- 3 Haziran 2009
- 7.417
- 29.019
- 41
Ben 26 yaşında evlendim ve 30 yaşında doğum yaptım. Hamile kalmaya karar verdiğimde çok çocuk isteyen, öyle bebeklere bayılan falan bir psikolojide değildim. Artık valti geldi, bizim de çocuğumuz olsun diye düşünmüştük. Daha önceden de bebek-çocuk bakma deneyimim olmadığı ve kucağıma aldığım ilk bebek de kendi bebeğim olduğu için, kızımı ilk kucağıma verdiklerinde, ben şimdi bununla ne yapacağım diye dehşete kapıldığımı hatırlıyorum.sizin adınıza çok mutlu oldum :)
her şey çok güzel ve yolunda gider umarım
planlarınız da makul görünüyor. her şeyin sizin için en iyi şekilde devam etmesini diliyorum.
ben neden bu çocuk işine bir türlü cesaret edemiyorum bilmiyorum
ay sonunda 28 yaşına gireceğim
6 seneyi geçen mutlu bir evliliğim var.
eşim sorumluluk alabilecek bir insandır.
ben pek anaç değilim. hiç bebeklere kanım kaynamıyor ama...
borçlarım olduğundan mı, bu kadar sorumluluktan korktuğumdan mı, bebek bakımı hakkında hiçbir şey bilmediğimden mi? yoksa hepsi birden mi...
bu konuda cesaretlendirilmeye çok ihtiyacım var sanırım.
Kızım büyürken, beni her anlamda başka birine dönüştürdü. Eskiden daha mantık odaklı ve duygularını kontrol eden biri olmama rağmen, çocuktan sonra daha duygusal, toplumsal sorunları ve diğer çocukları daha çok dert eden birine dönüştüm.
Ona zarar vermeyeyim diye okuduğum pedogoji kitaplarında kendime verilen zararı gördüm. Kendi davranışlarımın kökenini bulmama vesile oldu. Kendime karşı daha nazik ve şefkatliyim artık:)
Bir insanı kendinden çok sevmek, hayatının merkezine onu koymak ve bunu dünyanın en normal şeyiymiş gibi yapmak, içine çok derin bir korkunun yerleşmesi, sürekli yetersiz hissetmek, uykusuzluk, hayatının kökten değişimi, eşin ile sevgiliden ebeveyne dönüşmek, bunlar kolay değil. Hamilelik, doğum, lohusalık, bebeği büyütme sürecinde yaşadığın gaz, diş çıkarma, ateş vs. gerçekten çok zor süreçler. Ama kendi başına öyle bir mutluluk kaynağı ve tekamül aracı ki çocuk, ben kızımı seyrederken hayatın en büyük mucizesini seyrediyormuş gibi hissediyorum. İyi ki var, iyi ki bu deneyimi göze almışım diyorum. Umarım sen de bu duyguyu yaşarsın.
İkinci kararı çok daha zordu benim için. İlk seferinde ne ile karşılaşacağını bilmeden yola çıkıyorsun. Ama ikinci de aynı şeyleri tekrar göze almaya karar vermek çok zor oldu.