İşe ilk başladım amir bana çocuk düşünüyormusun diye sordu bayan kendisi izin almim gibisinden cok ayar oldum sonra sorumlumuzun yanına götürdü adamda burası çok sıkıntılı demeye başladı ilk saniyeden ztn Moralmen çöktüm o günden sonra ısınamadım çünkü cok gıcık tipler
Baştan kapatmışsın kendini gibi görünüyor.
Bu her hafta geliyor dediğim arkadaşım erkek, eşi için gitti şehir dışına ve ailesine çok bağlı olduğu için biz onları gönderirken, kızı değil oğlanı teselli ediyorduk :) üzülme, bir kaç sene sonra gelirsen diyerek. Ağlayacak durumdaydı annesinden ayrılırken. Gittiği yerde A101 ve bim den başka dükkan yok. O kadar küçük. ve çok merkezi bir yerde, tiyatro, kurs çok sosyal biriydi bu çocuk İstanbul da. O da çözümü sık gelip gitmekte buldu.
Ben de çabuk modu düşen biriyim. Aniden Plan bozulması, ya da bir sürtüşme hemen eksilere düşürür beni. Ama bunun kendimden kaynaklı olduğunu biliyorum. Ve şartları suçlamak yerine, kendimi toplamaya çalışıyorum.
Yazık oluyor, çok keyifli geçirilebilecek zamanların böyle depresyonla heba edilmesi. Hem zamanına, hem cicim aylarına yazık. İleride sen de göreceksin boşuna üzmüşsün kendini.
Bana şimdi Bursa ya git, Ataman çıktı deseler koşa koşa giderim, hem de nasıl :))) Gerçi Doğuya çıktı deseler bile çok sevinirim ama Bursa kadar olmaz :)
Ben de atanamamışım için değil, zamanında atamam olacakken eşim ayrı şehirlerde olmayı kabul etmediği için gitmedim. Evlilik sorumluluk isteyen bir şey. Bazen kendi aleyhine de karar vermek zorunda kalıyorsun ama eşin seni işinden etmemiş. Böyle bir ikilem de kalmamışsın. İstanbul a yakın ama daha ferah, yeşil, doğal ve haftasonu kaçamak için çok elverişli bir şehirdesin.
Bu anlattıkların mobbing değil tam olarak. Sen baştan olumsuz algılamışsın. çocuk sorusu her çalışan kadının bir şekilde karşılaşacağı bir sorudur.
Özelde kesinlikle çok daha acımasız, saatleri çok daha uzun ve anlayışsız bir tutumla davranıyorlar çalışanlara.
Kadını erkeği de yok. Hatta neredeyse iş dünyası bile yok. Herkes kimi zaman okulda, kimi zaman işte nahoş tutumlarla karşılaşıyor. Hatta bazen Kadınlar erkeklerden daha tehlikeli olabiliyor.
Çareyi kaçmakta, ya da kendini kapatmakta değil, daha kalın bir deri oluşturmakta buluyorlar.
İş yerindekiler eğer gerçekten kötü insanlar değillerse, olumlu bir ortam oluşturabilirsiniz kendin için.Biraz da senin elini uzatman gerekir bunun için.
Samimiyetse iş ortamında bulması neredeyse imkansız bir şeydir, dostluk arayışı gereksiz ve üzücü olur. Hayatın normalleri bunlar.
Benim eşimin çalışanları kaç yıldır yanında da olsalar, birbirini sevmek diye bir şey mevzu olamaz. Para ilişkidir her şey. Onlar daha fazla maaşlı bir iş bulsalar giderler, eşimle araları iyidir çünkü o da maaşlarını zamanında veren bir patrondur. Sevgi yok işin içinde. Ama yine de masalarını çiçeklerle dekore eder, her sabah bitki çayları, kahve çay muhabbetlerinin olduğu sıcak bir ortamdır orası. Daha fazlası beklenmez.
Bursa da olunca, hafta sonunda tarihi köylere bir çay içip dolaşmaya çıkabilirsin. Kendini şımartıp bir Uludağ kaçamağı yapabilirsin. Aileni davet edip bir haftasonu onları gezdirebilirsin Tophane merkez camiler filan. Büyük avmler var her türlü. Hele bahar gelince ayrı bir güzellik, günler uzun, Havalar sıcak, gezilecek yer çok.
İstanbul da trafikten çıkmak bazen 2,5 saat alıyor. O zamana uzak bir yere bile gidebilirsin.
Yine istanbul oluyor mu diye denersin ama olmayınca eşini suçlayıp boşu boşuna üzme ikinizi de. Kötü bir yere getirip yalnız bırakmamış seni. Çocuğun olursa, yine alışverişinden, kreşine kadar çok alternatifin var. Zeytinyağından peynirine, yumurtasına her türlü doğal ürüne ulaşman daha kolay köylerde.
İşte kötüyse, iş bittiği anda güzel ve imkanların çok olduğu bir yerdesin. Kendimizi yoruyoruz boşu boşuna. Sen biraz sıcak davransan, kendi kasabın, komşun, esnafın, keyifli bir yaşantın kurulur orada.
Ben mesela istanbul dışı, Adapazarlı ve Bursa yo çok beğeniyorum ve imkanım olsa isterdim yaşamaya oralarda.
Eşinle ikiniz, çatkapı, pörtkapı olmadan çok güzel bir hayat kurarsınız. İleri de başka imkanları da değerlendirirsiniz.