"Sevdiğim Laflar"

YANLIŞLIKLA DİLEN LAF, FAZLADAN SIKILAN DİŞ MACUNUNU TÜPE TEKRAR SOKMAK KADAR ZORDUR

hayatta asla bakanı var; asla asla demeyceksin!

hayata direnmeyeceksin, hayat seni bir yere getiriyorsa bır sebebi var.
 

Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin ! işte o zaman kusursuz olursun.​

Hatalar kötü değil. Onları düzeltmemek bile kötü değil. Kötü olan, onları gizlemektir. Bertolt Brecht

Bizi düzeltmek isteyenlere kollarımızı açacağımız yerde, yumruklarımızı uzatırsak hayatın sillesini yeriz. Hekimoğlu İsmail

Hata yapmayan insan yoktur. Kişinin insanlıktaki derecesi, hatalarını kabul edip düzeltmek için gösterdiği gayret ve titizlikle ölçülmelidir. Albert Einstein

 
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM....
 
SEVİNÇ ATABAY
-YENİ NESİL ANNE BABALAR: HELİKOPTER ANNE BABALAR, ÇOCUKLAR AYAKKABI BAĞLAMAYI BİLE BİLMİYOR.
-Çocugunu iyi tanı, zihnindeki hayalindeki çocuğa değil kendi çocuğuna bak
-Hayallerinin peşinden koş, öğrencine koşturacak merakı ver.
-Teknoloji insanın yerne değil, insanın yanına olunca güzeldir.
-Sosyal bilim, toplumları ayakta tutan bilim dalıdır.
-Puzzle yapmak analitik düşünmeyi geliştirir.
-Ne yapacağını bilmediğin durumlarda ne yaparsın?
-Makineler her şeyin yerini tutabilir ama öğretmenlerin yerini tutamaz.
-Yorulmuş olabilirsin, ama hayallerin varsa yola devam...
-Asıl yaşlanma öğrenmeyi bırakınca başlar
-İçinizdeki çocuğun elini tutun ve asla bırakmayın.
 
1- Farkındalık: etrafının, olup bitenin, en çok da kendinin farkında ol, kendinden uzaklaşma, kendini fark et!
2- Etki: ben nasıl bir değer üretiyorum. zaman zaman sakin kal bacanı temizle, sırtında değer üretmeyen hiçbir şey taşıma.
3- Çevik ol: zihnini öyle iyi kullan ki, ne yapacağını bilmediğin durumlarda ne yapacaksın?
4- Yılmazlık: yılma, var olan her şeyi koru, elinde tutmaya çalış. Hayatının hiçbir döneminde karamsar olma!
5- Bağışıklama: hem ruhsal hem fiziksel bağışıklığı ihmal etme.
6- Sürdürülebilirlik: en önemli kelime. kişisel gelişimini, sağlığını, bilgilerini sürekli yenile.
7- Gönüllülük: her işte gönüllü ol, gönüllü çalış, destek ol.
 
Sık sık tekrarlanan bir ifadeyeveya düşünceye mantra denir.

1-Savsaklama nedir ve neden önemlidir?
Tam olarak şu an gerçekleşenve seçimlerimizi etkilemekte olan şey nedir? Şu an için en önemlişey nedir? Hedeflerimiz, sorumluluklarımız, görevlerimiz ve arzularımız göz önüne alındığında yapabileceğimiz en akıllıca şey nedir? Diğer erteleme biçimlerinin aksine savsaklama, hemen şimdiharekete geçebileceğimizi bilmemize rağmen, yapılması gereken24bir iş veya yerine getirilmesi gereken bir görevle istemli ve dahaziyade kasıtlı olarak ilgilenmemektir. Kendi gönülsüzlüğümüzdışında bizi vaktinde harekete geçmekten alıkoyacak hiçbir şeyyoktur ortada
Savsaklama davranışının kafa karıştırıcı tarafı da budur. Harekete geçmeye neden gönülsüzüzdür? Neden kendi kendimizin enazılı düşmanı haline geliriz?
Alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. Bunu başarmak içinözgül değişim stratejileri eşliğinde bilinçli bir çaba sarf etmemizgerekiyor. Kitap boyunca, alışageldiğimiz tepkilerin dışına çıkarak farklı bir biçimde davranmak için önkararlar almamız ge25rektiğini sık sık vurgulayacağım.
harekete geçmeye niyetlendiğimiz her defasında gerçekten harekete geçebilmek, muhtemel dikkat dağıtıcılarınetkilerini azaltmak ve davranışlarımızı değiştirme yönünde çabalarken karşılaşacağımız aksilikler ve hayal kırıklıklarıyla dahaetkili bir biçimde başa çıkabilmek için bu yolları nasıl kullanabileceğimizi gösteriyorum
Bu bölümün sonunda yer alan tabloya (veya ayrı bir kağıdaveya bilgisayarınıza veya yalnızca zihin egzersizi olarak} savsaklamaya teşne olduğunuz bütün o görevleri, projeleri, faaliyetleriveya "şeyleri" listeleyin. Bunları savsakladığınız anları düşününce26aklınıza gelen hisleri ve düşünceleri her birinin karşısına not düşün. Bunun üzerinde çok düşünmenize gerek yok. Örneğin yapılması gereken bir işi tamamlamak için ne yapmanız gerektiğindenemin olamayışınız da olabilir bu.
2-Savsaklama bize nelere mal oluyor?
 
Savsaklama alışkanlığının insan sağlığını gerçekten de tehlikeye attığını ortaya koyan bu hayli ilgi çekici araştırmaya göre kişinin bir işi savsaklaması bedenini iki yönden olumsuz etkiliyor. Birincisi, savsaklama strese neden oluyor ki bu da bağışıklık sistemini zayıflatarak bireyin sağlığına zarar veriyor. İkincisi de kronik savsaklar, egzersiz yapma, sağlıklı beslenme ve yeterince uyuma gibi sağlığa yararlı davranışları gereksiz yere erteliyorlar. Bu da kişinin sağlığını genel olarak olumsuz yönde etkiliyor, özellikle de uzun vadede.
Savsaklama davranışı, iş performansımıza, ruh sağlığımıza ve hatta beden sağlığımıza genellikle zarar verir ve nadiren fayda sağlar.
Aslında filozofların da, psikologların da bıkmadan usanmadan söyledikleri şey aynı: Mutluluk, insanın önüne koyduğu
hedefler uğruna verdiği çabada yatar. Özel olarak şu veya bu başarıyı elde etmemiz gerekmiyor; bütün mesele, hayatta bize anlamlı gelen bir şeyin peşinden gitmeye, onun için uğraş vermeye kendimizi adamamız.
Hedeflediğimiz şeyleri savsaklarken aslında hayatlarımızı erteliyoruz. Önümüze koyduğumuz hedeflere ulaşmak için kullanabileceğimiz zamanı göz göre göre ziyan ediyoruz. Oysa hayatımızdaki en kısıtlı, en bitimli kaynak zamandır. Yaşayabileceğimiz sınırlı miktarda bir zaman var. O zaman bunu niye ziyan edelim ki? Yapmak istediğimiz veya yapmamız gereken işlerden kaçarak zamanı çarçur etmeye ne gerek var?
Gereksiz yere, bile isteye ertelemeyi bırakmayı öğrendiğimiz andan itibaren, hayatı da dolu dolu yaşamaya başlayacağız.
Başarılı bir değişimin en önemli koşullarından biri, kişinin öncelikle bu değişime yürekten inanması. Değişime gerçekten kıymet vermelisiniz. Dolayısıyla, savsaklama alışkanlığınızın hedeflerinize dört elle sarılmanıza nasıl mani olduğunu gözlemlemenizi istiyorum.
3- Savsaklamayla ilgili bilmemiz gereken en önemli şey ne?
savsaklama davranışı, özdüzenleme konusundaki başarısızlığın bir biçimidir. Başaramadığımız şey, davranışlarımızı kendi hedeflerimize uygun olarak düzenlemektir. Eğer kronik bir biçimde savsakladığınızı keşfettiyseniz, yapmanız gerekenleri bir başka zamana erteleyerek pekala olumsuz hislerden kaçıyor olabileceğinizi de keşfetmişsinizdir. Elbette bu
geçici bir ödüllendirmedir. Görevi yarına bıraktığımız an olumsuz hislerden kurtulup rahatlarız. Ve lisedeki psikoloji dersinden de hatırlayabileceğiniz gibi, ödüllendirilen davranışlar tekrarlanırlar. Kendi savsaklama davranışımızı da işte bu şekilde pekiştirerek başlı başına bir sorun haline getiririz. Diyelim ki yaklaşan bir işle ilgili kendimizi kötü hissediyoruz.
Kirişi kırıp bize kendimizi iyi hissettirecek şeylere dalıp gitmek çok daha cazip görünüyor. Fakat mesele tam da bu: Savsaklama anında yapılması gereken ilk şey, yerinizden kıpırdamadan öylece durmaktır. Eğer size kendinizi iyi hissettirecek bir şeyler yapmak üzere dikkatinizin yönünü değiştirirseniz, geçmiş olsun,
kaybettiniz. Hissettiğimiz korku ve hüsran duygularıyla yüzleşmekten kaçınırız. "Bunu şimdi yapmak hiç içimden gelmiyor, en iyisi yarın yapayım," diye kestirip atabiliriz ve muhtemelen ertesi gün elimizi bile sürmeyiz. Bize kendimizi iyi hissettiren şeylerin cazibesine boyun eğerken, "Bunu şimdi yapmak hiç içimden gelmiyor, en iyisi yarın yapayım," diye düşünerek bu tercihimizi duygusal bakımdan meşrulaştırırız. Fakat ne yazık ki bunu yarın da yapmayacağız
 
4-Bugünün işini yarına, yarının işini öbür güne
Önümüze koyduğumuz hedefe giden yolda en sık düştüğümüz tuzaklardan biri budur: Bir işi yapmak için illa canımızın istemesi gerektiğine inanırız. Böyle bir şey yok. Ve hayatımızdaki pek çok sorumluluk için geçerli olduğu gibi, bunu da canımız istemeyecek, hem de hiç!
Tutumların davranışları belirlediği kadar, davranışlar da tutumları belirler; fakat nihayetinde davranışların tutumlar üzerindeki belirleyiciliği daha fazladır. Amaçladığınız şey doğrultusunda planlanan şekilde davranmaya başladığınızda, tutumunuzun ve motivasyonunuzun değiştiğini siz de göreceksiniz.
"Bugün yapmak istemediğim işi yarın da yapasım olmayacak."
5- Uydurduğumuz bahaneler ve kendimize söylediğimiz yalanlar
Allan, dinleyecek birini bulduğunda uzun uzun savsaklama alışkanlığından dert yanıyor, fakat görünüşe göre hayatında hiçbir değişiklik olmuyordu. Bu konuda geliştirdiği gizli yeteneklerini
kabullenmek istemese de, arkadaşlarının gözünde Allan bahanelerin efendisiydi. İş hesap vermeye gelince tam bir "teflon adam"a dönüşürdü; kendisine karşı sorumlulukları da dahil savuşturamayacağı, üzerinden atamayacağı hiçbir sorumluluk yoktu. İşten kaytarmak, başka bir güne bırakmak için daima bir bahanesi olurdu.
6-Başlamanın gücü
Beklendiği gibi pazartesi günü katılımcıların belli bir iş veya işlerden (örneğin yöneticinin yapılmasını istediği bir görevden) kaçınarak bunun yerine (arkadaşlarla vakit geçirmek türünden) başka birtakım faaliyetlerde bulunmayı tercih ederken genellikle "En iyisi bunu yarın yapayım," veya "Bugün değil. Baskı altındayken daha iyi çalışıyorum," gibi ifadeler kullandıklarını gördük. Elbette haftanın daha sonraki günlerinde katılımcılardan hiçbirinin durup dururken "En iyisi şu [kaçındığım] işi bugün yapayım," veya "Son geceye bıraktığım iyi oldu, bu şekilde daha iyi çalışıyorum," türünden şeyler söylediğine şahit olmadık. Bizi asıl şaşırtan şey, katılımcıların sorumlu oldukları işe dair algılarının gösterdiği değişim oldu. Korkutucu görünen, imtina edilen halihazırdaki işe dair pazartesi günkü algı, çok stresli, zor ve mutsuzluk verici olduğu yönündeydi. Perşembe günü (veya cuma sabah erken saatlerde) bütün hafta uzak durdukları işle fiilen uğraşmaya başladıktan sonra katılımcıların algıları da değişti.
Peter Gollwitzer' ın geliştirdiği eylem psikolojisi kuramına göre uygulama hedefi, belli bir hedefe (ya da daha büyük çaplı bir hedefe veya göreve ait bir alt hedefe) ne zaman, nerede ve nasıl ulaşacağımızı daha en başından ortaya koyarak, ilgili hedef doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlememizi sağlar.
Farkındaysanız, söylediğimiz şey şu meşhur Nike sloganı "Just do it!" [Yap gitsin!] değil; biz hemen şimdi başlayın diyoruz. Bir kere başladıktan sonra "yapma" faslına bir şekilde geçilir elbet. Meseleye "hemen yapma" perspektifinden bakarsak, önümüzde bizi bekleyen onca işin ağırlığı altında ezilme riskiyle karşı karşıya kalırız. Eğer yalnızca o ilk adımı atarsak, her şey çok daha kolay hale gelir.
Elimizdeki işe hemen başladığımızda, savsaklamak için gösterdiğimiz bütün o nafile çabalar da birdenbire son bulur.
Önünüzde duran işi basitleştirebildiğiniz kadar basitleştirin ve bir de mümkün olduğunca somut hale getirin.
Lao Tzu'nun da bilgece ifade ettiği gibi: "Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar." İşte o ilk adımı atın, hemen işe koyulun. Her şeyi değiştirme gücüne sahip bir adımdır bu.
Aslında belli bir görevi yerine getirmek üzere çalışmaya başlayamayacağınızı anladığınızda, işe bunu alt görevlere bölmekle de başlayabilirsiniz. FAKAT bazen size ne denli çekici görünürse görünsün, bununla yetinmeyin. Pek çoğumuz böyle bir liste hazırladıktan sonra kendimizi daha iyi hissedip bir şey başardığımızı düşünürüz ve böylece fiilen paydos ederiz ve bu da savsaklamamız için bize yeni bir bahane yaratır. Unutmayın: Bu listeyi elinizdeki işe başlamak amacıyla yaptınız. O halde hemen başlayın.
7-Başlamak neden sihirli bir değnek değildir?
Bilgisayar başında çalışanların daha iyi bildiği bir durumsa, e-postaları kontrol etmek veya internette bir şeylere
bakınmak gibi sebeplerle dikkatin dağılması ve işin bir kenara bırakılmasıdır. Kendi araştırmalarımda da gördüğüm üzere, bilhassa İnternet teknolojileri dikkat dağıtma konusunda fevkalade etkililer. "E-postalarıma bakmak bir dakikamı bile almaz," diye gelen kutusunu kontrol edersiniz ve saatler sonra bir bakarsınız ki elinizdeki iş bir kenarda öylece duruyor.
Muhtemel dikkat dağıtıcılarla ilgili önkararlar alırken izlenebilecek iki temel yaklaşım var. Birinci yaklaşım, çalışmaya başlamadan önce dikkatimizi dağıtabilecek şeyleri mümkün mertebe ortadan kaldırmak. İkinci yaklaşımda ise dikkatimiz dağıldığında, engel ve aksiliklerle karşılaştığımızda ne yapacağımıza önceden karar verebilmemize olanak sağlayan uygulama hedeflerine geri dönüyoruz:
a-Dikkati dağıtacak şeyleri azaltmak: dikkatimizi genellikle nelerin dağıttığını baştan belirlememiz gerekiyor. Dikkati dağıtacak şeyleri azaltmayı öngören bu stratejinin kilit unsuru proaktif olmak. Çalışmaya başlamadan önce dikkatinizi
dağıtabilecek şeyleri ortadan kaldırdığınızdan emin olun. Odanızın kapısını kapatmak, telefonun zilini kapatmak, cep telefonunu tümden kapatmak (mesajlaşma pek çok insan için kronik bir savsaklama faaliyetidir), sosyal medya uygulamalarını (Facebook, Twitter, Instagram vb) kapatmak, dikkatinizi dağıtması muhtemel dergi, gazete türünden şeyleri ortadan kaldırmak ... Kısacası, kapatmanız veya ortadan kaldırmanız gereken ne varsa tereddüt
etmeden kapatın veya ortadan kaldırın. Buradaki anahtar fiil " kapatmak." Bu stratejinin önerdiği şey de bu: Elinizdeki işe yönelttiğiniz dikkatinizi ve odaklanmanızı korumak için, kendinizi zihninizi dağıtabilecek şeylere kapatın. İşte bu, oturup bölünmeden çalışmanızı sağlayacak önkararınızdır.
b-Uygulama hedefleri: karşıma engel çıkarsa nasıl baş edicem?
 
8-Bütün mesele irade mi?
Özdüzenleme kapasitemizi sonuna kadar kullanıp tükettiğimizde motivasyonumuz da düşebilir.
"İrade, kasa benzer" sözü, özdüzenleme becerisinin düzenli egzersizle geliştirilebileceği gerçeğine cuk oturuyor.
Sadece iki hafta da olsa özdüzenleme egzersizi yapan katılımcılar, bu konuda eskisine nazaran çok daha başarılı hale
geldiler. Siz de birkaç basit özdüzenleme görevi belirleyin ve düzenli bir şekilde bunları yerine getirin.
Özdüzenleme becerisini tazelemede uykunun ve dinlenmenin büyük faydası var. Pilinizin bittiğini hissediyorsanız,
daha fazla ilerleyemez hale geldiyseniz ve bir sonraki işe geçmeye mecaliniz kalmadıysa, öncelikle yeterince uyuyup uyumadığınızı kendinize bir sorun.
Uyku ve dinlenmeyle doğrudan alakalı bir diğer mesele de günün sonuna doğru sergilenen özdüzenleme çabasının
daha az etkili oluşudur. Mümkün olduğunca stratejik davranın ve günün sonunda göstereceğiniz sağlam iradeye bel bağlamayın.
Bir eylem planı olarak kendinize bir uygulama hedefi koyun. "X durumuyla karşı karşıya kaldığımda, Y hedefim doğrultusunda, Z davranışını sergileyeceğim."
Kan şekerinizi düşürmeyin, yoksa özdüzenleme kapasitenizi tüketirsiniz. Kan şekerinizi düzenlemek için elinizin altında bir
tabak meyve (kompleks karbonhidrat) bulundurun.
9-Kişilik özelliklerimiz ve savsaklama alışkanlığı
10-Savsaklama otobanı ve online bağlantı yolları [internette hiçbir şey "sadece iki dakika" sürmez.]

Gece yarısı olmak üzere ve akşam iden beri bilgisayar başında oyalanan Ari, henüz rapor üzerinde çalışmaya başlamadı. Masasına oturduğunda Ari'nin niyeti bir an önce işe başlamaktı, fakat "Önce Facebook'ta durumumu güncelleyeyim, nasıl olsa sadece iki dakikamı alır," diye düşündü. Şimdi aradan saatler geçti ve Ari hala "durumunu güncelliyor".
Artık gayet iyi biliyoruz ki savsaklama alışkanlığımızın temelinde özdüzenleme konusunda düştüğümüz başarısızlık yatıyor ve internetin fevkalade bağımlılık yaratan doğasının özdüzenleme konusunda başarısızlığa uğramamızda büyük payı var
Aynı şey burada da geçerli: Savsaklamayla ilgili daha fazla şey okuyup araştırayım derken bu çabanızı sorumluluklarınızdan kaçmak ve savsaklama batağına iyice saplanmak için kullanmanız pekala mümkün!
 
procrastination /prao,krrestı'neıfan/ i. erteleme, oyalanma, ağırdan alma, sürüncemedebırakma, geciktirme, savsaklama.

savsaklama i. Belirli bir sebep olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakma, geciktirme, umursamama,yapacakmış gibi görünüp oyalama, baştan savma, erteleme, ihmal etme.

Prokrastineyşın: Başlanıp bitirilmesi gereken işleri inatla erteleme, savsaklama ve oturup çalışmak yerine ıvır zıvır şeylerle oyalanma alışkanlığıyla mücadele kılavuzu
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…