• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

13 yaşındaki ergen kızım...

Merhaba arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde 13 yaşına giren bir kızım 7 yaşında da bir oğlum var. Kızım sanırım artık ergenlik dönemine girdi ve bu döneme girmesiyle asileşmesi bir oldu. Bazen kızımı tanıyamıyorum. Derslerinde ciddi bir düşüş oldu sınav notları epeyce vasat, bu duruma kendisi de çok üzülüyor farkındayım ama ders çalışmak istemiyor hiç. Derslerine yeterli vakit ayırmıyorsun bebeğim farkındasın değil mi diyorum, evet ama ders çalışmak istemiyorum diye cevap alıyorum. Bazen o kadar huysuz, kaprisli ve agresif halleri var ki tahammül sınırlarımı zorluyor ama ona rağmen sesimi yükseltmek istemiyorum. Bunun nedeni de birkaç kez sesimi yükselttim o an sustu fakat daha sonra baktım aynı şekilde onun da benimle sesini yükselterek konuşmaya başladığını fark ettim. Yani sanırım bu dönemde kızmak, azarlamak bir işe yaramıyor. Sadece bana karşı değil babaya ve kardeşine karşı da asi tavırları var. Örneğin odasına gidip kapı çarpmalar, sürekli sinirli bir şekilde konuşmalar, bir de kardeşine tahammül edememe gibi problemler yaşıyor. Okuldaki öğretmenleriyle görüştüm. Her dersin öğretmeniyle tek tek ve hepsi aynı şeyi söyledi. Çok saygılı, çok sakin aile terbiyesi almış bir çocuk çok seviyoruz onu, fakat derslerde aktif değil hiç soru sormuyor ya da parmak kaldırdığını görmüyoruz. Evet kızım dışarıda çok sakin, çekingen bir çocuk fakat evde bize zaman zaman resmen eziyet ediyor ve ben kızıma nasıl yaklaşmalıyım bilemiyorum açıkçası? Sizlerin tecrübelerinden yararlanmak istiyorum. Bu yaşları nasıl atlattığınız konusunda bana fikir verebilirseniz çok sevinirim. Şimdiden okuyup yorum yapan arkadaşlara çok teşekkür ederim.
arkadaşım sadece yazdıklarından yola çıkarak naçizane sana bikaç şey söyleyebilirim
1. sürekli kullanıyor musun bilmiyorum ama o yaştaki bir kıza bebeğim kelimesinin kullanılması sakıncalı olabilir.
2. ergenlik bir buz pistinde kaymaya benzer. kimisi düşer kalkar, kimisi zor kalkar, kimisi de hiç kalkamaz. burda çocuğa en çok destek olacak kişiler anne-babadır. anlayışlı ama yine de kararlı davranmalısınız.
3. ergenler ve 6 yaş grubu ile bir çalışma yapılıyor ve farklı duygular içeren yüzlerce yüz ifadesi bu 2 gruba gösteriliyor. inanılmaz ama 6 yaş grubu ergen grubundan çok daha başarılı oluyor bu testte. yani sizin duygularınızın çok farkında değiller bu dönemde. ve her durumda sizi baskıcı gibi görebilirler. bu da agresifliğini artırır.
4. beyinde inanılmaz bir gelişim söz konusu. bağ sayısı artıyor ve tabiri caizse kısa devre yapıyor. yani bu çocuklar bazen bizi anlamıyor, duymuyor. dikkatleri çok dağılıyor.
5. ben senin kızının derslerdeki düşmesini ergenlikten daha çok atılgan olmamasına bağladım açıkçası. çekingenlik ve pasiflik öğrencilerin başarısını inanılmaz düşürüyor. daha aktif, atılgan olması için destek alabilirsiniz. benim en önemsediğim şey ise ne olursa olsun özellikle dersler konusunu aranızda bir tartışma konusu yapmayın. sizin şu an ihtiyacınız olan tek şey sağlıklı iletişim. buna odaklanın derim.

Allah kolaylıklar versin.
 
Bu dönem mutlaka hasarla geçiyor.. Siz bağırsanız da alttan alsanız da, yani kısaca ne yaparsanız yapın hormonları ona garip geldiğinden tuhaf tepkiler verecektir.
Maksat tehlikesizce az hasarla atlatması..
Yayınlar, yazılar ve psikologdan destek alabilirsiniz. Kendisine zarar vermeden, sizi çok yıpratmadan atlatmanız dileğiyle..
 
arkadaşım sadece yazdıklarından yola çıkarak naçizane sana bikaç şey söyleyebilirim
1. sürekli kullanıyor musun bilmiyorum ama o yaştaki bir kıza bebeğim kelimesinin kullanılması sakıncalı olabilir.
2. ergenlik bir buz pistinde kaymaya benzer. kimisi düşer kalkar, kimisi zor kalkar, kimisi de hiç kalkamaz. burda çocuğa en çok destek olacak kişiler anne-babadır. anlayışlı ama yine de kararlı davranmalısınız.
3. ergenler ve 6 yaş grubu ile bir çalışma yapılıyor ve farklı duygular içeren yüzlerce yüz ifadesi bu 2 gruba gösteriliyor. inanılmaz ama 6 yaş grubu ergen grubundan çok daha başarılı oluyor bu testte. yani sizin duygularınızın çok farkında değiller bu dönemde. ve her durumda sizi baskıcı gibi görebilirler. bu da agresifliğini artırır.
4. beyinde inanılmaz bir gelişim söz konusu. bağ sayısı artıyor ve tabiri caizse kısa devre yapıyor. yani bu çocuklar bazen bizi anlamıyor, duymuyor. dikkatleri çok dağılıyor.
5. ben senin kızının derslerdeki düşmesini ergenlikten daha çok atılgan olmamasına bağladım açıkçası. çekingenlik ve pasiflik öğrencilerin başarısını inanılmaz düşürüyor. daha aktif, atılgan olması için destek alabilirsiniz. benim en önemsediğim şey ise ne olursa olsun özellikle dersler konusunu aranızda bir tartışma konusu yapmayın. sizin şu an ihtiyacınız olan tek şey sağlıklı iletişim. buna odaklanın derim.

Allah kolaylıklar versin.

Teşekkür ederim tavsiyeleriniz için. Bebeğim kelimesini sürekli kullanmıyorum arada sırada genellikle kızım ya da anneciğim diyorum. Arkadaşlarıyla arasında bir problem olsa % 100 haklı olduğu durumlarda dahi kendini savunamıyor susuyor en kötü ihtimalle gözleri doluyor ve çaktırmadan ağlıyor. Çaktırmadan ağlaması da gururundan ağladığını kimse bilmesin diye. Öğretmenleriyle bu durumu konuştum onlarda teşvik ediyorlar sağolsunlar sık sık soru yöneltiyorlarmış cevaplıyormuş eskiye göre biraz daha aktif ama çok az tabii. Bunda öğretmenlerinin de etkisi çok büyük oldu. Çekindiği nokta ise yanlış cevap verirsem arkadaşlarım bana güler, sınıfta gülüyorlarmış gerçektende öğretmenleri söyledi. Ama hepsi kızımla şu şekilde konuştu yanlış ya da doğru cevap vermelisin arkadaşların gülerse sende dön onlara gül ve en azından doğru ya da yanlış cevap veriyorum de ve unutma arkadaşlarında her soruya doğru cevap vermiyorlar dedi. Bu söz onun üzerinde biraz etkili oldu diyebilirim.
 
Bu dönem mutlaka hasarla geçiyor.. Siz bağırsanız da alttan alsanız da, yani kısaca ne yaparsanız yapın hormonları ona garip geldiğinden tuhaf tepkiler verecektir.
Maksat tehlikesizce az hasarla atlatması..
Yayınlar, yazılar ve psikologdan destek alabilirsiniz. Kendisine zarar vermeden, sizi çok yıpratmadan atlatmanız dileğiyle..

İyi dilekleğiniz için çok teşekkür ederim. Evet özellikle kızımın bu dönemi atlatırken en az hasarla atlatması tek düşüncem. Yoksa ben anneyim bu dönemde ona destek olmak yardımcı olmaktan hiç gocunmuyorum. Bazen sinirlerim yıpransa da benden çok onun desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüp sabırlı olmaya devam diyorum.
 
İyi dilekleğiniz için çok teşekkür ederim. Evet özellikle kızımın bu dönemi atlatırken en az hasarla atlatması tek düşüncem. Yoksa ben anneyim bu dönemde ona destek olmak yardımcı olmaktan hiç gocunmuyorum. Bazen sinirlerim yıpransa da benden çok onun desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüp sabırlı olmaya devam diyorum.
sosyal aktivitelere gidiyor mu?
bu şekilde relaks olabilir.
 
sosyal aktivitelere gidiyor mu?
bu şekilde relaks olabilir.

Hafta sonu valeybola yazdıracağım onu istiyor. Onun dışında sinema tiyatro'ya gidiyoruz birlikte. Hafta sonları genelde evde oturmuyorum birlikte geziyoruz. Aslında ergen davranışları başlasa da hala çok küçük. Bugün okula bıraktıktan 1 saat sonra beni aradı tenefüste müdür yardımcısına rica etmiş aramak için, çok yakın olan arkadaşı bugün gelmemiş bugün 1,40'ta çıkacak anahtarı var ama evde tek başına duramıyor henüz yeni taşındık sayılır alışamadı daha. Ben ne yapacağım anne bugün öyle ortada kaldım eve de yalnız gidemiyorum korkuyorum diye bir panik sormayın tamam kızım arkadaşın hasta olabilir bir görüşeyim ona göre haberleşiriz dedim. Arkadaşı gerçekten de hastaymış annesiyle görüştüm bugünde sınavları vardı merak ettim daha doğrusu arkadaşını mutlaka giderdi çünkü bugün sınav için dahi olsa. Neyse az önce yine aradı anne ne yaptın diye arkadaşın hastaymış kızım dedim offf offf ona üzüldüm ama kendime daha çok üzüldüm ben ne olacağım şimdi dedi ve ses titredi. Tamam kızım merak etme benim bugün işlerim yoğun değil ben alacağım seni okuldan seni öyle bırakacak halimiz yok, ben gelemeseydin ya anneanenn ya da babaannen alırdı seni dedim. Benim gideceğimi duyunca benim melek annem seni seviyorum dedi ve kapattı telefonu. Deli kızım benim %)
 
Hafta sonu valeybola yazdıracağım onu istiyor. Onun dışında sinema tiyatro'ya gidiyoruz birlikte. Hafta sonları genelde evde oturmuyorum birlikte geziyoruz. Aslında ergen davranışları başlasa da hala çok küçük. Bugün okula bıraktıktan 1 saat sonra beni aradı tenefüste müdür yardımcısına rica etmiş aramak için, çok yakın olan arkadaşı bugün gelmemiş bugün 1,40'ta çıkacak anahtarı var ama evde tek başına duramıyor henüz yeni taşındık sayılır alışamadı daha. Ben ne yapacağım anne bugün öyle ortada kaldım eve de yalnız gidemiyorum korkuyorum diye bir panik sormayın tamam kızım arkadaşın hasta olabilir bir görüşeyim ona göre haberleşiriz dedim. Arkadaşı gerçekten de hastaymış annesiyle görüştüm bugünde sınavları vardı merak ettim daha doğrusu arkadaşını mutlaka giderdi çünkü bugün sınav için dahi olsa. Neyse az önce yine aradı anne ne yaptın diye arkadaşın hastaymış kızım dedim offf offf ona üzüldüm ama kendime daha çok üzüldüm ben ne olacağım şimdi dedi ve ses titredi. Tamam kızım merak etme benim bugün işlerim yoğun değil ben alacağım seni okuldan seni öyle bırakacak halimiz yok, ben gelemeseydin ya anneanenn ya da babaannen alırdı seni dedim. Benim gideceğimi duyunca benim melek annem seni seviyorum dedi ve kapattı telefonu. Deli kızım benim %)
sanki fazla korumacı büyümüş.
belki yanlış bir tahmin de olabilir .yeni taşındığınız için endişesi olabilir ama eve kendi gidemeyecek kadar olmamalı bence.
tek başına yapabileceği şeyleri genişletin.
daha önce hep sizinle yapmaya alışmış.
eğer oturduğunuz yer güvenli ise kursa tek gitsin.
arkadaşlarıyla önce evde sonra dışarda beraber olsun.
özgüveni artarsa gerginliğini atar.
yeteneği olan bir kurs da iyi gelir.
 
sanki fazla korumacı büyümüş.
belki yanlış bir tahmin de olabilir .yeni taşındığınız için endişesi olabilir ama eve kendi gidemeyecek kadar olmamalı bence.
tek başına yapabileceği şeyleri genişletin.
daha önce hep sizinle yapmaya alışmış.
eğer oturduğunuz yer güvenli ise kursa tek gitsin.
arkadaşlarıyla önce evde sonra dışarda beraber olsun.
özgüveni artarsa gerginliğini atar.
yeteneği olan bir kurs da iyi gelir.

Yok sanırım yanlış anlattım eve kendisi gelip seçmeli dersi olduğunda tekrar kendisi gidebiliyor ama evde yalnız kalamıyor.
 
Merhaba arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde 13 yaşına giren bir kızım 7 yaşında da bir oğlum var. Kızım sanırım artık ergenlik dönemine girdi ve bu döneme girmesiyle asileşmesi bir oldu. Bazen kızımı tanıyamıyorum. Derslerinde ciddi bir düşüş oldu sınav notları epeyce vasat, bu duruma kendisi de çok üzülüyor farkındayım ama ders çalışmak istemiyor hiç. Derslerine yeterli vakit ayırmıyorsun bebeğim farkındasın değil mi diyorum, evet ama ders çalışmak istemiyorum diye cevap alıyorum. Bazen o kadar huysuz, kaprisli ve agresif halleri var ki tahammül sınırlarımı zorluyor ama ona rağmen sesimi yükseltmek istemiyorum. Bunun nedeni de birkaç kez sesimi yükselttim o an sustu fakat daha sonra baktım aynı şekilde onun da benimle sesini yükselterek konuşmaya başladığını fark ettim. Yani sanırım bu dönemde kızmak, azarlamak bir işe yaramıyor. Sadece bana karşı değil babaya ve kardeşine karşı da asi tavırları var. Örneğin odasına gidip kapı çarpmalar, sürekli sinirli bir şekilde konuşmalar, bir de kardeşine tahammül edememe gibi problemler yaşıyor. Okuldaki öğretmenleriyle görüştüm. Her dersin öğretmeniyle tek tek ve hepsi aynı şeyi söyledi. Çok saygılı, çok sakin aile terbiyesi almış bir çocuk çok seviyoruz onu, fakat derslerde aktif değil hiç soru sormuyor ya da parmak kaldırdığını görmüyoruz. Evet kızım dışarıda çok sakin, çekingen bir çocuk fakat evde bize zaman zaman resmen eziyet ediyor ve ben kızıma nasıl yaklaşmalıyım bilemiyorum açıkçası? Sizlerin tecrübelerinden yararlanmak istiyorum. Bu yaşları nasıl atlattığınız konusunda bana fikir verebilirseniz çok sevinirim. Şimdiden okuyup yorum yapan arkadaşlara çok teşekkür ederim.

Hep ders ders olmaz. Çocuğun hobiler olmasi gerekir. Sanat veya spor ile ilgilensin kızınız. Yaz geliyor yüzme kursuna veya gitar/resim kursuna gönderebilirsiniz.
 
bu normaldir bir erkek kardeşim var şu an 17 yaşında.. ergenlik öncesi gelirdi sarılırdı anneme bebek gibi davranırdı vs.. çocuk ergenlik döneminde 13-14 yaşlarında çok asi geri çekilmelere başladı annem sevince bağırmalar vs derken annem ona yüklenmedi hep benim küçük oğlum diye eskisi gibi sevdi ve ergen oğlum vs derdi :KK70: şimdi yine eski kıvamda üniversiteye gidecek şükür ergen halleri kapı çarpmaları ya of yeter be vs tavırları geçti siz hiç pes etmeyin ve onun sizin için çoook kıymetli olduğunu hep belli edin.. erkek çocukta anne etkisi çok önemli kız da baba ergenlikte
Canım çok teşekkür ediyorum, yüreğime su serptin. :KK68:
 
ay bu ergenlikleri bir an önce geçse!bizim beyefendi elimi tutmadan yürümezdi, şimdi koluna girmek istediğimde ,anne napıyorsun çocukmuyum ben? diyor:KK60:söylemesi ayıp ,oğlum 1,90 boyla yanında cüce gibi kalıyormuşum:KK70:geçen kızarkadaşının kendisiyle birlikte, çekildiği fotoyu gördüm..kız benle aynı boyda:KK70:ama senin işin daha zor ,kız çocuğunun anneye daha bir tersliği oluyor bu zamanlarda,babayla halledin kendinizi ifade etmek istediğinizde!
 
Merhaba arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde 13 yaşına giren bir kızım 7 yaşında da bir oğlum var. Kızım sanırım artık ergenlik dönemine girdi ve bu döneme girmesiyle asileşmesi bir oldu. Bazen kızımı tanıyamıyorum. Derslerinde ciddi bir düşüş oldu sınav notları epeyce vasat, bu duruma kendisi de çok üzülüyor farkındayım ama ders çalışmak istemiyor hiç. Derslerine yeterli vakit ayırmıyorsun bebeğim farkındasın değil mi diyorum, evet ama ders çalışmak istemiyorum diye cevap alıyorum. Bazen o kadar huysuz, kaprisli ve agresif halleri var ki tahammül sınırlarımı zorluyor ama ona rağmen sesimi yükseltmek istemiyorum. Bunun nedeni de birkaç kez sesimi yükselttim o an sustu fakat daha sonra baktım aynı şekilde onun da benimle sesini yükselterek konuşmaya başladığını fark ettim. Yani sanırım bu dönemde kızmak, azarlamak bir işe yaramıyor. Sadece bana karşı değil babaya ve kardeşine karşı da asi tavırları var. Örneğin odasına gidip kapı çarpmalar, sürekli sinirli bir şekilde konuşmalar, bir de kardeşine tahammül edememe gibi problemler yaşıyor. Okuldaki öğretmenleriyle görüştüm. Her dersin öğretmeniyle tek tek ve hepsi aynı şeyi söyledi. Çok saygılı, çok sakin aile terbiyesi almış bir çocuk çok seviyoruz onu, fakat derslerde aktif değil hiç soru sormuyor ya da parmak kaldırdığını görmüyoruz. Evet kızım dışarıda çok sakin, çekingen bir çocuk fakat evde bize zaman zaman resmen eziyet ediyor ve ben kızıma nasıl yaklaşmalıyım bilemiyorum açıkçası? Sizlerin tecrübelerinden yararlanmak istiyorum. Bu yaşları nasıl atlattığınız konusunda bana fikir verebilirseniz çok sevinirim. Şimdiden okuyup yorum yapan arkadaşlara çok teşekkür ederim.

Ben de aynıydım. Can'ım anneme neler çektirmişim

Şimdi öğretmen oldum. Nasıl geçti ne yaptılar bilmiyorum ama düzeliyor eninde sonunda. Ama ergenlik zor ya.. Hem yaşayana hem çevresindekilere
 
İyi dilekleğiniz için çok teşekkür ederim. Evet özellikle kızımın bu dönemi atlatırken en az hasarla atlatması tek düşüncem. Yoksa ben anneyim bu dönemde ona destek olmak yardımcı olmaktan hiç gocunmuyorum. Bazen sinirlerim yıpransa da benden çok onun desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüp sabırlı olmaya devam diyorum.
Benim de o yaşlarda bir kardeşim vardı, artık biraz büyüdü. Ergenliği % 20 seviyesinde diyebilirim. Çok zor ama sabrınızın sonucunda iyi biri olarak büyüyecektir. :) Adem Güneş kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.
İyi haftalar..
 
Bilmiyorum hata mı ediyorum ama ben bana bağırmasına asla müsaade etmiyorum bağırmadan da pek ala anlaşabiliriz diyorum
Elimden geldiğince isteklerini maddi manevi karşılayıp makul ölçülerde bir dediğini iki etmiyorum dahası arkadaş ortamında kendini ezik düşük hissetmesin diye de her gerekeni yapıyorum
Yani her anne baba gibi saygıyı hak ettiğini düşünüyorum
Konu sahibi yanlış anlamadıysam kızınız bağırdığı zaman da alttan alıyorsunuz lütfen yanlış anlamayın benimde ergenlik dönemine giren ilk kızım diğer ikisi henüz 10 ve 3 yaşlarındalar (ve mutlaka birbirlerini örnek alacaklar)ama ben bağırmasına karşıyım anneye bağırılmaz bu konuda tavrım net acaba yanlış mı yapıyorum ama bunu öğrendi ve bağırmıyor
Diğer tarafdan ben de rabbime şükürler olsun ki etrafımdakilerin peygamber sabrı dedikleri bir sabırla onları büyüttüm ( evvela rabbimin izniyle) tek başına büyüttüm
Ben böyle düşünüyorum bilgim bu yönde
Rabbim hepimize yardım etsin evlatlarımızı esirgesin cümlemizin Allah'ım amin
 
Ergen çocuklarla ilgili etrafımdaki herkes aynı şeyi söylüyor, çocuklarımızın sinirli, agresif, mutsuz, tembel olduklarını vs, ama sanki benimki daha fazla, 12 yaşındaki oğlum son derece sinirli ve hiç yemek yemiyor, hiç bir yemeği beğenmeyip kriz çıkartıyor, hep dışardan sipariş vermek istiyor, anneannesine, dedesine ve bana, babaya saygısız, kapıları çarpmalar, her istediğinin anında olmasını istemeler, ben sürekli konuşarak halletmeye çalışan bir anneyim, oğlum 3 yaşındayken babasıyla boşandık, bununda etkileri var çocukta biliyorum ancak bu kadar mı zor, bu dönem geçicimi 12 yaşında böyle davranması ilerki yaşlar için beni korkutuyor ve kendimi yanlız hissetmem her daim huzursuz olmam, ama içimden atıp rahat olamamam, çaresizlik bu olsa gerek, (allah kimseyi çaresiz bırakmasın, beterinden korusun) sürekli her şeyden şikayet etmesi, yani ben pozitif ve olumlu bir insanım, benim çocuğum nasıl böyle olabilir diye soruyorum kendime, benim tüm enerjimi emiyor bazen sabretmek çok zor, benimle aynı durumda olan anneler varsa yada yardım edebilecek fikirleri olanları bekliyorum,
 
Ergenler için Stres Yönetimi
Esasında yaygın olarak kullanılan
“stres yönetimi” teriminden pek
hoşlanmam.
Facebook Twitter Yorum Yap
Favorilerine Ekle Mail Gönder
Ben insanın yaşamında tutmak
istediği şeylerin yönetiminden
yanayım, tutmak istemediğimiz
şeylerin ise (yöneterek) hayatımızı
kaplamasına izin vermek yerine
bilinçli olarak küçültülmesinden,
bunu yaptıkça gözden kaybolup
gitmesini tercih ederim ancak
bunun uygulanması ciddi çaba, iç
eğitim ve iç disiplin gerektirir. Kolay
değildir. Bu nedenle çocukluktan
yetişkinliğe kadar ki süreçte; bilinçli
ve farkındalıkla dolu bir yaşam
biçimini öğrenmek şarttır. Eğer
bizler yaşam kalitemizin belirleyici
faktörlerin dış etkenlerden değil,
içimizdeki durağanlık veya
dalgalanmalara bağlı olduğu
bilincini kabullenirsek ve işte bu
durağanlığı ve dalgalanmaları
yönetmeyi öğrenirsek;
yaşantımızda bize stres yaratan
faktörlerin küçülüp kaybolmasını
sağlamak bir o kadar kolay olur.
Hayat güzel, yaşamak harika bir
mucize ama kolay değil elbet.
Büyümek, öğrenmek, çalışmak…
Hepsi kendi içlerinde güzellikleri ile
beraber bin bir zorluğu da getiriyor.
İnsanoğlunun bu kadar geliştiği;
bilim, teknoloji, bilgi ve üretim
konularında hiç olmadığımız kadar
ilerlediğimiz bu yıllarda hiç
olmadığımız kadar mutsuz, ümitsiz
ve zorlu günler geçiriyoruz sanırım
ama diğer yandan da güzel şeyler
de yaşanıyor. Yine bilim, sağlık,
üretim ve teknoloji konusundaki
gelişmeler sayesinde, hiç
olmadığımız kadar sağlıklı ve uzun
yaşayabiliyoruz, hiç sahip
olmadığımız imkanlar var. Bilgi
resmen parmaklarımızın ucunda,
dünya avuçlarımızın içinde. Hızlı bir
yaşamımız var ve bu hız ve
yoğunluk biz yetişkinlerde çok stres
yaratıyor. Günlük hayat
koşuşturmacası içinde stres
döngüsüne o kadar çok kapılıyoruz
ki, bedensel yorgunluk, zihinsel
dağınıklık veya bir sağlık problemi
ile karşı karşıya kalmadan pek fark
edemeyebiliyoruz bize ettiklerini.
Peki ya çocuklarımız?
Ben çok hata yapabilen bir insan ve
bu nedenle eksiklikleri olan bir
anne olarak; kendi iş, geçim derdi
ve duygusal karmaşalarımın
sarmalı içinde kapılıp giderken
bazen oğlumun da kendi okul,
arkadaşlıkları ve günlük
yaşantısında strese girebileceğini
unutuyorum. Unutmak demeyelim
de, “daha çocuk, ne stresi, sadece
sıkılıyor ve şu anda mutsuz” diye
saf ve aptalca bir yanılgıya
düşüyorum. Sanki strese girmek
için illa yetişkin olmak
gerekiyormuş gibi. Sınav dönemi
hazırlığı, arkadaşları ile iletişimi,
artık sosyal medya ve popüler
kültür araçları sayesinde çocuklara
kolaylıklara ulaşan sosyal ve politik
değişim haberleri; çocuklarda
sadece sıkılıyor olmaktan gelen
mutsuzluk değil, baskı ve stres de
yaratıyor. Nasıl biz yetişkinleri
huzursuz eden şey belirsizliğin
artması ise, onlar için de bence
aynı.
Kendi deneyimime göre; baş
ağrıları, karın ağrıları, uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahta
değişimler olarak gösteriyor
çocuklarda stres. Ne dedik, yaşam
tüm güzelliğine rağmen zorlukları
da barındırıyor... İşte o zaman nasıl
çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi,
hijyeni, eğitim almayı öğretiyorsak;
stresle baş etmeyi de öğretmemiz
lazım. Bu ne yazık ki, bir süre
öncesine kadar ben de dahil olmak
üzere, bir çok ebeveynin gözden
kaçırdığı bir eğitim (belki de
kendimiz bile çok iyi bilmediğimiz
için).
Peki ben (bir uzman olarak değil
sadece bir anne olarak) neler
yapıyorum:
1.Sağlıklı beslenme: Söylememe
gerek yok. Sağlıklı bir yaşamın başı,
vücudunuzu ne ile beslediğiniz ile
doğrudan ilintilidir. Ergenlik
dönemine giren çocuklar da ani
iştah artışları oluyor ve genellikle
abur cubur tüketerek kolaya
kaçıyorlar. Fazla şeker, yağ ve tuz
tüketimi gelişen bedenlerine zarar
verdiği gibi, “yalancı ve sağlıksız”
bir enerji veriyor bence. Bu nedenle,
doğru beslenme bilincini vermenin
yanı sıra, evdeki ergeniniz için bol
miktarda meyve, kuruyemiş (bizim
evde çekirdek bir favori ve patates
cipsine güzel bir alternatif), doğal
maden suyu, ekmek, kek, yoğurt,
süt gibi gıdalar bulunduruyorum
ben.
Sağlıklı uyku: Ergenlik ile uykuya
dalma süreleri geciken
ergenlerimiz, sabah erken
uyanmaktan kaçamıyorlar. Bu da
onları çok uykusuz bırakıyor. Ben
oğlumun okul döneminde geç
uyumasına izin vermiyorum.
Hemen uykuya dalmasa bile, her
gün aynı saatte yatakta oluyor.
Dinlenmek çok önemli.
Uykusuzluğun getirdiği yorgunluk,
stresi arttırmaktan başka bir işe
yaramıyor.
Spor: Spor eşittir endorfin diyorlar
ya, kendimden biliyorum çok
doğru. Ben spor yaptığım günlerde,
saatlerce kendimi çok mutlu
hissediyorum. Aynı şeyi oğlumda
 
Ergenler için Stres Yönetimi
Esasında yaygın olarak kullanılan
“stres yönetimi” teriminden pek
hoşlanmam.
Facebook Twitter Yorum Yap
Favorilerine Ekle Mail Gönder
Ben insanın yaşamında tutmak
istediği şeylerin yönetiminden
yanayım, tutmak istemediğimiz
şeylerin ise (yöneterek) hayatımızı
kaplamasına izin vermek yerine
bilinçli olarak küçültülmesinden,
bunu yaptıkça gözden kaybolup
gitmesini tercih ederim ancak
bunun uygulanması ciddi çaba, iç
eğitim ve iç disiplin gerektirir. Kolay
değildir. Bu nedenle çocukluktan
yetişkinliğe kadar ki süreçte; bilinçli
ve farkındalıkla dolu bir yaşam
biçimini öğrenmek şarttır. Eğer
bizler yaşam kalitemizin belirleyici
faktörlerin dış etkenlerden değil,
içimizdeki durağanlık veya
dalgalanmalara bağlı olduğu
bilincini kabullenirsek ve işte bu
durağanlığı ve dalgalanmaları
yönetmeyi öğrenirsek;
yaşantımızda bize stres yaratan
faktörlerin küçülüp kaybolmasını
sağlamak bir o kadar kolay olur.
Hayat güzel, yaşamak harika bir
mucize ama kolay değil elbet.
Büyümek, öğrenmek, çalışmak…
Hepsi kendi içlerinde güzellikleri ile
beraber bin bir zorluğu da getiriyor.
İnsanoğlunun bu kadar geliştiği;
bilim, teknoloji, bilgi ve üretim
konularında hiç olmadığımız kadar
ilerlediğimiz bu yıllarda hiç
olmadığımız kadar mutsuz, ümitsiz
ve zorlu günler geçiriyoruz sanırım
ama diğer yandan da güzel şeyler
de yaşanıyor. Yine bilim, sağlık,
üretim ve teknoloji konusundaki
gelişmeler sayesinde, hiç
olmadığımız kadar sağlıklı ve uzun
yaşayabiliyoruz, hiç sahip
olmadığımız imkanlar var. Bilgi
resmen parmaklarımızın ucunda,
dünya avuçlarımızın içinde. Hızlı bir
yaşamımız var ve bu hız ve
yoğunluk biz yetişkinlerde çok stres
yaratıyor. Günlük hayat
koşuşturmacası içinde stres
döngüsüne o kadar çok kapılıyoruz
ki, bedensel yorgunluk, zihinsel
dağınıklık veya bir sağlık problemi
ile karşı karşıya kalmadan pek fark
edemeyebiliyoruz bize ettiklerini.
Peki ya çocuklarımız?
Ben çok hata yapabilen bir insan ve
bu nedenle eksiklikleri olan bir
anne olarak; kendi iş, geçim derdi
ve duygusal karmaşalarımın
sarmalı içinde kapılıp giderken
bazen oğlumun da kendi okul,
arkadaşlıkları ve günlük
yaşantısında strese girebileceğini
unutuyorum. Unutmak demeyelim
de, “daha çocuk, ne stresi, sadece
sıkılıyor ve şu anda mutsuz” diye
saf ve aptalca bir yanılgıya
düşüyorum. Sanki strese girmek
için illa yetişkin olmak
gerekiyormuş gibi. Sınav dönemi
hazırlığı, arkadaşları ile iletişimi,
artık sosyal medya ve popüler
kültür araçları sayesinde çocuklara
kolaylıklara ulaşan sosyal ve politik
değişim haberleri; çocuklarda
sadece sıkılıyor olmaktan gelen
mutsuzluk değil, baskı ve stres de
yaratıyor. Nasıl biz yetişkinleri
huzursuz eden şey belirsizliğin
artması ise, onlar için de bence
aynı.
Kendi deneyimime göre; baş
ağrıları, karın ağrıları, uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahta
değişimler olarak gösteriyor
çocuklarda stres. Ne dedik, yaşam
tüm güzelliğine rağmen zorlukları
da barındırıyor... İşte o zaman nasıl
çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi,
hijyeni, eğitim almayı öğretiyorsak;
stresle baş etmeyi de öğretmemiz
lazım. Bu ne yazık ki, bir süre
öncesine kadar ben de dahil olmak
üzere, bir çok ebeveynin gözden
kaçırdığı bir eğitim (belki de
kendimiz bile çok iyi bilmediğimiz
için).
Peki ben (bir uzman olarak değil
sadece bir anne olarak) neler
yapıyorum:
1.Sağlıklı beslenme: Söylememe
gerek yok. Sağlıklı bir yaşamın başı,
vücudunuzu ne ile beslediğiniz ile
doğrudan ilintilidir. Ergenlik
dönemine giren çocuklar da ani
iştah artışları oluyor ve genellikle
abur cubur tüketerek kolaya
kaçıyorlar. Fazla şeker, yağ ve tuz
tüketimi gelişen bedenlerine zarar
verdiği gibi, “yalancı ve sağlıksız”
bir enerji veriyor bence. Bu nedenle,
doğru beslenme bilincini vermenin
yanı sıra, evdeki ergeniniz için bol
miktarda meyve, kuruyemiş (bizim
evde çekirdek bir favori ve patates
cipsine güzel bir alternatif), doğal
maden suyu, ekmek, kek, yoğurt,
süt gibi gıdalar bulunduruyorum
ben.
Sağlıklı uyku: Ergenlik ile uykuya
dalma süreleri geciken
ergenlerimiz, sabah erken
uyanmaktan kaçamıyorlar. Bu da
onları çok uykusuz bırakıyor. Ben
oğlumun okul döneminde geç
uyumasına izin vermiyorum.
Hemen uykuya dalmasa bile, her
gün aynı saatte yatakta oluyor.
Dinlenmek çok önemli.
Uykusuzluğun getirdiği yorgunluk,
stresi arttırmaktan başka bir işe
yaramıyor.
Spor: Spor eşittir endorfin diyorlar
ya, kendimden biliyorum çok
doğru. Ben spor yaptığım günlerde,
saatlerce kendimi çok mutlu
hissediyorum. Aynı şeyi oğlumda
 
Back
X