- 11 Nisan 2009
- 4.068
- 683
-
- Konu Sahibi ipektuncer
- #101
Neyse ben hakikaten karşılık beklemiyorum da, demek istediğim paket göndermem Zeynep ablayı şaşırtmadı onu anladım ben.
Az önce kargo ellerine ulaşmış, aradılar.
Elif çok teşekkür etti, ne zahmet ablacım vs vs.
Sonra Zeynep abla aldı telefonu, teşekkür etti o da.
Ben zaten 2 gün önce Zeynep ablayı arayıp, Elif için bir paket gönderdiğimi haber vermiştim.
O esnada çalıştığı evdeymiş Zeynep abla, çalıştığı kadın da duymuş konuşulanı. Zeynep abla da "İpek Zuhal için bir paket göndermiş, galiba çeyizine bişey aldı" demiş.
O günün üstünden 2 gün geçti, paket gelene dek beni aramadı Zeynep abla mesela. Ben olsam arardım "ne aldın, ne yaptın, ne zahmet ettin" vs derdim.
Neyse ben hakikaten karşılık beklemiyorum da, demek istediğim paket göndermem Zeynep ablayı şaşırtmadı onu anladım ben.
Sonra Zeynep ablanın patronu olan o kadın (bakıcılık yapıyor onun bebeğine) "ben de bişey alayım Elif'e" demiş.
Kadın birazda mecbur kalmış olabilir öyle demeye tabi, laf oraya geldiği için.
Ama alsın da zaten, günde 50 liraya sabah 8 den akşam 21'e kadar ve hatta kimi zaman gece 1'lere kadar Zeynep ablayı evinde tutuyor. Çocuklar yatacak, evin hanımı
kocasıyla eve gelecek veya misafiri varsa Zeynep abla hizmetlerini görecek vs, ne zaman işi biterse taksiyle yolluyor eve.
Demin telefonda patronunun öyle dediğini bana söyledi. Sen ne dedin, dedim. "bişey demedim, bir daha sorarsa tencere takımı al diycem" dedi, şaşırdım..:26:
"Çatal kaşık takımı iste, daha pahalı" dedim..
Mantıklı buldu..
Daha fazla yorum yapmayayım da, madem bir iyilik yaptım, Allah katında zayi olmasın.
Ama düğününe, evine benden yardım yok artık..
Elif'in çalışmamasında kesinlikle Zeynep ablanın payı çok büyük, demin net olarak anladım. Evlatları yıpranmasın istiyor. Hayatta çalıştırmaz onu, anladım ben.
Allahım çıldırmamak elde değil. O kadın yazlığa gitmiş şimdi. Kaldılar 500 liraya. Tevekküldeler, faturaları ödeyince 300 lira kalıyor, yetiniriz diyor. Eylülde zaten patronu yazlıktan gelecek.
Ve anladım ki benim bebeğime bakmak gibi bir düşüncesi asla yok.
"Önümüzdeki sene ücret konusunu görüşücem, gece yarısına kadar günlük 50 lira çok az" dedi çünkü.
Aklımda kalanlar:
Evin kızı: "O yapamaz, o bu sorumluluğu taşıyamaz, o çalışmaz, kuran kursundaki hocaları çalışma diyorlar, çalışan kadını eleştirir, saçma bulur çalışmasını, en yakın aile dostlarından birisi ( siz ) ihtiyacı olduğunda bırakın para için bakmayı, sırf onun ihtiyacı var diye bile dişini sıkıp, birkaç zamanlığına da olsa yetişkin gibi davranamayan bir kız.
Evin oğlu: patronu işe hergün götürecek olduğu halde dayısının bulduğu işi uzak diye beğenmeyen
Evin anası: İhtiyacçları olduğu halde, genç ve sağlıklı olduğu halde en yakın tanıdığının kızına bile bakıp para kazanmayı göze alamayan, kızının ve oğlunun bu tuhaflıklarını ( kusura bakmayın bana göre tuhaflık) hoşgörürcesine "onlar babaları zamanında herşeyin en iyisine alıştılar, ya hep ya hiç" açıklamasını yapabilen bir kadın. Ayrıca dolabında yiyeceği olmaması ve bunu söylememesi gurur değil, tembelliğinin eleştirilmesini engellemektir bence. Özrü kabahatinden büyük mü denir ne denir.Tembellik yahu, var mı başka açıklaması. 50 yaşında kadınlar tüm gün tarlada patates sökümüne gidiyor, günlüğü 40 liraya
iPEK HANIM, siz hiç kendi kazandığınız mühendis maaşınızla onların rakamlarını kıyaslayıp da onların haline üzülmeyin bence.200 bilmem kaç liraya çok iyi bi markanın yemek takımını alınca hanım kızımızın "ya hep yahiç" ciliğine hizmet edersiniz sadece. Alın yapı marketlerde bile satılan bi kaç markanın gündelik yemek takımını, yiyiversin bi zahmnet. Bu devirde sağlıklı ve istekli insanın fakir olması için sebep yok gerçekten. Her taraf mağaza, her tafar market artık bu devirde. Türkiye bir asgari ücret cenneti. 3 kişilik aile asgari ücretten ayda epey ciddi paralar sokabilirler o haneye.Yardım ve iyilik duygularınızı başka tatmin edebileceğiniz çok çok daha ihtiyaç sahipleri var. Odtü mezunu olduğunuzu biliyorum, aratın google'da, " Odtü mezunu mustafa trafik kazası " kelimelerini, orada gördüklerinizden sonra inanın biraz daha farklı bakacaksınız. İstediğim kadar tanıdığım olsun, tembel ve şımarık insana tahammülüm yok. Bu şımarıklığın açıklaması hiçbir şekilde çocukken ölmüş bir baba olamaz. İnsanlar yetimhanelerde büyüyorlar. Annelerini babalarında bebekken kaybediyorlar. Neler neler yaşıyor insanlarÖlen babanın emaneti konusuna gelirsek... Emanete hıyanet eden o annedir bence. O nasıl bir çocuk yetiştirmektir öyle ? :26:
Şaşırmaz tabi. İpeği tanıyorlar. Sen yine durumazsın İpek. Zamanı gelince yaparsın.
Madem istiyorsun Gerçekten ihtiyacı olana yap. Sen onun sana yaptıklarını kat kat hiç karşılık gözetmeden yapmışsın zaten.
Öyle ihtiyacı olan insan var ki. Mesela çocukesirgeme kurumuna gönderebilirsin. Ya da okullarda ihtiyacı olan çok öğrenci var. Her ne kadar kaymakamlıklar yardım yapsa da, birinin ihtiyacını karşılayabilirsin.
Hakedene gider.
Bu aileyi özellikle de Zeynep ablayı seviyorsuna ama, o bu iyilikleri çok da haketmiyor sanırım.
Hele senin şu durumunda senin yanında olmaması beni çok sinirlendiriyor.
ben arattım ve hemen yarın gidip bir kaza sigortası yaptırıyorum kendime allah korusun allah şifa versin
Olaydan kendinizle ilgili çıkarılması gereken kıssadan hisse budur. Ama orada başka hisseler de var, onları da yakaladınız umarım
Merhaba,
fikirlerinizi almak istediğim bir konu var. Kararsız olduğum, tam ortada olduğum bir konu.
Benim çok sevdiğim bir büyüğüm, bir ablam var. Uzaktan da akrabam. Kolaylık olması açısından Zeynep abla diyeyim ismine.
Bu Zeynep abla 45 yaşında ve 30 yaşındayken eşini kaybetmişti. 2 çocukla dul kaldı. O çocuklar şimdi 25 yaşında (kız) ve 21 yaşında (erkek).
Kız olan, ismine Elif diyelim, başka şehirde üniversite okuyordu. Annesi zar zor okutuyordu tabi, kocasından kalan emekli maaşı ile geçiniyor.
Tüm okul harçlarını, yurt paralarını ben verdim. O zaman ben anne olmamıştım henüz, daha az sorumluluğum vardı maddi olarak. Epeyce bir masrafım oldu Elif'in eğitimi için, bunu özellikle söylüyorum, önemli çünkü fikrinizi soracağım konuda.
Elif okulunu tamamlamadı, gizlice evlendi. Annesine de telefonla bildirdi evliliğini. Zeynep abla yandı tutuştu tabi, çok üzüldü.
Ama uzun sürmedi evlilik, 1 sene sonra Elif annesinin yanına geri döndü. Okulunu da malesef tamamlayamamış oldu.
Bu arada Zeynep ablanın oğlu 2 yıllık bir okul kazandı. Şehir dışında. Ben gene yardım ettim. Orada kalırken ihtiyacı olan temel eşyaların (perde, yatak, havlu, tabak vs) hepsini ben aldım. Elif'e ettğim kadar olmasa da, oğlan için de ara ara maddi yardımlarım oldu.
Bu arada benim bu aileye sevgim nereden kaynaklanıyor derseniz. Çocukluğum ve gençliğimde babamla, üvey annemle hep sıkıntılarım oldu.
Bu Zeynep abla beni hep dinlerdi, hep dertleşirdik, bana kapısını ve sofrasını her zaman açmıştır, ki babam "İpek gelse bile kabul etme" diye tehdit ettiği halde.
Rahmetli eşini de çok severdim ayrıca. Zeynep ablanın ameliyatında kardeşlerindne daha ön plandaydım, onlar değil ben kaldım yanında refakatçi. Samimiyetimizi anlatmak için yazıyorum bunu.
Aramızda şu ana dek geçen tek bir olumsuz olay var. O da kızımla ilgili zaman zaman desteğine ihtiyacım olduğunda, önce "tabi bakarım" deyip, sonra yan çizmesi..
Elbette bakmak zorunda değil, ama kendisi gönüllüce "bakarım" dedi hep. Mesela ben onun yakınına taşındım, güya bakacaktı kızıma. Tabi ki asla hakkını yemem, parayla baktırırdım baksaydı. Çünkü paraya ihtiyacı var, 500 TL emekli maaşı ile 2 çocuk yetiştiren yalnız bir kadın.
Ama "ben hergün gelemem, yorulurum, dayanamam" dedi ve ben de kızımı kreşe verdim. Sonra kendine haftada 3-4 gün gittiği bir bakıcılık işi buldu. Ama rahat bir iş. Mesela rahatlıkla arayıp "bugün başım ağrıyor, gelemiycem" veya "bugün hava yağmurlu, yarın gelirim" tarzında bahaneleri olabiliyor ve çalıştığı kadın da zaten ev hanımı olduğundan anlayış gösteriyordu. Bu olaylar olurken Zeynep abla 40 yaşındaydı ve ciddi bir sağlık sorunu yok. Yani "dayanamam, bakamam" deme lüksünü o kadar maddi sıkıntı içinde nereden buluyor anlamıyorum. Hele 9 aylık hamile halimle işe gelen bir kadın olarak ben asla anlayamıyorum. Ama dayanamadığını söylüyorsa, vardır herhalde bir nedeni.
Kızım domuz gribi olduğunda, ben 10 gün izin kullandım ve kalan 2 gün için ondan rica ettim bakmasını, elbette emeğinin karşılığını vereceğimi bilir kendisi.
"Çalıştığım yerden izin alayım" dedi. Sormuş, çalıştığı kadın da "mühendismiş madem, bulsun başının çaresini, işçi falan olsaydı yardımcı olurdum" demiş. Bunu da bana aynen böyle aktardı Zeynep abla. Hiç bişey demedim, ama üzüldüm çok. Tamam yalan kötü bişey, ama saçma sapan bahanelerle işe gitmeyen biri olarak, şimdi benim kızımla ilgili zor durumumu, çalıştığı bayanın insafına bırakması beni incitti.
Diyelim ki Zeynep ablanın kardeşi, yeğeni, kızı vs hasta olsaydı.. Gene de gider miydi işe.. Hayır tabi ki gitmezdi.
Bu olayın üstüne neredeyse 1 sene onu hiç aramadım. Sonra kızı Elif'in nişanlandığını duydum. Bu arada Elif eşindne ayrıldıktan sonra 4 sene annesinin evinde kaldı, bu süre zarfında ona iş bulmamı istedi annesi. Buldum, 2 ay çalıştı ve ayrıldı. Ayrılırken bana haber bile vermedi, mahcup etti tanıdıklarıma. "Ona kötü davranılıyormuş".. Ayrılma bahanesi bu..
Onun dışında bu 4 sene boyunca asla çalışmadı. Kardeşi de öğrenciydi. Zeynep abla, bakıcılık yaparak bu koca kazıklara (afedersiniz ama öyle) bakmayı sürdürdü.
Elif nişanlandığı için haftasonu hayırlı olsuna gittim evlerine. Her zamanki gibi yoksullar tabi, üzülüyorum görünce. Nişanlısının durumu da kötü, ama o yapacakmış gereken harcamaları. Zeynep abla sadece mutfak eşyası ve nevresim vs tarzı şeyler alacakmış. Koca kız, 2.kez evlenecek. 4 senedir evde, 1 TL kazanmışlığı yok.
Zeynep ablanın oğlunun da alttan dersi varmış, gene okula gidecek gelecek. İş bulabilir mi, belli değil.
"Paraya ihtiyacım var, seneye bu aile beni bırakacak, taşınacaklar. Keşke senin bebeğine baksam, ama hergün gelemeyeceğimi bildiğim için teklif edemiyorum" dedi.
"Eğer bakarsan, temizlik, yemek beklemem senden. Başkasına gitmesin param, hem gözüm arkada kalmasın. Ama sabah arayıp "bugün gelemiyorum" deme şansın olmaz, çünkü ben hergün işe gitmek zorundayım" dedim. Benim aslında çalışmama ihtimalim de var, ama güvenilir biri karşıma çıkarsa çalışırım diyorum.
Kendine güvenemediğini söyledi, anlamıyorum hiç. Hem çok mağdur, hem yaşı genç, hem güvenemiyor kendine..
Kızı Elif'in nişanlısı 1000 tl alıyormuş ve yarısı kiraya gidecekmiş. Faturalar ödenince bişey kalmayacak ellerine diye sızlanıyor.
"E ablacım, Elif de çalışacak, en azından ev alana kadar" dedim. "Yook, Kuran kursuna gidiyor yıllardır, çok karşı hocaları kadının çalışmasına. O bakımdan Elif asla çalışmaz, zaten yapı olarak da çalışmaz" dedi.
Ben ise tam bu konuşmalardan önce Elif'in yemek takımı, bornoz takımı gibi ihtiyaçlarını karşılamayı düşünüyordum..
Bebeğime bakmasın, önemli değil.
Bakıcı aradıktan sonra çok bulurum, aklımda alternatiflerim var zaten. Bulamazsam başka çözümlerim de var.
Ama teklif ediyorum, ihtiyacı var, kabul etmiyor. Kızı 4 senedir evde, bir kasiyer olarak çalışsa ayda 500 TL alsa, tüm çeyizini 4-5 ayda en iyi şekilde tamamlar. Ama akşama kadar ev kızı modunda.
Kararsızım işte.. Birşeyler almak istiyorum, en azından çok iyi markanın yemek takımı müthiş bir kampanya yapmış 280 TL. Ondan alsam diyorum.
Sonra diyorum ki, gitsin çalışsın kendi alsın.
Bazen diyorum ki, Zeynep abla neye yetişsin, öbür çocuğunun harç parası var daha.
Kesinlikle dilenci kültüründe bir kadın da değildir, ben oraya gittim, beni yok canıyla öyle güzel ağırladı ki. Ve ben biliyorum ay sonuna doğru mutfakları, dolapları bomboş. Bu 2 çocuğu kendime emanet gibi görüyorum, babalarını çok severdim, bana çok sahip çıkmış bir insandı.
Off..
Siz ne dersiniz eğer okuysanız buraya kadar..:44: