kızlar mutlaka okuyun,okumadan geçmeyin dün şefim gönderdi bana moralim yerine gelsin diye.bende sizinle aynı kaderi paylaştığım için sizinde umutlarınız bitmesin diye mutlaka okuyun...
Hayatım boyunca tutturuk olduğum birkaç şey oldu. Herkes gibi... Oluruna bırakamadığım bir türlü...
Tüp bebek sendromu bu.. Ben ne zaman ısrarımdan vazgeçeceğim o zaman kendiliğinden olacak her şey diyordum ki, Sedanın kitabında şu bölüme rastladım:
***
Sıfır noktasını duymuş muydunuz hiç?
Peki ya neden bazen çekim yasasını çalıştırmak için bu kadar çaba sarf etmek zorunda olduğumuzu ya da uzun zaman sabretmek gerektiğini...
Bir şeyi çok istediğimiz zaman genellikle o olmuyor.
Neden ki?
Buna eskiden şaşırıyordum. Çünkü benim de başıma gelmişti. Hem de pek çok defalar. En önemlisini çocuk isterken yaşadım. Hayat adeta benimle inatlaşıyordu.
Çocuk istiyordum, ağlıyordum, dua ediyordum... Her ay, Acaba hamile miyim? diye umutlanıp yeniden hüsrana uğruyordum. Ne kadar zordu benim için...
Bir şeyi ben bu kadar çok isterken, bir başkası tek gecede, üstelik de istemeden hamile kalabiliyordu.
Bir gün şiddetli bir ağlama eşliğinde, Allahım ben ne zaman çocuk sahibi olacağım? diye isyan ettim. Ve sanki birisi benim kafama bir anda cevabını yerleştirmiş gibi hissettim:
Bunun için ağlamayı bıraktığın zaman...
Hem içim buna onay veriyor hem de zihnim kabul etmek istemiyordu. Uzun süre uğraştım.
Günün birisinde çocuksuz yaşamdaki hayat dersimin, şartlar ne olursa olsun hayattan zevk alarak yaşayabilmek olduğunu öğrendim. Ne kadar basit geliyor kulağa ama bir o kadar uygulaması zor, öyle değil mi?
Bunu yapabilmenin tek yolu vardı: Çocuk istemekten vazgeçmek.
Bütün mutluluğumu ancak o zaman anne olmaya bağlamadan elde edebilirdim. Öylesine korktum ki... Çünkü eğer vazgeçersem, Allah bana bir daha hiç vermeyebilirdi.
Bu riski nasıl göze alacaktım?
O dönemlerde evimiz küçüktü. Üçüncü odamızı hep bir bebek odası yapmayı hayal ediyorduk. O yüzden ben hamile kalmadan önce hiç tadilat yapmıyor hatta bir çivi bile çakmıyorduk.
Mutluluğu ve yenilenmeyi erteliyorduk. Sonunda pes ettim. O kadar çok çekim yasası çalışması yapmıştım ki, kendimi yenik hissederek ve hatta içten içe Tanrı ve evrene küserek herşeyden vazgeçtim. Bir sabah kalktım ve kendi kendime dedim ki, Tamam artık! Çocuğum olmasa da hayata tutunacağım. Hem de öylesine, depresif değil, istediğim her şeyi yaparak. Sadece kendimiz için planlayarak...
Ertesi gün eşimle beraber evimize tadilat yaptırmaya karar verdik. Eski mobilyalarımızı atacak, küçük dairemizi ferah kılacak sayıda küçük, birkaç parça mobilyayla döşeyecektik.
Çocuk odası olarak hayal ettiğimiz yeri de çalışma odası haline dönüştürdük.
Dönüştürdük dönüştürmesine de, yeni evimizde sadece bir ay oturabildik. Daha ben heyecanlanmaya fırsat bulamadan hamile kaldım. Çıldırtıcı güzellikte bir haberdi bu.
Nihayet arzumu serbest bırakabilmiştim.
Bir gün gelecek, sadece isteyeceğiz ve olacak! O Kadar... Hiç zamanda beklemeden...
Hiç korkumuz kalmadığında...
İşte sıfır noktası...
İCLAL AYDIN