- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Son Facebook iletisi yürekleri parçaladı...
Türkiye'nin, "Oğlum Atakan için yaşamak istiyorum" sözleriyle tanıdığı ve uzun süre lösemi tedavisi gören 32 yaşındaki İzmirli bankacı Gamze Akbaş, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Akbaş'ın yazdığı son notlar ise yürek parçaladı.
Gamze’nin en son Facebook profilinden, "Üç gün oldu, yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ’Annecim bu sefer tam iyileş’ ahh yavrum benim en çok istediğim bu. Ayakta durmak. Başka şans bırakılmadı" paylaşımında bulunduğu ortaya çıktı.
Oğluna yazdığı mektupla tanındı
Türkiye, lösemi hastası İzmirli bankacı Gamze Akbaş'ı, 3 yaşındaki oğlu Atakan'a yazdığı mektuptaki, "Ölmek istemiyorum, Atakan'ın büyüdüğünü görmek istiyorum" feryadıyla tanımıştı. Türkiye o anne için seferber oldu. 20 bine yakın kişi kan vermek için sıraya girdi. Akbaş için, uygun kemik iliği İtalya'da bulunmuş ve genç anneden gelen haber Türkiye'yi sevince boğmuştu.
Bağışıklık sistemi çöktü
Ancak 32 yaşındaki Gamze Akbaş'tan kötü haber geldi. 15 gündür, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, akciğerindeki rahatsızlık nedeniyle tedavi gören Akbaş dün hayatını kaybetti.
Çok mücadele etti ama başaramadı
Eşinin 2012 yılındaki ilik naklinin ardından taburcu edildiğini ancak vücudunun iliği kabul etmesinde sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Akbaş, "İlik yüzde 100 uyumlu olmasına rağmen vücuda tam uyum sağlayamadı. Bağışıklık sistemi giderek gücünü yitirdi. 15 gün önce akciğer enfeksiyonu geçirdi ve tekrar hastanede kalmaya başladık. Çok mücadele etti ancak başaramadı" dedi.
Gamze Akbaş'ın cenazesi Cuma günü öğle namazı sonrası İzmir Karşıyaka Ali Gültekin Camisi'nden kaldırılacak.
Son notları yürek parçaladı
Gamze Akbaş'ın son yazdığı notlar yürek parçalıyor... O notta şu ifadeler yer aldı:
“3 gün oldu yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ‘Annecim bu sefer tam iyileş’ dedi. Ahh yavrum benim en çok istediğim bu, ayakta durmak. Ama başka şans bırakılmadı.”
Akbaş’ın oğluna yazdığı bir diğer notta ise şu sözler vardı:
“İsteğim şudur üç kişilik hayatta paylaştığımız anlar evdeki kahkahalar. Atakan’ın verdiği neşeye ortak olmak çok mu? Daha Cuma günü taburcu olmadım mı? Yine yatırdılar. Soframız, oğlumla paylaşımlar, evimiz. Yine ayrıldım. Hissettiğim duygu kötü. Çıkarken söz verdim inan ki sadece tedaviye gidiyorum söz gelicem. Yine tutamadım. İnan ben istemedim bee annem inan ki en büyük hayalim en mükemmel anne olmaktı. Özür dilerim. Onu da yapamadım. Sonsuz kere senden çaldığım her an için özür dilerim. Can oğlum, koca yürekli oğlum.”
"Gençliğim gitti anne"
Annesine de notlar yazan Gamze Akbaş, annesine yazdığı son sözlerde ise, “Kader gol atıyor, ben kalecilik yapmaya çalışıyorum. Tükendim. Yine yatırdılar. Annem hani benim gençliğim nerde annem. Ben niye hayata giremiyorum. Bak çıktınız yola dayım, yengem, kuzenlerim herkes kıymetli Mervem’in sözünde olacak. Ben yine köşe yastığı gibi evdeyim. Tedavide bazı sözler kamçıladı beni ama gerçek şu ki 5 yıldır uğraşmaktayız. Sevdiklerimi yıprattım anne, gençliğim gitti anne. Kardeşimin, canımın Ankara'daki düğününe bile gidemedim. Böyle yaşamaya alışsam da gönlüm hep kırık. Şunu duygusal olmayı istemezdim bu hayatta giden gider, kalan kalır lafını kolay yaşamak isterdim. Yolunuz açık olsun canlar” ifadeleri yer aldı.
Türkiye onu bu mektupla tanıdı
Lösemiyle mücadelenin sembol isimlerinden Gamze Akbaş’ın 2012 Şubat ayında yazıp sosyal medyada paylaştığı vasiyet gibi mektubu tüm Türkiye’yi ağlatmıştı. İşte o mektup:
"Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belli ki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti diyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor diyin. İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’um da öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Maalesef kağıt üstündeki gerçekler doğru? Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Evladım tek derdim. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benim de ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim var ki içinden çıkamadığım, nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim. Evet evladım tek derdim. Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin hatta davranacağı da. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği, alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde napar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye. Eskişehir’e gönderirler belki bir süreliğine orası da çok soğuk, keşke annem göndermese, Terleyince atlet değişir mi. Kalbi kırılırsa anlarlar mı, Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi, Anneyi sorduğunda ne cevap verirler, Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı, Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar, Her akşam ılık sütünün içilmesi, Dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı, Günlük taze meyve suyu sıkılır mı mevsim meyvelerinden, Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi, Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü, Değişik kitapları kim araştırır, kim alır peki, Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla, Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir, Gideceği okuldaki eksiklikleri kim fark eder, Emrahım canım sevdiğim, Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer, o özel bir öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der, Evde televizyon seyretmeyip kim aktivete yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün, Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar Atakan’ıma nasıl sabır gösterir, Bir varmış, bir yokmuş Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman Zamansa bazen dost insana, bazen düşman bize düşman oldu. Sana güvenim tam Emrahım canım sevdiğim çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştin ya bana, parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum diye. Hep öyle deli baba ol olur mu o zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki. Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim, Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın diye… Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onu da sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim. Canım annem, canım babam, canım kardeşim hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet… Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı. Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde. Sabahleyin aradın annem. Canım annem dayanamam. Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim. Ateşim var öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun. ’Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana’ dedi. Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına ben sana dayanamam merak etme geçer dedim, geçsin annecim dedin. Dayancan annem diye haykırdım içimden. Yalvarırım yaşama şansı ver… Şu an ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bişi istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrahımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı. Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağımda, biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya birde tabiii Atakan’ım anlamasın durumu diye. Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yine de umut ediyorum."
http://www.acunn.com/haber/turkiye-gamze-akbasa-agliyor/202823
Türkiye'nin, "Oğlum Atakan için yaşamak istiyorum" sözleriyle tanıdığı ve uzun süre lösemi tedavisi gören 32 yaşındaki İzmirli bankacı Gamze Akbaş, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Akbaş'ın yazdığı son notlar ise yürek parçaladı.
Gamze’nin en son Facebook profilinden, "Üç gün oldu, yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ’Annecim bu sefer tam iyileş’ ahh yavrum benim en çok istediğim bu. Ayakta durmak. Başka şans bırakılmadı" paylaşımında bulunduğu ortaya çıktı.
Oğluna yazdığı mektupla tanındı
Türkiye, lösemi hastası İzmirli bankacı Gamze Akbaş'ı, 3 yaşındaki oğlu Atakan'a yazdığı mektuptaki, "Ölmek istemiyorum, Atakan'ın büyüdüğünü görmek istiyorum" feryadıyla tanımıştı. Türkiye o anne için seferber oldu. 20 bine yakın kişi kan vermek için sıraya girdi. Akbaş için, uygun kemik iliği İtalya'da bulunmuş ve genç anneden gelen haber Türkiye'yi sevince boğmuştu.
Bağışıklık sistemi çöktü
Ancak 32 yaşındaki Gamze Akbaş'tan kötü haber geldi. 15 gündür, İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, akciğerindeki rahatsızlık nedeniyle tedavi gören Akbaş dün hayatını kaybetti.
Çok mücadele etti ama başaramadı
Eşinin 2012 yılındaki ilik naklinin ardından taburcu edildiğini ancak vücudunun iliği kabul etmesinde sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Akbaş, "İlik yüzde 100 uyumlu olmasına rağmen vücuda tam uyum sağlayamadı. Bağışıklık sistemi giderek gücünü yitirdi. 15 gün önce akciğer enfeksiyonu geçirdi ve tekrar hastanede kalmaya başladık. Çok mücadele etti ancak başaramadı" dedi.
Gamze Akbaş'ın cenazesi Cuma günü öğle namazı sonrası İzmir Karşıyaka Ali Gültekin Camisi'nden kaldırılacak.
Son notları yürek parçaladı
Gamze Akbaş'ın son yazdığı notlar yürek parçalıyor... O notta şu ifadeler yer aldı:
“3 gün oldu yavrumla kucaklaşalı. Gecesine acil ve yatış. Akşam telefonda ‘Annecim bu sefer tam iyileş’ dedi. Ahh yavrum benim en çok istediğim bu, ayakta durmak. Ama başka şans bırakılmadı.”
Akbaş’ın oğluna yazdığı bir diğer notta ise şu sözler vardı:
“İsteğim şudur üç kişilik hayatta paylaştığımız anlar evdeki kahkahalar. Atakan’ın verdiği neşeye ortak olmak çok mu? Daha Cuma günü taburcu olmadım mı? Yine yatırdılar. Soframız, oğlumla paylaşımlar, evimiz. Yine ayrıldım. Hissettiğim duygu kötü. Çıkarken söz verdim inan ki sadece tedaviye gidiyorum söz gelicem. Yine tutamadım. İnan ben istemedim bee annem inan ki en büyük hayalim en mükemmel anne olmaktı. Özür dilerim. Onu da yapamadım. Sonsuz kere senden çaldığım her an için özür dilerim. Can oğlum, koca yürekli oğlum.”
"Gençliğim gitti anne"
Annesine de notlar yazan Gamze Akbaş, annesine yazdığı son sözlerde ise, “Kader gol atıyor, ben kalecilik yapmaya çalışıyorum. Tükendim. Yine yatırdılar. Annem hani benim gençliğim nerde annem. Ben niye hayata giremiyorum. Bak çıktınız yola dayım, yengem, kuzenlerim herkes kıymetli Mervem’in sözünde olacak. Ben yine köşe yastığı gibi evdeyim. Tedavide bazı sözler kamçıladı beni ama gerçek şu ki 5 yıldır uğraşmaktayız. Sevdiklerimi yıprattım anne, gençliğim gitti anne. Kardeşimin, canımın Ankara'daki düğününe bile gidemedim. Böyle yaşamaya alışsam da gönlüm hep kırık. Şunu duygusal olmayı istemezdim bu hayatta giden gider, kalan kalır lafını kolay yaşamak isterdim. Yolunuz açık olsun canlar” ifadeleri yer aldı.
Türkiye onu bu mektupla tanıdı
Lösemiyle mücadelenin sembol isimlerinden Gamze Akbaş’ın 2012 Şubat ayında yazıp sosyal medyada paylaştığı vasiyet gibi mektubu tüm Türkiye’yi ağlatmıştı. İşte o mektup:
"Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belli ki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti diyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor diyin. İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’um da öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Maalesef kağıt üstündeki gerçekler doğru? Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Evladım tek derdim. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benim de ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim var ki içinden çıkamadığım, nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim. Evet evladım tek derdim. Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin hatta davranacağı da. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği, alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde napar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye. Eskişehir’e gönderirler belki bir süreliğine orası da çok soğuk, keşke annem göndermese, Terleyince atlet değişir mi. Kalbi kırılırsa anlarlar mı, Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi, Anneyi sorduğunda ne cevap verirler, Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı, Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar, Her akşam ılık sütünün içilmesi, Dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı, Günlük taze meyve suyu sıkılır mı mevsim meyvelerinden, Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi, Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü, Değişik kitapları kim araştırır, kim alır peki, Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla, Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir, Gideceği okuldaki eksiklikleri kim fark eder, Emrahım canım sevdiğim, Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer, o özel bir öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der, Evde televizyon seyretmeyip kim aktivete yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün, Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar Atakan’ıma nasıl sabır gösterir, Bir varmış, bir yokmuş Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman Zamansa bazen dost insana, bazen düşman bize düşman oldu. Sana güvenim tam Emrahım canım sevdiğim çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştin ya bana, parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum diye. Hep öyle deli baba ol olur mu o zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki. Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim, Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın diye… Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onu da sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim. Canım annem, canım babam, canım kardeşim hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet… Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı. Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde. Sabahleyin aradın annem. Canım annem dayanamam. Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim. Ateşim var öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun. ’Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana’ dedi. Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına ben sana dayanamam merak etme geçer dedim, geçsin annecim dedin. Dayancan annem diye haykırdım içimden. Yalvarırım yaşama şansı ver… Şu an ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bişi istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrahımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı. Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağımda, biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya birde tabiii Atakan’ım anlamasın durumu diye. Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yine de umut ediyorum."
http://www.acunn.com/haber/turkiye-gamze-akbasa-agliyor/202823
Son düzenleyen: Moderatör: