Rus uçağının düşürülmesi, Türkiye’nin Suriye’de girdiği bataklığı iyice derinleştirdi.
Rusya (Putin) bu; belli ki Almanya veya ABD’yle yapıldığı gibi kamera önünde iki kah kah-kih kih, üç perde arkası manevra ve pazarlıkla ‘idare’ edilemeyecek.
Halkımız Rusya’nın 10 maddelik misillemesini ‘oh doğalgazımız kesilmedi ya’ diye okuyadursun, Türkiye dünya alem önünde ilk kez Suriye dışında bir devlet tarafından ‘IŞİD ve benzeri cihatçı örgütleri desteklemek’le suçlanıyor.
IŞİD petrolünün Türkiye’ye girdiğinin itirafı
Özellikle son bir yılda, dünya basınında Türkiye’nin Suriye’deki cihatçıları desteklediğine dair sayısız belge, görüş ve makale yayınlandı. Türkiye’deyse bu konuyu gündeme getirenler tasfiye edildi, susturuldu, mahkemeye verildi…
Avrupa’nın mülteci fobisi ve kapitalist düzenin para iştahı (kibarcası finansal dengeler ve global yatırımlar oluyor) sağolsun, Erdoğan en köşeye sıkıştığı dönemlerde bile paçayı kurtardı.
Her şey gözünüzün önünde, büyük bir pervasızlıkla cereyan ediyor. 20 Kasım’da Hürriyet gazetesindeki haber başlığı şöyleydi: Türkiye, IŞİD’den gelen kaçak akaryakıtı tamamen bitirmiş…
Miş! Vay be! Haber, IŞİD petrolünün ülkeye girdiğini teyit ediyor, bu bir. Suç değil mi peki? Tonlarca petrol, sınırdan kuşlar aracılığıyla mı geliyor-muş? Yıllık ‘400-500 bin ton’ gibi gerçek rakamın çok altında belirtilen petrol miktarı, ‘gelirken’ yetkililer ne yapıyor-muş?
Türkiye’nin 1 milyar dolar değerinde IŞİD petrolünün geçişini‘kolaylaştırdığı’na dair iddialar yazılıp çizilirken açıklama yapmak akaryakıt üreticilerine düşmüş…
Körfez ve Türkiye sponsorlu IŞİD
Tek suçlu Türkiye mi, değil. IŞİD’in ‘Batı dostu’ Türkiye ve Körfez ülkelerinin sponsorluğunda palazlanması, IŞİD’e karşı koalisyon kuran Batı’nın bilgisi ve bazen dahliyle gerçekleşti. ‘Özgür Suriye Ordusu’na aktarılan silahların El-Nusra, Ahrar-el Şam ve IŞİD’in eline geçtiğini bilmeyen yok.
IŞİD’in para kaynaklarını deşifre eden araştırmacı gazeteci-yazar Nafeez Ahmed, son yazısında asıl sorulması gereken soruyu soruyor: “Neden Hollanda ve Batılı liderler, IŞİD’i yok edeceğiz derken örgütü vareden en bariz faktörü, yani Körfez ve Türkiye devletlerinin desteğini atlıyor?”
Pek çok farklı cevap verilebilir. Ancak Ahmed, Batı’nın, terör destekçisi İslami rejimlere olan bağımlılığın nedenini, ‘Ortadoğu, Akdeniz ve Orta Asya’nın petrol ve gaz reservlerine ulaşabilmek’ olarak açıklıyor.
Mesele boru hatlarında düğümleniyor
Dünyadaki fosil yakıt bağımlılığı, iklim değişikliği felaket senaryolarına rağmen henüz bitmedi. Koca devletler iklimi ne takacak? Sistemi ayakta tutmak için cihatçı terörü desteklemek, savaş çıkartmak, sivilleri katletmek, her yol mübah!
Prof. Mitchell Orenstein, Suriye’deki savaşı ‘dıştan’ körükleyenlerin, Katar ve İran gazını Avrupa’ya, Suriye üzerinden geçirmek için yarışan gaz hattı projelerinde çıkarı olan ve gaz ithal eden ülkeler olmasına dikkat çekiyor. (Foreign Affairs)
Katar’ın, Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye-Türkiye üzerinden gidecek boru hattını Esad, Rusya’nın baskısıyla reddetmişti. Avrupa’ya gaz ithalatı yapan Rusya da İran-Irak-Suriye üzerinden alternatif bir boru hattı planını 2010’da ortaya attı.
Suriye’de isyanın alevlenmesi ve savaşın çıkması, genelde siyasi ve mezhepsel ayrılıklarla açıklanırken, bu büyük enerji projelerindeki rekabetin rolü nedense pek dile getirilmiyor.
Kullanışlı piyon devrede
Doğu Akdeniz’de yeni keşfedilen zengin gaz yataklarını, Suriye’nin yeni gaz ve petrol potansiyelini ve Türkiye’nin Amerikan-Katar-Suudi destekli,‘Rusya’sız’ rotada oynadığı kilit rolü de bu tabloya ekleyince, manzara daha netleşiyor.
Türkiye, bu büyük çıkar savaşında kullanışlı bir piyon olduğu gibi, malumunuz ‘enerji bağımlısı’. Erdoğan yönetiminin en büyük sorunu, Selefi cihatçı sempatisini fazla yüzüne gözüne bulaştırmış olması.
Rus uçağının düşürülmesini, damadın Enerji Bakanı yapılmasını, Erdoğan’ın havalara bakıp ıslık çalmasını bir de buradan bakarak değerlendirin… Hak ve özgürlükler çiğnenmiş, siviller ölmüş, Türkiye’de sistem değişmiş…
Batı’nın hayal ettiği yeni enerji haritasında kilit rol oynayan Türkiye, kullanışlı piyon olarak görevini yerine getiridiği sürece, kimin umurunda?