İstemediğim, doğru bulmadığım ama olmazsa daha çok üzüleceğim benim ilerlememi engelleyecek değişimler yüklenmek için benimle inatlaşıyorlar. Genele benzemek istemiyorum, doğru kabul edilen yanlışlara alet olup alışmak istemiyorum(belki farkında olmadan bir çok şey kabullenmişimdir ama farkında olduklarım için böyleyim, iletişimde asıl), bu ufacık bir davranış bir söz bir algı bile olabilir, alışılmış kabullenilmiş davranışlar her zaman doğru kapıya çıkmıyor ve insanlar "ben yanlış yaptım" demiyor "sen yanlışsın, sana inanmıyorum böyle olmalı" diyor ve seni kabullenmiyor hatta etiketliyor. Bu kadar kırılgan olmasam belki olurdu ama bir noktada çok uzun sürse de hayat beni değiştiriyor ufak ufak. Yoruyor yoruyor ve bazen ağlayarak hayır istemiyorum diyerek kabullenmek zorunda kalıyorum bazı değişimleri.
Hayat seni sevmiyorum. Saflık kadar güzel bir şey yok ama bu hayat sadece niyetle yürümüyor... Bu saflık da salaklık denen şey değil, bu zamanda bir çok şeyin farkında da olsan arka planda düşünsen de yapmayı tercih etmediğin/zorlandığın şeyler yüzünden sen suçlu oluyorsun. Yalancı suçlu değil inandıysan sen suçlusun vs... Değişmeyeni kabullenmiyor insanoğlu. Çoğunlukla böyle ne yazık ki. Artık bunları düşünmek bile fazla büyütmek, fazla derinlik, "böyle olması gerekiyor" deyip geçmek lazım(!) bir çok şeyi.
Ben tüm iyi niyetimle yaklaşırken bana denildiği gibi bir gün "ee hayat böyle, böyle yapman gerekiyor" derken bulmak istemiyorum kendimi bazı konularda...
Enerji arttırmak(bunu isterken bazen de dibe çekiliyorsun) kafanı dağıtmak için kalabalık bazen gerekiyor maalesef ama gerçekler en güzel yalnız zamanlarda görülüyor, en rahat kendin olduğun zaman yalnız olduğun zamanlar, kimsenin enerji ağırlığı yok...