Yalnız değilsin. Aynı anneden bende de var. Son 4 Yılımı, üstüne kariyerimi onun için bıraktım, tek bir kıymeti yok. O sırada çok ehemmiyetli olan işleri için, atanacağım şehre gitmedim, bensiz yapamazlar dedim. İşlerini yaptım.
Kafasına eserse, rahat rahat kovar beni evden. Bir seferinde tezgahtaki limon kabuklarını attığım için kovmuştu.
En son da ameliyat olduğu için 1 hafta yanında kaldım, oğlumu okula göndermeyip. O sorada, mutfağını temizlemem çok uzun sürdü diye kovmuştu, ananemle dedemler zor zaptedip, içeriye götürmüşlerdi, bak o kızın. Kimse onun kadar seni düşünmez, yapma böyle diye. Ortamda şahitler olmasa, ben bile kendime inanmayacağım neredeyse. Yanlış hatırlıyorumdur, kafamda abartmışımdır filan diyeceğim ama ananemler içeriye zorla götürdüler, diğer ziyarete gelen bir iki kişinin önünde.
Arayınca, ne vardı diye açar. Ben ameliyat oldum, 4 gün sonra ziyaretine gittim. Evimde asansör olmadığı için çıkamıyor bana. Belki merak etmiştir diye Gittim. Geçmiş olsun bile demedi. Ev dağınıktı rahatsız olduğu için. Evini topladım,para vermeye kalktı temizlik için, almadım, çıktım, geldim.
Oğlum sünnet oldu, aramadılar kaç gün. Unutmuşlar tarihini.
30 yaşındayım, hala hep benden kaynaklı bir ümit vardı, belki bu sefer sever, özlemiştir, hoşuna gider. Hala bir gözüne girebilirim bu sefer çabası.
Bu kendi çocuğu olan,30 yaşındaki kadın değil de, o 7-8 yaşlarında annesinden bir sevgi sözcüğü, gülücük, ilgi bekleyen çocuk halimle yaklaşıyorum, kırıldığımda da o içimdeki çocuk kırılıyor senin dediğin gibi.
En son bu ameliyat, para verme olayıyla filan ben iyice beklentileri sıfırladım galiba, ki ancak 3-4 ay öncesi yani.
Ama Artık patlıyorum dokununca. Eşim de tartışma diyor. O bağırabilir ama sen günaha giriyorsun. O yüzden konuşmuyorum çok. Susuyorum, susuyorum ama apır sapır bir lafta sabredemeyip patlıyorum.
En son instagramda bir beslenme uzmanının menüsüyle bana çıkışıyordu, maydonozlu avokadolu bilmem ne karışımını ben çocuğuma versem içmezmiş ama bak onun çocukları nasıl içiyormuş.
Bir de 9 yaşındaki oğlum hafız olmamış, millet onun yaşında hep hafızlık yapıyormuş. Sen daha çarpım tablosu ezberlemeye çalışıyorsun diyor oğluma. 9 yaşındaki çocuk dersini yaptığı için tebrik edilecekken, azar işitiyor.sen hafız mısın dedim. Yok ama.. dedi. Sen yapsaydın o zaman dedim, sustu.
Babam, onlara yakın taşınmam için baskı yapıyor. Baba ilişkimiz iyice bozulur, haftada iki defa zaten buradayım, bağırmasını artık kaldıramıyorum diyorum. İlerde annem olsaydı da bağırsaydı dersin diyor. Yakına gelmemi istemesinin de sebebi kendisinin işi bahane edip , senenin 4 te 3 ünü yurt dışında geçirmesi. Ve ben orada olursam, Rahat rahat gidebilecek olması.
Öyle saçma sapan ki mevzular.
En son son silimo nun konusu vardı burada. O konunun açıldığına ve 80 sayfa gittiğine çok sevinmiştim. En sonunda birileri hayırsız evlat demeden, anlayarak dinlemiş ve yorum yapmışlardı. Kapandı galiba, çünkü devamlı bu yaraları hatırlamak çok incitiyor ama açık kalmalı bence.
İnsan etrafta arkadaşlarının annelerini, onların ilgi ve şefkatlerini gördükçe, kendini tek sanıyor, üstelik kendinde bir hata arıyor. Ben çok geç anlayabildim kendimin bir fiyasko olmadığımı, ve ne yaparsam yapayım, yaranmanın mümkün olmadığını. Ve çok büyük ödünler verdikten sonra anladım. 20 ki yaşlarımda anlasaydım çok daha başka adımlar atardım ama evlilikten çocuğuma kadar her şeyimde hata yaptığımı zannediyordum. Utanıyordum biraz da hayal kırıklığı olduğum için. Çünkü devamlı bu empoze ediliyordu.