- 10 Şubat 2013
- 516
- 577
İsmim Feriha. Annem ben küçükken vefat etmiş. Babamla yaşıyorum. Canım babam, bana hem anne oldu hem baba.
Öyle ama benim içimin acısı hiç geçmedi.
Hiçbir hatıramızı hatırlamadığım annem içimde büyük bir kor.
Babam bunun farkında ama hiç motivesini kaybetmiyor. Her zaman en yakın dostum.
İsmimin anlamı 'sevindi' demekmiş, yıllar önce öğrendim. Arapça.
Feriha: Sevindi.
Feriha aslında üzgün, üzüldü...
Annesizliğe hep 'üzüldü'. Hep.
Anneliği ayakları altında ezen kadınlar yüzünden daha da 'üzüldü'.
Anne sevgisi... Güzel olsa gerek, baba sevgisi bu kadar güzel olduğuna göre...
Anne kelimesini rezil eden insanları görene dek annelerin hepsine hayrandım. Yine hayranım ama bir kısmına...
Alışveriş merkezindeydik. Babamla ev alışverişi yapıp eve dönecektik Buranın hemen yanında geniş güzel bir park var. Alışverişten sonra biraz sohbet etmek üzere parka gittik. Az sonra küçücük bir kız geldi yanımıza, henüz oturamamıştık:
-Abla okul masraflarıma yardımcı olmak ister misiniz?
-?
Sessiz kaldım, bir şey diyemedim. Şaşırmıştım. Hem mahcup bir edası vardı kızın hem de benden para alabilirse bunu zafer sayabilecek göz siması...
Babam torbaları arabaya bırakmaya gidince bir kız daha geldi yanıma:
-Abla yardım eder misin?
Ben tutulmuş gibiydim, hiçbir şey diyemedim. Öfkelendim, terledim. Oradaki birkaç bayana daha aynı hitapta bulununca, bayanlar:
-'Senin annen nerede?' diye sordular. Kız hırçınlaşıp gitti yanımızdan.
Canım... Sende mi annenin nasıl anne olduğunu düşünüp hırçınlaştın?
Yoksa para vermediler diye mi?
Babam geldi az sonra. Kızgın gördü tabi beni.
-Baba bu nasıl iş? Anneleri babaları yok mu bu canların?
Babamda üzüldü, derin bir nefes aldı. Ötede dilenmeye devam eden kızlara gözleri dolu dolu baktı.
-Ah bir bilsem...
Ne ben babamı üzgün görmeye tahammül edebilirimdim ne de babam beni üzgün görmeye tahammül edebilirdi.
Banktan kalkıp biraz yürümeye karar verdik. Hava serindi ve sanki derdimizi rüzgar alıp gitmişti, kulağımıza yardıma muhtaç insanlara ne şekilde yardım edebileceğimizi fısıldayarak.*
Epey yürüdük, dönerken birkaç kadın, birkaç genç kız ve aralarında benim az evvel gördüğüm iki kız dahil birkaç çocuk merdivenlere oturmuşlar etrafı seyrediyorlar.
O kadınları görünce çok öfkelendim. O yavruların anneleri onlar mı acaba?
Babama:
-Gidip şunlarla konuşalım baba, bu yaptığınız ne diyelim. Annesiyseniz böyle mi sahip çıkıyorsunuz diyelim... Değilseler yine de anneliği anlatmaya çalışalım baba, annenin merhametini anlatalım, gerçek annenin sahiplenişini anlatalım...
Babam:
-Bir şey değişmez ki kızım.
Ben:
-O zaman gidip yüzlerine tükürelim.
Çok öfkelenmiştim. O canlar için canım yanmıştı.
Babam:
-Olmaz, kızım elimizden şu an ne gelir ki... Ben çocuklarını parayla kiralayanları, uzuvlarını kesenleri bile duydum kızım, elden ne gelir, konuşsak ne değişir?
Ben:
-Baba Allah aşkına konuşalım... Çocuklarını kiralamak ne demek? Bunlar nasıl insan baba?
Ağlıyordum konuşurken. Vücudum titremeye başladı.
''Ben biliyorum annesizliği! Anne ne demek annesiz olmama rağmen biliyorum! Siz bilmiyorsunuz. Her kadına fıtraten verilmiş olan anneliği siz bilmiyorsunuz. Sizin üzerinizden sesleniyorum aslında annelik görevlerini yapmayanlara! Çocuklarına öz annelerinden merhamet dilendirenlere, bir başkasından yardım dilendirenlere... Annesizlik çok kötü, biliyorum! Anneliğin bir nevi yansıması ablalıkta mı yapamıyorsunuz? Abla olarak sahiplenin o da yeter. Annesizlik çok kötü, biliyorum!''
-Baba! Onlara nasıl yardım edebiliriz?
Bir şeyler yapalım baba!
-Yapalım kızım, sakinleş, kararlaştırıp ne yapabiliyorsak yapalım.
*Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir. Bakara 2/ 273
Büşra Şükran
Öyle ama benim içimin acısı hiç geçmedi.
Hiçbir hatıramızı hatırlamadığım annem içimde büyük bir kor.
Babam bunun farkında ama hiç motivesini kaybetmiyor. Her zaman en yakın dostum.
İsmimin anlamı 'sevindi' demekmiş, yıllar önce öğrendim. Arapça.
Feriha: Sevindi.
Feriha aslında üzgün, üzüldü...
Annesizliğe hep 'üzüldü'. Hep.
Anneliği ayakları altında ezen kadınlar yüzünden daha da 'üzüldü'.
Anne sevgisi... Güzel olsa gerek, baba sevgisi bu kadar güzel olduğuna göre...
Anne kelimesini rezil eden insanları görene dek annelerin hepsine hayrandım. Yine hayranım ama bir kısmına...
Alışveriş merkezindeydik. Babamla ev alışverişi yapıp eve dönecektik Buranın hemen yanında geniş güzel bir park var. Alışverişten sonra biraz sohbet etmek üzere parka gittik. Az sonra küçücük bir kız geldi yanımıza, henüz oturamamıştık:
-Abla okul masraflarıma yardımcı olmak ister misiniz?
-?
Sessiz kaldım, bir şey diyemedim. Şaşırmıştım. Hem mahcup bir edası vardı kızın hem de benden para alabilirse bunu zafer sayabilecek göz siması...
Babam torbaları arabaya bırakmaya gidince bir kız daha geldi yanıma:
-Abla yardım eder misin?
Ben tutulmuş gibiydim, hiçbir şey diyemedim. Öfkelendim, terledim. Oradaki birkaç bayana daha aynı hitapta bulununca, bayanlar:
-'Senin annen nerede?' diye sordular. Kız hırçınlaşıp gitti yanımızdan.
Canım... Sende mi annenin nasıl anne olduğunu düşünüp hırçınlaştın?
Yoksa para vermediler diye mi?
Babam geldi az sonra. Kızgın gördü tabi beni.
-Baba bu nasıl iş? Anneleri babaları yok mu bu canların?
Babamda üzüldü, derin bir nefes aldı. Ötede dilenmeye devam eden kızlara gözleri dolu dolu baktı.
-Ah bir bilsem...
Ne ben babamı üzgün görmeye tahammül edebilirimdim ne de babam beni üzgün görmeye tahammül edebilirdi.
Banktan kalkıp biraz yürümeye karar verdik. Hava serindi ve sanki derdimizi rüzgar alıp gitmişti, kulağımıza yardıma muhtaç insanlara ne şekilde yardım edebileceğimizi fısıldayarak.*
Epey yürüdük, dönerken birkaç kadın, birkaç genç kız ve aralarında benim az evvel gördüğüm iki kız dahil birkaç çocuk merdivenlere oturmuşlar etrafı seyrediyorlar.
O kadınları görünce çok öfkelendim. O yavruların anneleri onlar mı acaba?
Babama:
-Gidip şunlarla konuşalım baba, bu yaptığınız ne diyelim. Annesiyseniz böyle mi sahip çıkıyorsunuz diyelim... Değilseler yine de anneliği anlatmaya çalışalım baba, annenin merhametini anlatalım, gerçek annenin sahiplenişini anlatalım...
Babam:
-Bir şey değişmez ki kızım.
Ben:
-O zaman gidip yüzlerine tükürelim.
Çok öfkelenmiştim. O canlar için canım yanmıştı.
Babam:
-Olmaz, kızım elimizden şu an ne gelir ki... Ben çocuklarını parayla kiralayanları, uzuvlarını kesenleri bile duydum kızım, elden ne gelir, konuşsak ne değişir?
Ben:
-Baba Allah aşkına konuşalım... Çocuklarını kiralamak ne demek? Bunlar nasıl insan baba?
Ağlıyordum konuşurken. Vücudum titremeye başladı.
''Ben biliyorum annesizliği! Anne ne demek annesiz olmama rağmen biliyorum! Siz bilmiyorsunuz. Her kadına fıtraten verilmiş olan anneliği siz bilmiyorsunuz. Sizin üzerinizden sesleniyorum aslında annelik görevlerini yapmayanlara! Çocuklarına öz annelerinden merhamet dilendirenlere, bir başkasından yardım dilendirenlere... Annesizlik çok kötü, biliyorum! Anneliğin bir nevi yansıması ablalıkta mı yapamıyorsunuz? Abla olarak sahiplenin o da yeter. Annesizlik çok kötü, biliyorum!''
-Baba! Onlara nasıl yardım edebiliriz?
Bir şeyler yapalım baba!
-Yapalım kızım, sakinleş, kararlaştırıp ne yapabiliyorsak yapalım.
*Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir. Bakara 2/ 273
Büşra Şükran