Canım tülbent varsa evde sirkeli kaynar suya bas beklet içinde,sonra durular kullanırsin. Hatta karbonat ve limonlu kaynar suya dahi basabilirsin. Ben mutfakta kullandığım bezleri (meyve sebze kurulamak için kullandığım,gıdayla temasi olanları)bu şekilde temizliyorum. Akşamdan koyuyorum sirkeli yada limon karbonatlı kaynar suya,sabah duruluyorum kokusuz ,kimyasalsız temizlik.
Aklınla bin yasa:)hiç aklıma gelmemişti. Tülbenti evde bulamadım iyi mi simdi. Yerine çok acil alternatif arıyorum şu an.keza peyniri mın görüntüsü aşağıda.su an soğuma aşamasında. Yaklaşık yarım kilo sütten denedim.
Canım yokmu mutfak bezin. ?Benimde tülbentim yok ama annem bir sürü almış çeyizime amerikan bezi mi ne diyorlar,hani kurulamaya falan kullanılan tarz, tüylenmeyenlerden,ben onları kullanıyorum. Tertemiz oluyor bu yöntemle bezler inanki.
Bitmiş demek kampanya. Hoş ben 1.5 kilo göğüs almış oldum,bize baya gider o.
Amin canım amin. Ne güzel değil mi koşturmadan yapabilmek bunları keyifle.
Tülbent var ama kullanılmış. Yani içime sinmedi. Gözümü şöyle bir gezdirirken çevreye kullanmadığım yıkanmış bir tül perde vardı. Hemen ondan bir parça kesip bol sirkeli suya bastım. İki saat sonra falan koyarım içine. Buz dolabında mi bekletsem ki zaten mandalina kadar birşey çıkar. Bu çıkan suyundan da yarın brokoli çorbası yapacağım.
Ev sıcaksa dolapta beklet. Ben yoğurduda süzüyorum bu yöntemle süzme yoğurda ihtiyacım olduğunda,aklında olsun.
Mantıklı aslında ama baya ağaç gibi oluyor o ben de canlı görmüştüm realde.baya büyük mutfak camlı balkon falan lazım. Güzel olur aslında ama ben de cesaret edemezdim sanırım. Geçen eşim mersine gitmişti görevli. Oradaki fabrikanın bahçesinde doğal kendiliğinden limon yetişen bir kac ağaç var.baya da ürün veriyor.esim her gittiği zmaan arkadaşları toplayıp veriyorlar. Şu marketten aldiklarimizfan o kadar farklı ki bir kere çok eksi ve kalın kabuklu ve şekilleri fabrikadan çıkmış gibi simetrik değil. Acaba ilaçlanır bakılmadı gi için mi yabani gibi yoksa markettekilet mi süper hormonlu cidden merak ediyorum. O yüzden keşke sahil bölgesinde yaşasaydık diyorum İzmir'in ilçeleri gibi.
Ya mersin zaten misss gibi kokuyor heryer limon ağacı. Yıllar önce gidip bayılmıştım.
Komşumuzun balkonunda vardı saksıda limon ağacı üstelik limonda veriyordu.
Lor yapmak yoğurt yapmaktan çok daha kolaymış. İlk başta olmadı sandım ama kesmeye başladı sonra suyuyla ayrıldı derken hızlıca oldu. Normal kalıp peynir nasıl yapılıyor ki?
Canım zaten ben gördüm bayıldım,1 metre birşey boyu ama dallarında 5er 6şar limon vardı sarı sarı. Almayı çok istedim ama ben fesleğeni bile kurutmuş insanım,unutuyorum kurutursam çok üzülürüm ,öte yandan çok albeniliydi cidden,kokusu vs çok beğendim.
Of kıyamam ya.Rabbim şafi ismiyle şifa versin inşallah ,çok üzüldüm. Bilemiyorum ki canım,beslenme büyük etken kesinlikle ama tetikleyen başka şeylerde muhakkak vardır .
Maya gerekiyor bildiğim kadarıyla canım. Birde olgunlaştırmak falan evde zor iş diye düşünüyorum ama köy peyniri tarzı peynirler yapılabilir evde bence.
Öyleymiş bir de dün bu konuyu araştırırken bir bakteri cinsinden bahsetmişler adını unuttum kaynatmakla falan olmuyormuş. Bu durumda sütçü den almak sütü, yoğurdu, peyniri hep risk.karatay da dışarıdan yoğurt alıyorsanız yemeyin diyor. Geçen gün de sy nin sayfasında bakliyat yemeyin yazıyordu. Ne yiyeceğiz cidden ben çıkamıyorum artık bu işin içinden. Peynir mükemmel olmuş. Evde püre için falan aldığım 2 kutu uht sütüm vardı bir tanesiyle yapacağım bugün ya da yarın. Ama peynirleri düşün fabrika çıkışı makinalardan geçme. Onlar çok mu sağlıklı of ya ne kadar karışık bir konu.
eyvahhhhh dedim sesli bir şekilde çünkü annemde babamda kalp hastası...ben istediğim kadar spor yapayım organik besleneyim alkol sigara ağzıma sürmeyim %80 risk altındayım...ama şunu da ekledi tabii ki yaşam standartları hastalığın yoğunluğunu ve süresini uzatabilir kısaltabilir...örneğin bu şartlar altında belki 30 yaşında değil 50 yaşında kalp rahatsızlığım olacak...bu konuda da her yerde verdiğim bir örnek var okul arkadaşlarımdan biri 53 yaşında ve hayatı boyunca mantıyı makarnayı pirinci ağzına koymamış...mısırözü ve ayçiçek yağını evine sokmamış...sadece sade yağ ve zeytinyağı kullanıyor...günde en az 3.5 km yürür her gün...kendi ekmeğini yoğurdunu peynirini yıllardır evinde kendisi yapar...tam buğday bile kullanmaz siyez ürünleri kullanır...eline yüzüne vücuduna bir gram kimyasal birşey sürmez...günde en az 2.5 lt su içer..fiziksel olarak çok fit 52 kilo 1.65 boyunda ve arkasından baktığınızda 25 yaşında dersiniz...haftada 2 gün en az somon yer...asla ağzına şekerli birşey koymaz...böyle beslenen kendisine bakan bir bayan Nisan ayında kol uyuşma şikayetiyle doktora gidiyor ve 2 damar tıkalı günlerce isyan ettim olamaz diye...çünkü kendisi manevi annem olduğunu söyler o kadar yakınız yıllardır..sorun şu ki çok stresli bir aile hayatı var ve genetiği..doktorun söylediği bu...Rabb'im şifasını versin minik yavruya...ailesine de güç versin... Çok güzel bir örnek olmuş.maalesef öyle. Ne kadar dikkat edersen et olacağı varsa önüne gelemiyorsun. Artık elimizden geldiği kadar bir şeyler yapıyoruz. Bu da psikolojik olarak en azından pozitif etkiliyor ve dediğin şekilde genetik hastaliklatimizi oteleyebiliriz insallah.Canım anne baba okuluna gidiyorum oradaki bir Prof geçenlerde şöyle birşey söyledi genetiğimizi %80 değiştiremeyiz dedi
