- Konu Sahibi turkmengelini
-
- #1
merhaba,
ben nişanlanana kadar hep 45 kilo civarıydım. bu arada boyum 1.62
sonra son sınıfta nişanlandım, depresyona girdim, ilaçlar, vs, hep 55 kilo olayım diye dua eden ben, bir gün denk gelen bir tartıya bir çıktım, 59 kilo olmuştum! o yaz telaşlandım ama pek takmadım. mezun olunca bir sene evde bekledim. annemle günlere gider, yer içer yan gelip yatardım. her gün başka diyete başlar, hafta dolmadan bozardım. elma diyeti, protein, montignac.... hiç birine devam edemedim. 1-2 kilo veriyor, geri 2 katını alıyordum. komşumuz "kız az ye, gelinliğe giremeyeceksin" derdi. giremedim de gelinlik bakma faslı kabus gibi geçti. ben 65 kilo olmuştum, kocaman bir göbeğim vardı ve maalesef modacılar gelinlikleri hep 36 beden dikmişti. biz de mübarek annemin kızlar takımıyla 7-8 kişi geziyoruz gelinlikçileri. son girdiğimiz mağazada bir gelin adayı daha vardı. gıcık! üflesen uçacak her giydiği cuk oturuyor. ben ona dikkat etmemeye çalışıyorum. bir model çok hoşuma gitti. şöyle basene kadar oturup alttan açılıyor. deneyim dedim. ne alttan açılması ayol, üstten göğüslerimden bile geçemedi.
sonra ne göreyim, öbür kız o gelinliği giymiş kuğu gibi süzülüyor ortada. ağladım çıktım oradan.
pekiii, akıllandım mı? HAYIR...
Düğünde erkek tarafı "gelin hamile" demiş. Allahtan 10 ay oldu hala bebek yok:) laflarıyla kaldılar.
evlendim, köyde öğretmeniz ikimiz de. doğudayız, sebze yok... et, hamur işi... yağlı çörekler, bazlamalar, ekmekler, tereyağları....
tartı 71i vurdu...eşim dalga geçiyor artık "tabakları ayıralım, sen kilo aldıkça ben veriyorum" diye.
"koca kadınlara benzedin" diyor. haklı çünkü selülitler karnıma kadar çıktı...
çok uzattım. 1,5 ay önce ağır ateşle hastalandım. tıpta yattım1 hafta. kollarımla damarlar kuruyunca delinmekten, hemşireye serumun alternatifi yok mu diye sordum. "GÜNDE 3 LT SU İÇEBİLİR MİSİN?" dedi. düşünmeden kabul ettim. ve içtim. vücudumda ağır enfeksiyon vardı ve ateşim 39dan düşmüyordu. 5 gün boyunca, her gün 3,5 ltye yakın su içtim. midem hastane yemeğini kaldırmadı, eşime fındık, leblebi aldırdım. bol meyve yedim aralarda. zaten akşam 6 da yeniyordu yemek sonra bir şey yoktu. neyse, yattığım süre boyunca sadece ateş takibi yaptılar anlamak için. ve 5 gün sonunda enfeksiyon sıfırlandı. idrar yollarında, alt tarafta, boğazımda,vs. hepsi bitti. doktorlar su içtiğin için dediler. hiç ilaç kullanmamıştım. bu arada göbeğim gitmişti. abartmıyorum. hastaneden çıkarken eteğim bollaşmıştı bile.
eve gidince tartıldım, 66 kilo! su kaybıdır dedim.
evde de düzenimi sürdürdüm. en az 2 litre suyu mutlaka bitirdim. ama zayıflamak aklımda yoktu. iştahımı da kesiyordu gerçi su. ben ilaç kullanmamak için içiyordum. bol bol fındık+leblebi+meyve yedim. bir de akşam yemeğini midem kaldırmıyordu. öğle arası yiyor, 4 gibi de yoğurt falan yiyordum.
geçen hafta tartıldım, 64 kilo. bu sabah 63 olmuşum:)
asıl önemli olan şu: artık hastalanmıyorum. grip, boğaz ağrısı, akıntı, altta sıkıntı falan kalmadı. üniv. sonda 58 kiloyken aldığım, kilo alınca rafa kalkan montumu giyiyorum ve rahat oluyor. sıkmadan. ki o montu evleneceğim zaman getirmek istememiştim çünkü giydiğimde kollar gergide kalıyordu. öndeki 1 karış açıklıktan bahsetmiyorum bile.
2 ay sadece 2 ay önce aldığım 46 beden etek artık giyince yer düşüyor ve şu an 40 beden eteklerim artık ta göğsümün altında değil, olması gerektiği gibi kalçamda duruyor.üstüne dökülen göbeğimin yerinde yeller esiyor. hala var tabi ama ne derler, ayva göbeği:))
nasıl oldu?
eski hayatımdan fark şu:
günde 3 lt su
akşam 6 dan sonra meyve bile yememek.
bu arada selülit mi? o da ne
bir şey farkettim. ben en çok, her zaman yeme imkanım olmayan şeylere kıtlıktan çıkmış gibi saldırıyorum. çocukluktan kalma da olabilir. hani çikolatalar misafire saklanırdı, bayramda onlara tuttuktan sonra dişler çürümesin,vs. diye hemen vitrinin üstüne kalkardı. tüm bunlar içimde doymamış bir çocuk bırakmış meğer.
evde şöyle bir dolaştım. en çok ne yemek istiyorum, neyi görünce dayanamıyorum diye. baktım tahin helvası çok çekici. eşimi yolladım, en büyük teneke kutu var ya, daire şeklinde. ondan aldırttım. bir iki gün saldırdım, baktım bir yere kaçmıyor:)) inanır mısınız, eskiden şu küçük kalıplar iki günde biterdi, gizli gizli kaşıklardım. ama 6 ay gitti o helva. sonunda tadı kötü oldu da attım. böreğe dayanamazdım. nişanlıyken de. annem kiloma kızıyor diye, gizlice mutfağa gider, lop diye tıkardım koca dilimi ağzıma. tam 2 tepsi börek yaptım. evde eşimle iki kişiyiz. koydum tezgaha. " istediğim zaman yerim" dedim. arada bir iki dadandım, baktım çok da matah bir şey değilmiş. bıraktım.
bimde 20 krşa gofretler var hani. en sevdiğim bitterinden aldım sürüyle. zaten 2 lira verseni,z 10 gofretiniz oluyor:) koydum masamın çekmecesine. "istediğim zaman yiybilirim. bitince yine alırım. o da biterse yine alırım" dedim. ilk aldığım bitmedi.
çikolataya dayanamazdım. hobbynin küçükleri var. pembe olan. ya marka yazıyorum ama anlaşılsın diye. yanlış anlamayın. ondan bir torba aldım. içinde baya var. onu da bir kaseye koydum, masada. "istediğin kadar ye."
vs.vs.
ben, içimdeki çocuğun, o aç bebenin gözünü doyurdum önce. canım ne çekiyorsa, bütçem el verdiğince yaptım, bir kenara koydum. sonunda içimdeki aç canavar anladı ki, yiyecekler hiç bir yere gitmiyor. o tepsinin hepsini şimdi yememe gerek yok. çikolata biterse yine alırım.vs.
şimdi hiç aç kalmıyorum evde. sürekli atıştırıyorum. ama bu kelimeye dikkat: atıştırıyorum. tıkınmıyorum artık. arada bir avuç leblebi, bir ısırık gofret, bir portakal, canım mı çekti, kocaman bir pasta yapıyorum. dolaba koy, canın çekerse yersin diyorum. arada bir çatal alıyorum. okuldaki öğrencilerin nasibi oluyor çoğu kez.
midemizi doyurmak kolay. insan midesi yumruğu kadar yiyecekle doyar. dengeli beslenirse.
önemli olan gözünü doyurmak yeğen
ben nişanlanana kadar hep 45 kilo civarıydım. bu arada boyum 1.62
sonra son sınıfta nişanlandım, depresyona girdim, ilaçlar, vs, hep 55 kilo olayım diye dua eden ben, bir gün denk gelen bir tartıya bir çıktım, 59 kilo olmuştum! o yaz telaşlandım ama pek takmadım. mezun olunca bir sene evde bekledim. annemle günlere gider, yer içer yan gelip yatardım. her gün başka diyete başlar, hafta dolmadan bozardım. elma diyeti, protein, montignac.... hiç birine devam edemedim. 1-2 kilo veriyor, geri 2 katını alıyordum. komşumuz "kız az ye, gelinliğe giremeyeceksin" derdi. giremedim de
sonra ne göreyim, öbür kız o gelinliği giymiş kuğu gibi süzülüyor ortada. ağladım çıktım oradan.
pekiii, akıllandım mı? HAYIR...
Düğünde erkek tarafı "gelin hamile" demiş. Allahtan 10 ay oldu hala bebek yok:) laflarıyla kaldılar.
evlendim, köyde öğretmeniz ikimiz de. doğudayız, sebze yok... et, hamur işi... yağlı çörekler, bazlamalar, ekmekler, tereyağları....
tartı 71i vurdu...eşim dalga geçiyor artık "tabakları ayıralım, sen kilo aldıkça ben veriyorum" diye.
"koca kadınlara benzedin" diyor. haklı çünkü selülitler karnıma kadar çıktı...
çok uzattım. 1,5 ay önce ağır ateşle hastalandım. tıpta yattım1 hafta. kollarımla damarlar kuruyunca delinmekten, hemşireye serumun alternatifi yok mu diye sordum. "GÜNDE 3 LT SU İÇEBİLİR MİSİN?" dedi. düşünmeden kabul ettim. ve içtim. vücudumda ağır enfeksiyon vardı ve ateşim 39dan düşmüyordu. 5 gün boyunca, her gün 3,5 ltye yakın su içtim. midem hastane yemeğini kaldırmadı, eşime fındık, leblebi aldırdım. bol meyve yedim aralarda. zaten akşam 6 da yeniyordu yemek sonra bir şey yoktu. neyse, yattığım süre boyunca sadece ateş takibi yaptılar anlamak için. ve 5 gün sonunda enfeksiyon sıfırlandı. idrar yollarında, alt tarafta, boğazımda,vs. hepsi bitti. doktorlar su içtiğin için dediler. hiç ilaç kullanmamıştım. bu arada göbeğim gitmişti. abartmıyorum. hastaneden çıkarken eteğim bollaşmıştı bile.
eve gidince tartıldım, 66 kilo! su kaybıdır dedim.
evde de düzenimi sürdürdüm. en az 2 litre suyu mutlaka bitirdim. ama zayıflamak aklımda yoktu. iştahımı da kesiyordu gerçi su. ben ilaç kullanmamak için içiyordum. bol bol fındık+leblebi+meyve yedim. bir de akşam yemeğini midem kaldırmıyordu. öğle arası yiyor, 4 gibi de yoğurt falan yiyordum.
geçen hafta tartıldım, 64 kilo. bu sabah 63 olmuşum:)
asıl önemli olan şu: artık hastalanmıyorum. grip, boğaz ağrısı, akıntı, altta sıkıntı falan kalmadı. üniv. sonda 58 kiloyken aldığım, kilo alınca rafa kalkan montumu giyiyorum ve rahat oluyor. sıkmadan. ki o montu evleneceğim zaman getirmek istememiştim çünkü giydiğimde kollar gergide kalıyordu. öndeki 1 karış açıklıktan bahsetmiyorum bile.
2 ay sadece 2 ay önce aldığım 46 beden etek artık giyince yer düşüyor ve şu an 40 beden eteklerim artık ta göğsümün altında değil, olması gerektiği gibi kalçamda duruyor.üstüne dökülen göbeğimin yerinde yeller esiyor. hala var tabi ama ne derler, ayva göbeği:))
nasıl oldu?
eski hayatımdan fark şu:
günde 3 lt su
akşam 6 dan sonra meyve bile yememek.
bu arada selülit mi? o da ne
bir şey farkettim. ben en çok, her zaman yeme imkanım olmayan şeylere kıtlıktan çıkmış gibi saldırıyorum. çocukluktan kalma da olabilir. hani çikolatalar misafire saklanırdı, bayramda onlara tuttuktan sonra dişler çürümesin,vs. diye hemen vitrinin üstüne kalkardı. tüm bunlar içimde doymamış bir çocuk bırakmış meğer.
evde şöyle bir dolaştım. en çok ne yemek istiyorum, neyi görünce dayanamıyorum diye. baktım tahin helvası çok çekici. eşimi yolladım, en büyük teneke kutu var ya, daire şeklinde. ondan aldırttım. bir iki gün saldırdım, baktım bir yere kaçmıyor:)) inanır mısınız, eskiden şu küçük kalıplar iki günde biterdi, gizli gizli kaşıklardım. ama 6 ay gitti o helva. sonunda tadı kötü oldu da attım. böreğe dayanamazdım. nişanlıyken de. annem kiloma kızıyor diye, gizlice mutfağa gider, lop diye tıkardım koca dilimi ağzıma. tam 2 tepsi börek yaptım. evde eşimle iki kişiyiz. koydum tezgaha. " istediğim zaman yerim" dedim. arada bir iki dadandım, baktım çok da matah bir şey değilmiş. bıraktım.
bimde 20 krşa gofretler var hani. en sevdiğim bitterinden aldım sürüyle. zaten 2 lira verseni,z 10 gofretiniz oluyor:) koydum masamın çekmecesine. "istediğim zaman yiybilirim. bitince yine alırım. o da biterse yine alırım" dedim. ilk aldığım bitmedi.
çikolataya dayanamazdım. hobbynin küçükleri var. pembe olan. ya marka yazıyorum ama anlaşılsın diye. yanlış anlamayın. ondan bir torba aldım. içinde baya var. onu da bir kaseye koydum, masada. "istediğin kadar ye."
vs.vs.
ben, içimdeki çocuğun, o aç bebenin gözünü doyurdum önce. canım ne çekiyorsa, bütçem el verdiğince yaptım, bir kenara koydum. sonunda içimdeki aç canavar anladı ki, yiyecekler hiç bir yere gitmiyor. o tepsinin hepsini şimdi yememe gerek yok. çikolata biterse yine alırım.vs.
şimdi hiç aç kalmıyorum evde. sürekli atıştırıyorum. ama bu kelimeye dikkat: atıştırıyorum. tıkınmıyorum artık. arada bir avuç leblebi, bir ısırık gofret, bir portakal, canım mı çekti, kocaman bir pasta yapıyorum. dolaba koy, canın çekerse yersin diyorum. arada bir çatal alıyorum. okuldaki öğrencilerin nasibi oluyor çoğu kez.
midemizi doyurmak kolay. insan midesi yumruğu kadar yiyecekle doyar. dengeli beslenirse.
önemli olan gözünü doyurmak yeğen
Son düzenleme: