Seçim bitti gitti şimdi sonuçlarını konuşuyoruz....

28 Mayıs 2. turda oyumu

  • Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a vermiştim yine ona vereceğim.

    OY: 426 31,6%
  • Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'na vermiştim Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a vereceğim

    OY: 17 1,3%
  • Sn. Sinan Oğan'a vermiştim Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a vereceğim

    OY: 37 2,7%
  • Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'na vermiştim yine ona vereceğim.

    OY: 807 59,8%
  • Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a vermiştim Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'na vereceğim

    OY: 10 0,7%
  • Sn. Sinan Oğan'a vermiştim Sn. Kemal Kılıçdaroğlu'na vereceğim

    OY: 53 3,9%

  • Ankete Katılan
    1.350
Bir daha böyle bir muameleye maruz kalmamanızı temenni ederim zira sizinle aynı yaşlardayken bende İstanbul’un göbeğinde tam tersi bir tepkiyle irkilmiştim, yaz günü askılı giyiyorum diye bir adamın eliyle boğazımı tutup yanacaksın sözlerini 50 yaşıma gelmeme rağmen hala unutamadım, bu neden oluyor biliyor musunuz?

Siyasetçilerin halkı ötekileştirmesi, bazı kavramların içini boşaltmalarından oluyor, Atatürk’ün ölümünden sonra bizim özellikle kadınların dört elle sarılması gereken en önemli ilkemizi layıkıyla uygulayan siyasetçi olmadı.

Laiklik, laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır deyip laikliğin halkın din ve ibadet özgürlüğü, istediği dine inanma, inanca veya inançsızlığa saygı duyma, başkalarının düşünce ve dini inançlarını aşağılamama, baskı altına almama kısımlarını pas geçtiler, kaçımız biliyor laikliğin hukuken tam tanımını? Meclistekiler de bilmiyor ki halkın zaten kanunen Hakkı olan inancına göre yaşam hakkını tekrar meclise getiriyorlar tüm partiler, hepsi komikler:)

Bugüne kadar hepsi aynı şeyi yaptı, kimimiz şort giydi diye saldırıya uğradı kimimiz baş örtüsü taktı diye, kimimiz hiçbir dine inanmıyor diye aşağılandı, kimimiz mezhebi yüzünden kapısı işaretlenerek hedef gösterildi.

Bu sebeple diyorum din kutsaldır, siyaset söylemi olamaz, Demokrasi ve Laiklik ilkesi tam anlamıyla yerine getirilse, kimse kimseyi ne dini, ne düşüncesi, ne görüşü için ötekileştirip zulmedemez.
 
Kesinlikle katılıyorum yazdıklarınıza. Uğradığınız muameleye çok üzüldüm bunlar insanlarda travma etkisi yaratıyor. Zaten en nefret ettiğim insanların kendi gibi düşünmeyen insanlara nefretle yaklaşması her iki taraf içinde geçerli bu. Her iki tarafında kendince motivasyonları var ötekileştirmek neden? Siyasetçilerde saygı olmadığı için toplumunda bir kısmı böyle görüştüğü insanları bile buna göre seçiyor. Yazık..
 
Yapmayın yahu insanlar tok mu? Halkın yarısı aç, açlık sınırı altında. Rezil kepaze olmak uğruna mı kaşar çalıyorlar ya da hobi olarak mı? Fakir fukara insanlar evine ekmeği zor götürüyor yanına katık alamıyor, birilerinin Iphone alabilmesi, AVM’lerde alışveriş yapmasını dilinize pelesenk edince fakirleşen halkı yok edemiyorsunuz. Hizmet de sırtına semer vurdukları halkın parasıyla yapılıyor, insanlardan 100 alıyorlar 1’i geri dönüyor diye minnettar mı olmalıyız, gelişmiş ülkelerde halkın parasıyla yapılanı hiçbir lider dillendirmez, yine Ortadoğu’ya has bir özellik, nimet gibi sunuyorsunuz.
 
Katılıyorum, siyasetçileri biz seçiyoruz kim daha çok oyu alırsa iktidar oluyor, hangi parti iktidar olursa olsun görevleri dini, etnik kökeni, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm halka hizmet etmek, ötekileştirmemek, bir kesimi diğerine üstün görmemek, vatandaşı farklı siyasi görüşe sahip de olsa eşit muamele etmektir.

Ben vatandaşım, beni partiler bağlamaz zira sizin benim hepimizin oylarıyla bize hizmet etmek için varlar zaten hepsinin vaadleri de bu değil mi? Halka hizmet, ceplerinden de değil hepimizin ödediği vergilerle hizmet edecekler, bu onları oylarımızla vergilerimizle çalışarak verdiğimiz emeklerimizle vazifelendirdiğimiz bir görev, onların bize lütfu değil.

Bütün siyasi partilerin vaadleri oy almak için, yaparlar yapmazlar orasını zaman gösterir lakin hiçbirisi ayrıştırıcı olamaz, halkı halk olmaktan çıkarıp fırkalara ayırırsanız işte böyle her siyasi görüşten kesimin arasından radikaller çıkar ve size bir radikal grup, bana başka bir radikal grup öfkesini gösterir.

Siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun, biz hepimiz ülkesini seven, kendi doğrularımıza göre sandığa gidip oy veren halkız, güç de biziz devlet de biziz.

Herkes için diyorum, biz birbirimizin düşmanı değiliz olamayız olmamalıyız, bizim düşmanımız askerimizi polisimizi şehit eden, metroda, meydanlarda bomba patlatarak gözünü kırpmadan halkımızı öldüren teröristlerdir.

Bence her biriniz hangi siyasi görüşte olursa olsun, topikte kendi görüşünüzü yazarken bunu hatırlayın, ki birbirinizi ötekileştirmeyin, hatırlayın ki birbirinize koyunlar, teröristler demeyin, her vatandaşın kendi hür iradesiyle özgürce istediği partiye oy vermesinin anayasal bir hak olduğunu da unutmayın.

Benden bu kadar yeter:))) siyasetin ayrıştırıcılığını, kardeşe kardeş kırdıran söylemlerini sevmiyorum, siyasetçilerin hırslı taht oyunları halka zarar veriyor zira.
 
Erdoğan 2002: Vatandaşım çöpten rızık topluyorsa, pazarlardan atık topluyorsa, meydanlar 'açız' diye bağırıyorsa, ev kirasını elektriği suyu ödeyemiyorsa, %25'i açlık sınırının %50'si yoksulluk sınırının altında ise ülkeyi bu hale mevcut hükümet getirmiştir
 
Mesajinizi okuyunca cok üzüldüm.
Birkaç gün aklımdan çıkmadınız.

Bunun aynısını Ankara Yenimahalle'de çocukken hep yaşadım.
Annemiz başörtülü diye garipsenme, imam hatip okuluna gidicez diye dışlanma aşağılanma, Kur'an kursuna gidiyoruz diye garip şüpheli sorulara maruz kalma vs.
Hepsinin travmasını aşmak çok zor oldu. Annem başörtülü olduğu halde, bu sıkıntılardan dolayı, bizim başörtü kullanmamizi istemezdi garibim canım benim :) Çalışmaya başlamadan önce, kendi isteğimle ilk başörtüsü taktığım zaman bana küsmüş ağlamıştı :)
Yıllar yıllar icinde herkes birbirini anladı, kabul etti, herkes karşıdakinden zarar görmeyeceğini anladı şükür vs.

Mune hanımın dediği gibi insanların kullandığı dile, üslûba cok dikkat etmesi gerekiyor ve farklılıklarımızla hoşgörü icinde bu güzel ülkede yaşamamız gerekiyor, cok eski yıllarda olduğu gibi.
Umarım istediğimiz her şey kolaylıkla düzene girer

Lafta degil, gerçek saygı hepimiz icin cok önemli hem fikrî olarak hem forumda günlük hayatta yazarken konuşurken...

Herkese iyi forumlar
 
Her yerin dinamigi farkli. Ben de cok dindar bir ilde ojelerime ve saclarima tiksinerek bakilarak tacize ugramistim ama yine de bunu yapan kesime dusman kesilmedim. Neticede herkes kendine yakisani yapiyor
 
Bende şuan Ayvalık ta yaşıyorum komşum ya da annesi başörtüsü takan bir çok arkadaşım var. Sizin mağdur olduğunuz durumla ilgili bir konu yaşadıklarını hiç duymadım. Şöyle ki ben buraya Konya'dan geldim. Sizin aksine şahit olmadigini iddia ettiğiniz durumu ben buraya yazsam kaç sayfa olur emin olun. Onlara da orada maruz kaldığım durumlardan bahsettiğimde çok uzulmuslerdi. Sizi çok iyi anlıyorum. Bir insanın hangi durum olursa olsun otekilestirilmesi çok üzücü.
 
Madem heykel konusu açılmış ben de şuraya AKP li belediyelerin yüksek meblağlarla yaptırmış olduğu heykel demeye dilimin varmadığı birkaç görseli atayım. NOT: Kimse vatan savunması için yapılan icraatlara karşı değil. Köprülere yollara da karşı değil, karşı olduğumuz şey benim vergilerimle yapılan bir yola ya da köprüye ben neden geçiş ücreti ödüyorum birincisi bu ikincisi 3 liraya yapılacak bişeyi 7 liraya yapıyorsan aradaki 4 lira nerede kimin cebine gidiyor
 

Eklentiler

  • E4ZZkEdXMAEZ65W.jpg
    84,5 KB · Görüntüleme: 41
  • 3.jpg
    179,8 KB · Görüntüleme: 36
  • 2.jpg
    125,4 KB · Görüntüleme: 36
Son düzenleme:
Erdoğan, “Menderes'i idama götürenler, ‘Yeter söz milletindir’ sözüne sahip çıkmaya çalışıyorlar" demiş. Menderes'i idama götüren dönemin CHP'si değildir. Tam tersine İnönü idamları önlemeye çalışmıştır.

İnönü, o günlerde, Milli Birlik Komitesi Üyesi Ahmet Yıldız'a şöyle dedi: “Eğer ölüm cezası çıkarsa, onaylamayın. İdam etme yoluna giderseniz ben İsmet Paşa olarak bütün gücümle karşınızda duracağım. Bunu lütfen Milli Birlik Komitesi'ndeki arkadaşlarınıza iletin.
İnönü, 13 Eylül 1961'de Milli Birlik Komitesi Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel'e de bir mektup yazdı. İnönü mektubunda, ölüm cezalarının infazından vazgeçilmesini istiyordu.
Cemal Gürsel, eline biraz geç ulaşan mektubu Fahri Özdilek'e verdi. Özdilek, bu mektubu Milli Birlik Komitesi'nin toplantısına getirdi. Ancak mektup orada herkese okunmadı, masanın ortasına bırakıldı; isteyen okuyacak, istemeyen okumayacaktı.
İdam kararları çıkarken Adnan Menderes ve Hasan Polatkan'ın aileleri İnönü'nün evine koştular. Ağlayarak yardım istediler. İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım da sanıkların eşleri kadar üzgündü. İnönü'den, idamları durdurmasını istediler. İnönü, kalktı başbakanlığa gitti. Sabah saat 11'de başbakanlığa vardığında Zorlu ve Polatkan hakkındaki kararlar infaz edilmişti. İnönü, Menderes'i kurtarmak için uğraştı. İdamdan vazgeçilmesini istedi. Daha önce “idam yaptırmayacağım” diyen Orgeneral Cemal Gürsel, “komitenin karar verdiğini” söyledi. Umutsuz görünüyordu. İnönü öğleden sonra 4'te tekrar başbakanlığa gitti. Yine çabaladı, ama sonuç alamadı.
Milli Birlik Komitesi, ölüm cezasına çarptırılan 15 kişiden 3'ünün; Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan'ın cezasını onayladı, diğer 12 kişinin cezasını müebbet hapse çevirdi. Komitedeki 22 kişiden sadece 8 kişi idamlara “hayır” dedi. Menderes ve arkadaşlarının idamı çok yanlıştı.
İsmet İnönü,
iki yıl önce “Sizi ben bile kurtaramam” demişti. Gerçekten de kurtaramadı.

Demem o ki
, 27 Mayıs'ı İsmet İnönü yaptırmadı. Kendi ifadesiyle “ihtilalin geldiğini” önceden sezen İnönü, birçok kez DP hükümetini uyardı. İnönü, Menderes ve arkadaşlarının idam edilmemeleri için de çok uğraştı.


Sinan Meydan, İftiralar ve Gerçekler isimli makaleden alıntıdır...

Millî Birlik Komitesi, 27 Mayıs 1960 tarihinde Demokrat Parti Hükûmetini darbeyle devirerek siyasi iktidarı ele alan ve sonradan başına Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel'in getirildiği Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup otuz sekiz kişilik bir askerî cuntadır.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…