Herkese merhaba,
26 Yaşındayım ve dört aylık evliyim. Öncesinde de eşimle iki senelik birlikteliğimiz oldu ve son bir seneyi aynı evde yaşayarak geçirdik. Aynı evde yaşayıp, aynı yatakta uyuduğumuz için de, doğal
Olarak eşim; yani o zamana göre sevgilim birşeyler yaşayalım istiyordu. Fakat ben çok öncelerden beri hep ilk geceden korkardım. Hepimiz kız kıza arkadaş sohbetlerimizde eminim ilk gece sohbetleri yapmışızdır. Bu sohbetlerde de deneyimi olanlar hep çok acıdığını söylerlerdi. Ben zaten canı tatlı olan bir insanım, acıdan hep korkarım. Mesela günlerce diş ağrısından kıvranıp, sırf acıyacak diye dişçiye gitmediğimi bilirim. Bir keresinde de ayak baş parmağımın altını, denizde midye kesip yarmıştı da korkumdan hastaneye gidip dikiş attıramamış, evde anneme bir ay boyunca pansuman yaptırarak iyileşmiştim. Ya da bir arkadaşım ağda ya da epilasyon yaptırdığını söylesin, ben direkt "memnun musun?" yerine, "acıdı mı?" diye sorarım. İşte evli ya da yeni evlenen arkadaşlarıma da hep "ilk gecen nasıl geçti, çok acıyor mu?" diye sormuşumdur hep. Sorduğum on kişiden de belki iki tanesi "yok acımıyor" , kalan sekiz tanesi de "off hem de nasıl acıyor, benimki şöyle yırtıldı, benimki böyle kanadı." demiştir hep.
İşte tüm bu abartılı ilk gece söylemleri de beni hep ilk gece deneyiminden uzaklaştırdı. O zamanlar sevgilim (şimdi eşim) bir şeyler yaşamak istediğinde de, kendimce korktuğum olayı erteleyerek, "evlenmeden önce uygun görmüyorum" diyerek, oyaladım hep. Böyle dememe rağmen yine de bir kaç kez deneyip, olumsuz sonuç aldık. Sevgilim de buna hep saygı duydu ama arada da "sen beni sevmiyor musun? Neden benden kaçıyorsun? deyip duruyordu. Hatta benim evlenemeden olmaz mantığında biri olmadığımı da bilip, yine de saygı göstermeye çalışıyordu.
Ve Ekim 2015'te evlendik. O çok korktuğum ilk gece geldi çattı, artık evliydik, o sevgilim değil eşimdi. Şimdi ne bahane bulup erteleyecektim?!!
Erteleyemedim de.. Eşim artık ilk gecemizi yaşamak istiyordu haklı olarak. Yatağa gitti ve beni bekliyordu. Ben yanına gitmeden önce lavaboya girdim, yarım saat kalmışımdır kesin. Lavaboda oturmuş, "Allah'ım bana yardım et!" diye yalvarıyordum. Sanki bana kötü bir şey yapacaktı eşim. Birbirini aşkla seven her insanın yaptığı en güzel şeyden, ben deli gibi korkuyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Daha fazla lavaboda bekleyemezdim artık, yatağa eşimin yanına gittim. Ben altta, o üstteydi. Uzunca ön sevişme yaptık, eşim elinden geldiğince beni sakinleştirmeye, yatıştırmaya çalıştı. Kendimi nasıl kastıysam, vajinamda en ufak bir sulanma olmuyordu. Eşim biraz daha uğraştı ve penisi vajinama değdi artık. Çok yavaş hamlelerle içime sokabildi nihayet. Evet içimdeydi. Sevinmeli miydim? Tabii ki hayır! Penis içimdeyken yalnızca iki kere ileri - geri hareketi oldu ve benim yüksek bir çığlık atmamla eşim kendini geri çekti. Canım inanılmaz acımıştı, kaskatıydım. Bu yaşıma kadar hayatımda öyle bir acı hissetmemisştim, dayanılmazdı. Yatakta doğrulduk, baktık ki altım kan olmuş. Kızlık zarım yırtılmıştı, bu da bir şeydi. Hatta ertesi gün de bir ped dolduracak kadar devam etmişti kanamam. O gün alt tarafımda bir acı vardı sanki, otururken bir rahatsızlık hissediyordum ya da bana öyle geliyordu. Bilmiyorum...
Eşime ikinci birlikteliğimizi en az üç gün sonra yaşayabileceğimizi, daha ilk gece söylemiştim. O da her zamanki gibi "tamam" demek zorunda kalmıştı yine. Düğünümüzün ertesi günü balayına gittik ve bir hafta kaldık. Balayımızın ilk üç günü eşim ilişki konusunu asla açmadı, bana hiç bir şekilde yaklaşmadı ve zorlamadı. Ona minnettarım. Fakat dönmemize iki gün kala "hadi, zamanı gelmedi mi artık?" dedi. Haklıydı.. Sanki balayı değil de, iki arkadaş tatil yapıyorduk. Asla istemiyordum ama sırf eşimi düşündüğümden, onu artık daha fazla oyalamak istemediğimden, "tamam, hadi deneyelim" dedim. Ön sevişme oldu. Artık yavaş yavaş penis görünmeye başladı. O benim için penis değil, bir canavardı sanki. Daha penisin, vajinaya dokunmasına bile izin vermeden deli gibi fırladım yataktan. "Daha hazır değilim, lütfen evimizde yapalım." dedim. Eşim mecbur yine "tamam" demek zorunda kaldı. Ooohh bir kaç gün daha erteleyebilmiştim neysek ki.. Şimdi kafam rahat bir şekilde tatilime devam edebilirdim.
Ve tatil bitti eve döndük. Neyse ki uçaktan akşam geç saatte inmiş, eve çok geç saatte gelmiştik. Yorgunluktan da uyuyup kalmışız hemen. Yani o gece de yırtmıştım bu işten! Benim artık aslında ilk gece korkum bitmiş, ikinci gece korkum başlamıştı. İkincide de aynı acıyı yaşamaktan çok korkuyordum, bir daha o acıya dayanamazdım. Ne yapacaktım şimdi? O zamanlar vajinismus diye bir şeyden de haberim yoktu. Tamamen psikolojik olduğunu biliyordum, çünkü ben acının her türlüsünden korkuyordum. Ama bunun adının vajinismus olduğunu henüz eşim de ben de bilmiyorduk. Derken her gün bir bahane bulup eşimi oyalama ve ilişkiyi ertleme çalışmalarım başarıyla sonuç veriyordu. Bir an önce regl olmak ve hiç bitmemesi için dua ediyordum. Halbuki regl ağrısı çekmek, ilişkiden çok daha kötüymüş. Bunu çok geç anladım. Bu arada da eşimle tartışmalarımız başladı tabi, dört ayda defalarca boşanma aşamasına geldik ama birbirimizi deli gibi seviyorduk, olmuyordu. Tartışmalarımızda eşim hep "beni sevmiyorsun, sevsen korkmazdın." diyordu. Böyle düşünmesi beni o kadar çok üzüyordu ki. Oysa ki ben onu çok seviyordum, peki o zaman neden olmuyordu? Aslında ne kadar çok istiyordum onun olmayı, ondan bir bebeğim olmasını. Her gün kendi kendimi motive etmeye çalışıyordu, acımayacak, kasılmayacağım diye kendimi telkin ediyor, bu akşam kesin yapacağım diye defalarca sözler veriyordum kendime. Ama akşam olduğunda, sonuç her defasında hüsran.. Artık bu olay tüm yaşantımı, davranışarımı, yani tüm psikolojimi etkiliyordu. Gereksiz kıskançlıklarla kavgalar çıkarıyordum, saçma sapan hal ve hareketler içine girmeye başlamıştım. Sürekli ağlıyor, bu durumdan hiç kurtulamayacağımı düşünüyordum. En kötüsü de bunu en yakınım dahil kimseye anlatamıyordum. Durumum gittikçe kötüleşiyordu. Bir gece eşimle tv izlerken Okan Bayülgen'in programına rastladık. Cinsellik uzmanı bir bayan vajinismus diye bir şeyden bahsediyordu. Aman Allah'ım beni anlatıyordu resmen. Can kulağıyla dinledik kadının anlattıklarını. Hemen bir uzmana başvurmamızı ve basit bir tedavi yöntemiyle, çok kısa sürede bu sorundan kurtulabileceğimizi söylüyordu. Bunu duymak bile o kadar iyi gelmişti ki. Çünkü bir tek ben böyleyim zannediyordum, meğer ne çok kişi varmış bu durumda olan. Ertesi gün eşimle hemen bir araştırma yapıp, içimize sinen ilk uzmandan randevu aldık ve gittik. Gittiğimiz uzman psikoterapist, tedaviye başlamadan önce jinekolojik muayeneden geçmemi öngördü. Şaka yapıyordu herhalde. Jinekolojik muayene yaptırabilecek cesaretim olsa orada ne işim vardı zaten. Bunun mümkün olmadığını söyledim. Devamını bir sonraki mesajımda okuyabilirsiniz...