Adım adım sormuşsunuz adım asım acıklayalım madem.
Şimdi bazı sanatçılar (!) "herşey çok güzel olacak" etiketiyle nara atıyor sosyal medyada. İki nokta var çözemediğim.
Birincisi, iktidar partisini destekleyen ünlüler "yalaka, saray bilmem nesi" diye yaftalanırken diğer taraftakiler neden "fikir belirtme özgürlüğü" olarak adlandırılıyor.
Bu çifte standart daima midemi bulandırmıştır.
Aslında burada uzun uzun sanat tarihinden bahsedilebilir ama sizin takıldıgınız nokta o degil. Konunun özüne geleyim ben o yüzden. "Bitaraf olan bertaraf olur" düsturunu benimsendigi bi yönetim altında olduğumuz için olabilir mi acaba?
Sanatçıların emrivakiler ile çagırıldıkları tuhaf yemekler sizi hic rahatsız etmiyo mu mesela? Ben merak ediyorum huzura çıkınca bend the knee falan da diyolar mı?
Ki sıkıyosa diz çökme. Ertesi sabaha gözünü hangi örgütle iliskilendirilerek açacaksın, hangi konserin belediyenin son dakika verdigi izni geri çekmesiyle iptal edilecek, oyunu sergileyeck bi tane salon bulabilecek misin, sergilerine taşlı sopalı saldırılar mı düzenlenecek, hakkını vereceğin projenin auditionuna bile katılamayacak mısın... ne gelecek başına?
Bunları düşünmek insan olmanın, bu risklere ragmen bi sanatçı ve sevilen bi insan olarak toplum üstündeki etkinin bilince olmak ve kendi bildiginden şaşmamak ise cesur ve karakterli olmanın gereği.
O yüzden fikir belirtme özgürlügü dediginiz sey de her zaman muhalif ve cesaret isteyen bi kavram olmuştur, zira iktidarlar fikirleri sevmezler, onların işi kendi doğrularını dayatmaktır. Sanatçı ise devir kimin devri olursa olsun, devri olmayanların sesini duyurur. Bu yüzden halkın sanatçıları, sarayların ise soytarıları olur.
Ha sen o davetleri aldıgında bundan benim payıma da illa ki bi seyler düşer diye kıvılcımlar çaktıysa gözünde söyle bi açar bakarsın tdk'ya, bi de görürsün ki yalaka kelimesi de tam oturmuş üstüne soytarı da.
Ama içinize sinecekse şunu da ekleyeyim, o gonderilerin sahiplerinin hepsi elbette samimi degil. Samimi olanların bi kısmı ise cesaretlerini cok da uzun vadede koruyamayacaklar. İkinci kısım icin diyecek fazla bi sey yok, korku zayıflık da olsa insani neticede. İlk kısım için ise fırsatçılığı ata sporu haline getirmek kimin düsturu ise ona kızmak lazım sanıyorum.
İkincisi ise, ne oluyor bu tayfaya? Bu sanatçı bozuntuları, bu zamana kadar neyin zorluğundalardı da şimdi 'herşey çok güzel olacak'?
Bunu cidden merak etmekteyim.
Soğanın kilosu dert mi oldu onlara? Sanmam. 20 lira olsa etkiler mi onları? Hayır. Dertleri de bu değilki zaten. Ülkeye ne gibi bir katkıları varki.
Bu kısım daha da ilginç geldi. İktidarı destekleyene olumsuz, desteklemeyenlere olumlu yorumlar yapılmasını çifte standart olarak gördügünüzü ve midenizin bulandıgını söyledikten iki satır sonra ne işe yarar ki bu sanatcı bozuntuları diyecek noktaya siz nasıl geldiniz, hadi ikiyüzlü demiyelim ama tutarsız degil mi bu tavrınız?
Herkes soğanın kilosuna takılmak zorunda degil tabi ki. Ekonomik kriz, onların da is hacminin daralması, sektörlerinin kücülmesi de bi sorun. İstanbul gibi bi sehrin kaynaklarının verimli degerlendirilmeyip peşkeş çekilmesine bozulmuş olabilirler. Ya da sadece ülkelerinde hukukun ve demokrasinin işlememesi güvensizlik ve adaletsizlik duygusu yaratmıştır.
Keske biraz sizde de yaratsa. Sandık kurullarının olusturulmasına iliskin tam kanunsuzluk itirazından bulunma süresi mart bası itibariyle dolmusken secimi kaybedince süresinden sonra yapılan bi itirazla ysk'nın yıllar içinde olusturdugu yerleşik ictihatı tuzla buz etmeleri huzurunuzu kacırırdı mesela. Bugun secim kanun ve yönetmeliklerinde yazan maddelerin uygulanacagına güvenemezseniz yarın bi köse basında gaspa ve tecavüze ugradıgınızda ceza kanununda yazanların uygulanacagına da güvenemezsiniz cünkü.
Mevcut iktidar zaten devam etmekte, ne değişecek İmamoğlu olsa Yıldırım olsa veya başkası.
Bu kadar neden abarttılar acaba.
Hele bazı çapsızların İmamoğluna Atatürk benzetmesi yapması. Vatan elden gidiyor da İmamoğluna mı muhtacız şuan anlamadımki.
Bu kadar önemsizse yeniden secim gibi maliyetli ve ayrıstırıcı bi işe girişmeyip hakkıyla kazanana mı bıraksalardı acaba? Yukarıda da anlattım, hukuk, adalet, güvenilirlik, yönetimi belirleyebilme hakkı size bi sey ifade ediyo mu? Muhalefetin iradesine yapılan darve darbeden sayılmıyor mu? Tankla degil haksız sekilde alınmıs bi kurum kararıyla yapılınca darbe olmuyor mu yoksa?
Son olarak vatanlar 1900lü yılların başındaki gibi batmıyor artık. Söyle bi komsularımıza bakın, biraz güney Amerikada biraz Afrikada gezinin vatan nasıl batıyo kendi gözlerinizle görün, sonra da anlayın insanlar neden bi kurtarıcıya ihtiyacımız oldugu fikrine kapılıyorlar.