Dün gece eskiden okuduğum bir kitabı okudum. Aklıma sevdiğim geldi...
Ona göre ben tam bu kitap karakteri gibi masum, erdemli, sevgi dolu bayandım. Yani öyle söylerdi. Böyle masum, iyi kalpliymiştim...
3 yıl önce büyük bir aşkla evlendik. Evliliğimizin ilk haftasımda yaşam şartları ve sıkıntılar bizi zorlamaya başladı. Düzgün bir balayı yaşayamadık. Evimizi değiştirmek zorunda kaldık. İşlerimiz ters gitti... Evliyken uzak kaldık aylarca. Uzak şehre gidip çalışmak zorunda kaldı. Elbette bu süreçte biraz yıprandık. Sessiz sakin bir insanken tartışmalarda sesim yükselmeye başladı.
Bunları aştık beraber. Herşeyi baştan kurduk. Evimizi, işimizi... Güzeldi herşey. Düzen tutturmuşken çocuğumuz olsun istedik çok şükür oldu.
Hamileliğimin 2. Ayında benim tüm hayatımı, karakterimi değiştiren bir olay yaşadık. Aldatılma olayı oldu. Hala şüphelerim devam ediyor. Bir bayandan eşimle çekilmiş fotograflar geldi. Eşimin bluzu elindeymiş onun bile fotografını attı. Facebook konuşmaları vs... O bayan hamileysem zencefille düşürebileceğimi bile tavsiye etti! Ben büyük bir kıyamet kopardım. Evdeki herşeyi kırdım döktüm.
Bana böyle bir şey olmadığını söyledi. Hepsinin iyi düzenlenmiş bir oyun olduğunu falan... Bilgisayar mühendisi montaj işlerinden anlayan bir arkadaşım var. Fotografları ona gösterdik. Bize montaj olduğunu ispatladı. (ama ya eşim onu da kafaladıysa? Bana yalan söylüyorlarsa? )
Konuşmaların sahte hesapla eşim tarafından yazılmış gibi gösterilebileceğini söyleyip beni ikna etmeye çalıştılar. Bluzun kızda ne işi var deyince de dünyada o bluzdan bir tane yok üstünde görüp aynısından almıştır diyerek ikna etmeye çalıştılar beni. Arkadaşım güvendiğim bir arkadaşımdır ama yine de güvenemiyorum artık.
Ne olursa olsun, aldatılma olayı oyun olsa bile çok yaralandım. Hayata bakışım değişti. Kendime bile o kadar güvenmemiştim ben. Sevdiğime olan güvenim bitti.
Hamileliğim boyunca yüzüne bakmadım. Boşanmak istedim evi terkedecektim bırakmadı. Gidersem canına kıyacağını söyledi. Ağladı... Suçsuz olduğunu ispatlamak için kızla yüzleşmek bile istedi ama ben buna katlanamazdım. O günden sonra ona hep kötü davrandım. Her fırsatta ezdim. Benden kendi isteğiyle vazgeçmesi için elimden geleni yaptım. Her fırsatta o olayı yüzüne vurdum. Ta ki gerçekten canına kıymayı deneyene kadar. Cinnet geçirdi. Canına kıymaması için çok zor ikna ettim. Ona inandığımı söyledim. Artık bu konuyu irdelemeyeceğimi vs... Ama hala şüphelerim vardı. Deli gibi sevdiğim halde bunu eskisi kadar gösteremiyordum. En ufak şeye bağırıp çağıran sağa sola saldıran hırçın bir insana dönüştüm.
Dün gece o kitabı okuyunca eski günler geldi aklıma. Sevdiğim adam da, ben de 3 yıl öncesinden bambaşkayız. Elini tuttum, şaşırdı ve sevindi sanırım. Yüzünü okşadım... 'Sevdiğim' adamı aradım! Yoktu. Sanki dokunup elini tuttuğum adam artık o değildi. Çok özlüyorum eski günleri...
Eskisi gibi olmanın, yaşananları yaşanmamış gibi devam etmenin bir yolu var mı bilmem ama, bunu çok isterdim...
Ona göre ben tam bu kitap karakteri gibi masum, erdemli, sevgi dolu bayandım. Yani öyle söylerdi. Böyle masum, iyi kalpliymiştim...
3 yıl önce büyük bir aşkla evlendik. Evliliğimizin ilk haftasımda yaşam şartları ve sıkıntılar bizi zorlamaya başladı. Düzgün bir balayı yaşayamadık. Evimizi değiştirmek zorunda kaldık. İşlerimiz ters gitti... Evliyken uzak kaldık aylarca. Uzak şehre gidip çalışmak zorunda kaldı. Elbette bu süreçte biraz yıprandık. Sessiz sakin bir insanken tartışmalarda sesim yükselmeye başladı.
Bunları aştık beraber. Herşeyi baştan kurduk. Evimizi, işimizi... Güzeldi herşey. Düzen tutturmuşken çocuğumuz olsun istedik çok şükür oldu.
Hamileliğimin 2. Ayında benim tüm hayatımı, karakterimi değiştiren bir olay yaşadık. Aldatılma olayı oldu. Hala şüphelerim devam ediyor. Bir bayandan eşimle çekilmiş fotograflar geldi. Eşimin bluzu elindeymiş onun bile fotografını attı. Facebook konuşmaları vs... O bayan hamileysem zencefille düşürebileceğimi bile tavsiye etti! Ben büyük bir kıyamet kopardım. Evdeki herşeyi kırdım döktüm.
Bana böyle bir şey olmadığını söyledi. Hepsinin iyi düzenlenmiş bir oyun olduğunu falan... Bilgisayar mühendisi montaj işlerinden anlayan bir arkadaşım var. Fotografları ona gösterdik. Bize montaj olduğunu ispatladı. (ama ya eşim onu da kafaladıysa? Bana yalan söylüyorlarsa? )
Konuşmaların sahte hesapla eşim tarafından yazılmış gibi gösterilebileceğini söyleyip beni ikna etmeye çalıştılar. Bluzun kızda ne işi var deyince de dünyada o bluzdan bir tane yok üstünde görüp aynısından almıştır diyerek ikna etmeye çalıştılar beni. Arkadaşım güvendiğim bir arkadaşımdır ama yine de güvenemiyorum artık.
Ne olursa olsun, aldatılma olayı oyun olsa bile çok yaralandım. Hayata bakışım değişti. Kendime bile o kadar güvenmemiştim ben. Sevdiğime olan güvenim bitti.
Hamileliğim boyunca yüzüne bakmadım. Boşanmak istedim evi terkedecektim bırakmadı. Gidersem canına kıyacağını söyledi. Ağladı... Suçsuz olduğunu ispatlamak için kızla yüzleşmek bile istedi ama ben buna katlanamazdım. O günden sonra ona hep kötü davrandım. Her fırsatta ezdim. Benden kendi isteğiyle vazgeçmesi için elimden geleni yaptım. Her fırsatta o olayı yüzüne vurdum. Ta ki gerçekten canına kıymayı deneyene kadar. Cinnet geçirdi. Canına kıymaması için çok zor ikna ettim. Ona inandığımı söyledim. Artık bu konuyu irdelemeyeceğimi vs... Ama hala şüphelerim vardı. Deli gibi sevdiğim halde bunu eskisi kadar gösteremiyordum. En ufak şeye bağırıp çağıran sağa sola saldıran hırçın bir insana dönüştüm.
Dün gece o kitabı okuyunca eski günler geldi aklıma. Sevdiğim adam da, ben de 3 yıl öncesinden bambaşkayız. Elini tuttum, şaşırdı ve sevindi sanırım. Yüzünü okşadım... 'Sevdiğim' adamı aradım! Yoktu. Sanki dokunup elini tuttuğum adam artık o değildi. Çok özlüyorum eski günleri...
Eskisi gibi olmanın, yaşananları yaşanmamış gibi devam etmenin bir yolu var mı bilmem ama, bunu çok isterdim...