Popüler Konu Verimli Rutin

günaydın elecda elecda umarım çabuk atlatırsın ben hasta olacağımı hissettiğim an hemen bir nane limon kaynatırım balla ya da sade içerim mideme biraz dokunsa da grip vs engeller. tavsiye ederim.
benim de bugünlerde işlerim çok yoğun kendimi 2-3 gün verebildim iyi çalıştım 2-3 gündür ise çalışamıyorum. sebebi ise aklıma çalışmam gereken sınav geliyor "onu ne zaman çalışacağım bu işler ne zaman bitecek bıktım" diyerek ikisini de yapmıyor olmam. neyse bugün sabah işlerimi halledip öğleden sonra ders çalışayım diye bir sistem deneyeyim bakalım iyi olacak mı :)
Bence işe yarar. Hatta saat aralığı belirleyip bu aralıkta sadece şu ders konularını halledeceğim gibi planlama yaparsan faydalı olur.
 
Merhaba hanımlar.

elecda elecda denetimler yorucu geçiyor. 1 günde bitmiş olmasına sevindim. Bu arada evden çalışma teklifine yanıt geldi mi? Dinlenirsin bu vesileyle de.

Burada işlerini erteleyen, ben başta olmak üzere :), çok insan var.

İsterseniz programımızı yapalım ve hergün buraya şunu tamamladım, bunu hallettim gibi bildirim yapalım.

Belki bu şekilde motivasyon sağlayabiliriz.

Ben de son iki haftadır düşük moddayım o_O

Şu dk itibariyle yapacağım işlere başlıyorum. İşim bitince görüşüz :))) hoşçakalın :)
 
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) Nedir?

Devlet vatandaşlarına sosyal güvenlik anlamında katma değer sağlayamadığı için ve mevcut sosyal güvenlik sistemi çökmek üzere olduğundan vatandaşın kendi imkanlarıyla emekli olmasını sağlamaya yönelik bir çabadır BES.

Avantajları

  1. Para biriktirmeye teşvik eder: Çoğu bireysel emeklilik şirketi ödemeleri sizin kredi kartınızdan çeker. Dolayısıyla siz isteseniz de istemeseniz de bir kere bireysel emekli olduktan sonra para biriktirmeye başlarsınız. Güzel tarafı biriken bu parayı her canınız istediğinde çekemiyor oluşunuz. Dolayısıyla para biriktiremeyen kimseler için biçilmez bir kaftandır.
  2. Biriktirdiğiniz paranın bir kısmını devlet sizin için öder: BES’in en önemli avantajlarından bir tanesi sağladığı vergi avantajıdır. Çok fazla teferruatına girmeden söylemek gerekirse, gelirinize göre BES size %25 vergi avantajı sağlar. Yani 100 lira bireysel emeklilik katkı payı ödediğinizde devlet sizin net maaşınıza 25 lira para ekler.
  3. BES fonları vergiden muaftır: Diyelim ki BES’e para ödemek yerine birikimlerinizi borsa’da değerlendirmek istediniz. O zaman kazandığınız her lira için devlete vergi ödemek zorundasınız. Oysa BES yatırım fonlarında parayı değerlendirseydiniz devlet bundan vergi almayacaktı. Vergiden muaf olan bu fonları ancak bireysel emeklilik sistemi katılımcıları kullanabiliyor ve ciddi vergi avantajı elde edebiliyor.
  4. Bireysel emeklilik şirketleri sizin ulaşamayacağınız yatırım tüyolarına sahiptir: BES şirketleri çalıştırdıkları yatırım danışmaları, fon yöneticileri vb. kişiler ile ekonominin gidişatını, borsa’da hangi şirketlerin hisse senetlerinin düşüp-yükseleceğini, riskli dönemleri vs. biliyorlar. Bu şirketlerin başarı kriterleri “size ne kadar kazandırdıkları” olduğu için kaybetmemeniz için ne kadar gizli saklı ve uzmanlık gerektirecek bilgi varsa onu elde etmek için ellerinden gelen ne varsa yaparlar.
  5. Kendi yatırım tarzınıza göre yatırım yapabilirsiniz, ipler sizin elinizdedir: Risk almayı seven bir insansanız riski ve getirisi yüksek fonlara, risk almayı sevmeyen bir insansanız düşük getirili düşük riskli fonlara yatırım yapabilirsiniz. Geniş yelpazeli yatırım fonları arasından bir sepet yapıp canınızın istediği gibi birikimlerinizi değerlendirebilirsiniz.
  6. Sıkıştığınızda ödemeleri dondurabilirsiniz: Acil paraya ihtiyacınız olduğunda veya geliriniz azaldığında ödemeleri dondurup, daha sonra tekrar başlatabilirsiniz.
  7. Canınızın istediği emeklilik şirketine geçiş yapabilirsiniz: Rekabet sebebiyle emeklilik şirketleri inanılmaz kampanyalar yapabilmektedir. İstediğiniz an başka bir emeklilik şirketine geçiş yapabilirsiniz.
  8. Paranız batmaz: Ödediğiniz paraların tamamı takasbank’a yatırılır ve devlet garantisi altındadır. Hazine müşteşarlığı, sermaye piyasaları kurumu, bağımsız denetim firmaları ve emeklilik gözetim merkezi tarafından emeklilik şirketleri ve fonlar devamlı gözetim altında tutulur ve denetlenir. Ayrıca istediğiniz zaman paranızı ve yatırımlarınızı internetten takip edebilirsiniz, şeffaf bir sistemdir.
Dezavantajları

  • Sistemden 10 seneyi doldurmadan çıkarsanız devlet ciddi miktarda kesinti yapar. Bu sistemden keyfi çıkışları caydırma amacıyla yapılmış bir düzenlemedir.
  • Bireysel emeklilik şirketleri yönetim kesintileri yapar. Bu şirketlerin gelir kaynakları yönetim kesintileridir. %8 ile %0 arasında değişen miktarlarda şirketler kesinti yapabilir. Şu aralar şirketler birbirleriyle rekabet halinde olduklarından bu kesinti yüzdelerini ciddi miktarda düşürdüler.
  • Canınız istediğinde çıkamadığınız için nakit ihtiyacınız oluştuğunda birikmiş parayı kullanamazsınız. Bu aslında hem dezavantaj hem de avantajdır, bireysel emeklilik sistemi emekli olmayı hedefleyenler için tasarlandığı için kısa vadeli yatırımlar için uygun değildir.
Bireysel Emeklilik Şirketini Seçerken

Bireysel emeklilik şirketini seçerken şunlara dikkat etmek gerekli:

  • Yönetim kesintisi ne kadar? Piyasa ortalamasından düşük mü?
  • Fon getiri oranları piyasa ortalamasından yüksek mi?
  • Büyük bir şirket mi?
  • Tek işi bireysel emeklilik mi? Yoksa yan iş olarak mı bunu yapıyor? (Yan iş olarak yapıyorsa hizmet kalitesi düşmektedir)
  • Danışmanları kalifiye insanlar mı?
 
Merhaba hanımlar.

elecda elecda denetimler yorucu geçiyor. 1 günde bitmiş olmasına sevindim. Bu arada evden çalışma teklifine yanıt geldi mi? Dinlenirsin bu vesileyle de.

Burada işlerini erteleyen, ben başta olmak üzere :), çok insan var.

İsterseniz programımızı yapalım ve hergün buraya şunu tamamladım, bunu hallettim gibi bildirim yapalım.

Belki bu şekilde motivasyon sağlayabiliriz.

Ben de son iki haftadır düşük moddayım o_O

Şu dk itibariyle yapacağım işlere başlıyorum. İşim bitince görüşüz :))) hoşçakalın :)

Evden çalışma teklifime henüz yanıt gelmedi. Bakalım bekliyorum. İşe geliş gidişlerde hepimiz kendi arabalarımız ile gidip geliyoruz. Aynı lokasyonda oturan 4 kişi bir araya gelip, bir şirket aracı talep ettik. Dördümüze aylık ödediği yakıt parasından daha ucuza geliyor aslında araç kiralamak. Bakalım Aralık sonuna kadar durum netleşecek. Eğer şirket aracını halledebilirsek kendi aracımızın masrafları epey azalacak. Ben ayda sadece iş için 3000 km yol yapıyorum. Yılda 3 yıllık bakıma giriyor araç böyle olunca.
Her gün işe gitmeyip, işe gideceğim günlerde de şirket aracı ile gidebilmek gerçekten güzel olur.
 
Lorentz Lorentz internette gezinirken şöyle bir yazı buldum. Faydası olabilir.

Kronik Yorgunluk

Günde 8 saat uyuyor olmanıza rağmen yataktan bitkin kalkıyorsunuz veya bazen gözünüze uyku girmediği için yatakta kıvranıyorsunuz. Gün içinde bazen gözünüzü bile açacak haliniz olmuyor. Dikkatiniz dağılıyor ve neredeyse her zaman dinlenme ihtiyacı güdüyorsunuz.

Gün içinde hiçbir yorucu fiziksel aktiviteye katılmamanıza rağmen akşam eve geldiğinizde üzerinizden tır geçmiş gibi hissediyorsunuz… Bir an evvel kendinizi yatağa atıp dinlenmek istemenize rağmen uyuyamıyorsunuz (kısır döngü). Günler bu şekilde işkence gibi geçiyor değil mi? Tebrikler! Kronik yorgunlar kulübüne hoş geldiniz.

Bu yazıda modern çağın en büyük problemlerinden birisi olan kronik yorgunluğa çare olacak 5 temel tavsiyeyi okuyacaksınız:


Problemin kökeni:

Neredeyse her modern hastalık gibi uykusuzluk da modern yaşam tarzının, şehirde yaşıyor olmanın sonucudur. Şöyle bir yaşadığımız ortamdan dışarı çıkıp onbinlerce yıl öncesine gidelim ve bir mağara’da yaşadığımızı varsayalım.

Mağarada yaşarken temiz hava ve yetersiz oksijen bizi karşılayacaktır en başta… Daha da derinlere gittiğimizde ışığın azaldığı ve etrafın karardığını göreceğiz… Dar bir yer olduğu için hareket alanımız kısıtlanacak ve çok fazla enerji harcamayacağız… Yiyecek bulmakta güçlük çekeceğiz ve su bulmak bir mucize halini alacak.

Bu şartlar altında vücudumuzun alacağı ilk önlem enerji seviyesini düşürmektir. Metobolizma’yı yavaşlatarak enerji ihtiyacını azaltacaktır vücut. Daha sonra daha az nefes almaya başlayacağız… Yediklerimiz yetersiz olduğundan protein sentezleyemeyeceğiz ve suyumuz az olduğu için vücuttaki su oranı git gide azalacak. Hareket etmediğimiz için kas kütlemiz git gide azalacak ve eklemlerimiz susuzluğun da etkisiyle zarar görecek… Gün ışığı almadığımız için vücut her daim yarı uyur halde duracak… Vücut kriz yönetimine geçecek ve bu sebeple yarı uyur halde duracağız.

Bu hikayeyi anlatmamım bir sebebi var; modern insan farkında olmadan tam olarak kendisine bir mağara ortamı yaratmış durumda! Vücut ise buna otomatik tepki verip mağaradaki şartlara kendisini adapte etmekte ve kriz durumuna geçmektedir.

Modern insan kendi yarattığı mağarasında yaşıyor:

1) Temiz hava eksikliği: Doğru nefes almamak ve kirli hava sebebiyle yeteri kadar oksijen alamıyoruz

2) Karanlık: Sabah gün ışımadan arabayla ofise gidiyoruz, ofiste florasan lambalarla neredeyse karanlık ortamda çalışıyoruz, akşam hava kararınca evimize geliyoruz… Gün içinde neredeyse hiç ışık almıyoruz! (Bir ofis ortamında göze giren ışık 30 lüks şiddetindeyken, dışarda binlerce lüks ışık gözümüze girer. İnsan gözü güneşten gelen ışığın şiddetine alışkın olduğundan ofisteki ışığı karanlık olarak algılar)

3) Yetersiz yiyecek: Yediğimiz besinler yapay, beslenme değeri düşük ve sağlıksız.

4) Susuzluk: Gün içinde içmemiz gereken suyun yarısını bile içmiyoruz.

5) Hareketsizlik: Arabayla seyahat ediyoruz, ofiste oturuyoruz, eve gelince asansöre biniyoruz ve kanepeye uzanıyoruz… Vücut için bu kadar hareketsizlik mağaradaki hareketsizliğe eşit seviyededir.

Bu modern mağara’da insanın bitkin olması gayet normal.

Bitkinliği yenmek için yapılması gerekenler:

  1. Oksijen Alın: Diyaframdan derin nefes alarak daha fazla havayı ciğerlerinize doldurmaya çalışın. Trafikte giderken egzos gazlarının içeri girmesini engelleyin. Haftada en az 2 gün bir parka veya ormana gidip temiz hava alın.
  2. Sağlıklı yiyecekler yiyin: Bulabiliyorsanız organik gıdalarla beslenin. Mutlaka yeşil sebzelerden oluşan salatayı öğününüze dahil edin ve bol bol lifli meyvelerden yiyin.
  3. Su için: Asla kendinizi susuz bırakmayın ve günde en az 6 bardak su için. Kola, enerji içecekleri gibi yapay içeceklerden uzak durun. Vücudun su tutmasını engelleyen içecekleri bırakın (kahve, çay vs.)
  4. Güneşe çıkın: Uzmanlar günde en az 2 saat gün ışığı alınmadığı durumda vücudun dengesinin bozulduğu ve kronik yorgunluk ve uykusuzluğa davet çıkartıldığını belirtmektedir. Gün ışığı almak için fırsat yaratın; ofisteki masanızı cam kenarına çıkartın, öğle yemeklerini açık havada yemeğe çalışın, haftasonları muhakkak dışarda gezinin. Bunların hiçbirisini yapamıyorsanız kendinize bir yapay güneş ışığı üreticisi almayı düşünebilirsiniz.
  5. Egzersiz yapın: Haftada en az 3 gün kardiyo egzersizi yapın. Bulabildiğiniz her fırsatta yürüyün… Asansör veya yürüyen merdiven kullanmak yerine merdivenle çıkın. Bisiklete binin veya basket, futbol gibi bir spor yapın.
Uzun süre kronik yorgunluk yaşamış, ama yukarda anlattığım 5 basit tavsiyeyi uygulayarak bundan kurtulmuş birisi olarak sizlere de sağlıklı ve dinç bir yaşam dilerim.
 
Lorentz Lorentz internette gezinirken şöyle bir yazı buldum. Faydası olabilir.

Kronik Yorgunluk

Günde 8 saat uyuyor olmanıza rağmen yataktan bitkin kalkıyorsunuz veya bazen gözünüze uyku girmediği için yatakta kıvranıyorsunuz. Gün içinde bazen gözünüzü bile açacak haliniz olmuyor. Dikkatiniz dağılıyor ve neredeyse her zaman dinlenme ihtiyacı güdüyorsunuz.

Gün içinde hiçbir yorucu fiziksel aktiviteye katılmamanıza rağmen akşam eve geldiğinizde üzerinizden tır geçmiş gibi hissediyorsunuz… Bir an evvel kendinizi yatağa atıp dinlenmek istemenize rağmen uyuyamıyorsunuz (kısır döngü). Günler bu şekilde işkence gibi geçiyor değil mi? Tebrikler! Kronik yorgunlar kulübüne hoş geldiniz.

Bu yazıda modern çağın en büyük problemlerinden birisi olan kronik yorgunluğa çare olacak 5 temel tavsiyeyi okuyacaksınız:


Problemin kökeni:

Neredeyse her modern hastalık gibi uykusuzluk da modern yaşam tarzının, şehirde yaşıyor olmanın sonucudur. Şöyle bir yaşadığımız ortamdan dışarı çıkıp onbinlerce yıl öncesine gidelim ve bir mağara’da yaşadığımızı varsayalım.

Mağarada yaşarken temiz hava ve yetersiz oksijen bizi karşılayacaktır en başta… Daha da derinlere gittiğimizde ışığın azaldığı ve etrafın karardığını göreceğiz… Dar bir yer olduğu için hareket alanımız kısıtlanacak ve çok fazla enerji harcamayacağız… Yiyecek bulmakta güçlük çekeceğiz ve su bulmak bir mucize halini alacak.

Bu şartlar altında vücudumuzun alacağı ilk önlem enerji seviyesini düşürmektir. Metobolizma’yı yavaşlatarak enerji ihtiyacını azaltacaktır vücut. Daha sonra daha az nefes almaya başlayacağız… Yediklerimiz yetersiz olduğundan protein sentezleyemeyeceğiz ve suyumuz az olduğu için vücuttaki su oranı git gide azalacak. Hareket etmediğimiz için kas kütlemiz git gide azalacak ve eklemlerimiz susuzluğun da etkisiyle zarar görecek… Gün ışığı almadığımız için vücut her daim yarı uyur halde duracak… Vücut kriz yönetimine geçecek ve bu sebeple yarı uyur halde duracağız.

Bu hikayeyi anlatmamım bir sebebi var; modern insan farkında olmadan tam olarak kendisine bir mağara ortamı yaratmış durumda! Vücut ise buna otomatik tepki verip mağaradaki şartlara kendisini adapte etmekte ve kriz durumuna geçmektedir.

Modern insan kendi yarattığı mağarasında yaşıyor:

1) Temiz hava eksikliği: Doğru nefes almamak ve kirli hava sebebiyle yeteri kadar oksijen alamıyoruz

2) Karanlık: Sabah gün ışımadan arabayla ofise gidiyoruz, ofiste florasan lambalarla neredeyse karanlık ortamda çalışıyoruz, akşam hava kararınca evimize geliyoruz… Gün içinde neredeyse hiç ışık almıyoruz! (Bir ofis ortamında göze giren ışık 30 lüks şiddetindeyken, dışarda binlerce lüks ışık gözümüze girer. İnsan gözü güneşten gelen ışığın şiddetine alışkın olduğundan ofisteki ışığı karanlık olarak algılar)

3) Yetersiz yiyecek: Yediğimiz besinler yapay, beslenme değeri düşük ve sağlıksız.

4) Susuzluk: Gün içinde içmemiz gereken suyun yarısını bile içmiyoruz.

5) Hareketsizlik: Arabayla seyahat ediyoruz, ofiste oturuyoruz, eve gelince asansöre biniyoruz ve kanepeye uzanıyoruz… Vücut için bu kadar hareketsizlik mağaradaki hareketsizliğe eşit seviyededir.

Bu modern mağara’da insanın bitkin olması gayet normal.

Bitkinliği yenmek için yapılması gerekenler:

  1. Oksijen Alın: Diyaframdan derin nefes alarak daha fazla havayı ciğerlerinize doldurmaya çalışın. Trafikte giderken egzos gazlarının içeri girmesini engelleyin. Haftada en az 2 gün bir parka veya ormana gidip temiz hava alın.
  2. Sağlıklı yiyecekler yiyin: Bulabiliyorsanız organik gıdalarla beslenin. Mutlaka yeşil sebzelerden oluşan salatayı öğününüze dahil edin ve bol bol lifli meyvelerden yiyin.
  3. Su için: Asla kendinizi susuz bırakmayın ve günde en az 6 bardak su için. Kola, enerji içecekleri gibi yapay içeceklerden uzak durun. Vücudun su tutmasını engelleyen içecekleri bırakın (kahve, çay vs.)
  4. Güneşe çıkın: Uzmanlar günde en az 2 saat gün ışığı alınmadığı durumda vücudun dengesinin bozulduğu ve kronik yorgunluk ve uykusuzluğa davet çıkartıldığını belirtmektedir. Gün ışığı almak için fırsat yaratın; ofisteki masanızı cam kenarına çıkartın, öğle yemeklerini açık havada yemeğe çalışın, haftasonları muhakkak dışarda gezinin. Bunların hiçbirisini yapamıyorsanız kendinize bir yapay güneş ışığı üreticisi almayı düşünebilirsiniz.
  5. Egzersiz yapın: Haftada en az 3 gün kardiyo egzersizi yapın. Bulabildiğiniz her fırsatta yürüyün… Asansör veya yürüyen merdiven kullanmak yerine merdivenle çıkın. Bisiklete binin veya basket, futbol gibi bir spor yapın.
Uzun süre kronik yorgunluk yaşamış, ama yukarda anlattığım 5 basit tavsiyeyi uygulayarak bundan kurtulmuş birisi olarak sizlere de sağlıklı ve dinç bir yaşam dilerim.


teşekkür ederim. Yazı çok güzeldi. Bir an önce normal enerjik halime dönmek istiyorum. Burdaki tavsiyeleri uygulayacağım.
 
Bence işe yarar. Hatta saat aralığı belirleyip bu aralıkta sadece şu ders konularını halledeceğim gibi planlama yaparsan faydalı olur.
öğleden önce bir kaç evrağı hızlıca hallettim. şimdi ders çalışmaya başlayacağım. ancak aralık yapamıyorum amirler çağırıyor illerden telefon geliyor derken bölünmelerim mecburen oluyor.. hepimiz için verimli bir gün olması dileğiyle :KK54:
 
Bugün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin yıldönümü.

Türk kadınına minnetini bence insan olma haklarını armağan ederek ödemiştir Atatürk.

Bugün modern ve çağdaş diye düşündüğümüz birçok dünya ülkesinde kadının adı çook sonradan insandan sayılırken, biz 1934'den itibaren haklarımızı elde etmişiz.

83 yıl önce bize kanatlarımızı armağan eden Ata'mıza saygıyla ve nice zorluklar ile elde edilmiş seçme hakkını bir parça kömüre satmayan kadınların ülkesi olabilmek dileğiyle...
 
Bugün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin yıldönümü.

Türk kadınına minnetini bence insan olma haklarını armağan ederek ödemiştir Atatürk.

Bugün modern ve çağdaş diye düşündüğümüz birçok dünya ülkesinde kadının adı çook sonradan insandan sayılırken, biz 1934'den itibaren haklarımızı elde etmişiz.

83 yıl önce bize kanatlarımızı armağan eden Ata'mıza saygıyla ve nice zorluklar ile elde edilmiş seçme hakkını bir parça kömüre satmayan kadınların ülkesi olabilmek dileğiyle...

Teşekkürler tekrar hatırlattığın için günün önemini.

Ek olarak bugün dünya toprak günü.

Toprağımızı ne kadar korursak o kadar yaşarız. Beton yığınlarınaa, nükleer santrallere ve daha birçok kalıcı hasar veren duruma dur demezsek sanırım torunlarımız dünyayı çok ama çok farklı tanıyacak. Ve hatta belki de çocuklarımız.
 
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) Nedir?

Devlet vatandaşlarına sosyal güvenlik anlamında katma değer sağlayamadığı için ve mevcut sosyal güvenlik sistemi çökmek üzere olduğundan vatandaşın kendi imkanlarıyla emekli olmasını sağlamaya yönelik bir çabadır BES.

Avantajları

  1. Para biriktirmeye teşvik eder: Çoğu bireysel emeklilik şirketi ödemeleri sizin kredi kartınızdan çeker. Dolayısıyla siz isteseniz de istemeseniz de bir kere bireysel emekli olduktan sonra para biriktirmeye başlarsınız. Güzel tarafı biriken bu parayı her canınız istediğinde çekemiyor oluşunuz. Dolayısıyla para biriktiremeyen kimseler için biçilmez bir kaftandır.
  2. Biriktirdiğiniz paranın bir kısmını devlet sizin için öder: BES’in en önemli avantajlarından bir tanesi sağladığı vergi avantajıdır. Çok fazla teferruatına girmeden söylemek gerekirse, gelirinize göre BES size %25 vergi avantajı sağlar. Yani 100 lira bireysel emeklilik katkı payı ödediğinizde devlet sizin net maaşınıza 25 lira para ekler.
  3. BES fonları vergiden muaftır: Diyelim ki BES’e para ödemek yerine birikimlerinizi borsa’da değerlendirmek istediniz. O zaman kazandığınız her lira için devlete vergi ödemek zorundasınız. Oysa BES yatırım fonlarında parayı değerlendirseydiniz devlet bundan vergi almayacaktı. Vergiden muaf olan bu fonları ancak bireysel emeklilik sistemi katılımcıları kullanabiliyor ve ciddi vergi avantajı elde edebiliyor.
  4. Bireysel emeklilik şirketleri sizin ulaşamayacağınız yatırım tüyolarına sahiptir: BES şirketleri çalıştırdıkları yatırım danışmaları, fon yöneticileri vb. kişiler ile ekonominin gidişatını, borsa’da hangi şirketlerin hisse senetlerinin düşüp-yükseleceğini, riskli dönemleri vs. biliyorlar. Bu şirketlerin başarı kriterleri “size ne kadar kazandırdıkları” olduğu için kaybetmemeniz için ne kadar gizli saklı ve uzmanlık gerektirecek bilgi varsa onu elde etmek için ellerinden gelen ne varsa yaparlar.
  5. Kendi yatırım tarzınıza göre yatırım yapabilirsiniz, ipler sizin elinizdedir: Risk almayı seven bir insansanız riski ve getirisi yüksek fonlara, risk almayı sevmeyen bir insansanız düşük getirili düşük riskli fonlara yatırım yapabilirsiniz. Geniş yelpazeli yatırım fonları arasından bir sepet yapıp canınızın istediği gibi birikimlerinizi değerlendirebilirsiniz.
  6. Sıkıştığınızda ödemeleri dondurabilirsiniz: Acil paraya ihtiyacınız olduğunda veya geliriniz azaldığında ödemeleri dondurup, daha sonra tekrar başlatabilirsiniz.
  7. Canınızın istediği emeklilik şirketine geçiş yapabilirsiniz: Rekabet sebebiyle emeklilik şirketleri inanılmaz kampanyalar yapabilmektedir. İstediğiniz an başka bir emeklilik şirketine geçiş yapabilirsiniz.
  8. Paranız batmaz: Ödediğiniz paraların tamamı takasbank’a yatırılır ve devlet garantisi altındadır. Hazine müşteşarlığı, sermaye piyasaları kurumu, bağımsız denetim firmaları ve emeklilik gözetim merkezi tarafından emeklilik şirketleri ve fonlar devamlı gözetim altında tutulur ve denetlenir. Ayrıca istediğiniz zaman paranızı ve yatırımlarınızı internetten takip edebilirsiniz, şeffaf bir sistemdir.
Dezavantajları

  • Sistemden 10 seneyi doldurmadan çıkarsanız devlet ciddi miktarda kesinti yapar. Bu sistemden keyfi çıkışları caydırma amacıyla yapılmış bir düzenlemedir.
  • Bireysel emeklilik şirketleri yönetim kesintileri yapar. Bu şirketlerin gelir kaynakları yönetim kesintileridir. %8 ile %0 arasında değişen miktarlarda şirketler kesinti yapabilir. Şu aralar şirketler birbirleriyle rekabet halinde olduklarından bu kesinti yüzdelerini ciddi miktarda düşürdüler.
  • Canınız istediğinde çıkamadığınız için nakit ihtiyacınız oluştuğunda birikmiş parayı kullanamazsınız. Bu aslında hem dezavantaj hem de avantajdır, bireysel emeklilik sistemi emekli olmayı hedefleyenler için tasarlandığı için kısa vadeli yatırımlar için uygun değildir.
Bireysel Emeklilik Şirketini Seçerken

Bireysel emeklilik şirketini seçerken şunlara dikkat etmek gerekli:

  • Yönetim kesintisi ne kadar? Piyasa ortalamasından düşük mü?
  • Fon getiri oranları piyasa ortalamasından yüksek mi?
  • Büyük bir şirket mi?
  • Tek işi bireysel emeklilik mi? Yoksa yan iş olarak mı bunu yapıyor? (Yan iş olarak yapıyorsa hizmet kalitesi düşmektedir)
  • Danışmanları kalifiye insanlar mı?

4 sene önce bireysel emeklilik sistemine dahil olmuştum
çalıştığım kuruma özel kesintisiz bi plan dahilinde ödeme yaptım
ayda 100 lira gibi bir şey ödüyordum
3. sene dolduğunda bu paraya ihtiyacım oldu
devlet katkısını alamadım ama 3. sene sonunda sistemden çıkarsanız ödediğiniz miktarın faiz işlemiş halini alabiliyorsunuz.
yani benim için bir kumbara gibi oldu

sonra tekrar sisteme dahil oldum
1 sene 2 aydır ayda 135 tl ödüyorum 1850 tl ödemişim devlet katkısı da 400 tl
yaklaşık 2350 tl gibi bir birikim olmuş.
buraya devam etmeyi düşünüyorum. bir çocuğum olursa onun üniversite masrafı gibi düşünüyorum bu birikimi.
 
Teşekkürler tekrar hatırlattığın için günün önemini.

Ek olarak bugün dünya toprak günü.

Toprağımızı ne kadar korursak o kadar yaşarız. Beton yığınlarınaa, nükleer santrallere ve daha birçok kalıcı hasar veren duruma dur demezsek sanırım torunlarımız dünyayı çok ama çok farklı tanıyacak. Ve hatta belki de çocuklarımız.
Çok haklısın canım. Dünyadaki sistemli kötülük ve yağmaya kesinlikle dur denmesi lazım.
 
4 sene önce bireysel emeklilik sistemine dahil olmuştum
çalıştığım kuruma özel kesintisiz bi plan dahilinde ödeme yaptım
ayda 100 lira gibi bir şey ödüyordum
3. sene dolduğunda bu paraya ihtiyacım oldu
devlet katkısını alamadım ama 3. sene sonunda sistemden çıkarsanız ödediğiniz miktarın faiz işlemiş halini alabiliyorsunuz.
yani benim için bir kumbara gibi oldu

sonra tekrar sisteme dahil oldum
1 sene 2 aydır ayda 135 tl ödüyorum 1850 tl ödemişim devlet katkısı da 400 tl
yaklaşık 2350 tl gibi bir birikim olmuş.
buraya devam etmeyi düşünüyorum. bir çocuğum olursa onun üniversite masrafı gibi düşünüyorum bu birikimi.
Benim ve eşimin BES hesaplarımız var. Ancak buradaki parayı sistemin amacına uygun olarak emeklilik döneminde, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilelim diye biriktiriyoruz. 200'er lira yatırıyoruz.
Kızım için ise doğumunda takılan tüm altınları bankaya götürüp, vadesiz altın hesabına gram altın olarak yatırmıştık. Ev peşinatı için kullandık. Onu geri koyup her ay 2 gr alarak kızım için birikim yapmak niyetindeyim ben de.
 
Hayatın Öğrettikleri
Annemi kaybettiğimde kızım 6 aylıktı. Cenaze günü ve 7 sinde herşeyi ama herşeyi eşim ile ben yaptık. Mevlüt günü teyzemin çocukları geç gelip, yiyip içip erkenden kaçmışlardı.Gecenin bir yarısına kadar eşimle bulaşık yıkadığımızı hatırlıyorum.

Geçen ay teyzem vefat etti. Eski ben olsam bana yapılanın aynısını yapardım. Ancak ben değiştim ve insanın bu zamanda desteğe ne kadar ihtiyacı olduğunu yaşayarak öğrendim. Cenaze sabahı erkenden gittim evlerine, elimde büyük çaydanlığımla. Teyzemin eşi yalnızdı evde. Çocukları daha gelmemişti. Girdim mutfağa. Toparladım, sildim süpürdüm. Eksikleri çıkardım gittim aldım marketten. Cenaze günü hiç çıkmadım mutfaktan. Son misafir gidene kadar hizmet ettim, bulaşık yıkadım. Teyzemin çocuklarının bu işlerle ilgilenmeden acılarını yaşamalarını sağlamaya çalıştım. Aynısını 7 sinde de yaptım.

7 si akşamı teyzemin kızı yanıma geldi. " Senden çok özür dilerim. Ben senin ne yaşadığını anlayamamışım ve sana hiç destek olamamışım. Senin bu çaban ve desteğin beni çok utandırdı" dedi.

Bunu duyduğuma hem üzüldüm hem de sevindim. Ben birinin yakını öldüğünde ne yapmam gerektiğini annem ölünce öğrendim, daha önce böyle bir farkındalığım yoktu ve bunu bilmeyen birininin de öğrenmesine vesile oldum. Eğer onun gibi davransaydım, o bu davranışın normal olduğunu düşünecek ve her ölümde benzer davranışları sürdürecekti.

Kısas yerine, kendime ne yapılmasını istediysem onu yaparak hareket etmek bana ve karşımdakine fayda sağladı. Bir de böyle deneyin belki süpriz sonuçlar ile karşılaşırsınız demek için yazdım:)
 
Hayatın Öğrettikleri
Annemi kaybettiğimde kızım 6 aylıktı. Cenaze günü ve 7 sinde herşeyi ama herşeyi eşim ile ben yaptık. Mevlüt günü teyzemin çocukları geç gelip, yiyip içip erkenden kaçmışlardı.Gecenin bir yarısına kadar eşimle bulaşık yıkadığımızı hatırlıyorum.

Geçen ay teyzem vefat etti. Eski ben olsam bana yapılanın aynısını yapardım. Ancak ben değiştim ve insanın bu zamanda desteğe ne kadar ihtiyacı olduğunu yaşayarak öğrendim. Cenaze sabahı erkenden gittim evlerine, elimde büyük çaydanlığımla. Teyzemin eşi yalnızdı evde. Çocukları daha gelmemişti. Girdim mutfağa. Toparladım, sildim süpürdüm. Eksikleri çıkardım gittim aldım marketten. Cenaze günü hiç çıkmadım mutfaktan. Son misafir gidene kadar hizmet ettim, bulaşık yıkadım. Teyzemin çocuklarının bu işlerle ilgilenmeden acılarını yaşamalarını sağlamaya çalıştım. Aynısını 7 sinde de yaptım.

7 si akşamı teyzemin kızı yanıma geldi. " Senden çok özür dilerim. Ben senin ne yaşadığını anlayamamışım ve sana hiç destek olamamışım. Senin bu çaban ve desteğin beni çok utandırdı" dedi.

Bunu duyduğuma hem üzüldüm hem de sevindim. Ben birinin yakını öldüğünde ne yapmam gerektiğini annem ölünce öğrendim, daha önce böyle bir farkındalığım yoktu ve bunu bilmeyen birininin de öğrenmesine vesile oldum. Eğer onun gibi davransaydım, o bu davranışın normal olduğunu düşünecek ve her ölümde benzer davranışları sürdürecekti.

Kısas yerine, kendime ne yapılmasını istediysem onu yaparak hareket etmek bana ve karşımdakine fayda sağladı. Bir de böyle deneyin belki süpriz sonuçlar ile karşılaşırsınız demek için yazdım:)

anneniz için de teyzeniz için de başınız sağolsun
ben de 1 sene önce annemi kaybettim
kimse yanımda olmadı akrabalardan (bir tek dayım biraz daha ilgiliydi)
gelip yiyip içip gittiler
sonrasında da annemin kardeşlerinden beni arayıp soran olmadı
aynı şekilde kuzenlerimden de. telefon edip baş sağlığı bile dilemediler.
ben o günden beri kendileriyle ilişkimi minimum seviyeye çektim.
şimdi diyorlarmış ki bizi neden aramıyor.
acaba sizin gibi mi yapmalıyım?
açıkçası hayatımda yoklukları bana daha çok huzur veriyor.
ama yine de akrabamdır diyip arayıp sormalı mıyım?

kimseye kırgınlığım da yok sanırım.
hayatta bana çok zarar vermiş insanları bile affettim.
sadece görmem gerektiği zamanlarda görüyorum ama onları da.
nasıl diyeyim, küs ya da kırgın değilim de aklıma gelmiyorlar.
 
anneniz için de teyzeniz için de başınız sağolsun
ben de 1 sene önce annemi kaybettim
kimse yanımda olmadı akrabalardan (bir tek dayım biraz daha ilgiliydi)
gelip yiyip içip gittiler
sonrasında da annemin kardeşlerinden beni arayıp soran olmadı
aynı şekilde kuzenlerimden de. telefon edip baş sağlığı bile dilemediler.
ben o günden beri kendileriyle ilişkimi minimum seviyeye çektim.
şimdi diyorlarmış ki bizi neden aramıyor.
acaba sizin gibi mi yapmalıyım?
açıkçası hayatımda yoklukları bana daha çok huzur veriyor.
ama yine de akrabamdır diyip arayıp sormalı mıyım?

kimseye kırgınlığım da yok sanırım.
hayatta bana çok zarar vermiş insanları bile affettim.
sadece görmem gerektiği zamanlarda görüyorum ama onları da.
nasıl diyeyim, küs ya da kırgın değilim de aklıma gelmiyorlar.
Başınız sağolsun. Ben de aynı şeyi yaptım. Arayıp sormadım. Mecbur kalmadıkça görüşmedim. Kötü günümde yanımda olmayan iyi günümde de olmasın dedim. Sadece aynı şey başlarına geldiğinde beklemedikleri bir şekilde yanlarında oldum. Amacım zaten ne yapmadıklarının farkına varmalarını sağlamaktı. Şu an tekrar arayıp sormama moduma geri döndüm. Bence içinden gelmedikçe arayıp sormanın bir manası yok. Kendinizi zorlamayın.
 
elecda elecda S Spizella başınız sağolsun Allah sizlere evlatlarınıza/ sevdiklerinize uzun hayırlı ömürler versin.
ben akrabalarımla minimum görüşüyorum. kendime yapılan davranışlar-anneme-babama yapılan davranışları ben unutamıyorum ve açıkçası gittiğimde görüşsem de uzaktayken aklıma dahi gelmiyorlar. bana saygısız sevgisiz davrananlar işe girdikten sonra aramaya başladılar ancak ben aramıyorum hiç birini.
diğer taraftan ablam düğünümde vs yanımda yardımcı olmadı misafir gibi geldi. o yüzden kırgınlığım var ama bana ne zaman ihtiyacı olsa yardım ederim utansın diye ve gönlüm elvermez onun gibi yapmaya.
 
Kısas yerine, kendime ne yapılmasını istediysem onu yaparak hareket etmek bana ve karşımdakine fayda sağladı. Bir de böyle deneyin belki süpriz sonuçlar ile karşılaşırsınız demek için yazdım .
Çok güzel tespit kesinlikle katılıyorum, başınız sağolsun mekanları cennet olsun inş
 
Vize sınavlarına girerken sınav gözetmeni bölümümü sordu, söyledim. "Aaa pilot mu olacaksınız" dedi:olamaz:
Bence en havalı bölüm kendi işine yarayacak olması. Ne güzel çalıştığın alan ile ilgili okuyormuşsun. Benim iki sene işletme dersleri var. Muhasebe, iktisat falan hiç beğenmedim:işsiz:

Öncelikle çok geçmiş olsun.
Vize sonuçları açıklandı umarım notların iyidir.
Ben de yönetim bölümü okuduğum için muhasebe, iktisat, işletme vb dersler aldım, alıyorum, muhasebeyi sevmedim ama geçtim geçen sene. Sana da başarılar.

Propolis daha önce hiç kullanmadım. Bir bakayım. Tavsiye için çok teşekkür ederim.:KK19:

Ben kızım kışın hasta olmasın, ateşlenmesin, bağışıklığı güçlensin diye beeo arı ürünleri sitesinden propolis aldım fakat tadı çok yoğun, baskın, keskin ve acı olduğu için maalesef kızıma içiremiyorum. Gerçekten doğal propolis içmek çok zor, petrol gibi. Ama şifa işte... Kefire, süte, ayrana, bala, meyve suyuna vb kattım ama hiçbirinde başaramadık. 3 haftadır uğraşıyorum. O kullanmazsa ben kullanacağım yoksa boşuna para vermiş olacağım. Tabi kızımın kullanmasını canı gönülden istiyorum.
 
X