Eş seçimi yaparken değerinizi bildirin. Önce kendinize değer verin sonra başkalarından değer görmeyi bekleyin
İbret olsun size yaşadıklarım.
Aşık oldum resmen peşinden ben koştum. Sevgiliyken cumartesi de çalıştığım için işten çıkıp görüşmek için ayağına giderdim. 2 saat otobüs yolcuğu yapardım. Kendisi bir kere bile bana gelmedi.
Evlendik, kendi istediği muhitte oturduk. Çünkü o muhitte okumuş, alışmış hem işine de yakınmış. Benim her sabah 5'te uyanıp akşam 8'de eve gelmem, günde 4 saat yolculuk çekmem umrunda bile olmadı. İstifa etmek istedim ona da izin vermedi.
Her gün işinin zorluğundan bahsetti durdu. İstifa et dedim, destek oldum cesaret edemedi. Bütün gün elinden telefon düşmedi ne sohbet ne muhabbet. Her gece koltukta uyuyakaldı yatağa bile gelmedi.
Para biriktirdim (ona rağmen) ev almaya kalktım, onun istediği muhite param yetmediği için biraz uzak yerlerden baktım evlere mecbur. Kendi istemediği için benimle emlakçıya bile gelmedi. Ne halin varsa gör dedi. Ya insan arkadaşı rica etse, dese ki gel beraber gidelim bakmaya, emlakçıyla yalnız bırakma beni dese bir erkek olarak kalkıp gelmez mi? Gerçi zamanında sevgiliyken gel işyerime bi görün rahatsız eden oluyo arada dediğimde "sen napacağını bilirsin" deyip gelmemişti. Ben zaten napacağımı biliyorum sana ihtiyacım olduğundan seni çağırmıyorum ki erkek olarak varlığı hissettir, arkamı yaslayabileceğim biri var diyebileyim diye çağırdım seni. Zaten babamdan babalık görmemişim hep kendi ayaklarımın üstünde durmuşum insan sırtını dayayabileceği birini istemesi suç mu? Maddi anlamda değil bu ben çalışır kimseye yük olmam çok şükür.
Bitti artık dayanamıyorum, ufak bebeğim var, ne yapacağımı netleştiremiyorum. Keşke buradan babalara ulaşabilsem, desem ki kız çocuklarınızı çok sevin. Sevin ki kendilerine ilk ilgi gösteren hödüklerin peşinden koşup gitmesinler.
Keşke son paragrafınız billboardlara afiş olsa , anne babasının değer vermeden yetiştirdiği kız çocukları , yetiskin halleriyle ne kadar güçlü görünseler de hayatları boyunca sömürülmeye açık hedef olarak yaşıyorlar ve bunu değiştirebilmek maalesef çok zor....
Size yaşanmış bir hikaye....
meslegınin başında genç bir öğretmen, dağ başında bir okulda bir öğrencisini korumak için bazı velilerle sıkıntı yaşıyor, darp ve tehdit ediliyor , en sonunda jandarmaya haber veriliyor
Karakolda ifadeler alınıyor, sağolsun karakolda yetkili askerler gunlerce olayla ilgileniyor, kızı diğerlerinden ayrı ağırlıyorlar, hastanede refakat ediyorlar, karakolda karavanadan yemeklerini paylaşıyorlar filan...
Son gün bir ara kızı üç gündür tanıyan ve yalnız olduğu bir anda evrak için beklediği odaya çay getiren bir er şunu soruyor
Hocam senin kimin kimsen yok mu? 3 gündür burdasın , nişanlısın da galiba, ne gelen ne arayan oldu senin için?
Hocahanım o kadar alışmış ki babasının yanında olmamasına, hepsinin olan bitenden haberi olmasına ragmen nişanlısının ve babasının tavrı garip gelmiyor ona o ana kadar...
Sonrası aynı hikaye, o nişanlıyla evleniyor, ruhu aklı bedeni çökene kadar da anlamıyor ne yaşadığını, yıllar sonra erin sözlerini hatırlıyor..
Ne kadar güçlü eğitimli olursak olalım çocukluğumuzda görmediğimiz değeri hayatımız boyunca veremiyoruz kendimize, dışardan bir bakışta bizi hiç tanimayan insanların bile görebildiği bu zayıflığı sömürmek için bekleyen itlerin , kocaların, müdürlerın,arkadaşların....eline düşüp çırpınıyoruz sadece
Değer vererek büyütmeyeceğiniz, maddi manevi hiçbir şeyden mahrum etmeden sevgi ve ilgi gösterebileceğinizden emin olmadığınız çocukları doğurmayın allah aşkına