GÜNCELLEME 15. sayfada :)
Merhaba hanımlar,
Yaklaşık 5-6 yıldır başımızda olan bu dertle ilgili sizlere danışmak istedim.
Forumda yeniyim ancak pasif olarak uzun zamandır bu siteyi takip ediyordum.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; ben inançsız bir bireyim, ailem de öyle. O yüzden lütfen büyü yapılmış vs gibi bilimsellikten tamamen uzak şeyler söylemeyin, çünkü çok söyleniyor bu. Belki aranızda nöroloji, psikoloji okuyan, bu alanlarda çalışan veya bir yakının/kendisinin başına gelmiş birisi vardır diye bu konuyu açmak istedim. Çünkü artık gerçekten çok çaresizim. Biraz uzun olacak konum, çünkü aklımda çok şey var ve bir boşluk kalmasını istemiyorum konuda. Sonuna kadar okuyanlarınız olursa şimdiden zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Annem 1967 doğumlu, gençliğinde, Türk Halk Müziği yarışmalarına katılmış, TRT'nin düzenledikleri de dahil olmak üzere, en iyi derecesi TRT'de ikincilik olsa da o yıllarda o yarışmalarda sonuncu olanlar dahi iyi yerlerde bu günlerde. Ailesi önüne geçmiş, anne babası izin vermemiş, "kötü yola düşersin" tarzı söylemlerde bulunmuşlar. Annem, anneannemin erken ölümüyle liseyi terk etmiş ve evin kadını olmuş; genç yaşında evi çekip çevirmiş, o zaman 11 yaşındaki dayımla ve 3 bebek kuzenimle ilgilenmiş.
Annem her zaman yaşından genç gösteren, bakımlı ve aynı zamanda çok titiz bir kadın olmuştur ta ki 2013 yılında bu rahatsızlığı baş gösterene kadar. Evimiz biraz şehir merkezine uzak bir yerdeydi ve annem arkadaşlarına, yakındaki avm'ye toplu taşıma ile giderken zorlanmaya, bildiği yerlerde dahi kaybolmaya, yönünü bulamamaya başladı. Zamanla daha çok uyumaya, temizlik işlerini aksatmaya başladı. Kendisinin bir telefonu vardı kullanmayı birkaç kez ögretmiştim maalesef ben ertesi yıl üniversiteye başladım ve annem -babam da çalıstığı için- evde yalnız kaldı. Gündüzleri evde tek başınayken beni arayabiliyordu ve sohbet ediyorduk, gün aşırı konuşuyorduk sonra annem telefonu kullanmayı unuttu.
Bu noktada şunu da belirtmem gerekir ki annem çok asosyal birisidir. Komşularını hiç sevmez, eve birinin gelmesini istemez, teyzemle dahi çok kavga etmişliği vardır o zamanlarda. Oldum olası böyle bir insandır sadece o 11 yaşındayken ilgilendiği, baktığı dayımı çok sever, onunla çok iyi anlaşır, oğlu gibi görür onu. Bir de 95-96'dan beri bir arkadaşı var, onunla görüşürdü telefonda konuşurdu ancak evlerimiz uzak olunca, annem de toplu taşıma ve telefonu kullanamayınca koptular baya.
Zamanla annemde düşünmeden yapılan hareketler yavaşladı, el işlerini çok iyi yapardı onları yapamamaya ve 3+1 apartman dairemizde tuvaleti mutfağı vs bulamamaya başladı, arabamız var babam kullanıyor; sürücü koltuğuna sol ayağını atarak binmesi gerekirken sağ ayağıyla biniyor, torpido gözünün üstüne falan oturmaya çalışıyordu. Biz de ona moral olsun diye, doktorunun da onayıyla hep istediği gibi havuzlu lüx bir siteden ev aldık, oraya taşındık daha sosyal olmasını sağlamaya çalıştık hep, bir süre iyiydi, şu an 3 yıldır aynı evdeyiz (2+1 bir de bu öbür eve göre daha küçük) ancak annem mutfağı, banyoyu, yatak odasını vs yine bulamıyor. Biz yönlendirdiğimizde de sağa gel sola yürü gibi bu basit tarifleri dahi anlayamıyor.
Müge Anlı'nın programını yıllardır izler, çok severdi babam da sabahları kalkınca annem için onu açıp işe giderdi. Bir gün annem ben uyurken -tatillerde eve gittiğim için biraz geç kalkıyordum dürüst olmam gerekirse, annem de o zamanlar çok ağır değildi kendisine kahvaltı hazırlayıp bişilerle meşgul olabiliyordu- gelip beni uyandırdı ve 'Müge Anlı bizim eve gelmiş' diye tutturup beni balkona götürdü, göremeyince "az önce buradaydı," dedi.tv'ye baktım ve programın bitmiş olduğunu gördüm. O günden sonra da sürekli tvdekileri gerçek, oradaki insanları da bizim evde zannetmeye başladı.
Bu tv olayından sonra da halisünasyonları başladı. Aynadaki yansımasını başka bir kadın sanıyor ve o kadınla kavgalılar. Evdeki bütün aynaları örttük, gidip gidip örtüleri kaldırıp yine bu buraya gelmiş diye başlayıp hakaretler, küfürler havada uçuşuyordu. Aynaları tamamen kapattık, artık göremiyor ancak balkon kapısının, pencerenin camı; fırın ya da asansör kontrol düğmelerinin çerçeveleri gibi yansıma gösteren, metalik şeyler de dahil, oralarda yine görüp kavga ediyordu. Hele ki dışarı çıktığımızda gerçekten işkenceye dönüşüyor, kuaför salonları, avmler ve hatta evimizin asansörü ve arabadaki aynalar. Sonrasında aynaları da geçtik, durup dururken böyle şeyler görmeye ve bize anlatmaya başladı. Babam, annem evde yalnız kalamayacağı için onu da dükkana götürüyor, neyse ki babam işyeri sahibi, maaşla çalışan biri olsaydı ilgilenmesi daha zor olurdu.
Doktorların teşhisi alzheimer; 46 yaşındayken bu teşhis konuldu ve o zamandan beri alzheimer ilaçları kullanıyor, ilaçları da 5-6 ayda bir değişiyor. Alzheimerın tedavisinin olmadığını biliyorum ancak o ilaçların bu durumu yavaşlatması gerekirken aksine hızlandırdı. Üstelik beyinde küçülme, beynin bazı bölgelerinin sinyallere cevap vermemesi gibi durumlar olmadığı gibi, alzheimerın en büyük belirtisi olan beyinde sarı lekeler hâlâ daha yok. Bir diğer teşhisleri de öğrenim güçlüğü, ancak bunun üstünde çok durulmadı. Babam tedavi konusunda hiç sakınmadı, elinden geleni yaptı; yaşadığımız ildeki alanının uzmanı bütün doktorlara götürdü, devlet özel ayrım yapmadan il il gezdi. Fransa'daki alzheimer araştırma merkezine dahi gönderildi tomogrofi eeg vb gibi testlerin sonuçları ve oradan da temiz çıktı. Psikoloji alanında uzmanlar ise psikolojik bir sorun bulmadı.
Annem yaklaşık 4-5 yıl antidepresan kullandı, 2013'e kadar, doktor kontrolünde bıraktı. Anksiyete şikayetiyle gitmiştik o zamanlar. Kendisine verilen ilaç, annem kullanmaya başladıktan bir yıl sonra Abd'de yasaklanmış. O zamanlar ben küçüktüm ancak bu öğrenim güçlüğü teşhisi yapıldığında kullandığı antidepresanın prospektüsüne baktım ve 'öğrenim güçlüğü olan bireylerde bu rahatsızlığın ilerlemesine sebep olabilir' ibaresini gördüm. Dediğim gibi doktorlar öğrenim güçlüğü teşhisinin çok üstünde durmadığı için bu ilacın yan etkilerinde böyle bişi varmış dediğimde de bunu önemsemediler.
Acaba bu kullandığı ilaç yüzünden mi bu kadar kötüleşti bilemiyorum. Kesin bir teşhis olmadığı için doğru tedavi de olamıyor ve şu an diyalog kurma becerilerini de tamamen yitirmiş durumda sizin dediğinize cevap vermek dışında her şeyi söylüyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bunları kimseye anlatamıyorum çünkü insanlar bu kadar karanlık, depresif durumları dinlemek istemiyor. Açıkçası şu an biraz rahatladım, kimse okumayacak olsa da içimi döktüm, çok uzun zamandır içimde tutuyordum. 15-16 yıllık çok yakın bir arkadaşım var, 4 yıldır farklı şehirlerde olduğumuz için çok sık konuşamıyoruz o bile bilmiyor bu durumları. Sadece kendi canımdan parça gibi gördüğüm bir sevgilim var, ona anlatabiliyorum ancak ona da çok bahsedip kendini kötü hissetmesini istemiyorum, olabildiğince az anlatıyorum. Birileri okuduysa gerçekten çok teşekkür ederim.