Selam kızlar artık benimde bir doğum hikayem var :)
Bugün,yarın,ne Zaman, acaba sezaryene yatıversem mi derken oğlum tam dokuz ay on birinci gün gelmeye karar verdi:) o gün kontrolümüz vardı, sabah dokuz sularında müthiş bir ıslaklık, akan birşeyler var tuvaletimi mi yaptım acaba derken aklım başıma geldi.. Suyum gelmişti..
Hemen banyoya koştum kendimi tuta tuta ama ne mümkün su bitmiyor, bi havluya sardım kendimi, tam banyonun karşısında annemin yattığı oda vardı, Oray'a kadar gidebildim. 'Anne kalk Bebek geliyor suyum geldi' dedim. Kadın şaşkın tabi, eşimide kaldırmasını söyledim, ben tekrar banyoya :) su hala akıyor :) neyse bebeğin bezlerinden birini taktım,giyindim. Zaten bütün eşyalarımız hazırdı. Doktorumuzu aradık.. Bu Arada annem oturuyor hadi diyorum ben de mi geleyim diyor:)) kadın şaşkınlıktan bitecek. Eşim doktora ne diyeceğim diye soruyor:) benden başka herkes panik..
Hastaneye vardık, odamızı hazırladılar.. Bende yavaş yavaş sancı oluşmaya başladı. Benim doktorum dışarıdan gelecekti. Onun talimatıyla Hemşireleri gelip kontrol ettiler. Doktor geldiğinde epidural istediğimi söyledim, zaten kendimi kastığım için öyle olacağını söyledi. Bende Ağrısız sancısız doğuracağım diye seviniyorum.. Dört cm açıklıkta suni sancı ve epidural iğnesi verdiler. Açıklık oluşuyor ama ben epidural diye bir süre ağRı hissetmiyorum. Hep böyle olacak sanıyorum..
Sabah dokuzdan akşam beşe kadar sancı çektim, bu Arada epidural sadece bir kaç saatlik bir ağrı kesici oldu. Doğuma iki saat kala kendi sancım ve suni sancı ile başbaşa kaldım. Meğer doğum yaklaşınca epidurali kesiyorlarmış. Ikınma zorluğu olur diye..
Ben ağrıdan kıvranıyorum, sesim çıkmıyor acıdan, nefesim kesiliyor, gözlerim yumuk, dişlerimi sıkıyorum. Soru soran herkese kızıyorum, konuşturmayın yormayın diye.. Saat beşe geliyordu, beni beş dk sonra alacaklarını söylediler, şimdi gitmek istediğimi söyledim dayanamıyorum acıya.. Neyse sandalyeye bindirdiler beni, doğumhaneye gittik.. Buz gibi bir ortam değildi, ılık ferah güzel manzaralı, korkmadım yani odadan ve çataldan.. Hemşireler kontrol edip, doğuma hazırlıyorlardı beni. Ikınma turladı vs. Sonunda doktorum geldi. Beni rahatlatmaya uğraşıyor ama acıdan bayılacağım artık gözlerim görmüyor ağrıdan..
Hadi, bir iki ıkın evet hadi vs derken yok çocuk doğmuyor. Yukarı tutunmuş diyorlar. Bebeğin kafası aşağıda ayaklar yukarıda.. Gelemiyor bir türlü. Uzman bir doktor olmasına rağmen doktorumda çok zorlanıyor görüyorum. Yalvarıyorum sezaryene alın diye, adam bir de onun yarasını çekmeyeyim diye normale uğraşıyor. Ama beni bir görseniz kendi sesimi duymuyorum sezaryen derken acıdan. Artık olamayacağını doktorda kabul ediyor, hemşire bana kağıtların hazırlandığını sezaryeni kendi istediğimle kabul ettiğimi gösteren birşeyler imzalayacağımı söylüyor. Bu arada sezaryen olması için idrar torbasının boşaltılması gerekiyormuş, bu işi hallettikleri sırada çok şiddetli iki sancı daha geldi..
Artık sesim çıkmıyor derken ben acıyla feryatla ıkındım, ıkındım.. Doktorunda sesi yükselmeye başladı hadi evet oluyor hadi derken bir ses.. Hayatımın en muhteşem ağlaması en harika eşsiz görüntüsü.. Koca bir oğlum, benim oğlum, Kocaman adamım karşımda işte.. Ellerini ayaklarını savura savura ağlıyor.. Ben allahım şükür çok şükür diye dua ediyorum...
İşte böyle:) daha sonra hemşire yanıma getirdi yüzünü gösterdi. Eşimin halası doğum fotoğrafçısıydı, o geldi bebeğimin ve benim fotoğraflarımızı çekti. Dışarıda bekleyen koca kalabalığın merakı bu fotoğraflarla biraz giderildi, sonrasında bebeğimde hazırlanıp onların yanına gitti doğruca..
Sıra geldi benim ikinci çileme. Doğum sancılar ne kadar Zor olduysa dikişlerde bir o kadar zordu. 4080 gr bebeğin çıkışı ile derin yırtılmalar oluşmuş. 8 derin dikiş atılmış.
Sonra beni sandalyeye alırlarken baygınlık geçirecek gibi oldum. Gözlerim karardı kulaklarım çınlıyor fln. Kolonya koklattılar, yüzüme su çarptılar birkaç dk sonra kendime geldim..
Yatağımda yanımda bir melek etraf sevdiklerimle dolu..
Tabi hastaneden eve gelince tam 25 gün oturamadım, sanki iğnelerin üzerine oturuyorum. Sağdan sola bile dönemedim. Lohusalık sendromunu dibine kadar yaşadım. İştahsızlık, ağlama krizleri.. Tabi bunda bebeğimin sarılık olması en büyük neden. Sütüm vardı ama meğer su gibiymiş çocuk doymayınca sarılık olmuş. O ışığın altında gözler bağlı değilmiydi o bantlar beni benden aldı. O da ayrı bir konu ya neyse...
Gelip gidenin fikirleri, anlayışsızlıkları, saçmalıkları, çocuğumun sarılığı, ben Nasıl bakıcam ona Nasıl layık olucam fikri... Hepsi ayrı ayrı hikaye olur..
Şimdi bebeğim 2,5 aylık, çok şükür kilosu yerinde, sarılığı bitti gitti.. Birbirimize alıştık ama hala gereksiz akıl vermelerden kurtulamadık kırtulamayızda Allah bütün genç annelere sabır versin..
Neyse size son bir espri yapayım, dikişlerim bitince doktorum kendi esprisini patlattı, eskisinden daha güzel oldu diye :))))
Hepinize iyi okumalar kızlar, öpüyorum:))
Bugün,yarın,ne Zaman, acaba sezaryene yatıversem mi derken oğlum tam dokuz ay on birinci gün gelmeye karar verdi:) o gün kontrolümüz vardı, sabah dokuz sularında müthiş bir ıslaklık, akan birşeyler var tuvaletimi mi yaptım acaba derken aklım başıma geldi.. Suyum gelmişti..
Hemen banyoya koştum kendimi tuta tuta ama ne mümkün su bitmiyor, bi havluya sardım kendimi, tam banyonun karşısında annemin yattığı oda vardı, Oray'a kadar gidebildim. 'Anne kalk Bebek geliyor suyum geldi' dedim. Kadın şaşkın tabi, eşimide kaldırmasını söyledim, ben tekrar banyoya :) su hala akıyor :) neyse bebeğin bezlerinden birini taktım,giyindim. Zaten bütün eşyalarımız hazırdı. Doktorumuzu aradık.. Bu Arada annem oturuyor hadi diyorum ben de mi geleyim diyor:)) kadın şaşkınlıktan bitecek. Eşim doktora ne diyeceğim diye soruyor:) benden başka herkes panik..
Hastaneye vardık, odamızı hazırladılar.. Bende yavaş yavaş sancı oluşmaya başladı. Benim doktorum dışarıdan gelecekti. Onun talimatıyla Hemşireleri gelip kontrol ettiler. Doktor geldiğinde epidural istediğimi söyledim, zaten kendimi kastığım için öyle olacağını söyledi. Bende Ağrısız sancısız doğuracağım diye seviniyorum.. Dört cm açıklıkta suni sancı ve epidural iğnesi verdiler. Açıklık oluşuyor ama ben epidural diye bir süre ağRı hissetmiyorum. Hep böyle olacak sanıyorum..
Sabah dokuzdan akşam beşe kadar sancı çektim, bu Arada epidural sadece bir kaç saatlik bir ağrı kesici oldu. Doğuma iki saat kala kendi sancım ve suni sancı ile başbaşa kaldım. Meğer doğum yaklaşınca epidurali kesiyorlarmış. Ikınma zorluğu olur diye..
Ben ağrıdan kıvranıyorum, sesim çıkmıyor acıdan, nefesim kesiliyor, gözlerim yumuk, dişlerimi sıkıyorum. Soru soran herkese kızıyorum, konuşturmayın yormayın diye.. Saat beşe geliyordu, beni beş dk sonra alacaklarını söylediler, şimdi gitmek istediğimi söyledim dayanamıyorum acıya.. Neyse sandalyeye bindirdiler beni, doğumhaneye gittik.. Buz gibi bir ortam değildi, ılık ferah güzel manzaralı, korkmadım yani odadan ve çataldan.. Hemşireler kontrol edip, doğuma hazırlıyorlardı beni. Ikınma turladı vs. Sonunda doktorum geldi. Beni rahatlatmaya uğraşıyor ama acıdan bayılacağım artık gözlerim görmüyor ağrıdan..
Hadi, bir iki ıkın evet hadi vs derken yok çocuk doğmuyor. Yukarı tutunmuş diyorlar. Bebeğin kafası aşağıda ayaklar yukarıda.. Gelemiyor bir türlü. Uzman bir doktor olmasına rağmen doktorumda çok zorlanıyor görüyorum. Yalvarıyorum sezaryene alın diye, adam bir de onun yarasını çekmeyeyim diye normale uğraşıyor. Ama beni bir görseniz kendi sesimi duymuyorum sezaryen derken acıdan. Artık olamayacağını doktorda kabul ediyor, hemşire bana kağıtların hazırlandığını sezaryeni kendi istediğimle kabul ettiğimi gösteren birşeyler imzalayacağımı söylüyor. Bu arada sezaryen olması için idrar torbasının boşaltılması gerekiyormuş, bu işi hallettikleri sırada çok şiddetli iki sancı daha geldi..
Artık sesim çıkmıyor derken ben acıyla feryatla ıkındım, ıkındım.. Doktorunda sesi yükselmeye başladı hadi evet oluyor hadi derken bir ses.. Hayatımın en muhteşem ağlaması en harika eşsiz görüntüsü.. Koca bir oğlum, benim oğlum, Kocaman adamım karşımda işte.. Ellerini ayaklarını savura savura ağlıyor.. Ben allahım şükür çok şükür diye dua ediyorum...
İşte böyle:) daha sonra hemşire yanıma getirdi yüzünü gösterdi. Eşimin halası doğum fotoğrafçısıydı, o geldi bebeğimin ve benim fotoğraflarımızı çekti. Dışarıda bekleyen koca kalabalığın merakı bu fotoğraflarla biraz giderildi, sonrasında bebeğimde hazırlanıp onların yanına gitti doğruca..
Sıra geldi benim ikinci çileme. Doğum sancılar ne kadar Zor olduysa dikişlerde bir o kadar zordu. 4080 gr bebeğin çıkışı ile derin yırtılmalar oluşmuş. 8 derin dikiş atılmış.
Sonra beni sandalyeye alırlarken baygınlık geçirecek gibi oldum. Gözlerim karardı kulaklarım çınlıyor fln. Kolonya koklattılar, yüzüme su çarptılar birkaç dk sonra kendime geldim..
Yatağımda yanımda bir melek etraf sevdiklerimle dolu..
Tabi hastaneden eve gelince tam 25 gün oturamadım, sanki iğnelerin üzerine oturuyorum. Sağdan sola bile dönemedim. Lohusalık sendromunu dibine kadar yaşadım. İştahsızlık, ağlama krizleri.. Tabi bunda bebeğimin sarılık olması en büyük neden. Sütüm vardı ama meğer su gibiymiş çocuk doymayınca sarılık olmuş. O ışığın altında gözler bağlı değilmiydi o bantlar beni benden aldı. O da ayrı bir konu ya neyse...
Gelip gidenin fikirleri, anlayışsızlıkları, saçmalıkları, çocuğumun sarılığı, ben Nasıl bakıcam ona Nasıl layık olucam fikri... Hepsi ayrı ayrı hikaye olur..
Şimdi bebeğim 2,5 aylık, çok şükür kilosu yerinde, sarılığı bitti gitti.. Birbirimize alıştık ama hala gereksiz akıl vermelerden kurtulamadık kırtulamayızda Allah bütün genç annelere sabır versin..
Neyse size son bir espri yapayım, dikişlerim bitince doktorum kendi esprisini patlattı, eskisinden daha güzel oldu diye :))))
Hepinize iyi okumalar kızlar, öpüyorum:))