikler
Bu düşmanları iyi okuyun düşmanınızı iyi tanıyın Allah onlarıda sonsuza dek cehennemden çıkarmasın belalarını versin.

Bu kanlı gömlekleri de valide sultan yani annesi saklamış.Oğlunun suikaste kurban gittiğini anladığı için saklamış.bi gün elbet gerçek su yüzüne çıkar diye.ve geçde olsa gerçek su yüzüne çıktı..

Duru sadece abdülaziz değil ki bir sürü padişah güme gitmiştir siyasi politikalar yüzünden,
II. Osman, III. Selim sırf ülkesi için bir şeyler yapamaya çalıştıkları için hem de, bazı çıkar çevrelerinin işine gelmemiş,
Tarhuncu Ahmet Paşa da öyle.. Aynı zamanda Atatürk'e de suikast düzenlenmedi mi?
Şimdi de aynen devam ediyor ülkesini seven gazeteciler, sırf gerçeği söyledikleri için susturulmak istedikleri için geçmiş yıllarda öldürülmedi mi sözde katilleri de bulunamıyor.
Ya da suçlu oldukları iddia edilip susturmak için hapse atılıyorlar. Günümüze kadar böyle gelmiş bu olay böyle de gidecektir. Çünkü kimse birlik olmayı bilmiyor. Herkes intikam peşinde. Siz geçmişte bize bunları yaşattınız bizde siz de aynılarını yaşayacaksınız mantığı var insanlarda maalesef. Biz ne güzel içte çatışırken de Amerika gibi güçlü devletler bizi daha rahat sömürüyor. Osmanlıda da olmuş günümüzde de hala devam ediyor. Ben şu an zaten bağımsız bir Türkiye olduğumuzu düşünmüyorum hala sömürülüyoruz sömürgeden de bi farkımız yok maalesef. Aynen Osmanlı da olduğu gibi.
 
Denemem; evet bi çok padişah öldürülmüş ama neden tarih kitaplarında abdülazizin nasıl öldüğü yazmıyo? neden saklanıyo çünkü bu padişahın öldürülme sebebi başkaydı çünkü bu padişahı öldürenler devletin ileri gelenleriydi ve mensup oldukları partiyi temize çıkarmak istedikleri içindi.Daha birçok sebebi var Abdülazizi ele almam da bundan kaynaklanıyo zaten.Ayrıca Türkiye ve Osmanlı devleti iç çatışmalardan kaybediyo diyosun ya hani.Bu iç çatışmaları çıkartanlar kim peki? Biz değiliz veya Türkiyede yaşayan müslüman kesim değil yada Osmanlıdaki..
Bu parçalanışı yapan gizli örgütler.Yok sağ sol yok kürt türk bunların hiçbirini bizler çıkarmadık çıkarttırdılar..
 
Denemem; evet bi çok padişah öldürülmüş ama neden tarih kitaplarında abdülazizin nasıl öldüğü yazmıyo? neden saklanıyo çünkü bu padişahın öldürülme sebebi başkaydı çünkü bu padişahı öldürenler devletin ileri gelenleriydi ve mensup oldukları partiyi temize çıkarmak istedikleri içindi.Daha birçok sebebi var Abdülazizi ele almam da bundan kaynaklanıyo zaten.Ayrıca Türkiye ve Osmanlı devleti iç çatışmalardan kaybediyo diyosun ya hani.Bu iç çatışmaları çıkartanlar kim peki? Biz değiliz veya Türkiyede yaşayan müslüman kesim değil yada Osmanlıdaki..
Bu parçalanışı yapan gizli örgütler.Yok sağ sol yok kürt türk bunların hiçbirini bizler çıkarmadık çıkarttırdılar..

Zaten ben bu ayrımları yapan müslüman kesim demedim ki sonuçta hepimiz müslüman değil miyiz zaten? Ama tabi gerçek müslüman var gerçek olmayan da var hani. Ben herkesin gerçekten inançlı olduğunu da düşünmüyorum. Eğer gerçekten herkes kalpten inansaydı günümüzde kötü hiç bir olay olmazdı çünkü herkeste Allah korkusu olurdu. Zaten Allah korkusu olan bir insan nasıl başkasını öldürebilir ki? Hiç mantıklı değil. Ya da nasıl ayrım yapabilir ki sen şöylesin sen böylesin gibi insanları damgalamazdı. Çünkü gerçekten inançlı insan bilir ki hepimizi Allah yarattı hepimiz eşitiz, kimsenin kimseye üstünlüğü yok, bunu gerçekten bilirdi. Mesela bazı örgütlerde oluyor görüyorum, Allahu Ekber diye bağırarak bir insanın taşlayarak canını alıyorlar. Benim aklım almıyor, madem inançlısın böyle bir şeyi nasıl yapabilirsin??
Ayrıca abdülazizin ölümünün kitaplarda yer almaması normal çünkü diğer padişahların ölümlerini de anlatmıyorlar kitaplarda hepsini anlatacak olsalar bir kaç cilt tarih kitabı basmaları gerekir.
 
Yok Abdülaziz öldürüldü diye 2 kelimelik bi cümleye bile yer vermemişler onu demek istedim.Evet hepimiz müslümanız Allaha şükür.
 
Durucum, yazinin kaynagini merak ettim.
Mehmet Komsu nun Taifte Olum kitabini okudun mu bilmiyorum.
Onda da Mithat Pasanin Taife nasil suruldugu, orada nasil infaz edildigi, arkasindan neler cevrildigi yaziyor.
Yani Mithat Pasanin katil degil, masum oldugu anlatilmis.
Oldurulme sekli ise benzerlik gosteriyor, ki zaten sehzadeler, padisahlar vs ayni sekilde oldurulmemis mi?
Kanuni bile oglu Sehzade Mustafayi ayni sekilde oldurmemis miydi?
Ama tek fark kan dokulmemisti bu cinayetlerde.
Abdulazinin bu sekilde oldurulmus olmasi cok sasirtti beni.
 
Durucum, yazinin kaynagini merak ettim.
Mehmet Komsu nun Taifte Olum kitabini okudun mu bilmiyorum.
Onda da Mithat Pasanin Taife nasil suruldugu, orada nasil infaz edildigi, arkasindan neler cevrildigi yaziyor.
Yani Mithat Pasanin katil degil, masum oldugu anlatilmis.
Oldurulme sekli ise benzerlik gosteriyor, ki zaten sehzadeler, padisahlar vs ayni sekilde oldurulmemis mi?
Kanuni bile oglu Sehzade Mustafayi ayni sekilde oldurmemis miydi?
Ama tek fark kan dokulmemisti bu cinayetlerde.
Abdulazinin bu sekilde oldurulmus olmasi cok sasirtti beni.

Ben bu tarihle ilgili yazıların çoğunun taraflı yazıldığını düşünüyorum. Kimisinde katil denilen adam başka kaynakta övülüyor göklere çıkartılıyor. Hangisi doğru bilemiyorsun. Mesela Çerkez Ethem'e hain diyorlar bir kaynakta da hain olmadığı vatansever olduğu ama buyruk altına girmemesinin altında lider özelliği olduğu söyleniyor. Sonra bir kaynakta Atatürk'e suikast girişiminde bulunanların aslında vatansever çok iyi insanlar olduğu boş yere asıldıkları hepsinin masum olduğu yazılıyor. Hepsi taralı yani. Çok takılmayalım bunlara. Biz dersimizi çalışalım güzelce Kpss'den gelsin 90lar :)))

Bu arada google'ın anneler günü animasyonunu gördünüz mü ben bayıldım yaa :))) Burdaki annelerin anneler günü de kutlu olsun :))
 
Son düzenleme:
Durucum, yazinin kaynagini merak ettim.
Mehmet Komsu nun Taifte Olum kitabini okudun mu bilmiyorum.
Onda da Mithat Pasanin Taife nasil suruldugu, orada nasil infaz edildigi, arkasindan neler cevrildigi yaziyor.
Yani Mithat Pasanin katil degil, masum oldugu anlatilmis.
Oldurulme sekli ise benzerlik gosteriyor, ki zaten sehzadeler, padisahlar vs ayni sekilde oldurulmemis mi?
Kanuni bile oglu Sehzade Mustafayi ayni sekilde oldurmemis miydi?
Ama tek fark kan dokulmemisti bu cinayetlerde.
Abdulazinin bu sekilde oldurulmus olmasi cok sasirtti beni.

Bu konuyu bi çok kaynaktan araştırdım. kaynak hala önemliyse veririm cnm..Mithat paşa sürülmüş?Şimdiki türkiyedede suç işleyenler cezasını çekmek için hapse giriyo veya sürgün ediliyo..Suç varsa ceza da vardır..Bunda anormal bişi yok.Diğer bazı padişahlarda öldürüldü evet ama bu padişahın öldürülme sebebi farklı..Ama ya ben anlatamıyorum yada bazı şeyleri açık açık yazmam gerekiyo.
Bazı şeyler mesela senin okuduğun kitap taraf tutarak yazılmış.Ama gerçek bir tanedir ve bu değişmez.O gerçekki kanıtları da mevcut heryerde.Başta valide sultan olmak üzere topkapı sarayındaki padişahın kanlı gömleğine kadar..
Yani bu kanıtlar o tarafcıların kuru kuruya kendilerini fanatik yapıp tuttukları tarafı savunmalarına benzemez.Gerçeği de değiştirmez.
 
Son düzenleme:
Kızlar çalışmalar nasıl gidiyor? Ben bugün bir deneme çözdüm o da çok iyi gelmedi açıkçası sonra biraz moralim bozuldu pek çalışmadım. Ama şimdi çalışmaya başlayacağım yatana kadar ne öğrenirsem kardır.
 
X