2011 Haziran Anneleri Paylaşım Alanı

Ben hazıranın altısında oğlumu kucagıma aldım
çokkkkkkkkkkkkkk mutluyum
allah bu mutlulugu herkese nasip etsin...
İsteyipte yıllardır çoçuk sahıbı olamayan arkadaslarımada çok dua ediyorum...
 
epey tombik görünüyor. kaç kilo doğmuştu?? sağlıklı olsun da kilo çok önemli değil...

ayy canım yanlış yazmışım 2 ay 20 günlüğüz 5.500 kiloyuz dediğim gibi canım resimde yakınlaştık ya ondan öyle :KK34: 3.030 grm doğdu canım haklısın tabi hiç kiloyu sorun yapmam yeter ki yavrum sağlıklı olsun :KK16:
 
Ben hazıranın altısında oğlumu kucagıma aldım
çokkkkkkkkkkkkkk mutluyum
allah bu mutlulugu herkese nasip etsin...
İsteyipte yıllardır çoçuk sahıbı olamayan arkadaslarımada çok dua ediyorum...

anne olmak çok başka dimi arkadaşım Rabbim kimseyi bu duygudan mahrum etmesin yavrularımızada afiyet sağlık sıhhat versin inş :KK16: bende gecikmeli olarak son anda 1 temmuz annesi oldum :90:
 
ayy canım yanlış yazmışım 2 ay 20 günlüğüz 5.500 kiloyuz dediğim gibi canım resimde yakınlaştık ya ondan öyle :KK34: 3.030 grm doğdu canım haklısın tabi hiç kiloyu sorun yapmam yeter ki yavrum sağlıklı olsun :KK16:

çok iyi kilosu, iyi toparlamış malşallah. 4.5 deyince şaşırmıştım o kadar görünmüyor çünkü:)))
 
neyse ben kacar..gelmısken avatarımı degıstırdım oglusumun resmını koymus oldum:)
ıyı geceler bol uykulu gunler
 
seni yalan aşklarla yanlız başına bırakıyorum
şimdi dalgınlığıma gelirsin diye çok korkuyorum
kaderim sonunda oyun oynasada
elimde degil halen seviyorum

seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine

seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine

seni bana yazmış güzel ALLAHIM
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine
seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine
 
seni yalan aşklarla yanlız başına bırakıyorum
şimdi dalgınlığıma gelirsin diye çok korkuyorum
kaderim sonunda oyun oynasada
elimde degil halen seviyorum

seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine

seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine

seni bana yazmış güzel ALLAHIM
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine
seni bana yazmış güzel ALLAHIM sevdim kime ne
olmuşum aşkından divane dönmüşüm deliye
ne gelirki elimden karışmaamki kaderin işine
sana bişey olmasın kimseleri koyamam yerine

fatmacım bu yazı esınemı oglusunamı
 
Söylemeden duymak, görmeden bilmek, duymadan anlamak gerekir bazen. Yokuş aşağı dört nala ilerleyen bir hayat, her an frenlerin sağlam olması gerektiği… Dur deyince duran, yürü deyince yürüyebilen bir ceset, onu ayakta tutan, onu yöneten bir ruh. Sessizlikte duyulur ruhun sesi, karanlıkta bilinir varlığı. O her daim hatırlatmaz kendini, bakmalı ve bakarken de baktığını görmeli. Sevgi, beden aracılığıyla ruhun duyduğu sevgi, bedenin dokunuşu ve ruhun hissedişi, gözle görüp, kalben sevilmesi. “Yaşamak” yazılınca tek kelime ve iki santimetre alan kaplayan üç heceli bir kelimedir. Yaşayınca da binlerce kilometre alana sığdırılabilecek ve bir o kadar da zahmet, emek, hüsran ve mutluluk dolu.

Nereden geldik diye bakarken geriye doğru yürür olduk. Dünü özlerken bugünü harap ettik ve yarını beter ettik. Ezildik, yıprandık, karalandık, sonrada bu da geçer deyip güya unuttuk… Güldük, uzun uzun. Sevindik, küçük şeylerle. Ağladık, bazen yoktan yere, düşündük, bazen en kötüsünü. Sevdik, ruhun en hali ile, uyuduk, uyanmaz istemezcesine. Yorulduk kendimizden, aldığımız nefesten bile. Yaktık, tüm gemileri aşka, sonra kaldık okyanus ortasında bir başımıza. Öldük, bazen her gün birkaç kez öldük. Gittik, kendimizden gitmek istercesine, Gücümüz yetmedi, kaldık. Etrafımızda döndük, tutamayınca kuyruğu, vazgeçtik yürüdük, baktık ki arkamızdan geldi.

İstedik; ekmeğimizden çok aç kalmayı göze alırcasına. Biz insandık, bunu bazen kabul ettik, çoğu zaman etmedik. Bazen de bunun en zahiri halini yaşadık. Sadece insan olduğumuzu kabul etmek yetmiyordu, insanlığımıza seven, saygı duyan, bizi biz olarak bilenler olmalıydı hayatımızda. Hayat denilen şey, yalnızken hiç sevilmedi.

Öyle zamanlarda dilin mutluyum dediğini kalp daima yalanladı. Aklın söylediğini dilin söylemeye mecali yok, hep düşledik istediklerimizi, seyrettik yaşayanları aş erircesine. Ona gitmek istedik çoğu zaman, fakat biz yorgunduk doğuştan. Dünyayı görmek için bile dokuz ay yol kat ettik. Çalıştık kendimiz için, sevdiklerimiz için, ayakta kalmak için. Bıktık bazen aldığımız nefesten, uyuduğumuz yataktan. Örselendik, zaman yaptı dedik, zamanın hediyesi dedik. Yaşlandık, her geçen gün biraz daha yaşlandık. Yolcuyuz bu dünyada, geldiğimiz gün hazırdı gidiş biletimiz, tarihini bilmediğimiz güne.

İyisi mi? Bunlara rağmen, her şeye rağmen, her an gidecekmiş gibi, aynı zamanda hiç gitmeyecekmiş gibi yaşamak. Yaşadığımız sürece gayretle tutunmak kendimize. Tüm sorunlara, sonuçlara, sonuçsuzlukların karşısında ölmeye hazır bir cesaretle hazır olmak.
 
Söylemeden duymak, görmeden bilmek, duymadan anlamak gerekir bazen. Yokuş aşağı dört nala ilerleyen bir hayat, her an frenlerin sağlam olması gerektiği… Dur deyince duran, yürü deyince yürüyebilen bir ceset, onu ayakta tutan, onu yöneten bir ruh. Sessizlikte duyulur ruhun sesi, karanlıkta bilinir varlığı. O her daim hatırlatmaz kendini, bakmalı ve bakarken de baktığını görmeli. Sevgi, beden aracılığıyla ruhun duyduğu sevgi, bedenin dokunuşu ve ruhun hissedişi, gözle görüp, kalben sevilmesi. “Yaşamak” yazılınca tek kelime ve iki santimetre alan kaplayan üç heceli bir kelimedir. Yaşayınca da binlerce kilometre alana sığdırılabilecek ve bir o kadar da zahmet, emek, hüsran ve mutluluk dolu.

Nereden geldik diye bakarken geriye doğru yürür olduk. Dünü özlerken bugünü harap ettik ve yarını beter ettik. Ezildik, yıprandık, karalandık, sonrada bu da geçer deyip güya unuttuk… Güldük, uzun uzun. Sevindik, küçük şeylerle. Ağladık, bazen yoktan yere, düşündük, bazen en kötüsünü. Sevdik, ruhun en hali ile, uyuduk, uyanmaz istemezcesine. Yorulduk kendimizden, aldığımız nefesten bile. Yaktık, tüm gemileri aşka, sonra kaldık okyanus ortasında bir başımıza. Öldük, bazen her gün birkaç kez öldük. Gittik, kendimizden gitmek istercesine, Gücümüz yetmedi, kaldık. Etrafımızda döndük, tutamayınca kuyruğu, vazgeçtik yürüdük, baktık ki arkamızdan geldi.

İstedik; ekmeğimizden çok aç kalmayı göze alırcasına. Biz insandık, bunu bazen kabul ettik, çoğu zaman etmedik. Bazen de bunun en zahiri halini yaşadık. Sadece insan olduğumuzu kabul etmek yetmiyordu, insanlığımıza seven, saygı duyan, bizi biz olarak bilenler olmalıydı hayatımızda. Hayat denilen şey, yalnızken hiç sevilmedi.

Öyle zamanlarda dilin mutluyum dediğini kalp daima yalanladı. Aklın söylediğini dilin söylemeye mecali yok, hep düşledik istediklerimizi, seyrettik yaşayanları aş erircesine. Ona gitmek istedik çoğu zaman, fakat biz yorgunduk doğuştan. Dünyayı görmek için bile dokuz ay yol kat ettik. Çalıştık kendimiz için, sevdiklerimiz için, ayakta kalmak için. Bıktık bazen aldığımız nefesten, uyuduğumuz yataktan. Örselendik, zaman yaptı dedik, zamanın hediyesi dedik. Yaşlandık, her geçen gün biraz daha yaşlandık. Yolcuyuz bu dünyada, geldiğimiz gün hazırdı gidiş biletimiz, tarihini bilmediğimiz güne.

İyisi mi? Bunlara rağmen, her şeye rağmen, her an gidecekmiş gibi, aynı zamanda hiç gitmeyecekmiş gibi yaşamak. Yaşadığımız sürece gayretle tutunmak kendimize. Tüm sorunlara, sonuçlara, sonuçsuzlukların karşısında ölmeye hazır bir cesaretle hazır olmak.

çok güzel bır yazı fatma cok guzel bu ara bunalımlardayımm ıyı geldı gercekten:)
 
hayırdır ne oldu anlatmak istersen dinlerim

bu aralar bıraz esımle uzaklastık sankı cunkı ben eskısı gıbı degılım cocuktan sonra ıyce eve kapandım calısıyodum ısı bıraktım o cıkıp gıdıyo 8de gelıyo ben evdwe tek basımas bunalıp duruyorumm ne olucak bılmıyorum fatma ama her gecen gun dahada uzaklasıyoruz :KK43:
 
günaydın hatunlar uzun süreden sonra forumda olmak çok güzel :)
herzamanki gibi yoğunum.
 
X