Tüp Bebek Sürecinde Yaşananlar

Camenta

♫ ♪ ♥ ♫ ♪ ♥
Kayıtlı Üye
30 Mayıs 2011
2.192
18
Bedensel olarak yaşadığımız her şey bizi ruhsal olarak da etkiler, ve ruhsal olarak hissettiklerimiz de bedenimizi etkiler. Aslında ikisi ayrı ayrı şeyler değil, insan doğası bir bütün olarak fiziksel ve psikolojik süreçlerin iç içe geçtiği, etkileşim halinde olduğu bir mekanizmadır. Mesela başımız ağrırsa bu canımızı sıkar, tatsızlaşırız, ya da tersinden bakalım, gergin ve sinirli olunca başımız ağrır. İnfertilite tedavisi içinde de psikolojik durumun çok önemli bir rolü var. Hormonlarımız psikolojik süreçlerle çok ilişkili, stres kadında da erkekte de üreme mekanizmalarını olumsuz olarak etkiliyor. Diğer taraftan da bu tedavi süreçleri o kadar yorucu ve stres yüklü olabiliyor ki, bu durum psikolojik olarak çok sarsıcı olabiliyor. Dolayısıyla doğurganlık tedavisini yalnızca fiziksel boyutlarda düşünmek yerine kişiyi bedeni, ruhsallığı ve bütün hayatıyla birlikte düşünmek ve tedavi planlamasını ve hazırlığı bu doğrultuda yapmak daha verimli olacaktır.


Tedavi ve Yaşanan Çeşitli Sıkıntılar

*İnfertilite sorunu yaşayan çiftler yardımcı üreme tekniklerinden faydalanırken fiziksel, duygusal ve sosyal çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Yıllardır umud edilene sonunda kavuşmak için verilen ısrarlı mücadelede pek çok sıkıntıya katlanılır:

* Hastane ya da kliniğe doktor kontrollerine gelmek, çeşitli tahliller ve işlemlerden geçmek, ilaçlar kullanmak, gergin bekleyiş süreleri, tedavinin getirdiği maddi yük...

* Etraftakilerin soru soran bakışları, doktor ya da tedavi önerileri, iyi bir şey söylemek isteseler de o hassas noktaya dokundukları için verdikleri acı...

* Yavaş yavaş insanlardan uzaklaşıp kendi içine kapanmak, bazen en büyük desteğin eşlerden geldiği, bazen bu sıkıntılı süreçte eşlerin birbirinden uzaklaştığı dönemler...

* Her sonuç alınamayan tedavi girişiminde yaşanan kayıp duygusu...

* Bir taraftan "hayırlısı olsun" demek, bir taraftan ümitsizlik, yorgunluk, suçluluk, isyan, yetersizlik, anlamsızlık gibi duygularla boğuşmak...

* Bebeğin gelip de dünyayı yeniden yaşanılır kılacağı güne kadar her şeyin donduğu, ertelendiği bir zamanda yaşamak...

* Ama bir yandan da hayata, işe güce, asıl önemlisi tedaviye devam etmek, yapılabilecek her şeyi layıkıyla yapmaya çalışmak, ümidi korumak...

* Çoğu zaman ifade edilmesine bile imkân olmayan bu sıkıntılar, bedenin yaşanan strese tepki vermesine yol açar. Uyku sorunları, ağrılar, iştahsızlık ya da fazla yeme gibi şikâyetler görülebilir ve en önemlisi hormonal süreçler de olumsuz yönde etkilenir.

* Bütün bunlar infertilite tedavisinin bazen daha hafif, bazen daha yoğun, ama içinde barındırdığı zorluklardır.


(Klinik Psikolog Işıl Ertüzün)






Çocuk sahibi olurken gebelik, kontroller, sağlık sorunları vb. gibi bütün aşamalarda asıl sorumluluk sahibi nasıl kadınsa tüp bebek işlemlerinde de yine asıl sorumluluğu taşıyan kadındır. Psikolog Serap Duygulu, eğer çevreden “Niye çocuğunuz yok?” biçiminde sorular varsa, kadının yaşadığı stresi ayrıca göğüslemek zorunda kalacağını unutmamak gerektiğini dile getiriyor.

Kadının yaşadığı fiziksel sıkıntılar bir yana asıl mücadele etmek zorunda kalacağı psikolojik boyuttaki sorunlardır. Bu süreç her ne kadar gelişen tıbbi imkanlar sayesinde artık çok daha kolay ve kısa sürelerde gerçekleşiyor olsa da yine de bir kadın için ciddi olarak;

• Gerginlik

• Öfke ve kızgınlık

• Depresyon

• Umutsuzluk

• Ağlama isteği ve ağlama nöbetleri

• Kaygı ve korkular

• Özellikle de suçluluk duygusu gibi ağır travmatik sorunlar yaşayabilir.


Tüp Bebek Sürecinde Erkeğin Rolü


Çiftlerin çocuklarının olması bazen tek bir bireyden kaynaklanan bir soruna bağlı olsa da aslında her iki eşi de ilgilendiren zorlu bir süreçtir. Taraflardan birinin ve özellikle de erkeğin “Bu senin halletmen gereken bir konu” deme şansı ve hakkı yoktur.

Evlilik nasıl iki kişilik bir birliktelikse hem çocuk sahibi olmak hem de çocuğu yetiştirmek iki kişilik bir sorumluluktur. Bir erkeğin tüp bebek tedavisi süresince takındığı tavır, verdiği ya da vermediği destek aslında doğrudan çocuk sahibi olup olamayacaklarını da ilgilendiren en önemli etkendir.

Bazen tıbben yapılacak her şey yapılmıştır ama yine de çocuk sahibi olunamaz. Böyle durumlarda asıl etkili olan faktör sorunun psikolojik boyutudur. Erkeğin eşine ne ölçüde destek olduğu, bütün bu sıkıntılı aşamalar sırasında yanında yer alıp almadığı, moral olarak neler yaptığı çok önemlidir. Sorun hiçbir zaman sadece kadına ait ve onun çabalaması gereken bir durum olarak görülmemelidir. O nedenle eşi tüp bebek tedavisi gören bir erkekten;

• Tedaviye karar verirken

• Tedavi süresince

• Belki psikolojik olarak alınması gereken destek tedavilerde

• Bütün kontrol ve takip aşamalarında

• Sosyal çevreyle sorunun paylaşımı sırasında

• Bu sürecin bir zaman ve çaba işi olduğunun ve mutlaka bir sonuca ulaşacağının bilinciyle,
kayıtsız, şartsı, her koşulda eşine destek olması beklenmektedir. Olması gereken de budur.

Bilinmesi Gerekenler

• Bu bir süreç işidir.

• Emek ve umut işidir.

• Maddi külfeti yüksektir.

• Yüksek de moral gerektirir.

• Kimsenin suçu ya da tek başına sorumluluğu değildir.


• Çevrenin her şeyi bilmesi gerekmez.

• Bazı sıkıntılar olacağı bilinerek bazı şeyler zamana bırakılmalıdır.


Sabırla, dikkatle, umutla ama bol sevgi ve anlayışla bu yola girmenizi ve her koşulda birbirine destek olmanızı öneriyoruz.

(Psikolog Serap Duygulu)




Tüpbebek tedavisi görmekte olan bir kişinin ,yakınlarından istediği davranış şekli.


Zaman zaman doğurganlık problemi olan bir çifte ne söyleyeceğinizi bilemediğinizin farkındayım. Bazen istemeden beni üzecek şeyler söyleyebilirsiniz. Size, bana daha fazla yardımcı olabileceğiniz birkaç öneride bulunmak istiyorum.

Lütfen her ay bana, gebe olup olmadığımı sormayın. Şayet gebe kalırsam bunu mutlaka büyük bir sevinçle,size haber vereceğim.

Lütfen her muayene sonrasında ne olduğunu,tedavinin hangi aşamada olduğunu adım adım bana sormayın. Kendimi güçlü ve iyi hissediyorsam mutlaka gelişmeleri size haber vereceğim.

Çocuğunuz yanlış davrandığında lütfen bana,onu almak isteyip istemediğimi sormayın. Bu bana acı veriyor.

Doğum tebriğine geldiğimde bana "şimdi sıra sende", "inşallah bir dahaki sefere bizde sana tebriğe geleceğiz" gibi şeyler söylemeyin. Kendimi çok kötü hissediyorum.

Evlat edinebileceğimizi bize söylemeyin. Şu anda öncelikle biyolojik yoldan çocuk sahibi olmaya çalışıyoruz. Evlat edinme yada çocuksuz bir yaşamı tercih etme seçeneklerimizin farkındayız. Bütün bu seçenekleri, tedavi seçeneklerini denedikten sonra dikkatlice düşüneceğiz.

Bize sürekli olarak, infertilite tedavisi hakkında yenilikler yada yeni yerler hakkında bilgi vermeyin. Yeni bir yer aradığımızda bunu mutlaka size danışırız.

Lütfen bize sürekli sorunun kimde olduğunu,ailede infertilite problemi yaşayıp yaşamayan olduğunu sormayın...Kendimi suçlu hissetmeme neden oluyor.

Öncelikle tedavi döneminde kendimiz hazır hissettiğimde beni dinleyecek dost ve yakınlara ihtiyacım var. Sizinle konuşmak istediğimde lütfen beni yalnızca dinleyin ve anlamaya çalışın.

Duygularım çok değişken olabilir, lütfen anlayışlı olun.

Unutmayın yalnız kalmak istediğimde, bu sizinle görüşmek istemiyorum demek değildir.

SİZİN ANLAYIŞ VE DESTEĞİNİZ BU GÜÇ DÖNEMDEN KENDİMİ DAHA İYİ VE GÜÇLÜ HİSSETMEMİ SAĞLAYACAKTIR.
YANIMDA OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.

(Op. Dr. Filiz TOSUN ÇATAKLI)


Yeryüzünün narin çiçekleri olan çocukların, her yuvanın geleceğini aydınlatması dileğiyle…
 
Son düzenleme:
*Durumdan acınıp,üzülmek yerine olumlu bir bakış açısı kazanmaya çalışmak,

*Sürekli soru sorarak ya da yorum yaparak ortamı gereksiz yere germemek,

*Durumu bir trajedi olarak görmemek,

*Kendi duygu ve düşüncelerinden daha çok tedavi sürecini yaşayan çifti desteklemek,

*Bir doğum ya da hamile haberi alındığında anne adayına 'şimdi sıra sende' gibi dileklerden sakınmak,

*Tedavinin maliyeti çiftler üzerinde ciddi bir baskı unsurudur. İmkan varsa bu konuda çifte destek olabilmek,

*Çiftler, çevresindekilere danışana kadar, onlara tedavi hakkında yenilikler ya da yeni yerler hakkında bilgi vermeye çalışmamak,

*Süreci adım adım takip etme isteğinden vazgeçmek ve müdahalede bulunmamak,
 
Sanki bir şekilde anlaşılmayacakmış gibi hamileliğini "senin olmuyor,üzülme diye söylemedik" ya da "nazar değmesin diye söylemedik" şeklindeki insanlar ve tutumları her zamankinden daha çok canınızı sıkacaktır fakat kendiniz ve minik mucizeniz için aldırış etmemeye çalışın.
 
Tedaviye başladığınızı mutlak suretle yakınlığına,samimiyetine güvenmediğiniz insanlara söylememekte,

Çevrenin can sıkan hallerine maruz kalmaktan sakınmak için mümkün olduğunca az ve öz insanla görüşmekte fayda vardır.
 
“Çok fazla stres yapma, rahat ol”,

“Sen stres yaptığın için sonuç da olumlu olmuyor” ,

"Herkes nasıl katlanıyorsa,sende katlanacaksın" ,

"On onbeş yıl bu tedaviyi görenleri düşün,onlar insan değilmi,bak nasıl dayanmışlar"

Vb. gibi aynı yolda yürümemiş kişilerin bu söylemleri zaman geçtikce cok daha can sıkıyor.O nedenle fırsat vermemek gerek.Ne bu tarz sözlerin ne de akabinde yapmak zorunda aldığınız açıklamaların sürece bir faydası var,aksine zararı var...
 

gerçekten çok doğru şeyler yazmışsın,ben tedaviye başladığımdan itibaren çok az insanla görüştüm ve mümkün olduğunca evde olmaya çalıştım,çünkü hiç anlamadan çok sevdiğiniz yakınlarınız bile kırıcı şeyler söyleyebiliyor ve moral bozabiliyor..
 

of offff işte bu sözler insanı mahvediyor,heleki bunları söyleyenler bizim yaşadıklarımızı yaşamayanlar ,başımıza profösör kesiliyorlar,bende yaşadım bunları,ama zamanla susturdum onları..susturmakta lazımm
 
Evlilik öncelikle iki kişinin mutluluğu ve beraberliği üzerine kurulmuştur.Sadece cocuk sahibi olabilmeyi merkeze oturtmamamak gerek.Sağlıklı olmayan bir birliktelik çocuksuz ayakta durmayacağı gibi çocuklu da ayaka kalamayacaktır.Diğer tüm sağlık sorunlarında nasıl koşulsuz destek oluyorsanız bunu da bir sağlık sorunu olarak görebilmek önemlidir.

Sabır en önemli şeydir.Sabretmeyi,beklemeyi bilin.

Olumlu düşünmemin büyük yararı olduğunu unutmayın.

Bütün konuşmalar ve yaşam biçimi sadece tedaviye yönelik olmamalı,hayatınızda başka etkinliklere de yer verin,

Bu tedavi uzun bir hayat içinde gelip geçici bir süreçtir.

(TÜP BEBEK SÜRECİNDE PSİKOLOJİ VE AİLE OLMAK! - Psk.Serap DUYGULU)
 


Aynen canım.Süreci mümkün olduğunca sakin ve huzurlu geçirmek gerek.
 
Ben teşekkür ederim canım.

İşin psikolojik yönünüde dikkate almak,tecrübeleri paylaşmak faydalı olacaktır diye düşündüm.

keşke bunları daha önce okusaydım diyorum kendi kendime,,çünkü bu tür şeylere maruz kalıp cvp verdim o insanlara,gerçekten çok duygusuz anlayışsız olabiliyor lar aklı sıra faydalı olduklarınımı yada çok bildiklerinimi ima ediyorlar acaba anlamıyorum
 

Böylesine özel ve hassas bir konunun özensizce soru ve yorum kaldırabileceğini zannedenler öyle çok ki canım.

Her fırsatta,olur olmaz yerde illa iki laf etmeye mecbur hissediyorlar kendilerini zannedersem.

Mutlaka o kişilerinde zaafları,rahatsızlıkları vardır,bizde onların mı üstüne gitsek aynı tavırla bilemiyorum ki.
 

ben teyzemin kızında yaşadım bu tür sıkıntılar,ve bugüne kadar sırdaş gibi bilirdim onu,maalesef beni anlayan yada anlayabilecek biri değilmiş,ama hep yanımda olmaya çalıştı beni ne kadar üzdüğünü daha ii anlıyorum şimdi,heleki bu yazıyı okuduktan sonra,hamile kaldıktan sonra bile beni arayıp telefonla varmı bir sıkıntın ,iyimisin herşey yolunda dimi diyerek merak ettiğini söylüyordu,bende ilk seferinde bulantılarım var biraz demiştim,eee olcak bunlar kolaymı anne olmak dediğinde..bir daha hiç bişi anlatmadım,hani bunu sormasında ne mantık var anlayamıyorum,herşey yolundamı??madem ilgilisin güzel bişey söyle,dimi ama
 
Tedavi programı kadına yönelik olduğundan,alınan ilaçlar,uygulamalar bizi fizyolojik ve psikolojik olarak fazlasıyla zorlarken,zaman zaman yetersizlik,zaman zaman suçluluk duygusu yaşarken bu tip soru ve sorunlarada kafa yormak insanı çok yoruyor canım haklısın.

Başına gelmeyenin anlaması zor olabilir,kabul,ama madem destek olma amacındasın bunu da uygun bir şekilde yap ya da uygun seklini kestiremiyorsan hiç yapma.
 
çok doğru şeyler yazmışsın cnm ya inan artık bıktım saçma sorulardan.bir topluluğa girdiğinde kadınların ilk sorduğu saçma sapan sorulardan biri "bebek yok mu hala"nefret ediyorum bu sorudan.sananeeeeeeeee sanane deme
bırak olsa zaten söyleriz bide arkasından üzülme olur lafı yokmu insanı tamamen çileden çıkartıyor.
 
Tedavi sürecinde stres olumsuz bir faktördür. Doktorunuzla ve yakınlarınızla endişelerinizi paylaşın.

Önerilen ilaç tedavilerini titizlikle uygulamaya özen gösterin.

İlaçlarınızı nasıl kullanacağınızdan emin olamadıysanız veya yanlış uyguladığınızdan şüpheleniyorsanız merkeze ulaşın ve teyit edin.

Unutmayın; siz de tedavi ekibinin bir parçasısınız. Takımdaki herkes rolünü iyi ve doğru oynamalı ki sonuç pozitif olsun.

Sağlınıza özen gösterin. Beslenmeniz, uykunuz şimdi daha da önemli. Düzenli beslenin, sebze, meyve ve bol sıvı tüketimine dikkat edin. Günde 8 saat uyumalı, geç yatmamalı ve sabah erken kalkmalısınız.

Çalışıyorsanız, temponuzu biraz azaltmaya gayret edin. Yorgunluk tedavinizi olumsuz etkileyebilir.

Gün içinde küçük molalar vererek bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirmeye gayret edin.

Kullanacağınız ilaçları iyice öğrenin ve nereden ne zaman temin edeceğinizi kararlaştırın. Gerekli adres ve telefonları not edin.

Sigara içiyorsanız bırakmalısınız. Sigara %13 oranında infertilite nedenidir ve hem yumurta hem de sperm kalitesini olumsuz etkilemektedir.

Stresle baş etme tekniklerinden faydalanın, gevşeme tekniklerini kullanın. Derin nefesler almak, olumlu düşünmek (mutlu düşünce kavramı), doğa yürüyüşleri, dikkatinizi dağıtacak hobilerinizle uğraşmak, günlük tutmak işe yarayabilir.

Tüm çabalarınıza rağmen stresiniz artıyorsa profesyonel yardım almalısınız. Psikolog veya psikiyatrist eşliğinde daha rahat bir tedavi dönemi geçirebilirsiniz.

Başaracağınıza inanın. Olumlu konsantrasyon ve inanmak başarının ilk adımlarıdır.
 

o kadınları hiç anlamıyorm,sanane milletin bebeğinden ne gereği var öyle özel bişeyi sormaya herkes içinde,belki bir problemi var,zaten üzülüyor yok yaa hiç düşünmeden konuşur sorar bizim insanımız,canı anıcakmı yanmıycakmı hiç düşünmez
 

bizi en iyi bizler anlarız canım,ben artık çevremdekilerden beni anlamalarını beklemiyorum,bizler burda aynı şeyleri yaşadığımız için ,aynı yollardan geçtiğimiz için can dostu olduk,inan hergün girmeden yapamıyorum bu siteye,acaba kim sevindi bugün diye,yada hayal kırıklıkları oldumu acaba diye,,
 
İnfertilite tedavisi gören hastaların stres düzeylerinin, yaşamsal önem taşıyan hastalıklarla (AIDS, kanser, kalp hastalıkları) mücadele eden kadınlarınkinden farklı olmadığını, hatta sıklıkla, bir parça daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu, belki ilk okununca şaşkınlık verici bir sonuç gibi görünebilir, neticede infertilite tedavilerini deneyenler için ölümcül bir durum bulunmamaktadır. Ancak, özellikle tüp bebek tedavilerinin kadınların bedenlerinde ve duygu dünyalarında yarattıkları yorgunluk ve yıpranmaları, tedavi sonuçlarının bilinmezliği, kontrol edilmezliğini, sosyal ilişkilere yansıyan zorlanmaları düşündüğümüzde aslında ne kadar da doğru olabileceğini görmek mümkün. Özellikle de, birden fazla tedavi denemesi yapılmışsa, “umut – hayal kırıklığı” tekrarlanan bir döngü halinde yaşanıyor demektir, ki bu da duygusal açıdan çok zorlayıcı ve kronik strese davetiye çıkarıcı bir durumdur.(Psk.İlknur Yılmaz)



Unutmayın, siz iyi olmazsanız, hiçbirşey iyi olmaz!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…