Her yıl mayıs ayının başında başlar onların şaşkınlığı. Ellerini nereye koyacaklarını bilmezler, komşu oturmalarına katılmak istemezler. Söylenen her söz onlara dokunur, her anı beklemenin zorluğunu arttırır. Süper anneler ve onların süper çocukları kapmışken köşe başlarını onlara düşen yalnızca seyretmektir. Ne kimseye “Sana saçımı süpürge ettim” cümlesini kurabilirler ne de “Sütümü helal etmem” diye çıkışabilirler. Hastalık hikâyeleri yoktur, ilkokula başlama sendromları ya da ilk adım anıları. Hiçbir küçük çocuk cennet kokulu sözcüklerle onlara ‘anne’ dememiştir. Mayıs ayının ikinci Pazar günü… Vitrinlerden, billboardlardan taşan bir ağırlıkla çocuğu olmayan kadınlara hiç iyi gelmemektedr
Bir tekerleme gibi geçer gider anneler günü. Hediyeler anılır, televizyonda manknlerle, futbolcularla, siyasetçilerle yapılmış anneler günü söyleşileri vardır, trafik yoğundur, çiçekçiler kalabalıktır, 5 TL’ye satılan güllerin fiyatı çoktan 12.5 TL olmuştur. Her yaşta kadın sokağa çıkmıştır. Kimisi çocuğuyla, kimisi torunuyla, kimisi annesiyle, kayınvalidesiyle anneler günü gezmesine katılmışken annesi olamayan çocuklar ve çocuğu olmayan kadınlar bu sahnenin içinde kimselerin görmediği bir dekorun arkasına çoktan saklanmıştır.
Okullar bitince, işler bulununca, arkadaşlar tek tek evlendikçe sohbetlerin konusu ‘çocuklar’ ve ‘en iyi anne benim’ mesajlarıyla dolup taşmaktadır. Arkadaşların, komşuların ‘hayatımı çocuklarıma adadım’ pozuyla etrafta dolaştığı bir hikayede çocuksuz kadınların nasibine bolca hüzün düşmektedir. Öyle ya bütün küçük kızlar bir gün büyümeyi, büyüyünce evlenmeyi ve anne olmayı ister. Kariyer hayallerinin, zengin olma düşlerinin, en iyi ben olayım pozlarının aksine… Her kadının gönlünde anne olma sevdası ve anne olamama korkusu vardır.
Yanında bir de hüzün getirir
Anne olamayan kadınlar büyük bir yalnızlığa terk edilir çoğu kez. Çocuklarının emanetçisi olduğunu unutup onların sahibi gibi davranan, sınav sonuçlarını kendi başarısıymış gibi gösteren, çocukların sıkıntılarının olabileceğini unutan, kimliğini yalnızca ‘annelikten’ ibaret sayan ve yirmi dört saat onlar hakkında konuşanların yanında çocuk sahibi olamamak kadınlar için sahiden de zordur.
Allah’ın verdiği bir emanettir çocuklar ve tüm emanetler gibi herkese değil bazılarına verilirler.