- 6 Ocak 2013
- 906
- 578
- 358
Acaba Arabistan'da yasayan halk helikopterden filan reklam brosurleri atilirsa ne yapar? diye dusundum bu dedikleriniz uzerine... Acaba onlar da "Allahin kelami bunlar" deyip yol boyunca toplayarak operek kenara mi kaldiriyorlardir?
"Önce Kadir Mısıroğlunın saptırdığı gerçekleri kısaca anlatalım:
Saltanatın lağvı ve padişahlığın kaldırılması Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Kasım 1922de kabul ettiği Osmanlı İmparatorluğunun münkariz olduğuna dair 308 nolu kararname ile gerçekleşmiştir. Yani karar TBMMye aittir! Mustafa Kemale değil!
Kadir Mısıroğlunun verdiği 16 Mart 1920 tarihi gerçek dışıdır. O tarihte böyle bir karar alınmamıştır! Osmanlıyı münkariz kılan kararname 1 Kasım 1922de çıkarılmış, kararname ilga hükmünü geriye yürüterek İstanbuldaki şekli hükümetin 16 Mart 1920de tarihe intikal ettiğini bildirmiştir. Mısıroğlunun tarih bilgileri henüz lise düzeyini aşmadığı için bu kararnamenin ne zaman çıktığına dair kitapları karıştırma gereği bile duymamıştır.
Kararname metnindeki münkariz kelimesi çok manidar bir kelimedir. Münkariz kelimesi çökmüş, tükenmiş, batmış anlamına gelir. Neden 16 Mart 1920? Çünkü o tarih İstanbulun işgale uğradığı tarihtir! Artık Osmanlının payitahtı ecnebi postalı altındadır. Başkent fiilen teslim olmuştur. Yani fiilen münkarizdir! "
ZAVALLI KADİR MISIROĞLU! / Muharrem Bayraktar / Son Dalga : Haber ve Yorumda Son Dalga
bu zat-ı muhteremin kitaplarında yazılarında gözüme çarpan dikkatimi çeken bişey var...nedense belgelerin, konuşmaların gazete kupürlerinin tümünü çoğunlukla vermemiş....
belgelerle gerçek tarihimiz adlı kitaptan alıntı, harf devriminin sebebini şöyle açıklıyor:
Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olması değildi. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.
Kaynak: İsmet İnönü Hatıralar Kitabi, Cilt 2, Sayfa 223
bu konu ile ilgili şöyle bir yazı da var,
"Harf inkilabı okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. Okuma yazma kolaylığı Enver Paşa'yı tahrik eden sebeplerdir. Ama, harf inkilabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında, yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. Bir misal olarak söylemek isterim: Benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem Türk diye bir millet olarak Araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla Arapçayı kabul etmeliydik, derlerdi. Yani vaktiyle devleti kurarken ve Türk dilini yaparken Arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı. // Anadolu'da ilk Türk devletini kuranların hepsi Türk beyi olarak devlet başına geçmişler ve milli hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. Sonra Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi milli kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Latin harflerine geçmek Türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur." (S.485)
işte size Mustafa Armağan(zaman yazarı)'ın da öğrenmesi gereken Harf Devrimi'nin gerçek gerekçesi!
Özdemir İnce
inkılapların hemen hepsinin asıl sorun din değil, türk kültürünü "islamiyet" kisvesiyle ele geçiren arap kültüründen kurtarmaktır...Müslüman olan her toplum araplaşmak zorunda değildir...
kitabı alıp okuduğumda gerçeği öğreneceğim, devamı var konu ile ilgilenenler için bulduklarımı paylaşmaya devam edeceğim...
Kaliteyi fazla yükselttin.......tartışma alanı bırakmıyorsun
Kuranın yasaklanması, yakılması v.b gibi zımbırtılar inönü zamanında gerçekleşmiştir. Atatürk dönemine olan bu düşmanlığı bırakalım artık.
Ezanın Türkçe okunması tartışmaları da meşrutiyet zamanına dayanır.
Ne sakıncası var ezanın Türkçe okunmasının ayrıca? Bu uygulamayı dine düşmanlık olarak nitelendirenlerin, başka bir sıkıntısı var derim.
Atatürk dönemiyle, inkılaplarla alakalı yapılan bu karalamalardan sıkıldım.
inkılapların hemen hepsinin asıl sorun din değil, türk kültürünü "islamiyet" kisvesiyle ele geçiren arap kültüründen kurtarmaktır...Müslüman olan her toplum araplaşmak zorunda değildir...
kitabı alıp okuduğumda gerçeği öğreneceğim, devamı var konu ile ilgilenenler için bulduklarımı paylaşmaya devam edeceğim...
Ezanın ritmi değiştirilerek okunsun bazılarına yavaş geliyor,ingilizler ingilizce yapsın birileri de remixi çıkarsın :) bu sayede zamanla ortaya ne olduğu belirsiz bir şey çıksın.Biz başka ülkelerde ezan sesi duyduğumuz zaman anlamayalım bu söylenen ne diyelim ve zamanla yozlaşsın. Kiliseler çanın değişik alternatiflerini çıkarsın,bir kilise çan çalsın diğeri davul çalsın.hatta zamanla milli marşları da değiştirelim istiklal marşını karadenizliler yorumlasın belki daha ilginç olur,siz ege ezgileri sev,yorsanız ona göre yorumlasınlar.Marşların,dinsel ezgilerin birleştirici,dünyanın her yerinde ona tabi veya ondan olanları evinde hissettirici özelliğinin önemi yok. çok haklısınız
Nasıl bir sakınca duyarsanız ikna olacaksınız anlamadım,sayfalardır aynı şeyi söylüyorsunuz.
Ezan,ilahi bir mesajdır ve Abdullah bin Zeyd(r.a.) rüyasında bu sözlerle ve insan sesiyle çağrıldığını görmüştür, Peygambere söyledikten sonra insanlar namaza bu şekilde çağrılmaya başlanmıştır.
Yani ezanın bu şekli,Allah tarafından belirlenmiştir.
Şimdi çıkıp da God is the one diyerek ya da Tanrı uludur...( ki ota,böceğe,heykele bile tanrı deyip tapanlar varken ) Allah için Tanrı ismi kullanılamaz... Öyle olacak olsa zaten Allah o şekilde gönderirdi.
[video=youtube;oal3fouJuWs]http://www.youtube.com/watch?v=oal3fouJuWs[/video]
Tek parti döneminin zulmü, mağarada gün yüzüne çıktı
Tek partili dönemde, Türkiye'de Kur'an'ın öğrenilmesi ve okunmasının yasaklanması ile ilgili belgeler Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Badıka bölgesinde bir kez daha somut olarak gün yüzüne çıktı.
Tek partili dönemde, Türkiye'de Kur'an'ın öğrenilmesi ve okunması 24 yıl boyunca yasaklandı. Mevlit ve Arapça ezan okuyanlar, hapse gönderildi. 1936 yılında çıkartılan bir kanunla yüzlerce cami satıldı, binlerce medrese kapatıldı.
Elifba'ya suç unsuru muamelesi yapıldı. Dine ait her şeyin yasaklandığı bu dönem 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara gelmesine kadar devam etti. Bütün ülkenin adeta açık bir cezaevine dönüştürülmesine şahit olanlar, yaşadıklarını birçok kez anlattı. Bu zulüm, Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Badıka bölgesinde bir kez daha somut olarak gün yüzüne çıktı. Dağda hayvanlarını otlatan çobanlar, bir mağaranın içine gömülmüş onlarca Kur'an-ı Kerim, Elifba ve mevlit buldu. Köylülerin, evlerindeki Arapça yazılı her şeyi torbalara doldurarak dağdaki mağaraya sakladığı anlaşıldı.
Silvan'a 25 kilometre mesafedeki dik kayalıkların bulunduğu dağlık alanındaki mağaraya saklanan dini kitaplar, bölgede çobanlık yapan vatandaşlar tarafından fark edildi. Mağaraya, yarım saat dağlık ve çalılık alanda yürüdükten sonra dik bir kayanın altından sürünerek girilebiliyor. Kur'an, elifba, mevlit ve ilmihal gibi onlarca Arapça kitap, duvarların arasına bırakılmış. Büyük kısmı çürüyen kitapları bulan çobanlar, eserleri poşetlere koyup kayaların üstüne çıkarmış. Mağaranın iç bölgede bulunan ve dış etkenlerden korunan bazı kitapların iç sayfaları ise hala sağlam. Mağarada Kur'an'ın yanı sıra Mela Huseynê Batê'nin Kürtçe mevlidi, Şafii İlmihali ve elifbalar bulunuyor.
kaynak : Tek parti döneminin zulmü, mağarada çıktı - GÜNCEL Haberleri
Nasıl bir sakınca duyarsanız ikna olacaksınız anlamadım,sayfalardır aynı şeyi söylüyorsunuz.
Ezan,ilahi bir mesajdır ve Abdullah bin Zeyd(r.a.) rüyasında bu sözlerle ve insan sesiyle çağrıldığını görmüştür, Peygambere söyledikten sonra insanlar namaza bu şekilde çağrılmaya başlanmıştır.
Yani ezanın bu şekli,Allah tarafından belirlenmiştir.
Şimdi çıkıp da God is the one diyerek ya da Tanrı uludur...( ki ota,böceğe,heykele bile tanrı deyip tapanlar varken ) Allah için Tanrı ismi kullanılamaz... Öyle olacak olsa zaten Allah o şekilde gönderirdi.
izninizle fikrimi söylemek istiyorum...Allah'ın dili yoktur, dil yanlızca insanlar içindir. İletişim kursunlar diye vardır...Allah'ın Kelamının dili olamaz ve bu yüzden bence kelimelerin nasıl söylendiğinden daha çok onlara yüklenen anlam önemlidir...Arapçadan başka bir dil konuşmayan arapların Tanrı, God ya da başka bir ismi kullanmalarını beklemek doğru olmaz...yani Arapça olan Kur'an-ı Kerim'de başka dilde bir isim olması pek olmazdı sanırım...
bunu sadece Allah istese öyle gönderirdi dediğiniz için söylüyorum Tanrı-Allah tartışmasına girmek için değil çünkü ben de Allah demeyi tercih ediyorum ama Tanrı da benim için aynı şeyi ifade eder God da....
bir de şunu söyleyeyim şimdilerde bununla ilgili şeyler okuyorum örneğin az önce okuduğum bir blogda Allah kelimesinin arapça da Tanrı anlamına gelen kelimelerden birisi olan İlah ın el- eki alarak oluştuğu yani ingilizcedeki "the" kelimesi gibi başına gelen kelimeyi özelleştirdiği yazıyordu..yani el-İlah zamanla Allah diyerek özel ve tek olan Tanrı kastediliyor...neyse başka yazılar kaynaklara da bakacağım ama söylediğim gibi benim için hepsi aynı anlamda...Gök Tanrı dendiğinde başka şey Ateş tanrısı Deniz Tanrısı dendiğinde başka şey ifade eder ama yalnızca Tanrı dediğimde benim için anlamı hepsinin çok çok üstünde, tek ve özeldir.... eksik olabilir ama konuyu iyice öğrenene kadar şimdilik ben böyle düşünüyorum...
dikkatimi çeken başka bir şey daha var bu tarz iddiaları araştırdığımda ne hikmetse hep aynı isim ve aynı gazete çıkıyor karşıma....
az önceki yazıda Mustafa Armağan nın belge dediği şey de bir gazete haberi...belge deyince bende cidden bi belge resmi bişey falan zannetmiştim...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?