yaşanmış okul anıları

realist

Nirvana
Kayıtlı Üye
3 Aralık 2006
3.073
132
63
SONSUZU İSTİYORSUN...
Türk matematik dünyasının değerli hocalarından biri olan Sabuncuoğlu'nu, özellikle üniversiteyi Ankara'da okuyanlar iyi bilir. Sabuncuoğlu, ilkelerinden taviz vermeyen sert bir hocadır. Öğrencilerinden biri Hoca'nın sınavından 59 almış. O okulda geçme notu 60 olduğundan, sadece 1 puana ihtiyacı varmış. Hocadan, o 1 puanı istemeye karar vermiş. Sabuncuoğlu'nun kapısını büyük bir saygıyla tıklatmış. İçeriden boğuk bir "Gir" sesi gelmiş. Kafasını odaya uzatmış. Hoca odada, saçı başı dağılmış, konsantre bir biçimde çalışıyormuş. Bizimki epey çekinerek, "Hocam, durumum böyleyken böyle, okulu bitirmem size bağlı" falan diye kekelemiş. Hoca bizimkine şöyle bir bakmış. Matematikçi ya, odasında karatahta da eksik değil tabii. "Al şu tebeşiri. Bir sayı doğrusu çiz" demiş. Öğrenci şaşkın şaşkın çizmiş. "źimdi bana 59 ve 60'ın yerini göster" demiş. Oğlan göstermiş. Hoca bu kez, "59 ile 60 arasında kaç sayı var oğlum?" diye sormuş. Bizimki, Sabuncuoğlu'nun, istediği o 1 puan için sözlü yaptığını sanıp heyecanlanmış. Düşünmüş taşınmış ve "Sonsuz, hocam" cevabını vermiş. Hoca gülümsemiş, "Afferin evladım, bildin" demiş. Bizimki de sevinmiş tabii. Ama Sabuncuoğlu, masasının başına dönerken "Gördüğün gibi; sen benden sonsuzu istiyorsun. Bunu sana kimse veremez" demiş.

PENCEREYİ AÇARIM
İstanbul Üniversitesi’nde bi fizik profesörü, final sınavında öğrencileri tek tek odasına alıyomuş ve 100 puan değerinde bi soru soruyomuş: “Otobüstesiniz, içerisi inanılmaz sıcak. N’aparsınız?” Odaya giren öğrencilerin hepsi, “Pencereyi açarım hocam” diyomuş. Kıl hoca bunun üzerine, “Peki o zaman; pencereden giren havanın hızı nedir?” diye soruyomuş. Soruyu duyan öğrenciler de apışıp kalıyomuş. Gak, guk… źudur, budur, ama yok. Haliyle hepsi odadan bi karış suratla çıkıyomuş.Sıra dersi üstten alan bi öğrenciye gelmiş. Bu çocuk da, artık o sene okulu bitirmeyi kafasına koymuşmuş. Hoca yine aynı soruyu sormuş: “Otobüstesin ve içerisi feci sıcak. N’aparsın?” Bizimki başlamış saymaya. “Kazağımı çıkarırım, gömleğimi çıkarırım, fanilamı çıkarırım.” Hoca bıyık altından gülerek sürekli, “Başka, başka?” diyomuş. “Gazeteyle kendimi yellerim, başıma su dökerim…” Hoca hala, “Başka başka” deyince çocukcağız artık dayanamamış, “Hocam, okulu bitirmem lazım, donumu da çıkarsam o pencereyi açmam!” demiş.

VALLA TEKER PATLADI HOCAM
İstanbul Üniversitesi’nden üç erkek öğrenci bi gece önceki vur patlasın-çal oynasın olayını abarttıklarından uyuyakalıp çok önemli bi dersin final sınavını kaçırmış. Öğlen vakti uyandıklarında durumun farkına varınca panik olmuşlar taabi. Hemmen okula gidip dersin hocasına, “Hocam, sabah üçümüz aynı arabayla okula geliyoduk. TEM Otoyolu’nda lastiğimiz patladı. Çok kötü bi yerde kaldığımız için hiç bi araba durmadı, istepne'de patlak çıktı, o yüzden sınava yetişemedik. Eğer mümkünse bize özel bi sınav yapın” demişler. Profesör sorun çıkarmamış, “Yarın sabah 10’da sınavı yaparız” demiş.Öğrenciler o gece sabaha kadar ders çalışmış. Sınava geldiklerinde hoca bunların eline soruların yazılı olduğu kağıtları vermiş ve her birini farklı bi odaya almış. Sınav kağıdında şu iki soru varmış:
1. (Bu, efsanenin anlatıldığı fakülteye göre değişiyor) Quantum fiziğinin temel prensiplerini ayrıntılarıyla anlatınız. (10 puan)
2. Arabanın hangi lastiği patlamıştı? (90 puan)

NEDEN OLMASINKİ YAĺNİ
ODTÜ Felsefe öğrencilerini en çok zorlayan hocalardan biri yıllık olan dersinin final sınavını yapacakmış. Bu hoca cins sorularıyla meşhurmuş. Sınav günü gelmiş. Öğrenciler, “Büyük sınıflardan hep dinlerdik. Bakalım bu adam bize nasıl bi’şey soracak?” diye düşünerek girmişler sınava. Hoca sınıfa gelmiş ve sınav sorusu olarak tahtaya, “Why?” (Neden?) yazmış. Öğrenciler bi afallamış taabi. Sonra herkes kağıtlarına yumulmuş.Yalnız bi öğrenci, sınavın ilk dakikasında kağıdını teslim etmiş. Öğrencinin cevabı da soru gibi kısaymış: “Why not?” (Neden olmasın ki?) Bu öğrenci sınavdan -o zamana kadar kimsenin başaramadığı bi sonuçmuş bu “100” almış. Üstelik Hoca, okul biter bitmez öğrenciyi asistanı yapmış.

DEHźET NEźET
İzmir'in ünlü hocalarından Fizikçi Dehşet Neşet, sınavlarda sorduğu garip sorularla efsaneleşmiştir. Neşet Bey bi keresinde sınavda, karmaşık bir makara sistemi sormuş ve öğrencilerden sistemin dengede durup durmadığını belirlemelerini istemiş. Öğrenciler kağıtlarını formüllerle, rakamlarla doldurmuş. Ancak hepsi sıfır almış. Dehşet, "Doğru cevap 'makara yere düşer' olacaktı" demiş. Meğer çizimdeki makara tavana bağlı değilmiş. Dehşet Neşet müthiş bi Fenerbahçe fanatiğiymiş. Bi sınavda da, Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla ilgili bi soru sormuş ve Fenerbahçe ceza sahası civarından atılan bir şutla ilgili; vuruş açısı, topa vuruş hızı, kalecinin yeri ve yapabileceği haraketler gibi bilgileri vermiş. Soru, bu topun gol olup olmayacağıymış. Öğrenciler yine uğraşmışlar soruyu çözmek için. Ama yine hepsi sıfır almış. Sorunun yanıtı şöyleymiş: "Rüştü ordan gol yemez!"

Dehşet'in diğer sorusu
Anlatılanlar doğrudur. Dehşet Neşet'in sorduğu ilginç bir soru daha var: Örümceğin biri arabanın ön camına ağ yapar. Bu ağa bir sinek takılır ve örümcek tarafından yenir. Dehşet, ağın gerilme kat sayıları, sineğin öz kütlesi, ağırlığı ve sindirim sonrası kaybolan kütle gibi değerleri verir ve öğrencilerden ağın gerilme eğrisini bulmalarını ister. Sorunun yanıtı x== 0 (Örümcek cama ağ yapmaz)'dır.

Dehşet'in görünmeyen yazısı
Dehşet Neşet'in öğrencisi olduğum yıllarda kara tahta - tebeşirden cam gibi tahtalar ve marker diye tabir ettiğimiz mürekkepli kalemlere geçilmişti. Sınıfta da her gün kalemlerin mürekkepleri ile ilgilenmesi gereken bir öğrenci vardı. Neşet Hocanın dersi olduğu bir gün görevli zat-ı muhterem kalemleri doldurmayı unutmuş. Neşet Hoca tahtaya yazmaya başladı ama kalemin boş olduğunu görünce durdu. Sınıfta bir ölüm sessizliği oldu. Biz tam kalemleri doldurmakla görevli arkadaş için fatiha filan okumaya hazırlanıyorduk ki, Neşet Hoca yazmaya devam etti. Adam boş kalemle tahtaya görünmeyen yazılar yazdı. "Bakın buraları iyi not edin", "şekilde de görüldüğü gibi" gibi repliklerle şovunu süsledi. Hatta ara sıra bizden birini çağırıp boş tahtayı sildirdi. "źurayı iyi temizle" filan dedi. Gülemiyorduk doğal olarak. O gün anlattığı ve bizim göremediğimiz yazılardan bayaa bi soru sormuştu

A L I N T I
 
X