Karımı istiyorum... İnsan her ne kadar koşa koşa basıp gitse de, ayrılık çok zor.
Adama koyan alışkanlıklar mı, yoksa rahatlıktan uzak kalmak mı tam anlamış değilim.
Otel odası iyi, fena değil; ama biraz tanınmış bir tip olmak bazen hayatı daha da dar ediyor insana...
Oysa kafa dinlemem şart.
Bu arada yeni deneyimler de ediniyorum. Meğer, bazı dost bildiğin insanlar böyle durumlarda piranalar gibi saldırmaya başlıyormuş.
Ne çok insan ayrılığımızı desteklermiş kardeşim?
YUH!
Demek etrafımızda bizim beraber olmamıza destek verecek, ya da bunu isteyen tek bir dostumuz yokmuş...
İşten gelip kapının bir asık surat tarafından bile açılmadığı şu otel odasına girince, aklıma gelmedik düşünce kalmadı. Bolca vaktim var malum.
Her yatağa uzandığımda maziden kalma hatalar, gaflar, söyelenen laflar ve davranışlar aklıma geldi.
“Ulan amma çektin be oğlum!” dedim kendime. Yastığıma sarılıp öpesim geldi.
Sonra bambaşka güzel anılar aklıma geldi.
Başbaşa olduğumuz, sataşan ve karışan kimsenin olmadığı hallerimiz...
Çocuğumuz olana kadar herşey farklıydı.
Daha doğrusu karım farklı bir kadındı. Anne olduktan sonra hayatımıza bir de annesi bonus olarak dahil oldu.
Çöküş orada başladı.
Neyse bu ayrı bir yazı konusu.
Sonra birden evimi aniden gidip basmak istedim.
“O herif kesin gelip bizim eve yerleşmiştir!” diye içimden geçirdim. Meydanı kolluyordu zaten hayvan!
Nasıl benim “dostlarım” bana “Git hemen bir karı bul” dediyse, karıma da bu boşluğu doldurması için “akıl veren” çok oluyordur, eminim.
Durduk yerde tepem attı.
Karımı daha önce hiç kıskanmadığım kadar kıskandım.