- 16 Ağustos 2010
- 293.024
- 602.886
- 43
Toplumsal hayatta fertler ve gruplar arasındaki ilişkilerin düzenli bir biçimde sürdürülmesini sağlayan bir takım kalıplaşmış davranışlar, kurallar, kanunlar ve yasaklar vardır. Bu temel kavramlar: âdet, anane, gelenek, görenek, inanç, örf, teamül, töre, ve modadır.
Doğum, sünnet, askere gitme, evlenme, ölüm gibi hadiseler, İnsan hayatının belli dönüm noktalarıdır. Her biri ayrı ayrı önemli olmakla beraber, evlenme ve evlenmenin törensel yönü olan düğünler, toplumsal hayatın önemli bir unsuru, kişilerin gelecekleri ile ilgili önemli bir kilometre taşıdır.
Evlilik sosyal bir olgudur. Esas itibariyle toplum tarafından onaylanan kadın ve erkek arasındaki bir ilişki türünü karakterize etmektedir. Başka bir deyişle evlenme olgusu aileyi oluşturan toplumsal ilişkileri belirli kalıplar içine yerleştiren bir sözleşmedir. İlişkinin belirli kalıplar içinde gerçekleşmesi, evliliğin sosyal bir kurum olarak ele alınıp incelenmesine imkan vermektedir. Ailenin sürekliliği, evlilik kurumuyla sağlanır.
Her toplum, kimin kiminle, kaç eşle ve hangi şartlarda evlenebileceğine dair bir takım kurallar ortaya koymuştur. Bu kuralların oluşmasında, ekolojik şartların şekillendirdiği yaşama biçimleri, inançlar, adetler önemli rol oynar. Dolayısıyla özü teşkil eden unsurları aynı kalmakla beraber evlenme-düğün adetleri de bölgeden bölgeye, şehirden şehre, hatta köyden köye farklılıklar gösterir. Bu değişim, kırsal kesime göre sanayileşmenin daha hızlı yaşandığı şehir merkezlerinde daha hızlı yaşanır. Şehir merkezlerinde geleneksel evlenme-düğün adetlerinden uzaklaşma, bu değişimin bir sonucudur.
Vanda evlenme-düğün adetleri:
Evlenme Yaşı
Kırsal alanda evlenme, şehir merkezine göre daha erken yaşlarda olmaktadır. Kimi yörelerde evlenmenin gerçekleşmesi için erkeğin askerliğini yapmış olması şartı aranmazken, çoğunlukla bu şartın dikkate alındığı görülür. Özellikle merkezde kız tarafının oğlan tarafına yönelttiği ilk soru, damat adayının askerliğini yapıp yapmadığıdır. Genellikle kızlarla erkeklerin evlenme yaşları birbirine yakın olmaktadır.
İster merkezde, ister kırsal kesimde olsun, evlenme yaşını ve zamanını ekonomik şartların, kimi sosyal olayların, göçlerin, ölümlerin belirlediğini de söylemek gerekir. Vanda görücülük usulünün yaygın olduğu evlilikte evlilik yaşı yukarıdaki şartlar da dikkate alınarak erkeklerde 18-20, kızlarda 16-18 yaş civarındadır.
Evlenme yaşını geçen kız ve erkekler için yakıştırılan birtakım sıfatlar kullanılır. Mesela evde kalan kızlar için turşamış, evlenme yaşı geçmiş erkekler için de kartlamış denir.
Evde kalan kız ve erkeklerin kısmetlerini açmak için değişik yollara başvurulur. Yatırları ziyaret ederek adakta bulunma, çevrede tanınan hocalara muska yaptırma, Cuma namazından çıkanlara kilit açtırma, gelin ayakkabısının altına isim yazdırma, kısmetin açılması için yapılanlardan sadece birkaçıdır.
Vanda Hıdırellez ve Hıdırnebi törenlerindeki uygulamaların önemli bir kısmı da kısmetin açılması ile ilgilidir. Örneğin, Hıdırellez akşamı, gül dalına asılan yumurta, sabah namazından sonra alınır. Yumurta üzerinde yazıya benzer birtakım işaretler aranır. İşaretlerin bulunması kısmetin açılacağını gösterir. Ayrıca yumurta kimseye gösterilmeden yenirse kısmetin açılacağına inanılır.
Hıdırellez gibi Hıdırnebi törenlerinin önemli kısmı, kısmetin açılması ile ilgilidir. Yedi genç kız, yedi kapıdan, yedi türlü kuru yiyecek (bulgur, pirinç, nohut, fasule gibi) toplarlar. Bunları hiç konuşmadan öğütüp un haline getirirler. İçine bol miktarda tuz katılır. Buna Hıdırnebi Kavudu denir. Uyumadan önce iki rekat namaz kılınır ve tuzlu kavuttan yenir ve niyet tutularak uyunur. Rüyalarında evlenecekleri kişiyi göreceklerine inanırlar.
Evlenme İsteğinin Belirlenmesi
Erkekler bu isteklerini ailelerine genellikle anneleri, arkadaşları veya yakın akrabaları vasıtasıyla bildirirler. Davranışlarda gözlenen birtakım değişiklikler, huysuzluk gösterileri, eve geç gelmeye başlamalar, büyüdüğüne dair imalarda bulunmalar, pilava kaşık saplama, evin damına çıkıp ezan okuma, erkeklerin evlenme istekleri ile ilgili başvurdukları yollardandır.
Kızlar da evlenme isteklerini değişik yollarla belirtirler: Serçe parmağının tırnağını uzatma, anne ve babasının yanında parmaklarını şakırdatma, babasının ayakkabılarını saklamak veya süpürgeyi odada ters bir şekilde bırakma, çeyiz hazırlıklarından sık sık söz etmeler bu isteği belli etme yollarından bazılarıdır.
Kız Arama, Görücülük
Evlenme girişiminde bulunmada erkek tarafı aktif, kız tarafı ise pasif durumdadır. Girişim, genellikle erkekten ve erkek ailesinden gelir. Şehir merkezinde kısmen de olsa tanışıp anlaşarak evlenme görülürken, kırsal kesimde görücülük daha yaygındır.
Evlenmenin ilk adımı kız aramadır. Oğullarını evlendirmek isteyen aileler, önce akrabalarından, komşularından, yakın çevrelerinden başlayarak kız aramaya çıkarlar. Düğün, taziye hamam ziyaretleri, kız arama için en uygun ortamlardır.
Erkeğin annesi, varsa ablası, yakın akraba ve komşularından seçilen birkaç kadının, beğenilen kızın evine ziyarete gitmeleri, kızı görmeleri, onu incelemeleri ve niyetlerini açığa vurmaları, görücülüğün kız bakma aşamasını oluşturur. Bu tür evlenmede adaylardan çok, onların yakınlarının beğenisi, isteği ve girişimi söz konusudur. Kuşkusuz erkek de bu tercihi genellikle onaylar.
Kız görmeye genellikle habersiz gidilir. Son zamanlarda aracı olarak adlandırılan kişiler kız evinin ağzını aradığı için kız evi aslında haberdardır. Kızın davranışlarına bakılarak istekli olup olmadığı anlaşılır. Gelin adayının ikramda bulunması, yanlarında oturması, istekli olup olmadığının belirtisidir.
Kız evinden olumsuz cevap alınacağı sezilirse başka adaylar üzerinde durulur.
Gelin ve Damat Adaylarını Araştırma, Ağız Arama
Taraflar kesin karara varmadan önce gerek oğlan, gerekse kız ailesi adaylar hakkında bilgi toplamaya çalışırlar. Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi kız için işgüzar, namuslu, terbiyeli, evine ve törelerine bağlı olup olmadığı; oğlan içinse kötü alışkanlıklarının bulunup, bulunmadığını, işine, mesleğine bağlılığı noktalarında toplanmaktadır.
Oğlanın evi (yörede genellikle erkek tarafı için oğlan evi, oğlan tarafı, oğlan babası gibi terimler kullanırlar.), o yörede hatırı sayılır birini kız evine gönderir. Bu kişiye elçi denir. Kızın kesin verileceğine dair söz alır. Eğer kız ve oğlan tarafları karşılıklı olarak bir mutabakata varmışlarsa, kız istemeye, yani dünürcülük aşamasına geçilir.
Kız İsteme - Kesbiç
Oğlan tarafı yakın dost akrabaları ile kızı istemeye kız evine giderler. Hal hatır sormalardan, gündelik konuşmalardan sonra asıl konuya geçilir. Mecliste hazır bulunan Oğlan tarafının en büyüğü gelin adayının babasına, babası yoksa en yakınına hitaben: Kızınızı Allahın emri, Peygamber Efendimizin sünneti ile oğlumuza istiyoruz" diyerek niyetlerini belli eder. Genellikle ilk istenişte kız verilmez. Kız evi naz evidir. Ancak yine de kız evinden bir büyüğün Allah yazdıysa olur şeklindeki ifadesi, kızın verileceği şeklinde yorumlanır.
Bu arada kız evinde oğlan evi tarafının getirilen şeker, lokum, çikolata gibi yiyecekler (şirinlik, ağız tadı vs.) yenilir. Bazı yörelerimizde Kurân da okunur.
Çaylar içilirken bu arada başlık konuşulur. Başlık genellikle belirli bir miktarda paradır. Bazı aileler başlık parası yerine süt parası isterler.
Kız kaçırma olayı söz konusu olduğunda da başlık istenir. Bu tür durumlarda, kız babasının normal başlık parasının iki katını isteme hakkı vardır.
Başlık parası dışında kız tarafına verilecek hediyeler de konuşulur. Bu hediyeler at, silah, koç, halı, kilim, kumaş, altın ve çeşitli eşyaları olabilir. Erkek tarafının vereceği hediyeler hesaplanır ve tek tek çeyiz defterine yazılır. Bütün bu düğün hediyelerine Helet denir.
Şerbet
Şerbet, ferahlık ve mutluluk müjdecisi olarak düşünülür. İki taraf birlikte bir tarih belirlerler. Sadece iki tarafın erkekleri kız evinde toplanırlar. Kız evinde hazırlanan şerbet içilir. Erkek tarafının şerbet bardağını saklaması ve çıkışta kız evi önünde kırması uğur sayılır. Yine kız evinden çalınan ufak tefek eşyalar (bardak, tabak, kaşık gibi) uğurlu eşya olarak saklanır.
Şeker (Kellebaş)
Şerbetten sonra oğlan evi kız evine en az bir sandık şeker gönderir. Şeker sandığı süslenir bir vasıtanın üzerine konur ve çevrenin görmesi için de şehir turu attırılır. Böylece haberi olanlar olmayanlara filancanın şekeri gidiyor diye haber verirler.
Aynı gün kız evi de oğlan evine KELLEBAŞ gönderir. Bu genellikle kızın çeyizinde bulunan erkek giyecekleridir. Özellikle düğün günü bu giyeceklerden seçilir iç çamaşırı vs. damat tarafından giyilir.
Nişan
Söz kesiminden sonra gelen aşama nişandır. Nişan töreni genellikle kız evi tarafından düzenlenir. Ancak masraflar oğlan evine aittir.
Nişan öncesinde kız ve birkaç yakını nişan alış verişine götürülür. Burada kıza ve akrabalarına nişan için giyecek alınır. Kız evi de oğlana ve yakınlarına giyecek alır. Kıza alınanlar nişan bohçası içerisine konularak kız evine gönderilir. Damada da nişan bohçası hazırlandığı olur.
Nişana oğlan ve kız evinin yakın akrabaları, komşular davet edilir. Genellikle oğlan evinde toplanan davetliler topluca kız evine giderler. Nişan elbisesini giyen kıza kayınvalidesi ile oğlanın yakınları tarafından takı takılır. Nişan takısı genellikle üç beşibirlik (beşibiryerde), altı bilezik, yüzük ve küpeden ibarettir. Takılar, bir büyük tarafından bu tür törenlerde adet olduğu üzere kalıplaşmış söz ve dileklerle adayların sağ ellerinin nişan parmaklarına takılır.
Geleneksel kesimde nişan töreni, erkeklerin ve kadınların ayrı yerlerde oturdukları bir evde yapılır. Yüzükler takıldıktan sonra gelin ve damat orada bulunanların elini öper.
Son yıllarda nişan töreni için düğün salonu kiralandığı da olur. Nişan daha gösterişli, tantanalı ve kaç-göç adetine uymadan kadın erkek bir arada yapılmakta ve kutlanmaktadır.
Nişanlılık süresi ailelerin durumuna bağlıdır. Özel durumlara bağlı olarak bu süre, uzayıp kısalabilmektedir. Geleneksel kesimde önceleri nişanlıların birbirleri ile görüşmeleri engellenirken, günümüzde görüşme yakın akrabaların da bulunduğu bir ortamda sağlanmaktadır. Nişandan sonra bazı yörelerimizde dini nikah yapılmakta, bu durumda çiftler birbiri ile rahatlıkla görüşebilmektedir.
Geleneksel düğünlerde önemsenen nikah, dinî nikahtır. Belli bir zamanı olmamakla birlikte genellikle Kesbiç, Nişan ya da Şerbet töreninde yapılır. Dini nikâh, kızın babası, damat ve onun çok yakınının katılacağı bir törenle genellikle kız evinde bazen de camide kıyılır. Bu nikâh özellikle gizli yapılır. Resmi nikâh ayrı bir tören gerektirmez ve sessiz yapılır.
Oğlan evinin nişandan dönmesi durumunda kıza alınan takılar iade edilmemekte, tersi durumunda takıların iadesi söz konusu olmaktadır.
Nişanla düğün arasına dini bayramların rastlaması durumunda oğlan evi kıza hediye almak durumundadır. Eğer düğün günü uzunsa, ki genellikle pek uzatılmaz; çünkü uğursuzluk sayılır. Ama uzunsa, mesela arada iki dini bayram varsa bu bayramlar arasında düğün yapılmaz. İki bayram arasında düğünün iyi olmayacağına inanılır. Bu süre içinde de oğlan evi kız evine dini bayramlarda duruma göre 1-2 koç süslenir ve bayram sabahı kız evine götürülür.
Düğün Hazırlıkları
Düğün tarihine kız ve oğlan aileleri birlikte karar verirler. Düğünden birkaç gün önce gelin adayı düğün alış-verişine götürülür. Eksik eşyaların tamamlanması, gelinliğin alınması, genelde bu günlerde halledilir. Bu alışverişte de her iki taraf birbirine hediyeler alırlar.
Düğünlerin idaresinde, gelin ve damadın yönlendirilmesinde belli görevleri olan kişiler vardır. Bunlar: Sağdıç, Toy Büyüğü, Yengedir.
SAĞDIÇ: Damadın evli arkadaşları arasından seçilir. Damada gerdek gecesi ve bekarlıktan sonraki yaşantısı ile bilgileri sağdıç verir. Damadın, düğünün başlamasından bitimine kadar geçen sürede en yakın yardımcısıdır.
YENGE : Sağdıcın karısıdır. Sağdıc damada karşı ne şekilde sorumluysa, yenge de geline karşı aynı şekilde sorumludur.
TOY BÜYÜĞÜ: Genellikle damadın yakını olan kişilerden seçilir. Toy büyüğü, damadın babası, büyük ağabeyi olabileceği gibi, Çevrede saygınlığı olan paralı kimselerden de seçilebilir. Düğün masraflarının bir kısmı toy büyüğü tarafından yapılır.
Kına Gecesi (Basalya)
Kına geceleri ayrı bir önem ve özellik göstermektedir. Evlenecek olan kızın ailesi, yakınları ve arkadaşları ile kadın kadına geçireceği bu son gece asıl düğün günü olarak da bilinen gelin alma gününden bir gün önceye rastlamaktadır.
Bu gün, hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel yapının yoğun yaşadığı bölgelerde hala eski önemini korumaktadır. Büyük kentlerde ise artık ya yapılmamakta ya da sadece eğlenceden ibaret bir gün olma niteliğini taşımaktadır.
Şehir merkezlerinde kına geceleri asıl fonksiyonundan uzaklaşmaya başlamış, daha önceleri kızın evden ayrılışı, son vedalaşması biçimindeyken, günümüzde eğlenceye dönük, nikahla evleniliyorsa düğünün yerini alan bir eğlence durumuna geçmiştir. Bu geceye yörede Ergenlik Gecesi de denir.
Kız evine ne zaman gidileceği önceden bildirilir. Misafirleri kız evine götürecek vasıtalar Toy büyüğü tarafından ayarlanır. Vasıtası olanlar kendi araçlarını kullanırlar. Eğer kız evi yakınsa davul-zurna eşliğinde yürünerek kız evine kına yakmaya gidilir. Oğlan evinin kız evini bu ziyaretine Basalya denir.
Bu geceye adını veren kına yakmak, vazgeçilmez düğün geleneğidir. Kına, önce gelinin, daha sonra da davetlilerin ellerine yakılarak, evliliğin bir anlamda kutsanması sağlanmaktadır. Kına gecelerinde uygulanan adet ve uygulamalar esasta bir olmakla beraber, ayrıntılarda birtakım özellikler gösterir.
Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gün öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür.
Kına gecesi, kız evinde düzenlenir. Çağrılı kadınlar ve genç kızlar önce oğlan evinde toplanırlar. Bunlara kınacı da denmektedir.
Oğlan evi gelinceye kadar kız evinin yakınları çeşitli eğlenceler düzenlerler. Oğlan evinin gelmesiyle kız evi mahzunlaşır. Artık eğlenme sırası oğlan evindedir. Oğlan evinden gelenler kız evinde karşılanarak ağırlanır.
Oyunlar, eğlenceler bir süre devam ettikten sonra sıra kınanın yakılmasına gelir.
Bazı yörelerde gelin kıyafetini değiştirir. Başına al duvak örtülerek kına için hazırlanır. Gümüş veya bakır tas içerisinde başı bütün yani analı babalı, başından ayrılık geçmemiş bir kadın tarafından kına karıştırılır. Kınanın içine bozuk para, altın da konur. Bu hem bereket dileği, hem de kına yakılan kişiye baht açıklığı sağlamak amacına yöneliktir. Gelin kınasından çıkan para, kurulacak yuvaya bereket getirmesi inancıyla saklanır.
Kına yakıldıktan sonra kalan kına orada bulunanlara dağıtılır. Bu arada damat (Giyev) adayı kendi evinde kalır. Dönüşte damadın sağ serçe parmağına kına yakılır. Bu arada gelen erkek bekar misafirler sağ serçe parmaklarına evliler ise sol serçe parmaklarına, kadın misafirler ise avuç içlerine kına yakarlar. Oğlan evindeki eğlence sabaha kadar sürer ve uyunmaz.
Düğün
Düğün günü sabah namazı ile birlikte damadın yakın çevresi, sağdıç, toy büyüğü ve damat hamama giderler. Burada hem yıkanılır hem de çalgı eşliğinde oyunlar oynanır, çeşitli şakalar yapılır. Hamam bittikten sonra hamamdaki görevlilere toy büyüğü tarafından bahşişler verilir. Dışarı çıkıldığında ise damat belli olsun diye boynuna sırmalı bir kadife şal takılır. Gelin de bir tanıdığının evinde banyo yaptırılır ve evine götürülür.
Damat hamamdan çıktıktan sonra sağdıcın evine gidilir ve burada kahvaltı edilir. Kahvaltıdan sonra düğün evine geçilir ve damat tıraşı başlar. Tıraş esnasında çalan davul zurna eşliğinde halay tutulur. Bu esnada davulcuya şabaş verme yarışı başlar. Tıraşı biten damat oyuna kaldırılır. Özellikle damadın oynatılması sırasında daha çok şabaş dağıtılır. Bazen de göğsüne para takılır bu para berbere verilir. Bu arada sağdıç damadı koruma altına alır ve onun yanından hiç ayrılmaz, çünkü damadın ayakkabısını hatta kendini kaçırmak için çevredekiler sağdıcı kollarlar ki ondan bahşiş alabilsinler.
Öğlen zamanı erkek evinde tüm davetlilere hazırlanan yemekler verilir.
Kırsal kesim düğünlerinde görülen bir adet de para toplamaktır. Köylerde yemekten evvel veya sonra para atma yapılır. Bu oğlan evine bir katkıdır. Ortaya açılan bir örtüye çığırtkan vasıtası ile para atılır. İlk parayı önce toy büyüğü atar en büyük parada ondan gelir. Toy büyüğünden sonra para atma sırası sağdıcındır. Bu para miktarı en çoktan en aza doğru gider. Atılan bir paranın üzerinde para atma ayıp sayıldığından, herkes maddi durumunu o sıraya göre ayarlar. Çığırtkan ise parayı atanların sahiplerini bağırarak tekrar eder ve minnet duygularını belirten sözler sarf eder.
Gelin Getirme
Önceleri gelin için at süslenir ve hazırlanırdı. Ancak günümüzde gelin getirme otomobillerle olur. Düğün sabahı sağdıç ya da sağdıcın görevlendirdiği kişiler tarafından Gelin arabası hazırlanır.
Akşama doğru Gelin arabası ile birlikte kalabalık bir araç konvoyu oluşturularak Toy Büyüğü önderliğinde kız evine hareket edilir. Kız evine gelindiğinde burada davul zurna eşliğinde çeşitli oyunlar oynanır. Kız evi ve erkek evinin oyuncuları oyunlarla birbirlerine üstünlük kurmaya çalışırlar ve birbirlerine hava atarlar.
Gelin, evinden Toy Büyüğü ve karısı tarafından çıkartılır. Bu arada davul zurna eşliğinde geleneksel Gelin Ağlatma çalınır. Toy büyüğü, karısı, gelinin bir yakını ve gelin, gelin arabasına, diğer misafirler de konvoydaki araçlara binerek şehir turu yapılır. Davul zurna sürekli çalar. Bazen konvoyun önü kesilir ve açılması içinde toy büyüğü tarafından bahşişler dağıtılır.
Damat (Giyev) evine gelindiğinde gelini damat ve sağdıç karşılar. İçinde madeni para ve yemiş bulunan bir testi gelinin ayakları dibinde kırılır. Etrafa yayılan para ve yemişlerden murat için almaya çalışılır. Başka biri bir ayna tutar ve toy büyüğü de duvağı kaldırarak gelini aynaya baktırır. Tüm bunlar gelin ve damadın mutlulukları içindir.
Gelin ve damat, kadınların arasında hazırlanmış bir yere otururlar. Gelinin kucağına doğacak çocuğu erkek olsun diye erkek bir bebek oturtulur.
İçeri Verme
Davetliler yavaş yavaş çekildikten sonra düğün evinde hazır bulunan bir hoca çeşitli dualar okur. Sağdıç ve erkek arkadaşları damadı yumruklayarak İçeri verirler. Gerdeğe giren damat hiç konuşmadan iki rekât namaz kılar. Gelin seccadeye bir miktar para atar. Orada bulunan Yenge bu paraları alır. Namazı bitiren damat yenge tarafından gelinle yan yana oturtulur. Birbirlerinin ayaklarına basmaya çalışırlar. Yenge her ikisine de şerbet verir ve dışarı çıkar. Damat geline bir zihnet takarak duvağını açar bu zamana kadar konuşmayan gelin konuşmaya başlar buna Dilbağı denir. Bu aynı zamanda Yüz Görümlüğü'dür.
Ertesi gün Bekaret Bezi Yenge tarafından önce oğlan annesine sonra da kız annesine götürülür ve yenge bundan dolayı ödüllendirilir.
Üç gün sonra damat sağdıç tarafından alınıp hamama götürülür. Eve dönüldüğünde gelinle birlikte el öpmeye gidilir. Önce damat tarafının büyüklerinin elleri öpülür, sonra gelin tarafına gidilir. Bu ziyaretler sırasında gelin ve damada çeşitli takılar takılır.
ALINTIDIR...
Doğum, sünnet, askere gitme, evlenme, ölüm gibi hadiseler, İnsan hayatının belli dönüm noktalarıdır. Her biri ayrı ayrı önemli olmakla beraber, evlenme ve evlenmenin törensel yönü olan düğünler, toplumsal hayatın önemli bir unsuru, kişilerin gelecekleri ile ilgili önemli bir kilometre taşıdır.
Evlilik sosyal bir olgudur. Esas itibariyle toplum tarafından onaylanan kadın ve erkek arasındaki bir ilişki türünü karakterize etmektedir. Başka bir deyişle evlenme olgusu aileyi oluşturan toplumsal ilişkileri belirli kalıplar içine yerleştiren bir sözleşmedir. İlişkinin belirli kalıplar içinde gerçekleşmesi, evliliğin sosyal bir kurum olarak ele alınıp incelenmesine imkan vermektedir. Ailenin sürekliliği, evlilik kurumuyla sağlanır.
Her toplum, kimin kiminle, kaç eşle ve hangi şartlarda evlenebileceğine dair bir takım kurallar ortaya koymuştur. Bu kuralların oluşmasında, ekolojik şartların şekillendirdiği yaşama biçimleri, inançlar, adetler önemli rol oynar. Dolayısıyla özü teşkil eden unsurları aynı kalmakla beraber evlenme-düğün adetleri de bölgeden bölgeye, şehirden şehre, hatta köyden köye farklılıklar gösterir. Bu değişim, kırsal kesime göre sanayileşmenin daha hızlı yaşandığı şehir merkezlerinde daha hızlı yaşanır. Şehir merkezlerinde geleneksel evlenme-düğün adetlerinden uzaklaşma, bu değişimin bir sonucudur.
Vanda evlenme-düğün adetleri:
Evlenme Yaşı
Kırsal alanda evlenme, şehir merkezine göre daha erken yaşlarda olmaktadır. Kimi yörelerde evlenmenin gerçekleşmesi için erkeğin askerliğini yapmış olması şartı aranmazken, çoğunlukla bu şartın dikkate alındığı görülür. Özellikle merkezde kız tarafının oğlan tarafına yönelttiği ilk soru, damat adayının askerliğini yapıp yapmadığıdır. Genellikle kızlarla erkeklerin evlenme yaşları birbirine yakın olmaktadır.
İster merkezde, ister kırsal kesimde olsun, evlenme yaşını ve zamanını ekonomik şartların, kimi sosyal olayların, göçlerin, ölümlerin belirlediğini de söylemek gerekir. Vanda görücülük usulünün yaygın olduğu evlilikte evlilik yaşı yukarıdaki şartlar da dikkate alınarak erkeklerde 18-20, kızlarda 16-18 yaş civarındadır.
Evlenme yaşını geçen kız ve erkekler için yakıştırılan birtakım sıfatlar kullanılır. Mesela evde kalan kızlar için turşamış, evlenme yaşı geçmiş erkekler için de kartlamış denir.
Evde kalan kız ve erkeklerin kısmetlerini açmak için değişik yollara başvurulur. Yatırları ziyaret ederek adakta bulunma, çevrede tanınan hocalara muska yaptırma, Cuma namazından çıkanlara kilit açtırma, gelin ayakkabısının altına isim yazdırma, kısmetin açılması için yapılanlardan sadece birkaçıdır.
Vanda Hıdırellez ve Hıdırnebi törenlerindeki uygulamaların önemli bir kısmı da kısmetin açılması ile ilgilidir. Örneğin, Hıdırellez akşamı, gül dalına asılan yumurta, sabah namazından sonra alınır. Yumurta üzerinde yazıya benzer birtakım işaretler aranır. İşaretlerin bulunması kısmetin açılacağını gösterir. Ayrıca yumurta kimseye gösterilmeden yenirse kısmetin açılacağına inanılır.
Hıdırellez gibi Hıdırnebi törenlerinin önemli kısmı, kısmetin açılması ile ilgilidir. Yedi genç kız, yedi kapıdan, yedi türlü kuru yiyecek (bulgur, pirinç, nohut, fasule gibi) toplarlar. Bunları hiç konuşmadan öğütüp un haline getirirler. İçine bol miktarda tuz katılır. Buna Hıdırnebi Kavudu denir. Uyumadan önce iki rekat namaz kılınır ve tuzlu kavuttan yenir ve niyet tutularak uyunur. Rüyalarında evlenecekleri kişiyi göreceklerine inanırlar.
Evlenme İsteğinin Belirlenmesi
Erkekler bu isteklerini ailelerine genellikle anneleri, arkadaşları veya yakın akrabaları vasıtasıyla bildirirler. Davranışlarda gözlenen birtakım değişiklikler, huysuzluk gösterileri, eve geç gelmeye başlamalar, büyüdüğüne dair imalarda bulunmalar, pilava kaşık saplama, evin damına çıkıp ezan okuma, erkeklerin evlenme istekleri ile ilgili başvurdukları yollardandır.
Kızlar da evlenme isteklerini değişik yollarla belirtirler: Serçe parmağının tırnağını uzatma, anne ve babasının yanında parmaklarını şakırdatma, babasının ayakkabılarını saklamak veya süpürgeyi odada ters bir şekilde bırakma, çeyiz hazırlıklarından sık sık söz etmeler bu isteği belli etme yollarından bazılarıdır.
Kız Arama, Görücülük
Evlenme girişiminde bulunmada erkek tarafı aktif, kız tarafı ise pasif durumdadır. Girişim, genellikle erkekten ve erkek ailesinden gelir. Şehir merkezinde kısmen de olsa tanışıp anlaşarak evlenme görülürken, kırsal kesimde görücülük daha yaygındır.
Evlenmenin ilk adımı kız aramadır. Oğullarını evlendirmek isteyen aileler, önce akrabalarından, komşularından, yakın çevrelerinden başlayarak kız aramaya çıkarlar. Düğün, taziye hamam ziyaretleri, kız arama için en uygun ortamlardır.
Erkeğin annesi, varsa ablası, yakın akraba ve komşularından seçilen birkaç kadının, beğenilen kızın evine ziyarete gitmeleri, kızı görmeleri, onu incelemeleri ve niyetlerini açığa vurmaları, görücülüğün kız bakma aşamasını oluşturur. Bu tür evlenmede adaylardan çok, onların yakınlarının beğenisi, isteği ve girişimi söz konusudur. Kuşkusuz erkek de bu tercihi genellikle onaylar.
Kız görmeye genellikle habersiz gidilir. Son zamanlarda aracı olarak adlandırılan kişiler kız evinin ağzını aradığı için kız evi aslında haberdardır. Kızın davranışlarına bakılarak istekli olup olmadığı anlaşılır. Gelin adayının ikramda bulunması, yanlarında oturması, istekli olup olmadığının belirtisidir.
Kız evinden olumsuz cevap alınacağı sezilirse başka adaylar üzerinde durulur.
Gelin ve Damat Adaylarını Araştırma, Ağız Arama
Taraflar kesin karara varmadan önce gerek oğlan, gerekse kız ailesi adaylar hakkında bilgi toplamaya çalışırlar. Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi kız için işgüzar, namuslu, terbiyeli, evine ve törelerine bağlı olup olmadığı; oğlan içinse kötü alışkanlıklarının bulunup, bulunmadığını, işine, mesleğine bağlılığı noktalarında toplanmaktadır.
Oğlanın evi (yörede genellikle erkek tarafı için oğlan evi, oğlan tarafı, oğlan babası gibi terimler kullanırlar.), o yörede hatırı sayılır birini kız evine gönderir. Bu kişiye elçi denir. Kızın kesin verileceğine dair söz alır. Eğer kız ve oğlan tarafları karşılıklı olarak bir mutabakata varmışlarsa, kız istemeye, yani dünürcülük aşamasına geçilir.
Kız İsteme - Kesbiç
Oğlan tarafı yakın dost akrabaları ile kızı istemeye kız evine giderler. Hal hatır sormalardan, gündelik konuşmalardan sonra asıl konuya geçilir. Mecliste hazır bulunan Oğlan tarafının en büyüğü gelin adayının babasına, babası yoksa en yakınına hitaben: Kızınızı Allahın emri, Peygamber Efendimizin sünneti ile oğlumuza istiyoruz" diyerek niyetlerini belli eder. Genellikle ilk istenişte kız verilmez. Kız evi naz evidir. Ancak yine de kız evinden bir büyüğün Allah yazdıysa olur şeklindeki ifadesi, kızın verileceği şeklinde yorumlanır.
Bu arada kız evinde oğlan evi tarafının getirilen şeker, lokum, çikolata gibi yiyecekler (şirinlik, ağız tadı vs.) yenilir. Bazı yörelerimizde Kurân da okunur.
Çaylar içilirken bu arada başlık konuşulur. Başlık genellikle belirli bir miktarda paradır. Bazı aileler başlık parası yerine süt parası isterler.
Kız kaçırma olayı söz konusu olduğunda da başlık istenir. Bu tür durumlarda, kız babasının normal başlık parasının iki katını isteme hakkı vardır.
Başlık parası dışında kız tarafına verilecek hediyeler de konuşulur. Bu hediyeler at, silah, koç, halı, kilim, kumaş, altın ve çeşitli eşyaları olabilir. Erkek tarafının vereceği hediyeler hesaplanır ve tek tek çeyiz defterine yazılır. Bütün bu düğün hediyelerine Helet denir.
Şerbet
Şerbet, ferahlık ve mutluluk müjdecisi olarak düşünülür. İki taraf birlikte bir tarih belirlerler. Sadece iki tarafın erkekleri kız evinde toplanırlar. Kız evinde hazırlanan şerbet içilir. Erkek tarafının şerbet bardağını saklaması ve çıkışta kız evi önünde kırması uğur sayılır. Yine kız evinden çalınan ufak tefek eşyalar (bardak, tabak, kaşık gibi) uğurlu eşya olarak saklanır.
Şeker (Kellebaş)
Şerbetten sonra oğlan evi kız evine en az bir sandık şeker gönderir. Şeker sandığı süslenir bir vasıtanın üzerine konur ve çevrenin görmesi için de şehir turu attırılır. Böylece haberi olanlar olmayanlara filancanın şekeri gidiyor diye haber verirler.
Aynı gün kız evi de oğlan evine KELLEBAŞ gönderir. Bu genellikle kızın çeyizinde bulunan erkek giyecekleridir. Özellikle düğün günü bu giyeceklerden seçilir iç çamaşırı vs. damat tarafından giyilir.
Nişan
Söz kesiminden sonra gelen aşama nişandır. Nişan töreni genellikle kız evi tarafından düzenlenir. Ancak masraflar oğlan evine aittir.
Nişan öncesinde kız ve birkaç yakını nişan alış verişine götürülür. Burada kıza ve akrabalarına nişan için giyecek alınır. Kız evi de oğlana ve yakınlarına giyecek alır. Kıza alınanlar nişan bohçası içerisine konularak kız evine gönderilir. Damada da nişan bohçası hazırlandığı olur.
Nişana oğlan ve kız evinin yakın akrabaları, komşular davet edilir. Genellikle oğlan evinde toplanan davetliler topluca kız evine giderler. Nişan elbisesini giyen kıza kayınvalidesi ile oğlanın yakınları tarafından takı takılır. Nişan takısı genellikle üç beşibirlik (beşibiryerde), altı bilezik, yüzük ve küpeden ibarettir. Takılar, bir büyük tarafından bu tür törenlerde adet olduğu üzere kalıplaşmış söz ve dileklerle adayların sağ ellerinin nişan parmaklarına takılır.
Geleneksel kesimde nişan töreni, erkeklerin ve kadınların ayrı yerlerde oturdukları bir evde yapılır. Yüzükler takıldıktan sonra gelin ve damat orada bulunanların elini öper.
Son yıllarda nişan töreni için düğün salonu kiralandığı da olur. Nişan daha gösterişli, tantanalı ve kaç-göç adetine uymadan kadın erkek bir arada yapılmakta ve kutlanmaktadır.
Nişanlılık süresi ailelerin durumuna bağlıdır. Özel durumlara bağlı olarak bu süre, uzayıp kısalabilmektedir. Geleneksel kesimde önceleri nişanlıların birbirleri ile görüşmeleri engellenirken, günümüzde görüşme yakın akrabaların da bulunduğu bir ortamda sağlanmaktadır. Nişandan sonra bazı yörelerimizde dini nikah yapılmakta, bu durumda çiftler birbiri ile rahatlıkla görüşebilmektedir.
Geleneksel düğünlerde önemsenen nikah, dinî nikahtır. Belli bir zamanı olmamakla birlikte genellikle Kesbiç, Nişan ya da Şerbet töreninde yapılır. Dini nikâh, kızın babası, damat ve onun çok yakınının katılacağı bir törenle genellikle kız evinde bazen de camide kıyılır. Bu nikâh özellikle gizli yapılır. Resmi nikâh ayrı bir tören gerektirmez ve sessiz yapılır.
Oğlan evinin nişandan dönmesi durumunda kıza alınan takılar iade edilmemekte, tersi durumunda takıların iadesi söz konusu olmaktadır.
Nişanla düğün arasına dini bayramların rastlaması durumunda oğlan evi kıza hediye almak durumundadır. Eğer düğün günü uzunsa, ki genellikle pek uzatılmaz; çünkü uğursuzluk sayılır. Ama uzunsa, mesela arada iki dini bayram varsa bu bayramlar arasında düğün yapılmaz. İki bayram arasında düğünün iyi olmayacağına inanılır. Bu süre içinde de oğlan evi kız evine dini bayramlarda duruma göre 1-2 koç süslenir ve bayram sabahı kız evine götürülür.
Düğün Hazırlıkları
Düğün tarihine kız ve oğlan aileleri birlikte karar verirler. Düğünden birkaç gün önce gelin adayı düğün alış-verişine götürülür. Eksik eşyaların tamamlanması, gelinliğin alınması, genelde bu günlerde halledilir. Bu alışverişte de her iki taraf birbirine hediyeler alırlar.
Düğünlerin idaresinde, gelin ve damadın yönlendirilmesinde belli görevleri olan kişiler vardır. Bunlar: Sağdıç, Toy Büyüğü, Yengedir.
SAĞDIÇ: Damadın evli arkadaşları arasından seçilir. Damada gerdek gecesi ve bekarlıktan sonraki yaşantısı ile bilgileri sağdıç verir. Damadın, düğünün başlamasından bitimine kadar geçen sürede en yakın yardımcısıdır.
YENGE : Sağdıcın karısıdır. Sağdıc damada karşı ne şekilde sorumluysa, yenge de geline karşı aynı şekilde sorumludur.
TOY BÜYÜĞÜ: Genellikle damadın yakını olan kişilerden seçilir. Toy büyüğü, damadın babası, büyük ağabeyi olabileceği gibi, Çevrede saygınlığı olan paralı kimselerden de seçilebilir. Düğün masraflarının bir kısmı toy büyüğü tarafından yapılır.
Kına Gecesi (Basalya)
Kına geceleri ayrı bir önem ve özellik göstermektedir. Evlenecek olan kızın ailesi, yakınları ve arkadaşları ile kadın kadına geçireceği bu son gece asıl düğün günü olarak da bilinen gelin alma gününden bir gün önceye rastlamaktadır.
Bu gün, hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel yapının yoğun yaşadığı bölgelerde hala eski önemini korumaktadır. Büyük kentlerde ise artık ya yapılmamakta ya da sadece eğlenceden ibaret bir gün olma niteliğini taşımaktadır.
Şehir merkezlerinde kına geceleri asıl fonksiyonundan uzaklaşmaya başlamış, daha önceleri kızın evden ayrılışı, son vedalaşması biçimindeyken, günümüzde eğlenceye dönük, nikahla evleniliyorsa düğünün yerini alan bir eğlence durumuna geçmiştir. Bu geceye yörede Ergenlik Gecesi de denir.
Kız evine ne zaman gidileceği önceden bildirilir. Misafirleri kız evine götürecek vasıtalar Toy büyüğü tarafından ayarlanır. Vasıtası olanlar kendi araçlarını kullanırlar. Eğer kız evi yakınsa davul-zurna eşliğinde yürünerek kız evine kına yakmaya gidilir. Oğlan evinin kız evini bu ziyaretine Basalya denir.
Bu geceye adını veren kına yakmak, vazgeçilmez düğün geleneğidir. Kına, önce gelinin, daha sonra da davetlilerin ellerine yakılarak, evliliğin bir anlamda kutsanması sağlanmaktadır. Kına gecelerinde uygulanan adet ve uygulamalar esasta bir olmakla beraber, ayrıntılarda birtakım özellikler gösterir.
Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gün öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür.
Kına gecesi, kız evinde düzenlenir. Çağrılı kadınlar ve genç kızlar önce oğlan evinde toplanırlar. Bunlara kınacı da denmektedir.
Oğlan evi gelinceye kadar kız evinin yakınları çeşitli eğlenceler düzenlerler. Oğlan evinin gelmesiyle kız evi mahzunlaşır. Artık eğlenme sırası oğlan evindedir. Oğlan evinden gelenler kız evinde karşılanarak ağırlanır.
Oyunlar, eğlenceler bir süre devam ettikten sonra sıra kınanın yakılmasına gelir.
Bazı yörelerde gelin kıyafetini değiştirir. Başına al duvak örtülerek kına için hazırlanır. Gümüş veya bakır tas içerisinde başı bütün yani analı babalı, başından ayrılık geçmemiş bir kadın tarafından kına karıştırılır. Kınanın içine bozuk para, altın da konur. Bu hem bereket dileği, hem de kına yakılan kişiye baht açıklığı sağlamak amacına yöneliktir. Gelin kınasından çıkan para, kurulacak yuvaya bereket getirmesi inancıyla saklanır.
Kına yakıldıktan sonra kalan kına orada bulunanlara dağıtılır. Bu arada damat (Giyev) adayı kendi evinde kalır. Dönüşte damadın sağ serçe parmağına kına yakılır. Bu arada gelen erkek bekar misafirler sağ serçe parmaklarına evliler ise sol serçe parmaklarına, kadın misafirler ise avuç içlerine kına yakarlar. Oğlan evindeki eğlence sabaha kadar sürer ve uyunmaz.
Düğün
Düğün günü sabah namazı ile birlikte damadın yakın çevresi, sağdıç, toy büyüğü ve damat hamama giderler. Burada hem yıkanılır hem de çalgı eşliğinde oyunlar oynanır, çeşitli şakalar yapılır. Hamam bittikten sonra hamamdaki görevlilere toy büyüğü tarafından bahşişler verilir. Dışarı çıkıldığında ise damat belli olsun diye boynuna sırmalı bir kadife şal takılır. Gelin de bir tanıdığının evinde banyo yaptırılır ve evine götürülür.
Damat hamamdan çıktıktan sonra sağdıcın evine gidilir ve burada kahvaltı edilir. Kahvaltıdan sonra düğün evine geçilir ve damat tıraşı başlar. Tıraş esnasında çalan davul zurna eşliğinde halay tutulur. Bu esnada davulcuya şabaş verme yarışı başlar. Tıraşı biten damat oyuna kaldırılır. Özellikle damadın oynatılması sırasında daha çok şabaş dağıtılır. Bazen de göğsüne para takılır bu para berbere verilir. Bu arada sağdıç damadı koruma altına alır ve onun yanından hiç ayrılmaz, çünkü damadın ayakkabısını hatta kendini kaçırmak için çevredekiler sağdıcı kollarlar ki ondan bahşiş alabilsinler.
Öğlen zamanı erkek evinde tüm davetlilere hazırlanan yemekler verilir.
Kırsal kesim düğünlerinde görülen bir adet de para toplamaktır. Köylerde yemekten evvel veya sonra para atma yapılır. Bu oğlan evine bir katkıdır. Ortaya açılan bir örtüye çığırtkan vasıtası ile para atılır. İlk parayı önce toy büyüğü atar en büyük parada ondan gelir. Toy büyüğünden sonra para atma sırası sağdıcındır. Bu para miktarı en çoktan en aza doğru gider. Atılan bir paranın üzerinde para atma ayıp sayıldığından, herkes maddi durumunu o sıraya göre ayarlar. Çığırtkan ise parayı atanların sahiplerini bağırarak tekrar eder ve minnet duygularını belirten sözler sarf eder.
Gelin Getirme
Önceleri gelin için at süslenir ve hazırlanırdı. Ancak günümüzde gelin getirme otomobillerle olur. Düğün sabahı sağdıç ya da sağdıcın görevlendirdiği kişiler tarafından Gelin arabası hazırlanır.
Akşama doğru Gelin arabası ile birlikte kalabalık bir araç konvoyu oluşturularak Toy Büyüğü önderliğinde kız evine hareket edilir. Kız evine gelindiğinde burada davul zurna eşliğinde çeşitli oyunlar oynanır. Kız evi ve erkek evinin oyuncuları oyunlarla birbirlerine üstünlük kurmaya çalışırlar ve birbirlerine hava atarlar.
Gelin, evinden Toy Büyüğü ve karısı tarafından çıkartılır. Bu arada davul zurna eşliğinde geleneksel Gelin Ağlatma çalınır. Toy büyüğü, karısı, gelinin bir yakını ve gelin, gelin arabasına, diğer misafirler de konvoydaki araçlara binerek şehir turu yapılır. Davul zurna sürekli çalar. Bazen konvoyun önü kesilir ve açılması içinde toy büyüğü tarafından bahşişler dağıtılır.
Damat (Giyev) evine gelindiğinde gelini damat ve sağdıç karşılar. İçinde madeni para ve yemiş bulunan bir testi gelinin ayakları dibinde kırılır. Etrafa yayılan para ve yemişlerden murat için almaya çalışılır. Başka biri bir ayna tutar ve toy büyüğü de duvağı kaldırarak gelini aynaya baktırır. Tüm bunlar gelin ve damadın mutlulukları içindir.
Gelin ve damat, kadınların arasında hazırlanmış bir yere otururlar. Gelinin kucağına doğacak çocuğu erkek olsun diye erkek bir bebek oturtulur.
İçeri Verme
Davetliler yavaş yavaş çekildikten sonra düğün evinde hazır bulunan bir hoca çeşitli dualar okur. Sağdıç ve erkek arkadaşları damadı yumruklayarak İçeri verirler. Gerdeğe giren damat hiç konuşmadan iki rekât namaz kılar. Gelin seccadeye bir miktar para atar. Orada bulunan Yenge bu paraları alır. Namazı bitiren damat yenge tarafından gelinle yan yana oturtulur. Birbirlerinin ayaklarına basmaya çalışırlar. Yenge her ikisine de şerbet verir ve dışarı çıkar. Damat geline bir zihnet takarak duvağını açar bu zamana kadar konuşmayan gelin konuşmaya başlar buna Dilbağı denir. Bu aynı zamanda Yüz Görümlüğü'dür.
Ertesi gün Bekaret Bezi Yenge tarafından önce oğlan annesine sonra da kız annesine götürülür ve yenge bundan dolayı ödüllendirilir.
Üç gün sonra damat sağdıç tarafından alınıp hamama götürülür. Eve dönüldüğünde gelinle birlikte el öpmeye gidilir. Önce damat tarafının büyüklerinin elleri öpülür, sonra gelin tarafına gidilir. Bu ziyaretler sırasında gelin ve damada çeşitli takılar takılır.
ALINTIDIR...