canım sen nankör falan değilsin ama ayyyynen benim annem gibisin. bildiğin fazla titizsin. o da senin gibi çook ayrıntıcıdır. kadın por çözle banyo derzlerini fırçalarken derz bırakmıyor, bildiğin eritiyor da, geçende yine banyo fayanslarını yaptırdı. tabi ev hanımı da olunca o ev her gün deli gibi temizlenirdi. kardeşimle "bak her hafta temizlikçi gelsin, biz parasını verelim, büyük işleri o yapsın, allah aşkına kendini bu kadar yıpratma, sen git gez toz" diye yalvarırdık. temizlikçi gelir ama annem kimsenin işini de beğenmediğinden yine onun peşinde bir o kadar iş yapardı. 3 sene önce anjiyo olup, hastaneden geldiği akşam, 2 büklüm iş yapmaya kalktığını bilirim. hatta hatta bugün ev işi sevmememin sebebi de annemdir zira genç kızken aynı senin eşine yaptığın gibi beni o kadar azarladı ki, ben de iyice soğudum. gençliğinde kendine hiç acımadığı için de, 50sinden sonra tabi fıtık, kemik erimesi, eklemlerde kıkırdak kaybı, menisküs allah ne verdiyse çıktı. o yüzden ben ondan çok ders aldım ben kendimi böyle yıpratmam dedim. aman diyeyim sen de kendini harcama. sevmiyorum dediysem sanma ki evim leş falan. tabi o annenin evladı olunca zaten pis bir eve tahammülün olmuyor. ama senin deyiminle "yüzeysel" yapanlardanım. öyle pencere içlerini diş fırçasıyla falan fırçalayamam, bugün çok ütü yaptıysam, evi süpürmeyi yarına bırakırım falan.
zira titizliğin sonu yok. kendini her zorladığında sana yaşlılığında kireçlenme, fıtık, vs olarak dönüyor. bir gün öldüğünde de kimse mezar taşına "çok titiz kadındı, evi bal dök yalaydı" yazmıyor.