Editörün eline sağlık, kaç gündür çeşitli mecralarda, sözlüklerde şu dizinin dedikodusunun yapıldığını görüp KK'da da ne güzel geyiği yapılır bunun diye düşünüyodum.
isabel ya teşekkürü borç bilirim o yüzden.
Diziye gelince ufak tefek saçmalıkları yok mu, var. Uzun mu, hem de nasıl. Ama ona rağmen izliyorum, izletiyorum, kendimi durduramıyorum efenim.
Öncelikle Arzucuğum; önce bi hırs telefonu fırlattın geçmedi, sonra sen nasıl geçtin o camın içinden bitanem anlatsana biraz.
Hadi geçtin, bi kesik bi çizik olur insanda. Sana mutfak robotu diyenleri haklı çıkardın resmen, android misin nesin anlamadım ki.
Yine de hakkını yemeyeyim; fotoğrafları yedeklemeyi dahi akıl edememenle birlikte ben tam bu Nilay kesin evlatlık, kahvaltı masasında 5 dakikada bütün olayı çözen cin gibi bi kızı Arzu gibi saftirik bi kadın doğurmuş olamaz derken sahalara bir döndün pir döndün.
Yemeği basışın olsun, masada anlattıklarınla o kanada kızılı bahçe cücesi kocanı renkten renge sokuşun olsun
"Pilatesini de kendisini de çok sevdik. Hatta kendisini pilatesten bile çok sevdik" ve "Bizimki bizim yataktan çıkmaz." favorilerimdi özellikle.
Adamı yemek bıçağıyla kendini kesecek hale getirdin ve evini kurtardın ya aferin gurur duydum
Peki Arzu'nun söke söke geri aldığı ev için "Evi Arzu'nun üzerine yaptım, çocuklarımın annesi neticede. Bize yakışmaz." diye atıp tutan, karısını değil de kurulu sofraları, ütülü gömlekleri özleyen, aldattığına değil yakalandığına pişman olan bahçe cücesi, bazı çevrelerce "baby carrot" olarak da tabir edilen Mehmet
Senarist sana Burcu'yu kitlemek suretiyle yapacağını yapmış zaten bi de ben gömmeyeceğim o yüzden. Şimdiden geçmişler olsun. Zira ütülenecek bırak gömleği donun bile kalmayacak yavrum dikkat et. Ya da etme, böyle daha eğlenceli.
Mehmet'ten bahsetmişken ekürisini atlamak olmaz tabi. Taylan a.k.a The Y....k. Sosyal medyada sıkça dolaşan adı Taylan olan ve esmer olanların ..... (o kelimeyi yazmıcam, o kelimeyi yazmıcam, banlanmıcam) olması geyiğinin vücut bulmuş hali.
Mehmet'i ağzının suyu akarak dinlemesi, doğruluğundan dürüstlüğünden değil karısından ölesiye korktuğundan yiyemediği haltları Mehmet yesin diye onu bi güzel gazlaması, kendini hala lisedeki popüler çocuk sanması, "İki kadın arasında kaldım valla Serhan" diye bol keseden atıp tutması ve uydurduğuna hakikaten inanması...
Bu gevşeklik, bu cıvıklık, bu totosu başı ayrı oynama durumu. Yazanın ayrı oynayanın ayrı eline sağlık bu kadar gerçekçi anlatılabilir.
Hayır bi de lisede normal bi çocukmuş yani, sonradan öldürüp yerine Yossi Kohen'i mi geçirdiniz, yoksa Pelinl'e geçirdiği yıllar mı yaramadı, bu Taylan dönüşümünü nasıl tamamlandı merak ediyorum. Bu arada Merve'nin çiçeklerine işeme fikrini beğendim bebeğim
Merve için yorum yetmez, ansiklopedi falan yazmak lazım. Bölümün başında "Sevgilisini boşanmaya ikna edebilirse evlenecek. Edemezse kocalarınıza dikkat edin, benden söylemesi" demek suretiyle pilates topunu patlatarak gönlümde taht değilse de bi sandalye kaptın kuşum sen de gel. Serhan gibi bi adamı nasıl tavladın onu anlatırsın hem, bana yol yordam öğretirsin, ben senin küçük sister'ın olurum.... desem de inanma. Bak Burcu dedi, sen de bunları yedin neler oldu sonra.
Pelin'in hayatı boyunca Merve'nin gölgesinde debelenmeye mahkum olduğu bir cheesecake'le ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Yalnız Pelinciğim, o kibritleri birer birer yakarken sendeki göz göz değildi ben sana söyleyeyim.
Maktulü değil ama katili buldum dedim bi an, zira sürekli günün kazananı olmana rağmen bu denli yalnız olman seni nerelere götürecek bilmiyorum. Oya'dan Taylan'ı almışsın ama Taylan adam değil, Merve'ye gol atıp sosyal çevreni geri aldın ama hiçbiri arkadaşın değil. Elini kirletip sonunda koca bi hiç kazanmakta markalaşıyorsun resmen.
Off ne uzun oldu be, neyse son olarak Allah herkese sözde dost özde düşmanlarının birbirlerini yemelerini en ön sıradan seyretme imkanı versin; "e otursaydınız daha tatlı yiyecektik" diyerek son sözü söyleme şansı ihsan eylesin. Amin