Nasıl rahat ediyorsanız öyle yaşayın , şahsen ben de iki çocukla az eşya , az temizlik kafasındayım . Hatta yavaştan yavaştan minimalist yaşama geçmeye başlıyorum . Dün salondaki 7 tane çiçeğimi komşularıma hediye ettim . Ev balta girmemiş orman gibiydi . Penceremiz varmış burda deyip seviniyorum . Şimdi de yük dolabını boşaltıyorum , 5 tane polar battaniye , 4 tane kadife battaniye varmış , sonuç 12 yıldır kullanmadık . 1’er tane bırakıp diğerini letgo’da satarım inşallah. 26 tane patik varmış
babaannemin ördükleri haricindekiler gidecek , bir sürü havlu var ( öğretmenler gününde de gelir ) onlar da azalacak . Yazma 3 hurç dolusu bire indireceğim . Japon’lar haksız olamaz diye düşünüyorum. Hem bizim atalarımız çadırda yaşarken muhtemelen bu kadar çok eşyaya sahip değillerdi .
Geçen gün bir yerde okumuştum , Türkler Arapların gösteriş merakına heves ettiler , halbuki bilime önem verselerdi , üretselerdi şimdi öncü ülkelerden olurlardı diyordu . Çok doğru geldi bana bu söz . Eşyaları havalandırmaktan , yıkayıp hurçlara doldurmaktan ve bunu yılda iki kere yapmaktan gına geldi artık. Onlara harcayacağım enerjiyi gökyüzüne , denize veya ormana bakarak geçirmeyi istiyorum. Çocuklarımın başını 5 dk fazladan okşamak bile bence daha önemli attık .
Bana da bir arkadaş ölüm gölgesi düşmüş üstüne senin demişti , 3 tane botum varken 4. Almadığım için . Ölüm gölgesi düşen insan dünyalık şeylere heves etmezmiş . Bakalım ne zaman öleceğim .