- 21 Şubat 2009
- 7.375
- 308
buda lise zamanımda dolabımın üstüne yapıştırmıştım beni çok etkileyen bir mektup......ben bunu annemlere sonuna kadar okutamadım ama çocuğum olmadan ben sonuna kadar nerdeyse ezberlemiş durumdayım.....
sizinlede paylaşmak istedim....
"Sevgili Anne ve Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları
söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da
sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.
Oyunda, arkadaşlıkta, uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her
zaman koruyup kollamayın.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem dahaiyi öğrenirim.
Bırakın kendi işimi kendim göreyim. büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da arasıra yaşımdan küçük davranmaktan
kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartın. Hep çocuk
kalmak isterim sonra.
Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe
almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca
sizlere güvenim azalır.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı
görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini
beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı
şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan
yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.
Beni eğitirken arasıra yanlışlıklar yapabilirsiniz. Bunları çabuk
unuturum. Ancak, birbirimize saygı ve sevginin azaldığını görmek beni
yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle
söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz
bırakır. “Ben senin yaşındayken...” diye başlayan söylevleri hep kulak
ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana
yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek suçluluk duygusu aşılayarak
uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi
yargılamayın.
Yanlış davranışımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni
dinleyin. Suçumu aşmadığı müddetçe cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum
analardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde
işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi
belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabalayın. Beni başkalarıyla
karşılaştırmayınız; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden
öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı
görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda
kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin.
Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının
yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç
durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür
dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok
yaklaştırır. Aslında bende sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana
kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı
görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor belki de düş kırıklığına
uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok
olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse
birçoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan
inancım sarsılmasın.
Benden “örnek çocuk” olmamı istemezseniz, bende de sizden kusursuz
ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım
olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler
Çocuğunuz..."
sizinlede paylaşmak istedim....
"Sevgili Anne ve Babacığım,
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları
söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da
sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.
Oyunda, arkadaşlıkta, uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her
zaman koruyup kollamayın.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem dahaiyi öğrenirim.
Bırakın kendi işimi kendim göreyim. büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da arasıra yaşımdan küçük davranmaktan
kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartın. Hep çocuk
kalmak isterim sonra.
Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe
almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca
sizlere güvenim azalır.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı
görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini
beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlamayınca ne yapacağımı
şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan
yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.
Beni eğitirken arasıra yanlışlıklar yapabilirsiniz. Bunları çabuk
unuturum. Ancak, birbirimize saygı ve sevginin azaldığını görmek beni
yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle
söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz
bırakır. “Ben senin yaşındayken...” diye başlayan söylevleri hep kulak
ardına atarım.
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana
yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek suçluluk duygusu aşılayarak
uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi
yargılamayın.
Yanlış davranışımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni
dinleyin. Suçumu aşmadığı müddetçe cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum
analardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde
işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri bekleyin. Bana güvendiğinizi
belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabalayın. Beni başkalarıyla
karşılaştırmayınız; umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden
öğretmeye kalkışmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı
görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda
kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin.
Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının
yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç
durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür
dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok
yaklaştırır. Aslında bende sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana
kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın. Yanıldığınızı
görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor belki de düş kırıklığına
uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok
olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse
birçoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan
inancım sarsılmasın.
Benden “örnek çocuk” olmamı istemezseniz, bende de sizden kusursuz
ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım
olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler
Çocuğunuz..."