merhaba, yukarı okuduğum ev, iş, çocuklar arasında sıkışmış kadın halleri çok tanıdık geldi
planlama yapsam da sürekli yoğun olma hissi çok yoruyor beni.
Arsa işinize çok sevindim, haftasonları için mi yoksa düzenli yaşam için mi düşünüyorsunuz?
İyi Ale Yoktur'u, bitirdiğimde ben de çok pozitif etkiler bırakmadı açıkçası. Nihal Kaya'yı bu eserle tanıdım ama ne bilim kitabın adının 'İyi Aile Yoktur' seçilmesinden belki de ben de ne yaparsan yap niyetin ne kadar iyi olursa olsun çocukta hep bi olmamışlık hissi bırakacağımızı düşündürdü. Aslında böyle değil ama demi, anne babayız evet ama önce insanız. Hepimizin niyeti iyi olmasına rağmen çocuklarımıza zaman zaman hatalı davranışlar sergiliyoruz kabul ama mükemmelliğe odaklanmak işleri daha sarpa sardırıyor snki. Kızlarım 4 yaşında, bebekliklerinden buyana (yoğun olarak ilk 2 yaşa kadar) hangi konuda mükemmellik adına illa böyle olacak diye diretsem stresim arttı ve dirençle karşılaştığımda bu durum çocuklara yansıdı. Ama aslında olması gereken mükemmele odaklanmak değildi herşeyin makul ölçüde olmasıydı. Literatürde İngiliz psikanalist Winnicott'a ait bir deyim var 'good enough parenting'. Mükemmel/en iyi/ fazla ebebeynlik değil, yeterince iyi ebebeynlik.. Herşeyin tutarlı ve makul ölçüde olmasıydı anlamlı olan. Dediğim gibi bizim kızlar özellikle 2yaşa kadar daha bi mükemmellik anlayışı ile büyüdü. Bu sayede belki kitap okumaya çok düşkünler şuan, kelime dağarcıkları kendilerini ifade etmeleri çok yerinde, tatlıya düşkünlükleri yok falan ama bu süreç benim için çok yıpratıcı oldu. Şimdi şimdi boyle olmasa da olurdu diye düşünüyorum ama ozaman içime sinen bu idi. Makul ölçüde olması neden onemli geçen gün daha iyi anladım. Bizim evde tv yok, çocuklar 2 yaşa kadar hiç video falan izlemedi.Şuan 4 yaşındalar, günlük 1 saat ekran saati makul kabul edilirken bizimkiler belki haftada 2 saati doldurmuyordur. Belki bu sayede kitaba, puzzlea düşkün oldular, ekransız yemek yememe halleri ile karşılaşmadık.Fakat meselenin bir de başka bi boyutu var, ekranlar yokmuş gibi davranmak ne kadar doğru. Evet yoksun bırakmıyorum yani çocuk video/çizgi film istiyor sürekli de ben engelliyor değilim. Biz izlemeyince öyle bir duruma ihtiyaç duymuyor yani, şuan duymuyor evet ama ya ileride? Selçuk Şirin hocanın 'yetişin Çocuklar' kitabında hoca evlerinde tv olmadığı için oğlunun ekrana maruz kalmadığını ama okul zamanında akranlarının konuştuğu çizgi film karekterlerinden bi haber olduğunu söyledi. Meselenin bir de bu yönü var yani :)Neyse konuyu çok uzattım :) bu yeterince iyi ebebeynlik konusuna ilgisi olanlar ile özelden de konuşabiliriz.
Sevgiler