• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sürekli eleştiren ve hiç bir şeyi beğenmeyen mızmız koca.

  • Konu Sahibi Konu Sahibi eyay
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
ne kadar bencil ve merhametsiz yetiştirmişler.

bir gününü anlatmandan ben daraldım.Allah sabır versin.
 
dün gece akşam yemeğinde ise evde bir tek çorba vardı. eve eşimden sonra geliyorum zaten söylemiştim. Girdim mutfağa kıymalı türlü yaptım. Birde yoğrutlu makarna. Çorbayı yedi türlüyü koydum ben bunu yemiycem dio niye diyorum bu tarz yemeklerden hoşlanmıyorum. Demiyo ki bu kadın işten çıkıyo.2 saatlik yoldan geliyo. Bana yemek yapıyo. Öyle bi tavırları var ki. ne yapsan sürekli memnuniyetsiz. Bütün bu yaptıklarından sonra çay demledim çayın yanına gelin damatlı bisküviler vardı özel yapım onların yanına kekleri küçük küçük dizdim mum yaktım ışıkları kapattım getirdim. Görünce ben çay içmiycektim dedi. Dedim bi bardak iç. o arada hemen üfledi söndürdü mumları gayet memnuniyetsiz biçimde. Tepsiyi mama sandalyesinin üzerine koyup eline çayını verdim. Tepsiyi git mutfağa götür deyip çayı geri verdi elime. Niye ki dedim. Çocuk döker dedi. Bende sen çayını eline al bende elime alıcam çocuk neyi dökücek dedim. Ben lavaboya gidicem die dedim dedi. Tmm zaten sen çayını geri verdin bende tepsinin başındayım ne dökülücek anlamadım. ve ayrıca ben senin lavaboya gidiceğini nerden bileyim. Gittim tepsiyi olduğu gibi mutfağa koydum orada ayakta bi kaç dilim kek atmış ağzına geldi çayını içti. Bende içmedim o an. Sonra zaman geçince aldım tabağı koltukta oturuyorum biskivi yiyorum. Çocuğumda geldi yanıma çıktı.Ağzına veriyorum küçük küçük bisküvi. Zaten 18 aylık koltuklara günde 10 kere inip çıkıyo koltuğun minderlerini bile indiriyo yani. Eşimin gözü sürekli bizde yapma kızım düşersin kızım dikkat et annesi. Dedim ki sen niye gözlüyosun ki bizi ben yanındayım düşücek gibi olursa tutarım Sen diziyi izlesene dedim. Bana ters ters baktı surat astı durdu.
Sonra çocuğumu banyo yaptırcaktım birlikte giricektik dedi birlikte yapmayın uzun sürer çocuk üşür tamam haklı dedim çocuğu yaptırdım. Onu giydirip uyutana kadar saat geç oldu sonra bana sen girmiycen mi dedi dedim üşendim şimdi girmiycem uykum var. Aradan yarım saat geçti yatıcaktım. Kendimi pis hissettim dedim ben yatmadan bi yıkanayım. Bana kızıyo surat asıyo niye bu saate bırakıyosun hani yıkanmıycaktın. Madem yıkanıcaktın nie daha önce girmedin. Bende dedim ki sanane o an üşendim ama yatmadan saçımı başımı birden pis hissettim vazgeçtim şimdi yapıcam. İstersem kalkıp gece üçte yaparım herşeye sen nie müdahale ediyosun ki.
Sonra gece uyuyoduk çocuğumda gece uyandı hala emiyo aramızda yatıyodu. Gece bana sesleniyo çocuk çok bu tarafa gelmiş ben sıkıştım kendi tarafına çek. Bende çocuğu çekerken uyanır gibi oldu hemen meme verdim yine bi yandan emip uyumaya çalışıyo. Dedi ben burda yatamıycam aldı battaniyesini gitti oturma odasına. Bende sabah kalkınca dedim ki madem oturma odasına gidicektin niye boşu boşuna gece hem çocuğu hem beni uyandırıyosun. Öf yeter artık bıktım sizden ben yoruluyorum işe gidiyorum daha çekemiyorum diye söyleniyo. Sanki bir tek o işe gidiyo. Ben anadolu yakasında oturup avrupa yakasında çalışıyorum her gün hiç çekmesem 3saat yol çekiyorum. Beyfendinin işi eve 10 dk. Ama hep yorulan o mutsuz olan o inanın bana kayınvalidem kayınpederim ve kocam da dahil olmak üzere bana hiç acıyan yok. Hep oğulları yoruluyo. Hamileyken 8 ay işe gittim bir kere sormadılar. Ama kendi kızları 15 dklık yolda oturduğu yerden çalışyo. Ay kızım çok yoruluyo oğlum çok yoruluyo hep ağızlarında aynı laf. Birde bnm karnım burnumda utanmadan bnm yanımda söylüyolar. Anlıycağınız artık bıktım. Yoruldum. Çocuğum olmasa işten eve bile gitmek istemiyorum. İşte yukarda anlattığım gibi 1 gecede yaşadıklarım bunlar ben mi hatalıyım bilmiyorum ama tek bildiğim artık kaldıramadığım.[/QUO

eyay arkadaşım eşinin hiç işi gücü yok mu seni mercek altına almış onu yap bunu yap diye sanki sen robotsun onun emir ve komutalarını yerine getirceksin olmazki bu kadar da insaf yani madem çok biliyor her şeyi bırak o yapsın o zaman
 
ya bana obsesif kompulsif bozukluk gibi geldi..sadece psıkolog degil klınık psikıyatri öneririm..








Takıntı Hastalığı – Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)

Anksiyete türü bir rahatsızlık olan obsesif-kompülsif bozukluk (OKB), insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan bir hastalıktır. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler, kontrol edemedikleri yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olurlar. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı ritüelleri ya da rutinleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompülsiyonlar) neden olur. Ritüeller takıntılı düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır.

Ritüel anksiyeteyi geçici olarak durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin ritüeli hemen tekrar etmesi gerekir. Bu OKB döngüsü kişinin gününden saatler çalarak normal günlük işlerini yapmasını engelleyebilir. Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişiler saplantılarının ve takıntılarının gerçek dışı veya manasız olduğunun farkında olabilirler, fakat kendilerini durduramazlar.

OKB (Obsesif Kompülsif Bozukluk) belirtileri nelerdir?

Yaygın obsesyon belirtileri:
•Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
•Başkasına zarar vermekten korkma
•Hata yapmaktan korkma
•Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
•Şeytanca veya günahkar düşünmekten korkma
•Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı
•Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı

Yaygın kompülsiyon belirtileri:
•Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
•El sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme
•Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
•Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma
•Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
•Belirli bir sıraya göre yemek yeme
•Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma
•Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama
•İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı
•Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme
 
TAKINTI HASTALIĞI
Obsesyon (saplantı); saçma ve mantık dışı bulunmasına rağmen kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen yineleyici düşüncelerdir.

Dr. Oya Bozkurt
Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı
Güncelleme: 00:19 TSİ 25 Temmuz. 2009 Cumartesi
Obsesyon (saplantı); saçma ve mantık dışı bulunmasına rağmen kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen yineleyici düşüncelerdir. Kompulsiyonlar (zorlantı) ise kişinin gerçekleştirmek zorunda hissettiği tekrarlayıcı davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Anksiyete yaratan obsesyonlardan kurtulmak için yapılan bu davranışlar bir kısır döngü yaratarak aslında sıkıntıyı daha da artırırlar.

Tipik obsesyonlar; bulaşma, kirlenme, cinsellik saldırganlık içeriklidir. Tipik kompulsiyonlar ise el yıkama, kontrol etme, sayma, düzenleme şeklinde görülürler. Evden çıkmadan önce kapılar, pencereler, ocaklar sık sık kontrol edilir. Dışarıya çıktıklarında mikrop kapma ya da aşırı kirlenmiş olduğu düşüncesiyle eve gelindiğinde sayısız ve çeşitli temizlenme ritüelleri yapabilirler. İleri derecede el yıkayanlarda ellerin derisinde sabun ve deterjan izleri, hatta yaralar görülebilir. Otomobil plakaları, evlerin numaraları, apartmanların kaç kat olduğu sayılabilir. Kimilerinde kanser, AIDS gibi hastalık obsesyonları olabilir. Bir şeyi kuralına göre yaptım mı yapmadım mı, düşündüm mü düşünmedim mi kuşkuları içinde bunalan hastalar etrafındakileri de bunaltabilirler.

Tipik olarak geç ergenlikte ya da erken erişkinlikte başlar. Bazen 5 yaş gibi çocukluk döneminde bile başlayabilir. Hastalığın ortaya çıkmasında psikososyal ve genetik etkenlerin sözkonusu olduğu düşünülmektedir
Bu hastalar genellikle titiz, düzenli ve kusursuzluk arayan kişilik yapısı gösterdiklerinden dışavuran davranışlarında düzenli, titiz, aşırı kontrollü ve kuralcıdırlar. Düşüncelerinde sürekli bir tereddüt ve kararsızlık dikkati çeker.

Hastalık genellikle süregen ve inatçı bir gidiş gösterir. Başlangıçta hastalar saplantı ve zorlantılarını gizlemeye çalışırlar. Kendi çabalarıyla yenebileceklerini düşünürler. Genellikle yaşam kaliteleri ciddi şekilde etkilenmeye başladığında ve çevresindekilerin de bıkıp usanmasından sonra psikiyatristlere başvururlar.
 
Takıntılı Kişilik Print E-mail


1) Takıntılı kişilik özeliklerini taşıyan kişiler; hem kendi üzerlerinde hem de çevrelerinde denetimi sağlamak üzere önlemler alınır.

2) Yaklaşımlarında ölçülüdürler.

3) İlişkilerde ihtiyatlı,düşünceleri mantıklıdır. Bu özeliklerinde aşırıya kaçarlarsa sert görünüşlü ve bilgiçlik taslayan kişiler olur.

4) Duygular ve sezgiler yerine, nedensellik ve mantıksal olma üzerine dururlar. Nesnel olmak için ellerinden geleni yaparlar.

5) Taşkınlık yapmaktan kaçınırlar.

6) İlişkilerde ölçülü ve duygusal olarak mesafeli görünürler, aynı zamanda dengeli, güvenilirlik ve dürüstlük niteliklerine sahiptirler.

7) İlişkilerinde kendilerini tutma duygularını frenlemelerine ek olarak çevrelerinde egemenlik kurmayı severler.

8) Takıntılı, saplantılı kişiler için her şeyin bir yeri vardır. Her şey yerli yerinde olmalıdır.

9) Temizliğe düşkün ve düzenlidirler.

10) her şeyi tam zamanda yapan dakik kişilerdir.

11) Çevresindeki kişilerin ve ilişkilerin önceden belirlendiği gibi davranmasını, daha çok kendi istekleri doğrultusunda davranmasını isterler.

12) Takıntılı insanların düşünce ve davranışlarına karşı gelindiğinde, şaşırtıcı, dikkafalı ve inatçı olabilirler.

13) Doğruluğa ve dürüstlüğe çok önem verirler.

14) Mülkiyet hukuku duyguları çok güçlüdür.

15 Çok tutumlu davranırlar ve sahip oldukları şeyleri çok zor paylaşırlar.



Bir kişide takıntılı, saplantılı kişilik özelikleri olmazsa, anormal bir durumun olduğunu gösteremez. Tam tersine bu niteliklere sahip olmak kişiler çok şey kazandırabileceği gibi, toplumların verimliliklerini önemli ölçüde obsesyonel üyelerine borçludurlar. Bu özellikler aşırıya kaçarsa denge bozulur, sorunlar yaşamaya başlar.



--------------------------------------------------------------------------------


TAKINTILAR VE SAPLANTILARI OLAN KİŞİLERDE YAYGIN OLAN DAVRANIŞ BİÇİMİ

Takıntıları, saplantıları olan kişiler düşünce veya eylemle bunlar etkisiz hale getirilme çalışırlar.

Örnek: Tüp gazı kapatıp kapatmadığı ile ilgili takıntıları olan bir kişi, tüpü kapattığına ilişkin güvence duymak için tüpü tekrar tekrar kontrol eder. Bu takıntılı düşüncelerini etkisizleştirmeye çalışır.

Örnek: Tekrarlayan davranışları olan bir kişi(sürekli el yıkayan, sıraya koyan) ya da zihinsel eylemleri olan (dua etmek, sayı saymak, çeşitli kelimeleri aklında geçirmek gibi.) Bu tarz davranışların anlamı huzursuzluk ve gerginliği azaltmak, sıkıntıdan kurtarmaktır. Kişi bu davranışları doğrultusunda haz almaz, doyum sağlamaz.

Örnek: Küfür etme takıntısı olan kişi düşünmek istemediği sövme işinden kurtulmak için 100 kez 10’dan 100’e kadar sayı saya bilir.

Takıntılı ve saplantılı kişiler, neden yaptıklarını bilmeden kendilerinin yarattığı ayrıntılı kurallara göre katı bir biçimde uyulan ya da basma kalıp olan bir takım eylem ve davranışları yerine getirirler.

En sık gördüğümüz davranışlar yıkama, temizleme, sayma, kontrol etme, sıraya koymadır. Kişiler davranışlarının mantıklı olup olmadığı konusunda kararsızlık içindedir. Kişi takıntı ve saplantılarının mantıksız olduğunu kabul ettiği zamanlarda bunlara karşı koymak için çaba gösterir. Ancak kişi gösterdiği bu çaba sırasında sıkıntısı artıp, istemediği davranışları yapmasına yol açar.



Obsesyonlara örnekler (saplantı ve takıntılara örnekler)

Birsini yaralama ya da birisine zara verme dürtüsü.

Geçmişteki bir yaşantıyla ilişkili olarak birisine karşı yoğun öfke duymayla ilgili düşünceler.

Sevdiği birinin başına bir kaza geleceği düşüncesi.

Birisine açık saçık şeyler söyleme yada sövme dürtüsü.

Yakın arkadaşının yada ailesinden birinin yaralanacağı, öleceği düşüncesi

Cinsel şiddet eylemleri düşüncesi.

Sağlığıyla ilgili olarak bir şeylerin yolunda gitmediği düşüncesi.

Birisine fizikse ya da sözlü olarak saldırıda bulunma dürtüsü.

Çocuklarının başına bir şey geleceği, özellikle kaza geçirecekleri düşüncesi.

Karısının zarar görmüş olup olmadığı düşüncesi.

Birisine bağırıp çağırma dürtüsü.

Çocuklarına zarar verme ya da onlara karşı şiddet kullanma dürtüsü.

Araba kullanırken arabaya çarpa dürtüsü.

Birisine saldırma ve şiddetle cezalandırma dürtüsü.(örnek: çocuğunu otobüsten dışarı atma)

İnsanlara kaba saba şeyler söyleme dürtüsü.

Olası kazaları ya da aksilikleri düşünme(genellikle bir geziye çıkmak üzereyken)

Kalabalıkta bir kişiyi itme dürtüsü.(örnek: kuyrukta beklerken)

Belirli birtakım kişilere saldırma dürtüsü.

Uygunsuz bir takım şeyler söyleme dürtüsü.

Tanıdık ve bildik olan ya da olmayan çekici kadınlara karşı duyulan cinsel dürtü.

Birisinin yeryüzünden yok olmasını isteme dürtüsü.

“olağandışı” cinsel eylemlerde bulunma düşüncesi.

Utanç duyduğu, küçük düştüğü, rezil olduğu geçmişteki yaşantılarını düşünme.

Birisine saldırıda bulunma ve öldürme dürtüsü.

Bir bankayı soyma gibi çok sıra dışı bir olay gerçekleştirmiş olabileceği düşüncesi.

Binanın tepesinden atlama dürtüsü

Eşine acı verecek belirli bir takım cinsel eylemlerde bulunma dürtüsü.

Trenin yaklaştığı bir sırada demir yoluna atlama dürtüsü.

Sevdiği birine fiziksel olarak zarar verme düşüncesi.
 
dün doktora gittik fakat eşimle doktora giremeden işi çıktı gitmek zorunda kaldı. Psikologla ben görüştüm aynı sizin dediğiniz gibi obsesif kompulsif bozukluk olduğunu söyledi. Haftaya eşimi tek çağırdı. Kabul etmemesi çok büyük problem kabul etse onu psikiyatriyle görüştürürüm tek bi ilaçla bütün sorunlarınız biter. Ama büyük bi ihtimalle kabul etmiycek ki etmezler. O zaman aile terapisi deyip daha uzun bir süreçte psikologla çözeriz dedi.
 
Umarım kabul eder tek başına gitmeyi, eğer tepki göstereceğini düşünüyorsanız doktorun sözlerinden ona bahsetmeyin; haftaya yine ikinizi beraber çağırmış gibi gidin ki motivasyonu kırılmasın. "Ben hasta değilim, beni kimse anlamıyor" gibi bir fikre de kapılmaz söylemez, üstüne gitmezseniz.
Sabredin, sizinle ve çocuğunuzla haddinden fazla da olsa ilgilenen bir eşiniz var hiç değilse. Ve başka da sizi üzen bir huyu yok galiba, bu da çözülemeyecek bir şey değil. Bunun bir hastalık olabileceğini düşünün ve sanki grip vs. olmuş gibi elinizden geldiği kadar destek olun.
 
dün doktora gittik fakat eşimle doktora giremeden işi çıktı gitmek zorunda kaldı. Psikologla ben görüştüm aynı sizin dediğiniz gibi obsesif kompulsif bozukluk olduğunu söyledi. Haftaya eşimi tek çağırdı. Kabul etmemesi çok büyük problem kabul etse onu psikiyatriyle görüştürürüm tek bi ilaçla bütün sorunlarınız biter. Ama büyük bi ihtimalle kabul etmiycek ki etmezler. O zaman aile terapisi deyip daha uzun bir süreçte psikologla çözeriz dedi.

cnm gecmiş olsun çok aşılmıyacak bir rahatsızlık degıl hiç canını sıkma.evet uygun ilaç tedavisi cok iyi geliyor ama benim anladıgım kadarıyla eşiniz hastalıgın daha başında,bunun bir de aşırı ileri devresi var anlatılacak gibi değil.o yüzden psıkolog seansları inş.iyi gelecektir.
 
cnm gecmiş olsun çok aşılmıyacak bir rahatsızlık degıl hiç canını sıkma.evet uygun ilaç tedavisi cok iyi geliyor ama benim anladıgım kadarıyla eşiniz hastalıgın daha başında,bunun bir de aşırı ileri devresi var anlatılacak gibi değil.o yüzden psıkolog seansları inş.iyi gelecektir.

Umarım kabul eder tek başına gitmeyi, eğer tepki göstereceğini düşünüyorsanız doktorun sözlerinden ona bahsetmeyin; haftaya yine ikinizi beraber çağırmış gibi gidin ki motivasyonu kırılmasın. "Ben hasta değilim, beni kimse anlamıyor" gibi bir fikre de kapılmaz söylemez, üstüne gitmezseniz.
Sabredin, sizinle ve çocuğunuzla haddinden fazla da olsa ilgilenen bir eşiniz var hiç değilse. Ve başka da sizi üzen bir huyu yok galiba, bu da çözülemeyecek bir şey değil. Bunun bir hastalık olabileceğini düşünün ve sanki grip vs. olmuş gibi elinizden geldiği kadar destek olun.

İnşallah cnm sağolun. Bende aynı sizin dediğiniz gibi doktorun dediklerinden bahsetmedim çocukla alakalı görüştük falan dedim. Doktorda siz hissettirmeyin ben yavaş yavaş giricem konuya öyle yapılıyo mu evde bunu yapan var mı falan diye görüşücem. Baktım kabullenmiyo. Siz eşler olarak bi çift terapisine gidin diye yönlendiricem dedi. İnşallah aşarız. Genel olarak problemlerimiz çocuktan sonra çoğaldı. Bebeğim yoğun bakımda kaldı ve o bizi çok sarstı. Bebeğimiz eve geldikten sonra eşim de bu şekilde davranmaya başladı.
 
İnşallah geçecek o zaman, madem ki sonradan edinilmiş bir alışkanlık, kurtulması daha da kolay olur. Üzülmeyin, bakın diyorsunuz bebeğimiz yoğun bakımda kaldıktan sonra böyle huylar edindi diye. Demek ki onda sandığınızdan daha büyük bir iz bırakmış, hatta hala atlatamamış ki yaşadığı o kaybetme korkusunu, sevdiklerine yönelik her ani/plan dışı hareket tetikler olmuş.
 
Back