Sağlıklı yaşam günlüğüm

Gecenin bir yarısı rapor hazırlarken artık 36. yaşıma girdiğimi farketmek. Raporu tamamlayıp gecenin saat 1 'inde kahve eşliğinde bir sigara yakmak ve içimden "hadi bakalım 36 sen bana ne getireceksin?" diye geçirmek. Sevgili kendim sana birşey diyeyim mi; iyi ki doğmuşsun kız:nazar:
İyi ki doğdun iyi ki varsınnn musmutlu bir yaş olsun hayatının aşkı karşına çıksın istediğin fiziğe kavuş inşallah sağlıklı ve çok mutlu ol iyi ki varsın
 
Bir haftadır iş nedeni ile İstanbul da olmak.Kaldığım otelin soğukluğu,kötü yemekler ve biraz da iş sıkıntısı nedeni ile midemin bozulmasıyla kötü bir hafta geçirdim. İş hayatında kadının kadına yaptığı o ince mobbing ile tanıştım. Ancak bir süre belki de bir yıl böyle gidecek çünkü şu an için elde kayda değer başka bir seçeneğim yok. Ancak işler ve alınan sorumluluklar nedeni ile çok çok kısa bir sürede beni yeni bir düzen bekliyor.Mesela artık istesem de geç yatamam çünkü daha işe gelmeden hızlı bir şekilde sistemden raporlar çekmem gerekecek.Bu da sabah 5:30-6:00 gibi uyanmak demek. Kendime kabaca şöyle bir program yaptım:

Sabah:
05:45 -Uyanma
06:45 : Raporlama işlerinin bitirilmesi
15 dk esneme, 20 dk içinde hazırlanma (iş yerinde yemek için kahvaltı ve giyinme)
------------
İş dönüşü:
19:30 a kadar yemek ve hafif temizlik işlerinin bitirilmesi
20:30 a kadar kadar spor ve kişisel bakım işlerinin bitirilmesi
21:00 -21:30 a kadar dinlenme..
22:00-22:30 a kadar okuma, ders çalışma veya sonraki güne yemek hazırlama
22:30-22:45 uyku

Belki biraz keskin bir program ama dönem dönem spor ve yemeği yer değiştirerek oturtabilirim sanırım. En önemlisi gece 11 den önce uyumak! Bu da az kahve ve sigara demek (ay hadi inşallah)!
 
Yaklaşık 3-4 haftalık home office olayına dönüldüğünden beri yine eskisi gibi olacak sanmıştım ama biraz dikkat ve uyumla bugünü çok güzel ve verimli geçirdim.Erken yatıp güne erkenden başlayabildikten sonra sakin kafa ile yapılan işler çok daha verimli oluyor. Kendime önceleri oldukça keskin programlar hazırlamışım çünkü ciddi bir disiplin kaybım vardı.Daha da önemlisi her tembellik anımda depresyon nükseden romatizma ağrısı gibi nüksediyordu. O programların aslında ne kadar verimli olduğunu farketmiş oldum. Sadece yazıda kalmadan uygulayabilmek de önemli elbette. Bu esnada kendimle ilgili de ufak bir gözlemim oldu. Çok fazla uğraşmışım kendimle,çok fazla örselemişim kendimi..Son zamanlarda yaşadığım ve gördüğüm kadarı ile nispeten kendi başıma yaptıklarımla ne kadar gurur duymam gerektiğini anladım. İş hayatı olsun,sosyal hayatım olsun,özel hayatımla kendimi kaybetmeden bir denge oluşturmaya çalışmışım. Evet belki de bazı şeyler olmadı,olamadı...Ancak bunlar beni başarısız biri yapar mıydı? İş hayatımda tutunabilmek adına yeni şeyler öğreniyorum,yeni bir pozisyona girdim,tekrardan kendimi bir mücadelenin ortasında buldum ve artık tevekkülle kabul ediyorum ki bu hep böyle olacak ve sorun değil.. Sosyal hayatımda elim vicdanımda açıkca söyleyebilrim ki gerektiği kadar herkesin yanında oldum ve özel hayatıma gelecek olursak hiçbir erkeği gözümde fazla büyütmemem gerektiğini anladım. Kendime iyi bir hayat kurmuşum,pek çoğu bunu yapamıyor bile.Kendi ekonomik özgürlüğüm var,kendi iktisadımı yapabiliyorum,evim ve hayatım eskiye oranla düzenli ..Elbette eksikliğini hissettiğim şeyler de yok değil ama kimin yok ki!!
 
Oldukça uzun süre yazmamışım.Yeni görevim,pandemi derken aslında çok da birşey olmadığı içindir. Birkaç aydır önceliği işime verip başka hiçbir şeyin ve hiç kimsenin kafamı bulandırmasına izin vermedim. Havalar hala sıcak olduğu için spor yapmıyorum ,haliyle bira kilo aldım;hiç sorun değil. Cilt bakımıma devam ediyorum,daha erken yatıyorum,daha az sigara içiyorum. Ancak cilt bakımımda bazen şu ürünü kullanmış mıydım,ne kadar kullandım diye düşünüyorum o yüzden mini bir program yapmak iyi gelecek..Elimdeki bazı ürünleri bitirmek adına kısa bir program yaptım

14.09.2020-18.09.2020: Cerave yüz yıkama, Dermoskin C vit tonik (2 gün boyunca ,sonraki günler Dermoskin salisalik asitli tonik) , Biolog pure skin sivilce serumu,The ordinary Niacinamide serum,The ordinary caffein serum (göz altı için), Nivea detox jel krem,kaş kirpik serumu

Haftasonu hafif kese kullanarak banyo sonrası aloe vera maske ve serumları kullanıp kapatacağım. Hala güneş etkisi fazla olduğu için dermaroller yapmam yada asit peeling kullanmam;biraz daha vakit var.
Bu esnada tüy azaltıcı serum aldım Bioder den.Ağda sonrası tekrar çıkana kadar her gece sürüyorum;hoş bir yumuşaklık hissi veriyor;birkaç ay kullanalım bakalım;umarım işe yarar.
Bacaklarım için de at kılı fırça aldım,spora başladıktan sonra biberiye yağı alıp kullanacağım.Sonuç alırsam güncellerim
 
Bugün yine uzun bir aradan sonra en baştan neler yazmışım,neler yaşamışım diye bir baktım.. Nasıl çabalamışım ,bu çabalar ile şu an olduğum yere gelmişim. İçinde bulunduğumuz dönem kafa karıştırıcı,korkutucu burası kesin. Sağlam bir psikoloji ile kalmak çok zor. Hayat şartları git gide kötüleşirken,yalnızlık kendini hissettirirken ,yeni bir departmanda ayakta durmaya çalışırken eskiden yaptıklarımı unutmuşum..Gerçi o yaptıklarım sayesinde artık erken kalkıyorum, alış veriş seçimlerimde daha özgün davranıyorum, daha politik olmayı öğrenmişim, olayların direkt içine atlamaktansa biraz dışarıdan bakmayı kabullenmişim..Bunun dışında eklemek istediğim pek çok şey var;daha doğrusu yarım kalmış olanlar..Şu an annem yanımda olduğu için biraz bu anın tadını çıkarmak istiyorum. Sonrasında tekrar sporuma başlayıp ,o eski güzel rutinlerime geri dönmek için sabırsızlanıyorum...
 
Politik davranmayi ogrenmek benimde zihnimi rahatlatti. Haksizliga tahammulum yine yok ama uslup , dile getirme tarzi cok fark yaratiyor.
Annen yanindyken icindeki 5 yasindaki kizi bol bol simart. Sanirim bende annemi ozledim. Boyle seyler gorunce duygusallasmaya basladim.
 
Politik davranmayi ogrenmek benimde zihnimi rahatlatti. Haksizliga tahammulum yine yok ama uslup , dile getirme tarzi cok fark yaratiyor.
Annen yanindyken icindeki 5 yasindaki kizi bol bol simart. Sanirim bende annemi ozledim. Boyle seyler gorunce duygusallasmaya basladim.
O da içinde bulunduğum ortamın,durumun farkında olan;farkındalığı yüksek bir kadın olduğu için şanslıyım. Gerçekten de 5 yaşında oluyorum onun yanında ve bu çok güzel. En kısa zamanda, hayırlısı ile siz de annenizle bir araya gelirsiniz umarım
 
En son 12 Ekim'de yazmışım ki bu da günlüğü hayli boşlamak demek. Bu arada ilk flört deneyimi ve ilk kalp kırıklığı da yaşanmış oldu. Bir nevi görücü usulü ile tanıştırıldığım ve garip olarak çok da uyumlu olduğum (yada öyle sandığım) erkeğin bambaşka biri olduğunu keşfetmekle bir defter neredeyse açılamadan kapandı. En çok nefret ettiğim ve benim orospu ruhlu erkekler olarak tarif ettiğim erkek grubuna girdiğini farkettim maalesef. Görünüşte her şey çok iyi, duygular karşılıklı ama iş mantıklı olmaya gelince duvara tosladık. Benim için iş durumu,standartlar her zaman önemli oldu.Bunun dışında cinsellik yaşamak da benim için paldır küldür yapılacak birşey olmadı hiçbir zaman. Ancak maalesef iş ve kariyer konusunda isteksizlik ve gamsızlığı ile cinsellik konusundaki aşırı istekli hali beni kendinden soğuttu. Dahası terk edildim :) Beni bir sponsor olarak gören erkeklerden hep nefret ettim ama maalesef ilk sevgilim de bunlardan biri çıktı. Ben bunlara yeni versiyon erkekler diyorum. Kadının hem bakımlısıihem seksi olanı, ailesi ile iyi geçineni ve tabi ki kariyer yapmış olanını istiyorlar. İnanılmaz rahat tavırları , herhangi bir idealden yada hayat standartlarının olmaması , günü olduğu gibi kabul ederek bir nevi bencilce ,sadece kendi için yaşayan erkekler..Ama hep en mükemmel kadını istiyorlar.. Acaba dedim bir evrilme mi oldu? Yıllarca erkekleri kullanan kadınlar yüzünden bu adamlar böyle bireylere mi dönüştü?! Neyse bu kalp kırıklığı da geçer umarım..

Bunun dışında karantinada evden çalışmaya devam etmek,ailemin terk edilişime istinaden bana acıyarak yanıma gelmesi(!) ile beraber spor yapmak ve diyet yalan oldu. Sabahın köründe kalkıp rapor hazırlamalara devam..Yarın biraz daha salim bir kafa ile yeniden rutinlerime dönmek için yazacağım inşallah
 
Evden çalışmak kesinlikle hayallerimdeki gibi gerçekleşmedi,aile ile beraber yaşama fikri de:/ Yapmam gereken hiçbir şeyi yapamama gerçekliği suratıma tokat gibi çarptı. Belki bu süreyi uzatırlar ama bugün bunu farkettim. Sürekli bitmeyen bir döngü gibi. Bunun yanında toksik bir ilişkiden çıkmanın verdiği o bunaltıcı his de var. Sürekli aklınızın bir kenarında "neden olmadı?" düşüncesi. Bir umut kırıntısı ile başa dönme ve kesinlikle bencil ve yetişkin olmakla uzaktan yakından alakası olmayan bir adamla bir gelecek olmayacağını anlama evresi de can sıkıcıydı. ..Hadi birşeylere yeniden başlayalım..Popom Brezilya gibi olduğu için ilk önce diyet ve sporla başlamak iyi olacak gibi!!! Sonrasında günlük rutinlerimi istikrarla sürdürmek .. Çünkü neden olmasın.. Kendime not: Üşenme,Erteleme, Vazgeçme!!
 
Uzun bir aradan sonra tekrar iş yerine gelmekle sanki bir dönem yeniden başlamış gibi hissettim;iyi de oldu . Evden çalışma daha doğrusu 30 lu yaşlardan sonra eğer tek yaşamaya alışmışsanız ve aileniz sizinle uzun süredir beraber olduysa bu süre içinde zor oluyor; çünkü büyüdüğünüzü (36 oldum yuh artık) asla kabullenemiyorlar..

Sabah erken kalkma,kendine kahvaltı hazırlama,hafif makyaj,iş yerindekilerle sohbet etme, ay sonu nedeni ile yoğun bir trafik,evde olmadığım için daha makul yemek yeme sıklığı ile kendi rutinimi özlemişim. Kalbim kırıktı (hala öyle) , kabul etmesem de herkes gibi beni de etkiledi pandemi ama kendime gelmem lazım...Bugün öncesinde oluşturduğum ve ne mutlu ki alışkanlık edindiğim tüm o eylemlerin ne kadar faydalı olduğunu bir kez daha gördüm... Her zaman baştan başlamak mümkün
 
Günlük yapılacaklar:
  1. Hazırlanan maydonoz suyu yada sirkeli su iç
  2. Vakit buldukça esneme hareketleri yap
  3. Sabah 10 dan sonra kahvaltı yap
  4. Vitamin takviyelerini aksatmadan al
  5. Her akşam 45 dk-1 sa yürümekle başla (Leslie). Sonraki hafta bunu pilates ile birleştir.
  6. 2 lt su iç
  7. Her akşam kuru fırçalama yap.
  8. Her akşam cilt bakımı yap. Kalan tüm kremlerini bitirmeden başka ürün alma!
  9. Her akşam 30dk kadar kitap oku
  10. Günlük dualarını aksatmadan oku
  11. İkinci dil için her gün bir kelime öğren (sayısını arttırabilirsin)
  12. Her gece meditasyon yap.
 
Günlük rutinler işe yarıyor. Şimdi Voonka kolajen toz aldım ve bugün ilk denemeyi kahve ile yaptım. Paket orjinal ve tadı da kahveyle içildiği için yoktu. Herhangi bir mide ağrısı vs yapmadı. İlk 7 gün boyunca hergün ,sonrasında üç günde bir olacak şekilde içilecek. Bu şekilde 2 ay yeter elimdeki miktar. Bunun yanında kalan biotin takviyesini alıyorum (bitince uzun bir süre almam ) . Kolajen içeriğinde 40mg C vitamini var . Bunun dışında karabaş otu da aldım. İyiden iyiye sigarayı bırakmayı istiyorum. Bu his iyi oldu çünkü o sürekli "ben sigara içmeyi seviyorum yea" denilerek kendini kandırmaların artık kırılması gerekiyordu. Bugün yeni paket almayacağım. Akşam da yemekten sonra bir kupa içerim. sıcak içilmesi gerekiyormuş. Haftasonu itibari ile akşam yürüyüşlerine de, ikinci dil çalışmalarına da başlayacağım..
 
Dişil enerji nedir, dişil enerjiyi arttırmanın yolları:

Neden bunu yazma ihtiyacı hissettim? Her ne kadar nedenleri benden kaynaklanmayan bir ayrılık yaşasam da her olayda olduğu gibi bunda da bir dönüp kendime bakma ihtiyacım oluştu. Açıkca gördüm ki genel olarak ilişkilerimde erkek rolünü üstleniyorum. Bu rolü üstlendiğimi günlük hayatımda genelde şu sözlerle fark ettim.

* Erkek gibi kız valla
* Sen halledersin ya
*Çok delikanlı,harbi bir kızsın
* Ben hallederim (çözerim, bitiririm,alırım) vs vs

Hayatta her şey birbiri ile uyumlu,bir nevi ying yang uyumu var doğada ve ona ait olan herşeyde. Kendimizde de birer eril enerji ve birer dişil enerji var. Ancak maalesef çok uzun zamandır bize dayatılan "kapitalist feminizm" öğretileri ile içimizdeki dişil enerjiyi yok etme yoluna girdik. Kapitalist güçlü olanı sever,zayıf olanı ise tüketir. Tıpkı eril enerjinin başlı başına temsil ettiği gibi . Eril enerji yıkıcıdır,gücü sever,iş bitirir, dominanttır,hırstır.. Ancak dişil enerji yaratıcıdır,sakinliktir,toplayıcı ve düzenleyicidir. Bizler belki de iş dünyasının etkisiyle yada bize öyle empoze edildiği için hırslı, gözüpek ve iş bitirici kadınlar olduk. Sürekli o başarma ve iş bitiricilik hırsı içimizdeki eril enerjiyi yükseltirken dişil enerjimizi köreltti. Bende köreltmiş. Sanki erkeğe yapacak bir iş kalmamış gibi ancak bu doğru değil. Hayatımdaki her şey kontrolüm altında olsun ,mükemmel olsun istiyorum ve olmadığı zamanda da nefretim yakıcı oluyor.Tüm ilişkilerimde erkek rolünü üstlenmek beni daha mutlu ve aslında daha başarılı da yapmıyor.

"Tüm hayatımızı kontrol altında tutabilirsek, her şey istediğimiz gibi olursa "mutluluğu" yakalayabileceğimizi, sonrasında da o büyük güce ulaşabileceğimizi zannediyoruz. Aslında peşinde olduğumuz ölümsüzlük tam da böyle bir şey... Fakat yanlış yere bakıyoruz. O, bir sonraki anda değil, gelecekte bir yerlerde de değil, daha büyük başarılarda da değil, hatta tüm dünyaya sahip olmakta da yatmıyor. O, şimdi de
Kaynak: Dişil ve Eril Enerji ( RAHMÂN VE RAHÎM ) - Hamide KURUBAL"


Dişil enerji alıcı,eril enerji ise vericidir. Eğer sen (yani ben) eril enerjini yükseltirsen karşına da dişil enerjisi yüksek erkekler çıkacaktır (daha önceki yazılarımdan birinde sinirimden onlara "orospu ruhlu erkekler" adını takmıştım) . Bu aslında gayet normal ;çünkü her ying birer yang arar eşleşmek için.

Dişil enerjiyi arttırmak sadece makyaj yapıp,topuklu ayakkabı giyerek yapılacak birşey değil . Yaydığın enerji (tavırların,kelimelerin, üslubun) de eril enerjiye sahip olabilir. Güçlü olmak adına yapılan şeyler bizi güçlü kılmaz,sadece öyle olduğumuzu sanmamıza neden olur. Zaten güçlü olan insan "güçlü olmak istiyorum" da demez!

Kadının doğuştan gelen duygusal gücü, yaratma gücü ve şefkati erkeğin kas gücünü dengeler ve yatıştırır. İçimizdeki halihazırda var olan bu enerji ile eril enerjiyi dengelemektir aslında işin sırrı (ben de yeni yeni öğreniyorum). Bir kadının içindeki dişil enerji ile birleşmeyen eril enerji yıkım olur,kör hırs olur, öfke olur..

Şimdi her ne kadar bunları madde madde sıralamak çok da doğru olmasa da belki ,en azından kendim için, bazı tavsiyeler sıraladım:

  1. Gelen iltifatları kabul et ve teşekkür et
  2. O anın içinde olduğunun farkındalığını yaşa
  3. Her işi sen bitirmek zorunda değilsin. İş yerinde yakaladığın hırsı iş yerinde bırakmaya çalış
  4. Yardım almaktan ve istemekten çekinme
  5. Hayatındaki hedefleri yakalamak adına bugünü kaçırma
  6. Kendine yüklediğin dirençleri hergün tekrar edeceğin cümlelerle kırmak.
  7. Öfkeni kontrol et, nasıl kendine acıma eyleminden kaçınman gerekiyorsa fazla öfkeden de kaçınman gerek
  8. Kendini sevdiğin davranışlardan vaçgeme. Günlük rutinlerin, bakım rutinlerin olsun bu seni daha feminen hissettirecek.
  9. Çok fazla konuşmak yerine,hislerini dinlemeye de ayır vaktini. Karşındakini de dinle;her konuda bir çözüm üretmen gerekmez. Karşı (cinsin) özellikle kendini ifade etmesine izin ver!
  10. Yaratma eylemini gerçekleştireceğin aktiviteler seç. Eril enerji tüketendir. Yemek yapmak,birşeyler yazmak,evi düzenlemek, keman çalmak benim yapabileceklerim.
  11. Ağır sporlar yapmaktan kaçın yada minimum düzeyde yap.
Bunlar şimdilik aklıma ilk gelenler . Elbette bu kısa dönemde gerçekleşecek birşey değil ancak sonuçları kendimde gördükçe buraya yazarım
 
"Ben de bazen ağlarım ama hemen Yaradan perspektifinden bakar dersime odaklanırım.

Benim için mucize sıradan, şifalar anda gerçekleşir buna sayısız kere şahit oldum ancak nadiren olmadı kazdım olmadı, çalıştım olmadı, yükledim olmadı, birkaç konu ama olmadı işte...bazen de azimle üst üste kazdım, çalıştım oldu zamanı varmış dedim.

Olmayanı olduramayız...

Bunu kabul etmek gerekir...

Bu böyle...

Daha neler neler bitti, şifalandı.

Ama kontrolcülükle ilgili, değerlilik ile ilgili defalarca seans yapmışımdır sonunda düzeldi.

Bazen de basitçe olmadı.

Bazen basitçe tükendim.

Bazen de basitçe ağladım.

Ama acı beden nedir bilmeksizin çıkmaya odaklandım …

Kendine acır ya da diğerlerine acındırırken seni kim çıkaracak?

Sen seçimini acı beden olarak yaptıysan kim neden sana yardım etsin ki bundan beslendiğin ortada…

Bunun bitmesini, tamamlanmasını seçmelisin, bu enerjiyi yaymalısın ki sonsuz çözüm olanakları sana açılsın.

O dönemde aklına getirebileceğin ilk şey belki altı üstünden daha iyidir.

Bu alanda esnek düşünmeyi öğrenmek zorundasın.

Her zaman kabulü hatırlamalısın.

Bazen batarsın…

Sonra ne yaptığın önemli.

Tükendiğinde, battığındaki seçimi ne?

Kurban olmak mı? Acı beden mi?

Yoksa çıkışı seçmek mi?

Çıkışı seçtiysen battığını, dipte olduğunu, tükendiğini kabul etmek zorundasın.

Biz güçlü değiliz ve güçlülük bir erdem de değil.

Güçlü olan sadece Yaradan

Tükendiğinde” O “nun ipine tutunmak kâfi…

Nasıl sesleniyorsan O, Allah, Yaradan, Tanrı, Evren, Enerji….

Ben bununla ilgilenmiyorum.

Bazen gücün tükenir….

Bunu fark et, kabul et ve ayağa kalkmak için tutun.

Diğerlerinden de destek talep edebilirsin.

Egonu dinginleştirebilirsen destek de talep etmen, kabul etmen kolay olacaktır.

Negatif deneyimini saklamak, reddetmek, görmezden gelmek, yüzleşmemek samimiyetsizdir.

Negatif duygularımızı reddetmek daha derinlerini açar.

Sürekli pozitif olmak bir çözüm değil, ne yazık ki bir inkâr biçimidir.
Sen bu dersin tamamlanmasına odaklandığında senin için sonsuz çözüm yolları gösterilecek ve alanlar açılacaktır.

Hayatın dönüşecek.

Mutlak kaderin olmayan her şey senin seçimin ve senin elinde…

Hayatın senin bilinçaltının yansıması ama bunu sadece pozitif düşünceyle başaramayacaksın.

Negatifi kabul edip çözüm için çabalamalısın.

Sonra pozitife odaklanmalısın.

Kabulü hatırla…

Mucizeler sıradandır, her sorun gerektiği zamanda şifalanacaktır.

Derdini veren Yaradan şifasını da planladı…

Dipteki çürük elmaları üzerindeki parlak elmalarla daha ne kadar gizleyeceksin?

Sonra hepsi çürüdüğünde bu daha berbat bir his öyle değil mi?

Köklü olmayan her çözüm palyatiftir, semptomatiktir.

Radikal çözüm üretmen gerekiyor.

Senin değişmeye, dönüşmeye cesaretin var mı?

Kendinden kaçmak yerine cesaretle dönüşüp şifalanmak daha iyi bir seçim değil mi?

Kendinle yüzleşmek, karanlık yanlarını fark etmek cesaret ister, cesaretin var mı?

Konfor alanından çıkmaya hazır mısın?

Cesareti hatırla…

Kabulü hatırla…

Dünyayı sevgi kurtaracak...

Bilin istedim...

Sen acımadan öğren diye…."


Öyle toksik bir ilişki yaşamışım ki galiba daha yeni yeni farkediyorum. Değersizlik hissi, itilme,çekilme ,yalnızlık, kabalık ve sonunda da özgür kaldığı an bir başkasına nasıl gittiğini görmek. Dünden razıymış hissiyatı, yaşanılan hiçbir şey bana özel değildi düşüncesi, sevilmemenin verdiği burukluk.... 90 lara ait aşk şarkıları dinlemek, her şarkıda kendi yaşadığını dinlemek, salya sümük ağlamak, bu hale geldiğin için kendinden ve O'ndan nefret etmek, bir kez daha konuşabilmeyi istemek... Üstümden silindir ile geçilmiş gibiyim. Geçer herhalde ama tek bildiğim şu an hem çok halsizim hem de kalbim acıyor! Fiziksel olarak hissediyorum bu acıyı... Karşılıklı suçlamaların bitmemesi, gittikçe kabalaşmak, senin canını acıtmanın belki de O'na verdiği hazzı görmek...

Ölüyorum uykusuzluktan ,tansiyonum düşük, karnım aç ve yemek istemiyorum. Bir daha asla sevilmeyeceğim hissi üzerime yapıştı. Yetersiz ve çaresiz hissediyorum...

Bir süredir durum bu iken bugün karşıma böyle bir yazı çıktı. Kaybetmemek adına buraya kaydettim. Sevdiğimi ve değer verdiğimi bildiğim halde sürekli kendimi müdafa ettiğim bir ilişki sonrası içine düştüğüm bu durum için nasıl şifalanacağımı nasıl iyileşmeye başlayacağımı gösteren bir yol belki de. Belki saçmalaık belki bilgece ;bu onda ne gördüğüne ne aldığına bağlı.. İyileşmek istediğimi biliyorum, değerli olduğumu hissetmeye ihtiyacım var. Tekrar inanmak istiyorum ihtimallere..Dibi gördüm ,bunu kabul ediyorum ama artık çıkmak istiyorum... İyileşmeye ihtiyacım var..
 
Blog yazmayı denediniz mi ? Blog gibi ve çok güzel bir topic olmuş . Bu yeteneğinizi değerlendirmelisiniz demeye geldim .
Çok teşekkürler,çok tatlısın. Bir ara blogger olarak yazıyordum ama iş hayatı nedeni ile sürekliliğini kaybetti...Arada sırada burada kendime iyi gelmek adına yazıyorum; iyi ki de yazıyorum.. Yine de teşekkürler . İnsan "neden olmasın tekrar?" diyor..
 
X