Günaydın.
Haftanın ilk günü, enerjim yüksek olarak güne başladım . Günlerdir düşük modla takılıyordum. Dün dinlenemesem de genel olarak işlerimi yaptım, köye gidip ailemi gördüm, yeğenlerle vakit geçirdim.
Çok sevdiğim yaşça benden büyük bir ablam var (eşimin iş arkadaşı) , hayata dair farklı bakışları olan, kendine değer veren, taşın altına elini koyup sorumluluk alabilen, güçlü , sınırları net, saygılı biri. İşlerin yoğun ve yoruculuğuyla ilgili konuşurken ''kendine cumartesi çalışmayı zul etmişsin bundan vazgeç ve başka anlamlar yükleyerek iş yerine git; arkadaş buluşması gibi düşünebilirsin, '' dedi. O an fark ettim ki iş yerinde herkesin söylenmesi ve şikayetlenmesi beni de etkilemiş ve bu eve de dışarıya da yansır hale gelmiş. Ben gerçek şükrü yaşayan bi insan iken negatif insanlar bu sıra beni etkilemeyi başarmış maalesef. Silkelendim.
Bildiğiniz üzere tam 4 ay önce abimin eşi kıymetli Şerife Abla'mı kaybettik, Allah rahmet eylesin. Ölümle yakından yüzleşince insan bazı farkındalıklara erişiyor. Hayat kısa ve geçici. Bunu sadece lafta söylememeli aksiyon almalı insan, yapamam denilen çoğu şey yapılabiliyormuş, olmaz denilenler oluveriyormuş. İnsan kendi tabuları ve toplumsal normları derken kendine çok ket vuran; önyargılara sıkışıp kalan bir varlığa dönüşüyor. Bu olmamalıymış. Darlıkta zannedilen anlarda bir adım atıvermek birçok şeyi değiştirirmiş. Gördüm. Yapamam edemem'' lerle yürümüyor hayat , daha doğrusu yürüyor da doyumlu bir şekilde değil.
Oturup düşündüm isteyip de yapamadıklarım neler, kendime ket vurduklarım , başka türlü bir ihtimalin olduğu şeyler neler'' bunu üzerine düşünüp yazacağım ve aksiyon alacağım.