Olaya neden dini açıdan bakılıyor anlamıyorum?? Olay adli bir vaka ve silahlı terör örgütü mensubu olmak,
darbe teşebbüsü gibi suçlar nedeniyle ceza aldı mahkum edilenler.
Yani dine hakaret, 28 şubat süreci, Menderes'in idamı nedeniyle kimse yargılanmadı, cezaların nedeni
bunlar değil. Hatta faili meçhuller de değil, asit kuyuları da değil...
Şimdi, Başbakan Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir paşanın uzun tutukluluk süresine razı olmadığını
dile getirirken,meclis Özel Yetkili Mahkemeleri de kaldırırken, devam eden bu davaya mahsus olarak
hala Özel Yetkili Mahkeme görev başındaysa ben biraz düşünürüm...
Danıştay davası sanığı malum şahıs, Ankara'daki mahkemece mahkum ediliyorsa ama Danıştay
davasının bu dava ile birleştirilmesiyle, bu davadan az bir ceza ile kurtuluyorsa, ben Özel Yetkili
Mahkemeyi ve kararlarını elbet sorgularım...
Faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu iddia edilen şahıs, faili meçhulleri nedeniyle ceza almadıysa
bu cezaya adil diyemem, vicdanım elvermez...
Aktif gazeteciler, Danıştay saldırısı gibi, somut delillerle yargılanan sanıklardan daha çok ceza alıyorlarsa
düşünceye ceza verilmiyor samimiyetsizliğine inanmam...
Yargılama sonucu verilen cezalara, zamanın örnekleri verilip iyi olmuş diye seviniliyorsa, bunun adalet
için bir sevinç olduğuna da inanmam. Çünkü herkesin kara bir leke olarak andığı 28 Şubat sürecinin
yaşanmasında etkili olan Susurluk olayının aktörleri bu davada yargılanmadı. 28 Şubat davası ayrıca
sürüyor. O dönem komutanları yargılanıyor. 28 Şubat'ı yeterince bilenler, bu davanın değil, o davanın
sonucuna odaklanmış olmalılar.
Ayrıca adalet, kişisel bir durum değildir. Boğaza karşı içilen içki yüzünden kimse yargılanamaz. İnançları
yüzünden kimsenin yargılanamayacağı gibi... Adalet, hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirmeye
tabidir. Kişisel görüşlerden, inançlardan tamamen bağımsızdır. Hukuk kurallarına uymamakla insanlar
yargılanır ve ceza alırlar. Ve adil insanlar da bu kararlara, yine adalet çerçevesinde değerlendirmede
bulunurlar.
Bu ülkede artık darbe olmasın. Bunu ulusalcı diye yaftalanan güruh içinde de istemeyen çok. Darbe ile
değil, gerçek bir demokrasi ile yönetilmek, şu yüzyılda bize en gerekli olan şey. Demokrasi de sadece
sandığa gitmek değildir. Demokrasi, sandıktan çıkanın her istediğini dikte etmesi de değildir. Demokrasi
inançları ve kıyafetleri ile birilerini baskı altına almak da değildir. Demokrasi, halkın seçtiklerinin halka
hizmet etmesidir, halka hükmetmesi değil...
darbe teşebbüsü gibi suçlar nedeniyle ceza aldı mahkum edilenler.
Yani dine hakaret, 28 şubat süreci, Menderes'in idamı nedeniyle kimse yargılanmadı, cezaların nedeni
bunlar değil. Hatta faili meçhuller de değil, asit kuyuları da değil...
Şimdi, Başbakan Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir paşanın uzun tutukluluk süresine razı olmadığını
dile getirirken,meclis Özel Yetkili Mahkemeleri de kaldırırken, devam eden bu davaya mahsus olarak
hala Özel Yetkili Mahkeme görev başındaysa ben biraz düşünürüm...
Danıştay davası sanığı malum şahıs, Ankara'daki mahkemece mahkum ediliyorsa ama Danıştay
davasının bu dava ile birleştirilmesiyle, bu davadan az bir ceza ile kurtuluyorsa, ben Özel Yetkili
Mahkemeyi ve kararlarını elbet sorgularım...
Faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu iddia edilen şahıs, faili meçhulleri nedeniyle ceza almadıysa
bu cezaya adil diyemem, vicdanım elvermez...
Aktif gazeteciler, Danıştay saldırısı gibi, somut delillerle yargılanan sanıklardan daha çok ceza alıyorlarsa
düşünceye ceza verilmiyor samimiyetsizliğine inanmam...
Yargılama sonucu verilen cezalara, zamanın örnekleri verilip iyi olmuş diye seviniliyorsa, bunun adalet
için bir sevinç olduğuna da inanmam. Çünkü herkesin kara bir leke olarak andığı 28 Şubat sürecinin
yaşanmasında etkili olan Susurluk olayının aktörleri bu davada yargılanmadı. 28 Şubat davası ayrıca
sürüyor. O dönem komutanları yargılanıyor. 28 Şubat'ı yeterince bilenler, bu davanın değil, o davanın
sonucuna odaklanmış olmalılar.
Ayrıca adalet, kişisel bir durum değildir. Boğaza karşı içilen içki yüzünden kimse yargılanamaz. İnançları
yüzünden kimsenin yargılanamayacağı gibi... Adalet, hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirmeye
tabidir. Kişisel görüşlerden, inançlardan tamamen bağımsızdır. Hukuk kurallarına uymamakla insanlar
yargılanır ve ceza alırlar. Ve adil insanlar da bu kararlara, yine adalet çerçevesinde değerlendirmede
bulunurlar.
Bu ülkede artık darbe olmasın. Bunu ulusalcı diye yaftalanan güruh içinde de istemeyen çok. Darbe ile
değil, gerçek bir demokrasi ile yönetilmek, şu yüzyılda bize en gerekli olan şey. Demokrasi de sadece
sandığa gitmek değildir. Demokrasi, sandıktan çıkanın her istediğini dikte etmesi de değildir. Demokrasi
inançları ve kıyafetleri ile birilerini baskı altına almak da değildir. Demokrasi, halkın seçtiklerinin halka
hizmet etmesidir, halka hükmetmesi değil...