Hala ses seda yok tatlim. Kp aklin sira suc yuklemeye calisti bana (sanki ortada bir suc var! ortada bi gecimsizlik var yahu!) ailem 'hooop ne oluyo, siz ne ayaksiniz? adam gibi kizimizi mutlu edemeyecekse, yeri yok kizimizin yaninda oglunuzun!' mesaji verdi. Bilmiyorum, beklemedeyim, ama cok yoruldugumu hissediyorum, gun gectikce biraz daha cokuyorum galiba (ofiste bugun gelen giden kotu gorunuyorsun dedi, okadarda makyaj yaptim yahu! haha)..
sagol canim..konu benim basarili olmam mi, onun beni sevmemesi ve mantik evliligi yapmis olmasimi, yada sevgisini gormemek icin israr etmesimi, beni tasiyamamasimi, benim onu tasiyamamam mi, yoksa ortaya karisik bisey mi, inan bilemiyorum artik.
hala ses seda yok bizimkinden.
yahu uc gunluk dunyada neyi paylasamiyoruz biz. bazen butun bu seylerden uzaklasip soyle bi baktigim zaman hayatlarimiza, inanin oyle uzuluyorumki. dertsiz basimiza dert ariyoruz mus gibi geliyo bazen.
canım seni en iyi senin durumunda olanlar anlar.
ben psikologtan çok benim durumumda olanlarla konuşunca rahatlıyorum. niye çünkü benim hislerimi o da hissetmiş oluyor.
şuan seni çok çok iyi anlıyorum.
ayrı kalmak çok yorucu. hele böyle sessizlik daha da yorucu.
boş kaldıkça onu hatırlıyorsun. yaşadığın güzel anıları. gülmelerinizi eğlenmelerinizi.
insan beyni o kadar acımasız ki: sen eşinle kavga ederken tüm yaşadığın acılar aklına gelir ve sinirin bin kat artar. ama sular durulduğunda aklındaki o güzel anlar parlar parlar söner canını acıtır.
ben de çok acı çekiyorum. ama eskisi kadar değil. ben 3.5 aydır ayrıyım. senin 1 ay daha olmadı.
çok taze bi ayrılık.
3.5 aylık olduğunda her şey daha da hafifliyor onu söyliyeyim.
evet yine aklıma geliyor benim de güzel günler. hatta diyorum ki. bu adam benden her gün yemek istemedi. temizlik yapsam hemen yardıma geldi. alışveri yapmak istesem aşırı bonkör davrandı. bana çok güzel iltifatlar etti. salonda beraer omuz omuza film izledik. gece yarısı film seanslarına gittik. eğlendik. evet şahaneydi her şey.
ama...
bunların karanlık tarafı da vardı.
onun yanında kendim olmama izin yoktu. dini görüşüm o nasıl isterse o olmalıydı. siyasi görüşüm de farklı olamazdı. ailesine çok yakın olacaktım hep pofpoflayacaktım onlar bana yakın olmasalar bile. o benim aileme soğuk olacaktı. onun sosyal hayatına kesinlikle karışmayacaktım ama o bana karışacaktı. onun istediği yere gidecektim istemediği yere gitmeyecektim. aileme istediğim zaman göremeyecektim. ya da akrablarımı. o yanımdayken erkeklerle konuşmayacaktım selamlaşmayacaktım. en önemlisi oğlumuz onun cemaatne göre yetiştirilecekti. babasından sevgi değil despotizim görecekti. çünkü şımarmayacaktı.
bunlar dert mi? kimine göre çok büyük dert. kimine göre dert değil. ama bana yaşarken acı verdi. boğuldum. duramadım. hatta ailesinin ve onun karşısına dikilip küfürler hakaretler edip rahatlamak istiyorum.
herneyse bunlara hiç gerek yok.
niye?
artık onsuz mutluyum. oğlum hayatıma güneş gibi doğuyor. onun bana dokunması gülmesi yetiyor hayatımın aydınlanmasına ve yeşillenmesine.
ama oğlum olmasaydı (Allah korusun). adım gibi biliyorum ki, kendimi sinemalara alışverişlere arkadaşlarımla buluşamalara, akraba gezmerlerine vurur yine oyalanırdım. hatta belki daha da güçlü olurdum.
canım demem o ki, ben aptallık ettim. tam senin gibi yapmalıyken gittim barıştım. daha büyük acılar ve daha büyük sorumluluklarla yine geri döndüm ailemin yanına.
sen şanslısın. hayatından onu da ailesini de çıkarsan çıkarırsın. boşansan 1 aya ona ait bütün izleri silersin.
ama benim ömür boyu bir bağım var. miniğim.
ne yazıkki illa ki görücem o kap kara yüzünü.
boş ver canım. eğer seninki düzelmiyorsa saçının telini bile kıpırdatma. o güzel anlar sadece senin değil, onun da. o değer vermiyorsa sen unut gitsin. daha güzel günlerin olur hiç merak etme.
nejat işlerin çok güzel bir sözünü okudum:
biri seni olduğun gibi kabul etmiyorsa, sen de onu olduğu s..tir edeceksin. bu böyle.