Ya sanki dermansız derde tutulmuş da sayılı gününüz kalmış gibisiniz. Bir kere yaşıyorsunuz bu hayatı. Önceki ilişkinizde bir sürü travma yaşamışsınız, atlatabilmek için hiç yardım aldınız mı? Kimin ne garantisi var şu hayatta? Kimse boşanmak için ya da ayrılmak için başlamıyor bir ilişkiye. Dünyanın en sadık erkeği gelse siz yine mutlu olmazsınız çünkü istemiyorsunuz. Mutsuzluktan mutlu olanlardansınız.
Beni bu hayatta böyle karamsar, mutsuz, devamlı kötüye yorma, çaresiz hissetirebilecek tek şey evlatlarımın başına kötü bir şey gelmesi olur. Onun dışında eşimi seviyorum, iyi anlaşıyoruz hiç gizlimiz saklımız yok ama günün birinde bir başkasına gidebilir, başkasını sevebilir, buraya kadarmış diyebilir. Şimdiye kadar en küçük bir ihanet kuşkusu hissi olmadı bende ama asla diyemiyorum. İki ergen kızım var anneyim buna rağmen kendim için bile büyük konuşmaktan korkarım.
Hiç benim tarzım değildir ama istersem sokağa aşırı dekolte bir kıyafetle çıkarım eşim asla git çıkar şunu demez. Yakışmışsa yakışmış der. Beğenmediyse onu da söyler ama sen beğeniyorsan giy tabii der. Aynı şekilde eşim de arada bir iş arkadaşlarıyla akşam yemeğe çıkar. Bazen ben de giderim bazen gitmem. Hiç bir gün telefonuna paylaşımlarına bakmam, kadın iş arkadaşlarına hiç kötü gözle bakmam. Olur da hoşuma gitmeyen bir kadın olsa eşime söylemem bile. Kaç yaşında adam çocuk gibi ben mi öğreticem insan ilişkilerini. Bırakın bu kıskançlığı. Hadi bu adam bıraktı gitti, peki ya sonraki? Yıllarca, sizi böyle kabul edecek erkeği aramak yerine kısa yoldan gidip kendiniz değişin. İnanın kıskançlık insanın yaşam kalitesini düşürür, sevgiyi huzuru yok eder, sırtta çok ağır bir yüktür.