- Konu Sahibi turkmengelini
- #1
ayrı başlık açmaktansa buraya ekleyeyim dedim öykümüzün tamamını..
kasım 2005..
sazan gelin 1. sınıfta Türkçe öğretmenliği okuyor. hocası incelemesi için geçmiş yıllarda okul öğrencilerinin çıkardığı bir dergi veriyor. s.g.(kod adım olsun:) ) dergiyi okurken bir şiirle karşılaşıyor. altında hayatını değiştirecek isim...şiir o kadar hoşuna gidiyor ki, çabucak ezberleyip her gördüğüne illallah dedirtecek kadar çok okuyor...
nisan 2008...
s.g. artık 3. sınıfta ve okul hocalarının şiir dersi verdiği, tiyatro ve şan da dahil bir çok sanatsal faaliyetin olduğu toplantılara başlıyor.2,5 yıl boyunca aklının köşesinde duran ama nedense nette araştırmayı aklına getirmediği isim, bu kez daha çok karşısına çıkıyor. tüm hocalar ondan övgüyle bahsediyor. adının sonuna "bey" ekleyerek...
tamam da bu bey kim? kaç yaşında, evli mi bekar mı? öğrenci mi? şimdi nerede?
bir laf var, "şüpheli kürt, bi yerine dürt" diye...kendi meraktan ölüyor ya hocalarına sorsa yanlış anlayacaklar diye gıkını çıkaramıyor.---yoksa doğru mu anlayacaklar?..
bir gün hocalarla sohbet ederken bir hoca s.g.yi oğluna almak istediğini söylüyor. başka bir hoca da "bizim zaten düşündüğümüz biri var" diyor. ve o hocanın kızı atlıyor: "......abi değil mi?"
aman Allahım! bu onun adı. yok canım.. aynı kişi değilse?
yüzüm kızardı mı? üff nasıl sorsam aynısı mı diye...
ve oğluna isteyen hocadan can alan can veren cevap:
"bir evde iki şair olmaz hocam..."
...
sonra ne konuştular bilmiyorum. ben ne dedim bilmiyorum. kafamı toplamam lazımdı ve hemen atlayıp istanbul' a amcamlara gittim. kuzenimin bilgisayarında face de dolaşırken aklıma bu şahs-ı muhteremin adını yazmak geldi. zaten tek isimdi face deki.. mesaj attım şiirlerini tebrik eder cinsten. hemen döndü bana...
oysa kader ağlarını çoktan örmeye başlamıştı. zira henüz gsm şebekelerinin bile olmadığı köyünden ilçeye inmek isteyen şair o gün laf olsun diye internet kafeye girmiş ve hocasının sayfasında görüp beğendiği s.g.nin profiline bakıyordu....
"buradan zor oluyor" bahanesiyle msn mi istedi, verdim. hemen oradan devam ettik.saatlerce konuştuk, hayat felsefemizde, şiire bakışımızdan, okuldan, siyasetten, evlilikten...
"sana bir soru soracağım ve bundan sonraki hayatımızı vereceğin cevap belirleyecek" dedi...
"ülkücü müsün" diye sordu.
"ülkücülükten aldığın arkasına takım elbisesi geçirip iki iti peşine takıp fakülte koridorlarında volta atmaksa ben ülkücü değil, Turancıyım" dedim..
meğer kendileri tam da bahsettiğim reislerden olurlarmış fakülte yıllarında.
sonra o malum dörtlüğü yazdı...
sonra varım dedim...
sonra ne oldu bilmiyorum.
.................................................
gerisini başka mesaja yazayım. link eklerim burayakızlar,http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-5.html#post24923535
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-5.html#post24923623
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923671
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923671
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923818
bugün canımı çok acıtan bir şey öğrendim.
eşimle aynı üniversiteden mezunduk. o ben başlamadan mezun olmuş. ben onu şiirlerinden tanımıştım. 3. sınıfa gelince kendini merak ettim, bu arada hocalarda hep ondan bahsediyordu, nihayet internet yoluyla tanıştık. aynı gece bir kaç saat sonra evlenme teklifi etti. ben de kabul ettim.
( yuuuh la başlayan eleştiren kınayan cümlelerinizi duyuyorum.devam edin. hakettim. )
benim evlenme teklifi sandığım bir şiirin son dörtlüğüydü.
"karım olmaya var mısın" gibi bir şeyle bitiyordu. ben de "varım" demiştim. "uçabilir miyim" falan dedi herhalde..neyse sonra saatlerce konuştuk etttik, bulunduğum yere geldi, hocaların yanına gittik. ellerini öptürdü. "bu kızla evleneceğim hocam" dedi.
uzatmayayım nihayetinde evlendik.
eşimin itiraf saatleri vardır. kanka gibi muhabbet ederiz o da anlatır. ve maalesef bugün öğrendim ki, benim "ilk tanışmada aşk, evlilik büyüsü sandığım , teklif sandığım benim sazanlığımdan başka bir şey değilmiş.
şair beyimiz aynı dörtlükle çok kız tavlamış. ama kimse evlilik gibi bir teklif düşünmemiş hiç. tek aptal benim yani...
bu beni görmeye gelirken "güzelse biraz takılırız" diyormuş.
ama otobüsten inip beni o kadar "masum, gariban"(kendi kelimeleri) görünce evlenmeye karar vermiş...aşık olmuş...
ağlamak, o kitaplarını kafasına fırlatmak istiyorum.nasıl inandım beni sevebileceğine...
4 yılımı verdim. evlendim yuva kurdum. oğlumuz oldu...seviyorum, o da sevdiğini söylüyor ama bunu öğrenmem yıktı beni...
ben evde kalmış kız kurusu muydum ki sazan gibi atladım şiire..
kasım 2005..
sazan gelin 1. sınıfta Türkçe öğretmenliği okuyor. hocası incelemesi için geçmiş yıllarda okul öğrencilerinin çıkardığı bir dergi veriyor. s.g.(kod adım olsun:) ) dergiyi okurken bir şiirle karşılaşıyor. altında hayatını değiştirecek isim...şiir o kadar hoşuna gidiyor ki, çabucak ezberleyip her gördüğüne illallah dedirtecek kadar çok okuyor...
nisan 2008...
s.g. artık 3. sınıfta ve okul hocalarının şiir dersi verdiği, tiyatro ve şan da dahil bir çok sanatsal faaliyetin olduğu toplantılara başlıyor.2,5 yıl boyunca aklının köşesinde duran ama nedense nette araştırmayı aklına getirmediği isim, bu kez daha çok karşısına çıkıyor. tüm hocalar ondan övgüyle bahsediyor. adının sonuna "bey" ekleyerek...
tamam da bu bey kim? kaç yaşında, evli mi bekar mı? öğrenci mi? şimdi nerede?
bir laf var, "şüpheli kürt, bi yerine dürt" diye...kendi meraktan ölüyor ya hocalarına sorsa yanlış anlayacaklar diye gıkını çıkaramıyor.---yoksa doğru mu anlayacaklar?..
bir gün hocalarla sohbet ederken bir hoca s.g.yi oğluna almak istediğini söylüyor. başka bir hoca da "bizim zaten düşündüğümüz biri var" diyor. ve o hocanın kızı atlıyor: "......abi değil mi?"
aman Allahım! bu onun adı. yok canım.. aynı kişi değilse?
yüzüm kızardı mı? üff nasıl sorsam aynısı mı diye...
ve oğluna isteyen hocadan can alan can veren cevap:
"bir evde iki şair olmaz hocam..."
...
sonra ne konuştular bilmiyorum. ben ne dedim bilmiyorum. kafamı toplamam lazımdı ve hemen atlayıp istanbul' a amcamlara gittim. kuzenimin bilgisayarında face de dolaşırken aklıma bu şahs-ı muhteremin adını yazmak geldi. zaten tek isimdi face deki.. mesaj attım şiirlerini tebrik eder cinsten. hemen döndü bana...
oysa kader ağlarını çoktan örmeye başlamıştı. zira henüz gsm şebekelerinin bile olmadığı köyünden ilçeye inmek isteyen şair o gün laf olsun diye internet kafeye girmiş ve hocasının sayfasında görüp beğendiği s.g.nin profiline bakıyordu....
"buradan zor oluyor" bahanesiyle msn mi istedi, verdim. hemen oradan devam ettik.saatlerce konuştuk, hayat felsefemizde, şiire bakışımızdan, okuldan, siyasetten, evlilikten...
"sana bir soru soracağım ve bundan sonraki hayatımızı vereceğin cevap belirleyecek" dedi...
"ülkücü müsün" diye sordu.
"ülkücülükten aldığın arkasına takım elbisesi geçirip iki iti peşine takıp fakülte koridorlarında volta atmaksa ben ülkücü değil, Turancıyım" dedim..
meğer kendileri tam da bahsettiğim reislerden olurlarmış fakülte yıllarında.
sonra o malum dörtlüğü yazdı...
sonra varım dedim...
sonra ne oldu bilmiyorum.
.................................................
gerisini başka mesaja yazayım. link eklerim burayakızlar,http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-5.html#post24923535
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-5.html#post24923623
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923671
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923671
http://www.kadinlarkulubu.com/esi-esinin-ailesi/533230-sazan-gelinin-oykusu-6.html#post24923818
bugün canımı çok acıtan bir şey öğrendim.
eşimle aynı üniversiteden mezunduk. o ben başlamadan mezun olmuş. ben onu şiirlerinden tanımıştım. 3. sınıfa gelince kendini merak ettim, bu arada hocalarda hep ondan bahsediyordu, nihayet internet yoluyla tanıştık. aynı gece bir kaç saat sonra evlenme teklifi etti. ben de kabul ettim.
( yuuuh la başlayan eleştiren kınayan cümlelerinizi duyuyorum.devam edin. hakettim. )
benim evlenme teklifi sandığım bir şiirin son dörtlüğüydü.
"karım olmaya var mısın" gibi bir şeyle bitiyordu. ben de "varım" demiştim. "uçabilir miyim" falan dedi herhalde..neyse sonra saatlerce konuştuk etttik, bulunduğum yere geldi, hocaların yanına gittik. ellerini öptürdü. "bu kızla evleneceğim hocam" dedi.
uzatmayayım nihayetinde evlendik.
eşimin itiraf saatleri vardır. kanka gibi muhabbet ederiz o da anlatır. ve maalesef bugün öğrendim ki, benim "ilk tanışmada aşk, evlilik büyüsü sandığım , teklif sandığım benim sazanlığımdan başka bir şey değilmiş.
şair beyimiz aynı dörtlükle çok kız tavlamış. ama kimse evlilik gibi bir teklif düşünmemiş hiç. tek aptal benim yani...
bu beni görmeye gelirken "güzelse biraz takılırız" diyormuş.

ama otobüsten inip beni o kadar "masum, gariban"(kendi kelimeleri) görünce evlenmeye karar vermiş...aşık olmuş...
ağlamak, o kitaplarını kafasına fırlatmak istiyorum.nasıl inandım beni sevebileceğine...
4 yılımı verdim. evlendim yuva kurdum. oğlumuz oldu...seviyorum, o da sevdiğini söylüyor ama bunu öğrenmem yıktı beni...
ben evde kalmış kız kurusu muydum ki sazan gibi atladım şiire..
Son düzenleme: