Aynı şeyi yaşadım. Bir yıl da ben kaldim yurtlarinda. Ogrencilere "sohbet" veren kendilerine abla diyen öğrenciler sohbete telefon kabul etmezdi. Ona rağmen paranoyak gibi sıradan öğrencilerle bile şifreli konusurlardi, bazı sorulara cevap vermezlerdi, dinleme cihazı vardır belki diye de eklerlerdi. Fethullah gulen kitaplarından bahsederken sadece pırlanta derlerdi, ne Fethullah gulenin ismini ne de kitapların ismini söylerlerdi. Haftalık örneğin 20 sayfa pırlanta okuma görevi verirlerdi, Kuran okumayı tercih edecegimi söyleyerek reddederdim sohbet ortamında, çünkü kendilerini zamanın din otoritesi olarak algılayan bu insanların asla kuran odaklı bir eğitimine denk gelmemiştim ve bunu protesto ediyordum. Varsa yoksa Risale-i Nur ve pirlanta. Risalelerin zaten dili anlaşılmaz ve pirlanta odaklı eğitim tepki çekeceği için sadece bir perde idi bana göre risaleler. Neden hiç kuran okuyun demediklerini sordum sık sık. Sürekli dilini hic anlamadığım, cevirisiz kitapları elimde sozlukle okumayi mantıksız buldugumu söyledim. İlahi kitap bile onlarca dile cevrilmisken bu insan ürünü kitaplara atfedilen hangi kutsiyetin çeviriye bile değil dilini sadeleştirmeye mani olduğunu sordum. İlk bir kaç kerede bu "ablalar" nefsimizin bize böyle seyler dusundurdugunu, nefsimize uydukca şeytanın bizi sevaptan alıkoymak için bizden istenen bu ödevleri yapmamıza engel olacağını soylediler. İtaat etmeyen insana sistematik bir baskiyla kendini günahkar hissettirerek kontrol altına almaya çalışıyorlar yani. Dönem bitiminde yurt muduru bana kibarca bir daha yurtta kalamayacağımı söyledi. Yurt müdürüyle birebir konuşmamız olmamıştı hiç. Haftalık "ablalar" toplantisinda hafta kritigi yaparken benim söylediklerim bile konu olmuş ve beni yurttan atma kararı almislardi. O kadar sistemli çalışıyorlar ki olur da birinin kulağına su kaçar diye kendilerine benzetemeyeceklerini anladıkları kisiyi tehlike olarak görüp saf dışı bırakıyorlar.
Bir çok insan bunlar okumuş iyi insan, sürekli Allah peygamber diyorlar, namaz kılıyorlar tabi ki onlar bilecek doğrusunu ben mi bileceğim diye düşündü. Bir kere denileni yapan, ikinci isteği daha kolay yerine getirir, basamak basamak teslim olur ve kendi iradesinin yerini örgüt iradesi alir. Bu zamanla olduğu için örgüt içindeki insanlara normal geliyor. Konu sahibi burada konuyu bir çırpıda anlattı ama kendisi uzun bir zamana yayılmış olarak yaşadı. Buradaki insanlar okuduklarini anlamlandırmakta zorlanmayacak doğal olarak ama konu sahibi yavaş yavaş artan dozda buna maruz kaldığı için durumun ciddiyetini tam anlamıyla kavrayamamasini ben normal karşılıyorum. Ben bizzat örgüt içinde yer alan birinden duydum, gulenin yikanmamis atleti getiriliyormus turkiyeye ve sadık örgüt üyeleri arasında parçalanıp paylasiliyormus mübarek diye. Anlatan kişi bunu saçma bularak anlatuyirdu fakat biz ne desek örgütten ayrılmayı da istemiyordu. Çünkü bu insanlar örgüt içinde makam elde ediyor, kimi az kimi çok insan üzerinde etki sahibi oluyor, örgüt dışında elde edemeyeceği bir pozisyona kavuşuyor. Bir de bu sebeple bağımlı hale geliyor örgüte. Konu sahibinin eşi de hem zayıf karakteri sebebiyle etki altında kalıyor hem de bu adamda bulduğu bir şey sebebiyle bağımlı ona. Bu sadece övgü de olabilir, cennetten tapu almak da olabilir, cinsel bir menfaat de olabilir.