Üçüncü havalimanının adı belli oldu

emin ol senin gibiler ab standartında yaşasın diye gecesini gündüzüne katan 12 seneye onlarca hizmet sığdıran cumhurbaşkanımda sana helal etmiyordur hakkını.......
Hahhhaahayt :-)biri AB standartlari mi demis:-):-):-) Cahillik cok kotu cok:KK73:vergisini düzenli olarak ödeyen, vatandaşlık görevlerini yerine getiren her insan hakkettiği hizmeti görmelidir.sorgulanması gereken şey halkın yeteri kadar hizmet görüp görmedigidir.ulkenin başına getirdikleri adamları kendilerinden üstün gören insanlar ise küçümsenmesi gereken insanlardir.Ben hakettigim hizmeti goremedigimi düşünüyorum cunku milyon dolarlar kazananlarin türlü hilelerle beş kurus vergi odememesine göz yumulan ulkemde her ay aslanlar gibi çatır çatır % 30 a yakin gelir vergisi ödüyorum tek kuruş vergi kaçırmadan Hamd olsun haram lokma geçmedi bogazimizdan Siz kim oluyosunuzda kimin hakkini kime helal etmiyosunuz
 
Hahhhaahayt :-)biri AB standartlari mi demis:-):-):-) Cahillik cok kotu cok:KK73:vergisini düzenli olarak ödeyen, vatandaşlık görevlerini yerine getiren her insan hakkettiği hizmeti görmelidir.sorgulanması gereken şey halkın yeteri kadar hizmet görüp görmedigidir.ulkenin başına getirdikleri adamları kendilerinden üstün gören insanlar ise küçümsenmesi gereken insanlardir.Ben hakettigim hizmeti goremedigimi düşünüyorum cunku milyon dolarlar kazananlarin türlü hilelerle beş kurus vergi odememesine göz yumulan ulkemde her ay aslanlar gibi çatır çatır % 30 a yakin gelir vergisi ödüyorum tek kuruş vergi kaçırmadan Hamd olsun haram lokma geçmedi bogazimizdan Siz kim oluyosunuzda kimin hakkini kime helal etmiyosunuz
bu ülkede bir tek siz vergi veriyor gibi davranmasanız çok havalı görünüyor aynı zamanda itici:KK54:......bu arada önceden de vergi veriyorduk hiç düşündünüz mü size ne olarak dönüyordu...ama belli ki düşünce fikir hak getire...basma kalıp ben söledim oldu kafası..sen kimsin pardon benim oyumu sorgulayıp üzerinde hak iddia ediyorsun .....:KK67:
 
Valla ikinizde kusura bakmayın, birbirinize yazdıklarınız çok ağır, indirim falan olmaz, direkt alır çıkarım.
cyriptic madem lamelif seni de alır giderim dedi neden cevap veriyorsun peki? Bak yaşı da küçük diyorsun.
Lütfen ama nasılsa şimdilik ceza verilemiyor diye yapmayın böyle, yok beni bırakın o kadar iş yoğunluğunda Kazen'in tepesini attıracaksınız, en önce ceza sistemini devreye sokup bas cezayı Mune diyecek, sonra aman mune demeye başlayacaksınız.

Biraz otokontrol, birbirinizin yazdıklarından hoşlanmadıysanız alıntılamamak yazmamak gibi bir seçeneğiniz varken neden ille son söz benimdir havasındasınız ki.

Bak hep diyorum hiçbirimiz aynı şeyleri düşünmek ve savunmak zorunda değiliz ama birbirimizin görüşlerine, seçimlerine saygı duymalıyız.
Çok zor değil görüşleri yazarken saygıyı elden bırakmamak, hakaret ve kavgalar size zarar veriyor, bırakın sitede ceza alırım paniğini, sosyal yaşamda birbirinizden uzaklaşıyorsunuz.

Kusura bakmayın ama sizler böyle uç noktalarda didişirken benim gibi her görüşe saygım var diyen insanları da arada ezip geçiyorsunuz, sonra ben ve benim gibi düşünenler Allah'ım bu ülkede kutuplaşma olursa ve bir kargaşa çıkarsa taraf olmayan bertaraf olur deyip bizim üstümüze gelmesinler diye dua eder hale geliyoruz.

her sözüne katılıyor ve artık görmezden gel butonunu tıklıyorum beli üyeler için
gerçi tam olarak etkisini bilmesemde
ve dediklerini elimden geldiğince harfiyyen uygulayacağım

cezadan değil korkum kendime saygımı yitiriyorum
saygısıslık yaptırıyorum zorla
daha yazacak şey çok ama yazmayacağım
sevgili müdirem sevgiler....

kolay gelsin sizlere
 
okurmusun mune yazılanları rte ye oy vermiyorsan kılıçlaroğluna veriyorsun diyorlar..bu kadar sığ düşünce olurmu..ya tutmuyoruz hiç bir partiyi diyoruz..yine bir sürü laf..gerçi sen herşeyi bilen insansın mune yıllardır bu işin içindesin..bu kadar cürreti rte cumhurbaşkanı oldu diye bulabiliyorlarsa amenna..eskiden atatürkün lafı ağza alınmazdı kötü olarak o cesaret yoktu insanlarda..

Lafım tüm farklı görüşlere, isteyen Akp'ye, isteyen Mhp'ye isteyen Chp'ye, isteyen de kimseye oy vermez, benim desteklediğim partiye oy vermeyen benden değildir, x partisine oy vermediyse mutlaka y partisine oy vermiştir düşüncesinden de arınalım artık.

Siyasiler biz onlara oy versekte vermesekte hepimize hizmet etmek zorundalar, hepsi seçim zamanları ne diyor biz halka hizmet için varız diyor, bu beyan hepsinin beyanıdır, üç aşağı beş yukarı benzer sözlerle bize hizmet edeceklerini söylerler.
O zaman hizmet için benim oy vermem gerekmiyor, bana sen oy verirsen hizmet ederim diyorlar mı? Hayır.
Ki yerel seçimlerde hiçbirini birbirinden ayırmadım hepsine bastım mühürü, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de öyle.
Bu benim tercihim, şimdi bana sen bize oy vermedin bizde sana hizmet etmeyeceğiz mi diyecekler ya da halk için yaptıklarından yararlanmamı mı engelleyecekler, ben bu ülkenin vatandaşıyım, vergimi ödüyor, yasalara uyuyor, siyasilere saygımı elden bırakmıyorum, siyasilerle tek anlaşamadığımız nokta onların siyasi görüşleriyle benimki uyuşmuyor, bu demek değildir ki onlar beni halk olarak benimsemeyecek, bende onları takdir edilmesi gerektiği yerde takdir etmeyeceğim veya eleştirmem gerektiğinde eleştirmeyeceğim, onlar hizmetlerine devam edecek, bende beğendiklerimi söyleyip beğenmediklerimi eleştireceğim.

Konuyu bu şekilde ele alır ve düşünürseniz aslında çok daha farklı bir yaklaşım açısıyla rahatça herşeyi tartışabilirsiniz.
Kimsenin bir cürette bulunduğunu düşünmüyorum, düşünmekte istemiyorum çünkü oy vermiş olsakta olmasakta beğensek veya eleştirsekte Cumhurbaşkanı tüm halkın Cumhurbaşkanı'dır. Öyle de olmalıdır.

Atatürk'e gelirsek, yaptıkları kiminin hoşuna gider kiminin gitmez, onun dönemi ülkenin çok ağır bir savaştan geçtiği bir dönemdi, neler yaşandı, neler oldu biz bilemeyiz, tarih şöyle yazdı, yok efendim o tarih bize öğretilen gibi değil, aslında şöyleydi diye tartışmak ve yaşamadığımız bir dönemi bilip bilmeden rahat koltuklarda özgür topraklarda eleştirmek haksızlıktır.

Kimse mükemmel değildir, yarın belkide torunlarımız bu dönemi eleştirecek, yanlış bulacak, torunlarımızda yaşamadıkları bir dönemi bilip bilmeden tartışma yanılgısına düşecek, kim bilir?
Atatürk'e erişilmez kutsal kişi gibi bir misyonda yüklenmemeli ki zaten çoğu insanın öyle bir niyeti de yok.

Dönemleri, liderleri kıyaslamakta yanlış aslında, her dönem kendi içindeki dinamiklere göre değerlendirilmeli, misal Padişahlar ayrı bir dönemdir, Cumhuriyet dönemiyle İmparatorluk dönemi kıyaslanmamalı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemi, Kurtuluş Savaşı'da bambaşka bir dönemdir, o dönemle bu dönemde kıyaslanamaz.
Kıyaslamanız emin olun yanlış olur, nerdeyse 100 yıl öncesiyle şimdiyi hiçbir bakımdan kıyaslamak mümkün değil, ne teknoloji, ne savaş faktörü, ne yönetim şekli.
 
bu ülkede bir tek siz vergi veriyor gibi davranmasanız çok havalı görünüyor aynı zamanda itici:KK54:......bu arada önceden de vergi veriyorduk hiç düşündünüz mü size ne olarak dönüyordu...ama belli ki düşünce fikir hak getire...basma kalıp ben söledim oldu kafası..sen kimsin pardon benim oyumu sorgulayıp üzerinde hak iddia ediyorsun .....:KK67:
Ben ortaya konustum ilk cevabi siz yazmissiniz demmekki sucluluk duyup uzerinize alinmissiniz
Aysun kayaci zamaninda demişti dağdaki cobanla benim oyum bir olmamali diye Herkes oy kullanmamali bencede Türkiye cumhuriyeti hic bir zaman böyle yolsuzluk iddialariyla calkalanmadi hic bi zaman girtlagina kadar dış borc batağına girmedi bu kadar Ben cocuklarimiza amerikan mandasi borç bataginda bir Türkiye kalmasini istemiyorum Siz vergi verip parkta çay icince saglik ocaginda muayene olunca mutlu olabilirsiniz (siz yazmistiniz yanlis hatirlamiyosam) ama ben ve benim gibiler bunlara kanmiyoruz...
 
Burada İstanbula 3.havaalanı yapılmasını şak şak alkışlayanlar,size soruyorum.
Havaalanı hangi bölgede yapılıyor bilginiz var mı?
Havaalanı için neden orası seçildi biliyor musunuz?
Havaalanı yapmak için kaç bin hektar orman talan edildi ve edilecek,kaç gölet yok edildi bilginiz var mı?
Farklı çözümler neden kullanılmadı,mevcut havaalanları pekala büyütülebilirdi vs,cevabınız var mı?

Üçüncü havaalanı,iktidarın rant sağlama ve dolayısyla rant uğruna her şeyi yağmalama ana politikasının ürünüdür.
İstanbulun kuzey ormanları yok edilerek,çevresindeki araziler şimdiden peşkeş çekilmiştir ve ne tesadüf ki projeler hep yandaş firmalara ihale edilmiştir.
Ormanlar,sit alanları gibi yerlere imar izni çıkarılabilmesi için hep bu taktikler uygulanmıştır.Kuzey ormanları bölgesi imara kapalı iken,üçüncü havaalanı sayesinde burada dile getiremeyeceğimiz kadar çok para hep aynı kişilerin cebine gidecektir.
Avantadan gelecek liracıklar ne de tatlıdır!
Kısacası AKP iktidarı,rant ağları ile örmüştür yurdu dört baştan.
Ben İstanbulluyum,havaalanı bölgesine gittim ve ağladım üzüntümden.Yok edilmiş,talan edilmiş güzelim orman.Ama bunlar önemli değil tabii,Allah diyen bir cumhurbaşkanımız var,ülkeye adını versek yaraşır!Ha bir de boyu uzun o da yeter!
 
Burada İstanbula 3.havaalanı yapılmasını şak şak alkışlayanlar,size soruyorum.
Havaalanı hangi bölgede yapılıyor bilginiz var mı?
Havaalanı için neden orası seçildi biliyor musunuz?
Havaalanı yapmak için kaç bin hektar orman talan edildi ve edilecek,kaç gölet yok edildi bilginiz var mı?
Farklı çözümler neden kullanılmadı,mevcut havaalanları pekala büyütülebilirdi vs,cevabınız var mı?

Üçüncü havaalanı,iktidarın rant sağlama ve dolayısyla rant uğruna her şeyi yağmalama ana politikasının ürünüdür.
İstanbulun kuzey ormanları yok edilerek,çevresindeki araziler şimdiden peşkeş çekilmiştir ve ne tesadüf ki projeler hep yandaş firmalara ihale edilmiştir.
Ormanlar,sit alanları gibi yerlere imar izni çıkarılabilmesi için hep bu taktikler uygulanmıştır.Kuzey ormanları bölgesi imara kapalı iken,üçüncü havaalanı sayesinde burada dile getiremeyeceğimiz kadar çok para hep aynı kişilerin cebine gidecektir.
Avantadan gelecek liracıklar ne de tatlıdır!
Kısacası AKP iktidarı,rant ağları ile örmüştür yurdu dört baştan.
Ben İstanbulluyum,havaalanı bölgesine gittim ve ağladım üzüntümden.Yok edilmiş,talan edilmiş güzelim orman.Ama bunlar önemli değil tabii,Allah diyen bir cumhurbaşkanımız var,ülkeye adını versek yaraşır!Ha bir de boyu uzun o da yeter!

dileksu eline sağlık
almanyaya peşkeş çekecekmişizz tek bunu duyduk 49 sayfadr başka kimse faydasını söyliyemedi nedense
 
dileksu eline sağlık
almanyaya peşkeş çekecekmişizz tek bunu duyduk 49 sayfadr başka kimse faydasını söyliyemedi nedense
43 yaşındayım ve hayatım boyunca şu son 12 yılda gördüğüm umursamazlık kadar kanımı donduran bir şey olmadı.İnsanlar hiç bir konuda bilgi sahibi olmadan,sadece tek bir şeye takıntılı olarak yaşıyorlar bu ülkede.Katıksız bencillik,benim dinim her şeyin üzerindedir takıntısı.Din ,edepsizliğin,hırsızlığın,ahlaki dibe vurmanın halkta yol açması gereken her türlü tepkiyi tam tersine çevirip şakşakçılığa çevirebiliyor bu ülkede.Beyinler uyuşturulmuş,cennet tapularını almaya çalışırken memleketin tapusu parça parça dağıtılıyor kimsenin umrunda değil. Zihinsel yok oluş tam da bu olsa gerek,ötesi yok.
 
Hala yolsuzluk diyorsunuz ya pes dogrusu. Benim esim yilda tonlarca vergi veriyor ben biliyorum da bu vergiler nereye gidiyor siz hala yolsuzluk diyorsunuz.. Nedense bu yolsuzluk Tayyip cemaatten ayrilinca cikti.. cok ilginc ve nedense Tayyip ayrildiktan sonra CHP ve MHP cemaate kucak acti.. yapmayalim. Göz var nizam var...
Tayyip cemaatten ayrilinca mi cikti? Yillardir soyleniyordu zaten, cemaat tasdikledi sadece.. Tabi kasetler yokedildi o ayri... Kasetler montajdi diyorsunuz da, Emine hanimin hastane zincirleri de mi montajdi? Ya Amerikada bursla okuyan Bilalin gemicikleri? Bim'ler, Calik Holdingle ortakliklar filan? Cok degil, 15 sene oncesine kadar siradan bir vatandas olan bir aileden bahsediyoruz sunun surasinda...
 
Hala yolsuzluk diyorsunuz ya pes dogrusu. Benim esim yilda tonlarca vergi veriyor ben biliyorum da bu vergiler nereye gidiyor siz hala yolsuzluk diyorsunuz.. Nedense bu yolsuzluk Tayyip cemaatten ayrilinca cikti.. cok ilginc ve nedense Tayyip ayrildiktan sonra CHP ve MHP cemaate kucak acti.. yapmayalim. Göz var nizam var...


Chp ve mhpnin b.k yemesi o. Bize ne? Cikardiklari cb adayina bak. Ikisine de ne kadar uzak bir isim degil mi? Ekmel beyi ben begenmistim. Ama bunlarin yaptigi cidden is degil. Bir tek hdp adam gibi aday cikardi. Pkk destekcisine de verecek oyum yok..

Benim anlamadigim tayyip cemaatten ayrilinca cemaat s....siz oldu herkesin gozunde. Tayyip yillarca hata yapmis diye tayyipi bi cirpida bagriniza bastiniz. Tayyip hata yapacak insan mi? Adam zeki. Her gareketi planli. Sence cemaatin igrenc yapisini 10 yil once de bilmiyor muydu? Cemaati kullandi yeterince guclenince isi bitince ona bagimli kalmaya ihtiyaci yoktu. Bi cirpida sildi adamlari. Adamlar da intikam aldi yolsuzluklari meydana cikardi. Gel gor ki hesaplayamadiklari bir sey vardi. Erdogan o kadar guclenmisti ki artik o ne derse dogruydu.. cemaat degil..

Yolsuzlugu biz hep biliyoduk. Havaci oldugum icin kargo ucaklariyla gumrukten degersiz metal adi altinda turkiyeden altinlar kacirildigina sahit oldu bu gozler. Operasyonlardan sonra bu kargo ucaklarinin iranli ortagi hapse girdi zaten.

Bu siyasetciler boyle. Isleri bozulunca birbirlerinin pisliklerini cikarirlar ortaya. Temiz siyasetci gordunuz mu? Ben bi eceviti gordum. O da malum siyasette becerikli olamadi..
 
43 yaşındayım ve hayatım boyunca şu son 12 yılda gördüğüm umursamazlık kadar kanımı donduran bir şey olmadı.İnsanlar hiç bir konuda bilgi sahibi olmadan,sadece tek bir şeye takıntılı olarak yaşıyorlar bu ülkede.Katıksız bencillik,benim dinim her şeyin üzerindedir takıntısı.Din ,edepsizliğin,hırsızlığın,ahlaki dibe vurmanın halkta yol açması gereken her türlü tepkiyi tam tersine çevirip şakşakçılığa çevirebiliyor bu ülkede.Beyinler uyuşturulmuş,cennet tapularını almaya çalışırken memleketin tapusu parça parça dağıtılıyor kimsenin umrunda değil. Zihinsel yok oluş tam da bu olsa gerek,ötesi yok.

Cok guzel yazmissin. Ben de hayatim boyunca devletin boyle bir hukumet elinde oyuncak edildigi, yolsuzluk, rusvet iddialari ayyuka ciktigi halde ayni aymazlikla herseyin aynen devam ettigi ve milletin de cikip alkisladigi bir donem yasamadim. Din siyasetin icine bu kadar sokulmamisti daha once, izin verilmemisti, partiler kapatilmisti, demek ki bir sebebi varmis. Insanlar din soz konusu oldugunda butun diger degerleri ayaklar altina alabiliyormus. Ahlaki degerler de dahil olmak uzere hem de.. Ulke satiliyor, kimsenin umuru degil.. Ormanlar yokediliyor, kimsenin umuru degil.. Yolsuzluk kasetleri dunya capinda yanki yapiyor, ustunu kapatmaya savcilar suruluyor, binlerce emniyet mensubu suruluyor, hatta Suriye ile savas cikartma komplolari yapiliyor, askerleri sehit etme bahasina... Kimsenin umuru degil, adami ayakta alkisliyorlar.. Cumhurbaskani yapiyorlar. Artik ne sekil bir basiret baglanma, ne sekil bir yokolus bilemedim. Akillara zarar...
 
bekledigim gibi kimseden ses yok, ne o rahatiniz mi bozulur araba kullanmazsaniz ama cevreciydik hani

Cevrecilik degil sorun. Istanbulun sismesi. Istanbulda nefes alamiyoruz biz. Arabami trafik yuzunden kullanamiyorum ki ben zaten. Istanbulda iskence araba kullanmak. Ben de daha once sordum kimseden ses cikmadi. Finans merkezimiz ankaraydi. Neden istanbula tasindi? Bu cok buyuk bir nufus gocu. Neden anadoludaki fabrikalar kapaniyor? Anadoluya neden yerli uretim tesisleri yapilmiyor? Ben istanbula yatirim yapilmasindan rahatsizim evet.
 
Hayırlı olsun.

Ayrıca; bazı şeylerin isim tartışmasının (ne kadar etik veya ne kadar uygun olduğu hususunda yorumum kendimde saklı) - asıl ehemmiyetli noktalarından meseleyi uzaklaştırmaktan başka hiç bir işe yarayacağını sanmıyorum.

Zaten artık ''Haber, bir yerlerde üstü örtülmeye çalışılan şeydir, gerisi reklamdır.'' sözüne de iyice inanmış biri olarak açıkçası -sürmanşet komşu teyzelerin günlük konuşmalarından çok daha seviyesiz boyutta dedikodu başlığı haline gelmiş habercilik anlayışını ve insanların da politikacıları savunmak adına ha bire birbirilerini sürekli tahrik eden, aşağılayan, dalga geçen, kişiliklerimizin tüm itici özelliklerinin ihtimamla sergilendiği, içerik olarak da son derece anlamsız - cahil, cühela, soda için, çok mu koydu? daha çok beklersiniz, zafer bizim v,s v.s - ifadeleri her yerde duyup okumaktan, hakikaten fenalık geliyor artık bana da pek çok kişiye olduğu gibi ... Yani hipodromda gibi hissediyorum kendimi, ekürileri takip edesi geliyor insanın. Bence, kişiler başta asıl kendi destekledikleri politikacılara ne büyük saygısızlık ettiklerinin farkında bile olamıyorlar böyle durumlarda.

İsimler hakkında erişkin insanların aşırı sevinç nidalarını ise; sadece şaşkınlıkla karşılayabiliyorum ancak.

Evet, ülkemiz her geçen gün sınır tanımaz bir refah patlaması yaşıyor olmalı ki, böyle onurlanıp gururlanıyoruz -telaffuz edemediğimiz (ya da edenler vardır mutlaka, herkes benim kadar cahil olacak değil ya) en azından ben tl. ye bir türlü çeviremiyorum, o kadar telaffuz edilen koca koca rakkamları, gördüğüm mü var? Ülkemizde ortalama bir aylık kazanç üzerinden (1000 veya 1500 tl.) den fazlasına aklım basmıyor.

Hadi onun da tamamını biriktirmiş olsa insan; 10 ayda 10.000 ila 15.000 tl. yapar. 10 yıl tamamını biriktirse hiç yemeden içmeden, o zaman da maksimum hepi topu 150.000 tl. eder. Koskoca 10 yılda ve hiç harcamadan...

Deli para ve kaç kişi için? Ne kadar mümkün? diyeceğim ki, işte tam o esnada diyemiyorum çünkü; politikacılar iki lafın birinde -bir sürü anlamadığım bilmem kaç milyon - bilmem kaç milyar dolarlardan bahsederken - halkın her seferinde büyük bir coşkuyla alkış kıyametine sürekli çok çok şahit olunca - böyle bir -aptal mıyım? moduna düşüyorum, kalkınmışlığımızın boyutunu algılayamadığım için. Hesabım ve aklım almıyor doğal olarak ancak - bu konuda herkes benim gibi kör cahil olacak değil ya, kalkınmışlık boyutumuzu titizlikle takip edip, hesap kitap yapabiliyor ve o esnada pratik bir zeka veya yetenekle anında o rakkamların karşılığını tl. olarak çevirip ehemmiyetini ve taktire şayanlığını tespit edebiliyorlar olmalılar ki alkış tufanı geliyor ardından...

Her neyse, asıl söylemek istediğim şey şuydu. Havalimanının yatırım bütçesini hesap edemiyorum lakin en az o boyutta başkaca devasa bir şeyler de pas geçilmesin diye ekleyeyim istedim. Nurtopu gibi nükleerlerimizin de -bedeli ve maliyeti daha aşağı kalmaz herhalde... Hani, onlar da bir isim verilmeyi hakkeden yatırım ve gelişmedir bu bağlamda. Yapıldıkları yerin adından ziyade, onlara da özel bir isim verilmesi gerekmez mi? Hem sanırım isim öncelikleri de var galiba, havalimanına göre. Haksızlık olmasın diye, bu çok büyük paralara mal olan başkaca ve dev, süper proje de unutulmasın, hazinemizin ne kadar artmış ve neler yapabiliyor olduğumuz hususunda göz ardı edilmesin, pas geçilmesin istedim.

Aşağıdaki de - 3. köprü hakkında tarihi bir yolculuk- ilgisini çeken olursa diye.
Herkese Sevgimle

**********************
Yıl 1995, RTE: "İstanbul'a 3. köprü yapılması intihardır"


Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde karşı olduğu, bugün ise tüm tartışmalara kulak tıkanıp temeli atılan 3. köprü projesi seneler içerisinde basında nasıl değerlendirildi?

20%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg

İstanbul Boğazı'na ilk köprü 1973'te ikincisi ise 1988 senesinde yapıldı. Üçüncü bir köprünün tartışmaları ise ikinci köprünün yapımından hemen sonra başladı. 29 Mayıs 2013'te temelleri atılan ve yapımından ismine kadar tartışma konusu olan 3. köprünün uzmanlar çevresinde ve kamuoyunda nasıl değerlendirildiğini Cumhuriyet Gazetesi arşivinden derledik.



"3. Boğaz Köprüsü devrede" – 6 Ekim 1986
"İmar ve İskan Bakanı Safa Giray, 'Bugün üçüncü köprüyü yapmayı düşünüyoruz. Şimdi anlıyoruz ki, 1. köprü yapılmasaydı, İstanbul minareli köy olmaktan kurtulamazdı' dedi."



"Üçüncü köprünün temeli bu yıl atılıyor" – 7 Şubat 1987
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, üçünü İstanbul Boğaz Köprüsü'nün temelinin de bu yıl atılacağını ve köprünün en geç 1990 yılında trafiğe açılacağını açıkladı.

(...) Dalan, üçüncü köprünün, ilk Boğaziçi Köprüsüne 500 metre uzaklıkta inşa edileceğini ve ilk köprüden 100 metre daha uzun olacağını belirtti. Bedrettin Dalan, şöyle dedi:

'Yeni köprü, yap-işlet-devret formülü ile inşa edilecektir. Bunun için, en büyük ortağı İstanbul Belediyesi olan bir şirket kurulacaktır. Yeni köprüye de özellikle İngiliz ve Japonlar büyük ilgi göstermektedir. Üçüncü köprü 1989 veya en geç 1990 yılına kadar bitirilerek trafiğe açılacaktır. Üçüncü köprü için kurulacak şirkete, yurtdışındaki Türklerin de ortak edilmeleri konusu düşünülmektedir.'"



"Oto tüpgeçit kendini öder" – 24 Aralık 1987
"İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, 3. köprüyü 'ikna metoduyla' tüpgeçitten ayırdıklarını belirterek, 'Artık bu konu bizim için kapandı. Paramız olmadığı için raylı tüpgeçit ya da metro yapmıyoruz' dedi.

(...) Dalan – Bazı arkadaşların anlamadığı bir şey var. bizim cebimizde para var da raylı sistem yapmıyoruz değil ki. 3. köprüye para harcamıyoruz. Cebimizde 1 milyar dolar olsa o zaman nasıl 300 milyon dolara hızlı tramvay yaptırdıysam, tüneli de yaptırırım. İstanbul'un bütçesi buna yetmez, gelecek 5 yılı kilitlerim, bunu yapmaya hakkım yok. Üçüncü köprü 300 milyon dolar civarında, otoyolları ve 4. haliç köprüsü ile 400 milyon dolar. Oto tüpgeçit, yapsat 200 milyon doar, ama raylı tüpgeçit yaparsak 1 milyar dolara yakın iş oluyor."


"Tek Seçenek: Metro" – 16 Ocak 1988 (Oktay Ekinci)
"On beş yıl sonra, yendiden -ve son kez olması dileğiyle- 'köprüye hayır...'"

Biliyorum. Bu söze en çok babam(lar) kızacak. Yıllardır, ne zaman birlikte köprüden geçsek (daha doğrusu geçmeye yeltenip, sıkışan trafikte beklemeye başlasak) hemen içini döker, 'Hayır diyordunuz, bak işte yetmiyor, bu gidişle ikincisi de az gelecek' diye söylenir, durur.

Ama artık babam(lar) da görüyorlar, yaşıyorlar... Birinci Boğaz Köprüsü'nün görkemli törenlerle açıldığı 30 Ekim 1973'te, İstanbul'un tarihsel ve doğal kişiliğini giderek ortadan kaldıracak olan 'köprüler tuzağı'nın da ipi çekilmişti. Yapımına hazırlanılan üçüncü köprü ise bu tuzağın -belki de- öldürücü son darbesi olacaktır.

Dalan bunu gizlemiyor. Diyor ki: 'Ortaya modern bir şehir çıkacak, çalışmalarımız bu yönde...'

Ortaya çıkarılmak istenen 'modern' şehir; bir köprüler -otobanlar-kazık yollar-gökdelenler yığınıysa ve de bunun için bir yandan tarihin en büyük kentsel yıkımlarına gidilirken, öte yandan da yeşil alanlar bile gözden çıkartılıyorsa, İstanbul öldürülüyor demek değil midir?"

"Mimarlar Ne Diyor?.." - 27 Nisan 1988 (İlhan Selçuk)
"(...) İkinci Boğaz Köprüsü daha açılmadan, üçüncü köprünün tezgahlanması, 'bilim'in öngördüğünün ne kadar doğru olduğunu vurgulamıyor mu?

Ama bilim, mimarlık, şehircilik, estetik, doğa, gözü dönmüşlere vız gelir.

(...) Evet, Mimarlar Odası yine uyarıyor:
Üçüncü köprü ve buna bağlı otoyolları projesi İstanbul'a yıkım getirecek...
Kültürel değerler...
Tarihsel bilinç...
Doğayı koruma kaygısı...
Ulusal kimlik...
Estetik...
Hiçbirini düşünmüyoruz, paradan ve yağmadan gayrı hiçbir tasamız yok.

Mimarları 1970'lerde dinlemedik, İstanbul'da 1980'lerin cehennemi yaşanıyor. Bu kez uyarılara kulak veren olacak mı? Toplum; tarihini, doğasını, kimliğini, kent estetiğini savunabilecek düzeye erişti mi?"

31%20Temmuz%201988.jpg

31 Temmuz 1988

17%20Aral%C4%B1k%201992.jpg

17 Aralık 1992


"Üçüncü köprü projesine hayır" – 28 Kasım 1993
"Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın İstanbul Boğazı'na köprü projesiyle ilgili açıklamasına İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi sert tepki gösterdi. Şube açıklamasında, köprünün İstanbul'un son yeşilini de yok edeceği gibi bazım kesimlere rant sağlayacağı belirtildi.

(...) '3. boğaz köprüsünün yeri olarak gösterilen kentin kuzeyi tanımı, boğazın iki tarafında da tüm tahribata rağmen hala kalabilen yeşil alanlar olsa gerekir. Bağlantı yolları ,le birlikte 3. köprü bu yeşil alanların ve su havzalarının tümüyle tahribine yol açacaktır. Sorun yalnızca köprü ayakları ile yollar için kaç metre genişlikte orman alanının kesileceği değildir. 3. köprü demek yasalş ya da kaçak yapılaşmanın bu alanda yoğunlaşması yeni rantlar pahasına İstanbul'un akciğerlerinin tümüyle tahribi demektir.'"



"SHP'li bakan üçüncü köprüyü savundu" – 3 Aralık 1993
"Bayındırlık ve İskan Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, İstanbul Boğazı'na üçüncü köprü yapılmasına İstanbul yerel yönetimleri ve mimarların karşı çıktığını, bu nedenle köprünün yapılmadığını belirterek, 'Ama üçüncü köprünün gelecekte büyük bir ihtiyaç olacağı bilinci ile hazırlık yapıyoruz.' dedi.

(...) Kumbaracıbaşı, 'Biz, kentin asıl sahibi olan yerel yönetimlerimize, demokratik kuruluşlarımıza saygılıyız. Onun için köprü yapmıyoruz' dedi.

(...) 'Bunu niçin yapıyoruz? Bugün mevcut iki köprümüz sıkıntılı noktaya doğru geliyorlar. İstanbul'un nüfusu yılda 400 bin artıyor. Bu artış geometriktir. Bundan sonraki yıllarda bu artış 500 bin, 6u00 bin olabilir. Dolayısıyla İstanbul, 10 yıl sonra nüfusu 20 milyona yaklaşan bir kent olacaktır. Bu kentin ihtiyaçlarının şimdiden düünülmesi ve planlanması gerekiyor.

Kendilerinin yaptığı hesaba göre üçüncü köprünün 2004 yılında bitirilmiş ve hizmete girmiş olması gerektiğini belirten Kumbaracıbaşı, köprünün 2004 yılında birmiş olması için yapımına 2000 yılında başlamak gerektiğini söyledi."

22%20Aral%C4%B1k%201993.jpg

22 Aralık 1993


3 Ocak 1994

20%20Mart%201995.jpg

20 Mart 1995


"Üçüncü köprü bir cinayettir!" - 2 Mayıs 1995 (Semih S. Tezcan)
"Üçüncü köprü, toplu taşıma aleyhine gelişen bu kısır ve ters döngüyü daha da körükleyecek, özel taşımacılığı teşvik edecek ve İstanbul ulaşımının içine düştüğü çıkmazdan kurtarılmasına hiçbir katkı sağlamayacaktır. Halbuki, üçüncü köprü için sarf edilcek parayı, İstanbul'un raylı sistemine yatırırsak özel otomobillere yeni sürat yolları yapmak yerine duraklarda bekleyen perişan yolculara hizmet götürmüş oluruz."



"Üçüncü Köprü mü?" - 24 Temmuz 1997 (Orhan Bursalı)
"Şu kentte 1 milyon kadar kayıtlı otomobil var. kaba bir hesapla her gün bir milyon kişi otomobil üzerinde seyrediyor, denebilir. Şehir hatları gemileri ve deniz otobüsleriyle iki yaka arasında gidip gelenleri saymazsak, kentte rahat, insanca, uygarca ulaşımın en kaliteli aracı ne yazık ki hala otomobil.

(...) Gerçi, trafik sıkışıklığı da giderek otomobilin yulaşımda kalite saltanatını zorluyor. Ama, insanlara başka seçenek sunmazsanız, her şeyi göze alacak ve otomobili içinde -hapis- kalmayı tercih edecektir.

(...) Köprü gerekiyorsa tabii ki yapılacaktır. Üçüncüsü de beşincisi de yapılır. Ancak köprü yapımı , gerçek bir isteğe yanıt, bir soruna çözüm olmalıdır. Üçüncü köüprü, İstanbul için zahiri bir taleptir. Siz öncelikle 9-10 milyon insanı taşıyacak bir çözüm üretin. (...)"



"Boğaz'da Cinayet" – 25 Temmuz 1997 (Ergun Balcı)
"Dünyada eşi olmayan Boğaziçi'ni elbirliği ile zaten katlettik. Bu doğa harikasını kendimize benzettik.

Şiimdi katliamın daha da geniş boyutlara yayılması, bir zamanlar 'dünyanın incisi' olan Boğaziçi'ne öldürücü darbenin vurulması gündemde.

Devlet Planlama teşkilatı (DPT), İstanbul Boğazı'na üçünüc köprü için etüd çalışmalrına onay verdi.

DPT'nin bize göre 'katliama onay' anlamına gelen bu kararı, ateşli bir tartışmayı başlattı. Boğaz'a üçüncü köprü yapılmasını savunanların başında gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Sayın Bedrettin Dalan, verdiği demeçte 'Köprü yapılmasını istemeyen insanların dünyadan haberleri yok. New York'ta 47 köprü var. bizde ise koskoca şehri iki köprü mahkum ettiler.' demiş.

(...) Büyükşehir Belediye Başkanı 'Tayyip Erdoğan' Dalan'ın gösteremediği basireti ve duyarlılığı sergileyerek Boğaz'a köprü yapılmasına kesinlikle karşı olduğunu, tüpgeçit istediklerini açıkladı.

Tayyip Erdoğan, bu tutumunu kararlılıkla sürdürürse, sağcısı ya da solcusu ile bu şehrin üzerine titreyen, tüm İstanbul hemşehrilerinin desteğini arkasına alır."





"Üçüncü köprüye hayır" – 5 Eylül 1997
"Belediye başkanından yurttaşına, bilim adamından meslek odasına dek bütün İstanbulluların karşı çıkmasına rağmen İstanbul'a 3. bir boğaz köprüsü yapılmasının Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararları arasında yer almasına tepkiler artarak sürüyor.

(...) İlk olarak İstanbul'un kuzeyine yapılması planlanan 3. boğaz köprüsüne, kentin akciğerleri sayılan son yeşil alanları da yok edeceğinden bir süre ses çıkmadı. Ancak REFAH-YOL hükümeti döneminde de gündeme getirilen 3. köprü konusunun, yeni hükümetin de gündeminde olmasıbu konuda partiler üstü bir politikanın olduğunu orataya koyuyor.

Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan dün yaptığı açıklamada, '3. boğaz köprüsü kalıcı bir çözüm değildir' görüşünü savunarak 3. köprüye karşı olduklarını belirtti."

9%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg

9 Eylül 1997

11%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg



"Dördüncü köprü planlanıyor" – 5 Ekim 1997
"İstanbul Boğazı'nda kentin her iki yakasındaki ulaşımı rahatlatmak için öngörülen 3. köprü yapılmadan dördüncü köprünün planlandığı belirtildi.

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Turgut, üçüncü köprüye karşı hukuki mğcadele başlatacaklarını belirtti. (...)"

13%20A%C4%9Fustos%201998.jpg


13%20A%C4%9Fusto%2019982.jpg


"Erdoğan'ın gözü ormanlarda" – 13 Ağustos 1998 (Oktay Ekinci)
"Beykoz ve Sarıyer ormanlarının SİT ilan edimesine dava açan İstanbul Büyükşehir Beledye Başkanı Recep tayyip Erdoğan, şimdi de aynı ormanların korunması için kendi nazım planında bile reddedilen 'kuzey çevre yolu' ve 'kuzeyden 3. köprü' önerilerine açık destek veröeye başladı.

'Gebze-Çorlu hattını birbirine bağlayacak en kuzeyde bir çevre yoluyla köprü düşünülürse buna sıcak bakabilirim' (Milliyet-6 Ağutos 1998) Bu sözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait.

(...) Nitekim şu 'sıcak bakabilirim' dediği kuzeydeki 3. çevre yolu ve 3. köprü projesi de 1995'te onayladığı aynı nazım planda kendi kadrolarınca 'kesin olarak' reddedilmişti.

(...) şimdi bütün bunlar da gösteriyor ki seçimler yaklaştıkça Recep Tayyip Erdoğan 'gerçek eğilimleri' ve 'İstanbul'a bakışı' konusunda artık sürekli 'açık' verecek. Çünkü asıl oy tabanı, İstanbul'un ormanlarındaki, su havzalarındaki ve tarım alanlarındaki 'kaçak kentleşmeyi' bir yaşam biçimi ve temel gelir kaynağı haline getirenler."


"3. köprüye ilk adım" – 6 Kasım 1998
"Yap-işlet-devret modeline göre inşa edilmesi planlanan üçüncü köprü, çevre yolları ile birlikte 700 milyon dolara mal olacak. 14 yıl süreyle işletildikten sonra Karayolalrı'na devredilecek 3. köprünün, 1. ve 2. köprüler arasında yapılması ağırlık kazandı."


4 Aralık 1998

18%20Nisan%201999.jpg


18%20Nisan%2019992.jpg


"3. Köprü Dayatması ve Gerçekler..." - 18 Nisan 1999
"3. Boğaz Köprüsü Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu tarafından Arnavutköy-Vaniköy arasında, enerji nakil hattının birkaç yüz metre ötesinden geçirilmek istendi. Her iki yakadaki tarih, kültür ve doğa değerleri doğrudan ve dolaylı bir şekilde tahribata uğrayacaktı. Yapılan avan projeye göre köprünün, yeni karayolu bağlantıları, viyadükler ve tünellerle tehdit ettiği ve bir kızmını da yok edeceği alanların bazıları şöyle:
- Vaniköy-Kandilli öngörünüm bölgesi (SİT alanındaki tarihi yapılar, koruluklar), Sevda Tepesi ve çevresi, Kandilli Kız Lisesi, Hekimbaşı ve çevresi
- Büyük ve Köüçük Çamlıca Tepeleri
- Arnavutköy öngörünüm bölgesindeki tarihi köy dokusu (SİT alanındaki) ve kültür varlıkları
- Ayazma, koruluk alanlar, Ulus Parkı çevresi"

4%20Haziran%202002.jpg

4 Haziran 2002

"Üçüncü Köprü Sevdası" – 15 Haziran 2002 (Güngör Evren)
"Durup durup üçüncü köprü diye tutturanlar (çevreler mi, odaklar mı desem) için köprü, sanki dayanılmaz bir tutku... Konunun yeniden ve tekrar tekrar gündeme getirilmesini başka başka türlü açıklayabilmek olanaksız. Bu tutkuya kendilerini kaptıranlar ortada gözükmeseler bile, bunların kimler olduklarını tahmin etmek pek de güç değildir. Plan ve programlar bağlamında sonuca varmış bir durum yokken devlet yetkililerinin böylesine önemli yatırımların hizmete girecekleri tarihi verebilmeleri ilginç ve düşündürücüdür.

Konu çok irdelenmiş ve konuşulmuştur. İstanbul Boğazı'nda karayolu köprüsünün gereksizliği olanca açıklığı ile ortaya konulmuştur. Tam demiryolu tüp geçisini gerçekleşme aşamasına yaklaşırken bu kadar ısrarla yeniden gündeme getirildiğine göre, boğaz geçişine ilişkin bazı gerçekleri bir kez daha anımsatmak kaçınılmaz olmaktadır. (...)"



"Tüp geçiş aldatmacası" – 4 Nisan 2003
"Büyükşehir ile Kaayolları arasında imzalanan Harem-Kartal raylı sistem inşaatıyla ilgili 'Çevre Protokolü'mde, üçüncü bir köprünün inşası, kamuoyunun tepkisini çekmemek için 'Boğaz'a üçüncü karayolu geçisi' olarak tanımlandı.

"Boğazları izleme sistemi devrede" – 2 Temmuz 2003
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Boğazı'nda iki köprü arasına üçüncü bir köprü istemediklerini, 2004'ün ilk çeyreğinde İstanbul Boğazı'ndan tüp geçisin temelini atacaklarını söyledi. Erdoğan, 'Üçüncü köprü yapılacaksa, bu adımı en kuzeyden, Anadolu ve Rumelikavağı arasındaki en uygun bölgeden atacağız ve yolu da Tekirdağ Limanı'na bağlayacağız' dedi."

29%20Nisan%202004.jpg


"Orman katliamına 'köprü'" - 29 Nisan 2004
"Kamulaştırma maliyetinin düşürülmesi için güzergahı değiştirilen üçüncü köprü 'akciğerleri' yok edecek. Polonezköy ve Belgrad ormanlarının talan edilmesine neden olacak üçüncü köprü projesi arazi sahiplerine de büyük rant yaratacak. Çevreciler üçüncü köprüye nereye yapılırsa yapılsın karşı."

25%20A%C4%9Fustos%202004.jpg

25 Ağustos 2004



24 Ağustos 2009

13%20Eyl%C3%BCl%202009.jpg

13 Eylül 2009

31%20Ocak%202012.jpg

31 Ocak 2012

2015'te tamamlanması hedeflenen 3. Boğaz Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu projesinin Odayeri - Paşaköy kesiminde yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem, Edirne'den İzmit'e kadar yolcu taşıyacak. Marmaray ve İstanbul Metrosu ile entegre edilecek raylı sistemle Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine bağlanacak. Seneler boyunca İstanbul için bir felaket olacağı belirtilen köprünün temelleri 29 Mayıs'ta, İstanbul'un Fethi'nin yıldönümünde atıldı...
 
Hayırlı olsun.

Ayrıca; bazı şeylerin isim tartışmasının (ne kadar etik veya ne kadar uygun olduğu hususunda yorumum kendimde saklı) - asıl ehemmiyetli noktalarından meseleyi uzaklaştırmaktan başka hiç bir işe yarayacağını sanmıyorum.

Zaten artık ''Haber, bir yerlerde üstü örtülmeye çalışılan şeydir, gerisi reklamdır.'' sözüne de iyice inanmış biri olarak açıkçası -sürmanşet komşu teyzelerin günlük konuşmalarından çok daha seviyesiz boyutta dedikodu başlığı haline gelmiş habercilik anlayışını ve insanların da politikacıları savunmak adına ha bire birbirilerini sürekli tahrik eden, aşağılayan, dalga geçen, kişiliklerimizin tüm itici özelliklerinin ihtimamla sergilendiği, içerik olarak da son derece anlamsız - cahil, cühela, soda için, çok mu koydu? daha çok beklersiniz, zafer bizim v,s v.s - ifadeleri her yerde duyup okumaktan, hakikaten fenalık geliyor artık bana da pek çok kişiye olduğu gibi ... Yani hipodromda gibi hissediyorum kendimi, ekürileri takip edesi geliyor insanın. Bence, kişiler başta asıl kendi destekledikleri politikacılara ne büyük saygısızlık ettiklerinin farkında bile olamıyorlar böyle durumlarda.

İsimler hakkında erişkin insanların aşırı sevinç nidalarını ise; sadece şaşkınlıkla karşılayabiliyorum ancak.

Evet, ülkemiz her geçen gün sınır tanımaz bir refah patlaması yaşıyor olmalı ki, böyle onurlanıp gururlanıyoruz -telaffuz edemediğimiz (ya da edenler vardır mutlaka, herkes benim kadar cahil olacak değil ya) en azından ben tl. ye bir türlü çeviremiyorum, o kadar telaffuz edilen koca koca rakkamları, gördüğüm mü var? Ülkemizde ortalama bir aylık kazanç üzerinden (1000 veya 1500 tl.) den fazlasına aklım basmıyor.

Hadi onun da tamamını biriktirmiş olsa insan; 10 ayda 10.000 ila 15.000 tl. yapar. 10 yıl tamamını biriktirse hiç yemeden içmeden, o zaman da maksimum hepi topu 150.000 tl. eder. Koskoca 10 yılda ve hiç harcamadan...

Deli para ve kaç kişi için? Ne kadar mümkün? diyeceğim ki, işte tam o esnada diyemiyorum çünkü; politikacılar iki lafın birinde -bir sürü anlamadığım bilmem kaç milyon - bilmem kaç milyar dolarlardan bahsederken - halkın her seferinde büyük bir coşkuyla alkış kıyametine sürekli çok çok şahit olunca - böyle bir -aptal mıyım? moduna düşüyorum, kalkınmışlığımızın boyutunu algılayamadığım için. Hesabım ve aklım almıyor doğal olarak ancak - bu konuda herkes benim gibi kör cahil olacak değil ya, kalkınmışlık boyutumuzu titizlikle takip edip, hesap kitap yapabiliyor ve o esnada pratik bir zeka veya yetenekle anında o rakkamların karşılığını tl. olarak çevirip ehemmiyetini ve taktire şayanlığını tespit edebiliyorlar olmalılar ki alkış tufanı geliyor ardından...

Her neyse, asıl söylemek istediğim şey şuydu. Havalimanının yatırım bütçesini hesap edemiyorum lakin en az o boyutta başkaca devasa bir şeyler de pas geçilmesin diye ekleyeyim istedim. Nurtopu gibi nükleerlerimizin de -bedeli ve maliyeti daha aşağı kalmaz herhalde... Hani, onlar da bir isim verilmeyi hakkeden yatırım ve gelişmedir bu bağlamda. Yapıldıkları yerin adından ziyade, onlara da özel bir isim verilmesi gerekmez mi? Hem sanırım isim öncelikleri de var galiba, havalimanına göre. Haksızlık olmasın diye, bu çok büyük paralara mal olan başkaca ve dev, süper proje de unutulmasın, hazinemizin ne kadar artmış ve neler yapabiliyor olduğumuz hususunda göz ardı edilmesin, pas geçilmesin istedim.

Aşağıdaki de - 3. köprü hakkında tarihi bir yolculuk- ilgisini çeken olursa diye.
Herkese Sevgimle

**********************
Yıl 1995, RTE: "İstanbul'a 3. köprü yapılması intihardır"


Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde karşı olduğu, bugün ise tüm tartışmalara kulak tıkanıp temeli atılan 3. köprü projesi seneler içerisinde basında nasıl değerlendirildi?

20%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg

İstanbul Boğazı'na ilk köprü 1973'te ikincisi ise 1988 senesinde yapıldı. Üçüncü bir köprünün tartışmaları ise ikinci köprünün yapımından hemen sonra başladı. 29 Mayıs 2013'te temelleri atılan ve yapımından ismine kadar tartışma konusu olan 3. köprünün uzmanlar çevresinde ve kamuoyunda nasıl değerlendirildiğini Cumhuriyet Gazetesi arşivinden derledik.



"3. Boğaz Köprüsü devrede" – 6 Ekim 1986
"İmar ve İskan Bakanı Safa Giray, 'Bugün üçüncü köprüyü yapmayı düşünüyoruz. Şimdi anlıyoruz ki, 1. köprü yapılmasaydı, İstanbul minareli köy olmaktan kurtulamazdı' dedi."



"Üçüncü köprünün temeli bu yıl atılıyor" – 7 Şubat 1987
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, üçünü İstanbul Boğaz Köprüsü'nün temelinin de bu yıl atılacağını ve köprünün en geç 1990 yılında trafiğe açılacağını açıkladı.

(...) Dalan, üçüncü köprünün, ilk Boğaziçi Köprüsüne 500 metre uzaklıkta inşa edileceğini ve ilk köprüden 100 metre daha uzun olacağını belirtti. Bedrettin Dalan, şöyle dedi:

'Yeni köprü, yap-işlet-devret formülü ile inşa edilecektir. Bunun için, en büyük ortağı İstanbul Belediyesi olan bir şirket kurulacaktır. Yeni köprüye de özellikle İngiliz ve Japonlar büyük ilgi göstermektedir. Üçüncü köprü 1989 veya en geç 1990 yılına kadar bitirilerek trafiğe açılacaktır. Üçüncü köprü için kurulacak şirkete, yurtdışındaki Türklerin de ortak edilmeleri konusu düşünülmektedir.'"



"Oto tüpgeçit kendini öder" – 24 Aralık 1987
"İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, 3. köprüyü 'ikna metoduyla' tüpgeçitten ayırdıklarını belirterek, 'Artık bu konu bizim için kapandı. Paramız olmadığı için raylı tüpgeçit ya da metro yapmıyoruz' dedi.

(...) Dalan – Bazı arkadaşların anlamadığı bir şey var. bizim cebimizde para var da raylı sistem yapmıyoruz değil ki. 3. köprüye para harcamıyoruz. Cebimizde 1 milyar dolar olsa o zaman nasıl 300 milyon dolara hızlı tramvay yaptırdıysam, tüneli de yaptırırım. İstanbul'un bütçesi buna yetmez, gelecek 5 yılı kilitlerim, bunu yapmaya hakkım yok. Üçüncü köprü 300 milyon dolar civarında, otoyolları ve 4. haliç köprüsü ile 400 milyon dolar. Oto tüpgeçit, yapsat 200 milyon doar, ama raylı tüpgeçit yaparsak 1 milyar dolara yakın iş oluyor."


"Tek Seçenek: Metro" – 16 Ocak 1988 (Oktay Ekinci)
"On beş yıl sonra, yendiden -ve son kez olması dileğiyle- 'köprüye hayır...'"

Biliyorum. Bu söze en çok babam(lar) kızacak. Yıllardır, ne zaman birlikte köprüden geçsek (daha doğrusu geçmeye yeltenip, sıkışan trafikte beklemeye başlasak) hemen içini döker, 'Hayır diyordunuz, bak işte yetmiyor, bu gidişle ikincisi de az gelecek' diye söylenir, durur.

Ama artık babam(lar) da görüyorlar, yaşıyorlar... Birinci Boğaz Köprüsü'nün görkemli törenlerle açıldığı 30 Ekim 1973'te, İstanbul'un tarihsel ve doğal kişiliğini giderek ortadan kaldıracak olan 'köprüler tuzağı'nın da ipi çekilmişti. Yapımına hazırlanılan üçüncü köprü ise bu tuzağın -belki de- öldürücü son darbesi olacaktır.

Dalan bunu gizlemiyor. Diyor ki: 'Ortaya modern bir şehir çıkacak, çalışmalarımız bu yönde...'

Ortaya çıkarılmak istenen 'modern' şehir; bir köprüler -otobanlar-kazık yollar-gökdelenler yığınıysa ve de bunun için bir yandan tarihin en büyük kentsel yıkımlarına gidilirken, öte yandan da yeşil alanlar bile gözden çıkartılıyorsa, İstanbul öldürülüyor demek değil midir?"

"Mimarlar Ne Diyor?.." - 27 Nisan 1988 (İlhan Selçuk)
"(...) İkinci Boğaz Köprüsü daha açılmadan, üçüncü köprünün tezgahlanması, 'bilim'in öngördüğünün ne kadar doğru olduğunu vurgulamıyor mu?

Ama bilim, mimarlık, şehircilik, estetik, doğa, gözü dönmüşlere vız gelir.

(...) Evet, Mimarlar Odası yine uyarıyor:
Üçüncü köprü ve buna bağlı otoyolları projesi İstanbul'a yıkım getirecek...
Kültürel değerler...
Tarihsel bilinç...
Doğayı koruma kaygısı...
Ulusal kimlik...
Estetik...
Hiçbirini düşünmüyoruz, paradan ve yağmadan gayrı hiçbir tasamız yok.

Mimarları 1970'lerde dinlemedik, İstanbul'da 1980'lerin cehennemi yaşanıyor. Bu kez uyarılara kulak veren olacak mı? Toplum; tarihini, doğasını, kimliğini, kent estetiğini savunabilecek düzeye erişti mi?"

31%20Temmuz%201988.jpg

31 Temmuz 1988

17%20Aral%C4%B1k%201992.jpg

17 Aralık 1992


"Üçüncü köprü projesine hayır" – 28 Kasım 1993
"Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın İstanbul Boğazı'na köprü projesiyle ilgili açıklamasına İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi sert tepki gösterdi. Şube açıklamasında, köprünün İstanbul'un son yeşilini de yok edeceği gibi bazım kesimlere rant sağlayacağı belirtildi.

(...) '3. boğaz köprüsünün yeri olarak gösterilen kentin kuzeyi tanımı, boğazın iki tarafında da tüm tahribata rağmen hala kalabilen yeşil alanlar olsa gerekir. Bağlantı yolları ,le birlikte 3. köprü bu yeşil alanların ve su havzalarının tümüyle tahribine yol açacaktır. Sorun yalnızca köprü ayakları ile yollar için kaç metre genişlikte orman alanının kesileceği değildir. 3. köprü demek yasalş ya da kaçak yapılaşmanın bu alanda yoğunlaşması yeni rantlar pahasına İstanbul'un akciğerlerinin tümüyle tahribi demektir.'"



"SHP'li bakan üçüncü köprüyü savundu" – 3 Aralık 1993
"Bayındırlık ve İskan Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, İstanbul Boğazı'na üçüncü köprü yapılmasına İstanbul yerel yönetimleri ve mimarların karşı çıktığını, bu nedenle köprünün yapılmadığını belirterek, 'Ama üçüncü köprünün gelecekte büyük bir ihtiyaç olacağı bilinci ile hazırlık yapıyoruz.' dedi.

(...) Kumbaracıbaşı, 'Biz, kentin asıl sahibi olan yerel yönetimlerimize, demokratik kuruluşlarımıza saygılıyız. Onun için köprü yapmıyoruz' dedi.

(...) 'Bunu niçin yapıyoruz? Bugün mevcut iki köprümüz sıkıntılı noktaya doğru geliyorlar. İstanbul'un nüfusu yılda 400 bin artıyor. Bu artış geometriktir. Bundan sonraki yıllarda bu artış 500 bin, 6u00 bin olabilir. Dolayısıyla İstanbul, 10 yıl sonra nüfusu 20 milyona yaklaşan bir kent olacaktır. Bu kentin ihtiyaçlarının şimdiden düünülmesi ve planlanması gerekiyor.

Kendilerinin yaptığı hesaba göre üçüncü köprünün 2004 yılında bitirilmiş ve hizmete girmiş olması gerektiğini belirten Kumbaracıbaşı, köprünün 2004 yılında birmiş olması için yapımına 2000 yılında başlamak gerektiğini söyledi."

22%20Aral%C4%B1k%201993.jpg

22 Aralık 1993


3 Ocak 1994

20%20Mart%201995.jpg

20 Mart 1995


"Üçüncü köprü bir cinayettir!" - 2 Mayıs 1995 (Semih S. Tezcan)
"Üçüncü köprü, toplu taşıma aleyhine gelişen bu kısır ve ters döngüyü daha da körükleyecek, özel taşımacılığı teşvik edecek ve İstanbul ulaşımının içine düştüğü çıkmazdan kurtarılmasına hiçbir katkı sağlamayacaktır. Halbuki, üçüncü köprü için sarf edilcek parayı, İstanbul'un raylı sistemine yatırırsak özel otomobillere yeni sürat yolları yapmak yerine duraklarda bekleyen perişan yolculara hizmet götürmüş oluruz."



"Üçüncü Köprü mü?" - 24 Temmuz 1997 (Orhan Bursalı)
"Şu kentte 1 milyon kadar kayıtlı otomobil var. kaba bir hesapla her gün bir milyon kişi otomobil üzerinde seyrediyor, denebilir. Şehir hatları gemileri ve deniz otobüsleriyle iki yaka arasında gidip gelenleri saymazsak, kentte rahat, insanca, uygarca ulaşımın en kaliteli aracı ne yazık ki hala otomobil.

(...) Gerçi, trafik sıkışıklığı da giderek otomobilin yulaşımda kalite saltanatını zorluyor. Ama, insanlara başka seçenek sunmazsanız, her şeyi göze alacak ve otomobili içinde -hapis- kalmayı tercih edecektir.

(...) Köprü gerekiyorsa tabii ki yapılacaktır. Üçüncüsü de beşincisi de yapılır. Ancak köprü yapımı , gerçek bir isteğe yanıt, bir soruna çözüm olmalıdır. Üçüncü köüprü, İstanbul için zahiri bir taleptir. Siz öncelikle 9-10 milyon insanı taşıyacak bir çözüm üretin. (...)"



"Boğaz'da Cinayet" – 25 Temmuz 1997 (Ergun Balcı)
"Dünyada eşi olmayan Boğaziçi'ni elbirliği ile zaten katlettik. Bu doğa harikasını kendimize benzettik.

Şiimdi katliamın daha da geniş boyutlara yayılması, bir zamanlar 'dünyanın incisi' olan Boğaziçi'ne öldürücü darbenin vurulması gündemde.

Devlet Planlama teşkilatı (DPT), İstanbul Boğazı'na üçünüc köprü için etüd çalışmalrına onay verdi.

DPT'nin bize göre 'katliama onay' anlamına gelen bu kararı, ateşli bir tartışmayı başlattı. Boğaz'a üçüncü köprü yapılmasını savunanların başında gelen İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Sayın Bedrettin Dalan, verdiği demeçte 'Köprü yapılmasını istemeyen insanların dünyadan haberleri yok. New York'ta 47 köprü var. bizde ise koskoca şehri iki köprü mahkum ettiler.' demiş.

(...) Büyükşehir Belediye Başkanı 'Tayyip Erdoğan' Dalan'ın gösteremediği basireti ve duyarlılığı sergileyerek Boğaz'a köprü yapılmasına kesinlikle karşı olduğunu, tüpgeçit istediklerini açıkladı.

Tayyip Erdoğan, bu tutumunu kararlılıkla sürdürürse, sağcısı ya da solcusu ile bu şehrin üzerine titreyen, tüm İstanbul hemşehrilerinin desteğini arkasına alır."





"Üçüncü köprüye hayır" – 5 Eylül 1997
"Belediye başkanından yurttaşına, bilim adamından meslek odasına dek bütün İstanbulluların karşı çıkmasına rağmen İstanbul'a 3. bir boğaz köprüsü yapılmasının Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararları arasında yer almasına tepkiler artarak sürüyor.

(...) İlk olarak İstanbul'un kuzeyine yapılması planlanan 3. boğaz köprüsüne, kentin akciğerleri sayılan son yeşil alanları da yok edeceğinden bir süre ses çıkmadı. Ancak REFAH-YOL hükümeti döneminde de gündeme getirilen 3. köprü konusunun, yeni hükümetin de gündeminde olmasıbu konuda partiler üstü bir politikanın olduğunu orataya koyuyor.

Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan dün yaptığı açıklamada, '3. boğaz köprüsü kalıcı bir çözüm değildir' görüşünü savunarak 3. köprüye karşı olduklarını belirtti."

9%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg

9 Eylül 1997

11%20Eyl%C3%BCl%201997.jpg



"Dördüncü köprü planlanıyor" – 5 Ekim 1997
"İstanbul Boğazı'nda kentin her iki yakasındaki ulaşımı rahatlatmak için öngörülen 3. köprü yapılmadan dördüncü köprünün planlandığı belirtildi.

Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Turgut, üçüncü köprüye karşı hukuki mğcadele başlatacaklarını belirtti. (...)"

13%20A%C4%9Fustos%201998.jpg


13%20A%C4%9Fusto%2019982.jpg


"Erdoğan'ın gözü ormanlarda" – 13 Ağustos 1998 (Oktay Ekinci)
"Beykoz ve Sarıyer ormanlarının SİT ilan edimesine dava açan İstanbul Büyükşehir Beledye Başkanı Recep tayyip Erdoğan, şimdi de aynı ormanların korunması için kendi nazım planında bile reddedilen 'kuzey çevre yolu' ve 'kuzeyden 3. köprü' önerilerine açık destek veröeye başladı.

'Gebze-Çorlu hattını birbirine bağlayacak en kuzeyde bir çevre yoluyla köprü düşünülürse buna sıcak bakabilirim' (Milliyet-6 Ağutos 1998) Bu sözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait.

(...) Nitekim şu 'sıcak bakabilirim' dediği kuzeydeki 3. çevre yolu ve 3. köprü projesi de 1995'te onayladığı aynı nazım planda kendi kadrolarınca 'kesin olarak' reddedilmişti.

(...) şimdi bütün bunlar da gösteriyor ki seçimler yaklaştıkça Recep Tayyip Erdoğan 'gerçek eğilimleri' ve 'İstanbul'a bakışı' konusunda artık sürekli 'açık' verecek. Çünkü asıl oy tabanı, İstanbul'un ormanlarındaki, su havzalarındaki ve tarım alanlarındaki 'kaçak kentleşmeyi' bir yaşam biçimi ve temel gelir kaynağı haline getirenler."


"3. köprüye ilk adım" – 6 Kasım 1998
"Yap-işlet-devret modeline göre inşa edilmesi planlanan üçüncü köprü, çevre yolları ile birlikte 700 milyon dolara mal olacak. 14 yıl süreyle işletildikten sonra Karayolalrı'na devredilecek 3. köprünün, 1. ve 2. köprüler arasında yapılması ağırlık kazandı."


4 Aralık 1998

18%20Nisan%201999.jpg


18%20Nisan%2019992.jpg


"3. Köprü Dayatması ve Gerçekler..." - 18 Nisan 1999
"3. Boğaz Köprüsü Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu tarafından Arnavutköy-Vaniköy arasında, enerji nakil hattının birkaç yüz metre ötesinden geçirilmek istendi. Her iki yakadaki tarih, kültür ve doğa değerleri doğrudan ve dolaylı bir şekilde tahribata uğrayacaktı. Yapılan avan projeye göre köprünün, yeni karayolu bağlantıları, viyadükler ve tünellerle tehdit ettiği ve bir kızmını da yok edeceği alanların bazıları şöyle:
- Vaniköy-Kandilli öngörünüm bölgesi (SİT alanındaki tarihi yapılar, koruluklar), Sevda Tepesi ve çevresi, Kandilli Kız Lisesi, Hekimbaşı ve çevresi
- Büyük ve Köüçük Çamlıca Tepeleri
- Arnavutköy öngörünüm bölgesindeki tarihi köy dokusu (SİT alanındaki) ve kültür varlıkları
- Ayazma, koruluk alanlar, Ulus Parkı çevresi"

4%20Haziran%202002.jpg

4 Haziran 2002

"Üçüncü Köprü Sevdası" – 15 Haziran 2002 (Güngör Evren)
"Durup durup üçüncü köprü diye tutturanlar (çevreler mi, odaklar mı desem) için köprü, sanki dayanılmaz bir tutku... Konunun yeniden ve tekrar tekrar gündeme getirilmesini başka başka türlü açıklayabilmek olanaksız. Bu tutkuya kendilerini kaptıranlar ortada gözükmeseler bile, bunların kimler olduklarını tahmin etmek pek de güç değildir. Plan ve programlar bağlamında sonuca varmış bir durum yokken devlet yetkililerinin böylesine önemli yatırımların hizmete girecekleri tarihi verebilmeleri ilginç ve düşündürücüdür.

Konu çok irdelenmiş ve konuşulmuştur. İstanbul Boğazı'nda karayolu köprüsünün gereksizliği olanca açıklığı ile ortaya konulmuştur. Tam demiryolu tüp geçisini gerçekleşme aşamasına yaklaşırken bu kadar ısrarla yeniden gündeme getirildiğine göre, boğaz geçişine ilişkin bazı gerçekleri bir kez daha anımsatmak kaçınılmaz olmaktadır. (...)"



"Tüp geçiş aldatmacası" – 4 Nisan 2003
"Büyükşehir ile Kaayolları arasında imzalanan Harem-Kartal raylı sistem inşaatıyla ilgili 'Çevre Protokolü'mde, üçüncü bir köprünün inşası, kamuoyunun tepkisini çekmemek için 'Boğaz'a üçüncü karayolu geçisi' olarak tanımlandı.

"Boğazları izleme sistemi devrede" – 2 Temmuz 2003
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Boğazı'nda iki köprü arasına üçüncü bir köprü istemediklerini, 2004'ün ilk çeyreğinde İstanbul Boğazı'ndan tüp geçisin temelini atacaklarını söyledi. Erdoğan, 'Üçüncü köprü yapılacaksa, bu adımı en kuzeyden, Anadolu ve Rumelikavağı arasındaki en uygun bölgeden atacağız ve yolu da Tekirdağ Limanı'na bağlayacağız' dedi."

29%20Nisan%202004.jpg


"Orman katliamına 'köprü'" - 29 Nisan 2004
"Kamulaştırma maliyetinin düşürülmesi için güzergahı değiştirilen üçüncü köprü 'akciğerleri' yok edecek. Polonezköy ve Belgrad ormanlarının talan edilmesine neden olacak üçüncü köprü projesi arazi sahiplerine de büyük rant yaratacak. Çevreciler üçüncü köprüye nereye yapılırsa yapılsın karşı."

25%20A%C4%9Fustos%202004.jpg

25 Ağustos 2004



24 Ağustos 2009

13%20Eyl%C3%BCl%202009.jpg

13 Eylül 2009

31%20Ocak%202012.jpg

31 Ocak 2012

2015'te tamamlanması hedeflenen 3. Boğaz Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu projesinin Odayeri - Paşaköy kesiminde yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem, Edirne'den İzmit'e kadar yolcu taşıyacak. Marmaray ve İstanbul Metrosu ile entegre edilecek raylı sistemle Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine bağlanacak. Seneler boyunca İstanbul için bir felaket olacağı belirtilen köprünün temelleri 29 Mayıs'ta, İstanbul'un Fethi'nin yıldönümünde atıldı...


Ellerine saglik...
 
burada laf ile icraat olmuyor çok sayın hanımlar...

çözüm çok basit...

Begenmiyorsanız alırsınız koltugundan aşagı..

İşte sadece bu kadarcık... :cool:
 
Koltuktan asagi gitmekle olmuyor. Insanlardaki siyasetci hayranligi zihniyetinden kurtulmak lazim. Yoksa yolunmaya mahkumuz kim gelirse gelsin.:KK51:
 
Back