Samsun merkeze gittik eşimle hafta sonu için, hem arkadaşın düğünü vardı cuma akşamı hem de hafta sonu farklı bir yerde vakit geçirmek iyi olabilir gibi geldi bize..
neyse öğlen indik, berbat bir hava yüzümüze çarptı hem de nisan sonu mayıs başı zamanları olmasına rağmen, kapalı kasvetli boğucu bir hava, sanki havaya karbonmonoksit karbondioksit salınımı yapılmış gibi, ama bayağı yoğun, neyse dedik, mutlu olmaya çalışalım. merkeze gittik, ben eşime dedim sakın yanımda sigara içme ben çok zor nefes alıyorum.. sağolsun içmedi yanımda. bir şeyler yiyelim dedik, iki saat dolandık istediğimiz gibi bir yere denk gelemedik, hani İstanbul da şak diye bulabileceğin mekanlar yok tabi, sahilde bir yere oturduk, yemekleri berbattı. keşif yapalım dedik akşam düğüne kadar, akşam 7'ye kadar merkezin her yerini turladık. ara sokaklardan yokuş yukarı çıkan mahallelerine kadar ve her yer kasvetli, yollar full inşaat halinde, kapalı boğucu havaya inşaat tozları da karışmış halde, yani sana şu anda yazarken bile aklıma geldikçe nefret ediyorum, gittik salona düğün bitti ve hemen merkezdeki biletçilerden acil iki kişilik bilet alıp koşa koşa Ankara'ya döndük. vaktinde annem ve babamın samsun merkezde evleri varmış ve kötü havasından dolayı izmire taşınmışlar evi satıp. Ankaraya varınca hemen izmiri aradım, bol bol teşekkür ettim bizimkilere, vaktinde evi satıp izmir gibi şahane bir şehire taşındıkları için, öğleden akşama kadar zor dayandık, ya bütün bir ömür o oksijensiz şehirde yaşasaydım ne olurdu, kesin astımdan ölürdüm..