• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Şafak Pavey'den çarpıcı açıklamalar

"Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkuyorum. Kadın özgürlüklerinden asla korkmam. Söylemek isterim ki özgür bir hayat çok zor kurulur ama çok kolay yıkılır. Tam da bu nedenle çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla Çamlıca Parkı'nın kuytularında sevgilisiyle öpüşen genç kıza özgürlüğünü Mustafa Kemal'e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum."


Ben bu sözünü de alkışlamak istiyorum yadırgayanlar olacaktır ama.:46: Şu gerçek Atatürk olmasaydı bugün belki o kız bulunup

recm edilirdi.

Anlam karışıklığı yaşayanlara .........kızın Atatürk düşmanlığına vurgu yapılmıyor...........Atatürk düşmanı olupta tek argumanı türban olan insanlara sesleniyor burda
 
Cikacaktim ama yazayim cikayim.

"çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla Çamlıca Parkı'nın kuytularında sevgilisiyle öpüşen genç kıza özgürlüğünü Mustafa Kemal'e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum."


Bu sözü alkisliyorsunuz siz!
O basörtülü kizin, Atatürk ü sevmedigini yada, Atatürk ün Türkiye Cumhuriyet devletine katkilarinin ne oldugunu bilmedigini nereden bilyiorsunuz?
Basörtülü diye muhakkak Atatürk ü sevmiyor olmasimi gerek!
Lütfen alkisladigimiz seyleri iki kere düsünelim zira taraflar ve catismalar bitmez.

O kızın ne düşündüğünü bilmek zorunda değiliz. Bugün birileri başörtülülere bile çıplak diyor ellerinden gelse taşlayacaklar. Gençlerin bunlara karşı Atatürk'ü hatırlamasında fayda var.

siz bence kafanızdaki çatışmaları silin...
 
Yıllardır kapalı olan biri olarak yazıyorum bu tercihi kendim yaptım kimse baskı yapmadan.Benim çevremde açık arkadaşlarım o kadar çok ki bizim aramızda hiç sorun yok .Bu sorunu sadece siyasiler uyduruyor ve bazı kesimde bu yüzden bize baskı uyguluyor..Biz kadınlar olarak neden birlik olmuyoruz,neden birbirimize bu kadar tahammülsüzüz.Ben kapalıyım diye kendimi temiz ya da açıklardan üstün tutamam.Dinimizde kibir,gururlanma bunlar kötü şeyler Allah zaten kibir yapanları sevmez.Herkes tercihini kendi yapar ister kapalı olur,ister açık kimsenin bunu yargılamaya hakkı yok.Bir kesim benim açık olmamı istiyor diye açılamam.Aynı şekilde diğer kesimde kapan diyemez kimseye herkes özgür iradeye sahip.
Biz halk içinde bu sorunu yaşamıyoruz.Siyasiler yüzünden bu sorun oluyor.
Ben hiç unutmam 2002 yılında üniversite sınavına girecem sınav yerimi görmeye gittim.Kadın öğretmen beni kapalı görünce gözleri büyüdü sınava açık gircen biliyorsun dimi böyle giremezsin sınava böyle almayız seni.Daha bir sürü aşağılayıcı sözler sarf etti.Ben bunu hak edecek ne yaptım???
Üniversitede vizelere girecem 2007 yılı adamın biri geldi üstümüze saldıracak başınızı açın ben Atatürkçüyüm sizi sınava sokmam böyle adam ne sınav görevlisi ne başka bir şey polisler müdahale etti .Atatürk ü kullanarak ne zulumler edildi.Atatürk kapalılara zülmedin mi diyordu??O zaman nerdeydi kadın hakları özgürlükleri.Başörtüsü serbest diye açık olanların özgürlüğü mü kısıtlanacak.Neden bu kadar kin,nefret.Biz ülke olarak birlik içinde olmazsak bölünür parçalanırız.
Ben karşımdaki insana önce insan diye bakarım ambalajına değil.....
 
Hep birlikte vurun abaliya.Saygidan dem vuranlar, karsit goruslerin dusuncelerinde olsa zincir vuracaklar.
Ne bitmez kinmis bu, Parvey delige bir tas atmis, kirk akilli tasi cikaramiyor.Kadin haklarina karsi ayaklananlarin, bunu A kisine su recete, B kisine su recete diye ayirip, eline verdigi icin birbirimize giriyoruz.
Onun dekoltesi, onun basortusu yada pantolanu milletin meselesi oluyor.Birakalim isteyen istedigini giysin, gercek gundem maddeleri hakkinda konusmayi basardigimiz zaman, gelismis ulke seviyesine yetismis olacagiz.
Biraz yavas olun, konu bence kapatilsin.Cok gereksiz yerlere tasindi konu.
 
Konuşmayı yazdığın için teşekkür ederim canım Ruhsar hanımda çok güzel noktalara değinmiş.. Merak ediyorum türban serbestliğini 2008 ve 2010 da sırf MHP teklif ettiği için mi ellerini kaldırmadılar?


Başörtüsünden faydalanıp 10 senedir gündem yapmak seçimlere malzeme çıkarmak için de olabilir :ssz: Başörtülü birinin sırf bu yüzden, kutsal saydığının siyasete bulaştırılmasından bile, o vekillere karşı olması gerekir...
 
Basortusunun siyaset malzemesi oldugunu bundan uzuldugunuzu soyluyorsunuz ama Safak hanimin sozlerine hala alkis tutabiliyorsaniz.Basortusu siyasi malzeme ise artik gundem olusturmamali.Buna sevinmemiz lagzim degil mi?Neden ozgurluk verildi diye hayiflananlara alkis tutacagimiza;"Bir sorundu cozuldu", gozuyle bakarsak, siyaset malzemesi olmaktan cikar.

Asil ciddi problemlerin konusulma sirasi gelmedi.Birbirimizin ustu basi konu edilmesin artik.Burda yazip bosuna sinirlerimizi geriyoruz.Bir sorundu cozuldu, yapanlara tesekkur ederim.Konusu yapilmasa gundem olusturulmasa bence daha iyi olur.Boylece yeni gundemler buluruz, yanlismiyim?Secim zamani yaklasmasinin sebebiyle cokda fazla gundem yapilirsa oy kaybedilecegi korkusu oluyor.Kilicdaroglu " Soz basortusu sorununu bizde kaldiracagiz" demisti.
Artik verilen sozlere kostek olunmasa, hayirli ugurlu olsun denilerek birakilmali bu konu gundemden dussun artik.
 
Yıl 1970'ler Nesrin Topkapı yılbaşı gecesi ekrana çıktı olay oldu. Millet tv başına kilitlendi.

Şimdi ekrana dansöz çıkınca dönüp bakıyor musunuz ? Hiç sanmam.

O yüzden ben başörtüyü destekliyorum hele de 2002 den beri elinde çoğunluk olan tayyip buna çokkk geç kaldı. Eee haklı tabi 12 yıl birşekilde kaşıdı, kaşıdı, kanırttı. Millette yedi, kafası kapalı bir allahın kuluda çıkıp benim başörtümden elini çek ben Allah için kapandım siyasete alet etme demedi.

Ancak benim merak ettiğim şey başka.

Dünkü gazetelerde 4 vekilin öncesi ve sonrası vardı. Valla hiçbirinin meclise zorunluluktan başı açık giriyor gibi bir havası yoktu. Gerdanlar açık, saç baş o biçim. Zorunluluktan başı açık giren 3 gün - 5 gün önce gerdan açık gezmezdi.

yiyin benim güzel halkım yiyin, tayyip önünüze ne atarsa yiyin, aman ha sorgulamayın emi.
 
Basortusunun siyaset malzemesi oldugunu bundan uzuldugunuzu soyluyorsunuz ama Safak hanimin sozlerine hala alkis tutabiliyorsaniz.Basortusu siyasi malzeme ise artik gundem olusturmamali.Buna sevinmemiz lagzim degil mi?Neden ozgurluk verildi diye hayiflananlara alkis tutacagimiza;"Bir sorundu cozuldu", gozuyle bakarsak, siyaset malzemesi olmaktan cikar.

Asil ciddi problemlerin konusulma sirasi gelmedi.Birbirimizin ustu basi konu edilmesin artik.Burda yazip bosuna sinirlerimizi geriyoruz.Bir sorundu cozuldu, yapanlara tesekkur ederim.Konusu yapilmasa gundem olusturulmasa bence daha iyi olur.Boylece yeni gundemler buluruz, yanlismiyim?Secim zamani yaklasmasinin sebebiyle cokda fazla gundem yapilirsa oy kaybedilecegi korkusu oluyor.Kilicdaroglu " Soz basortusu sorununu bizde kaldiracagiz" demisti.
Artik verilen sozlere kostek olunmasa, hayirli ugurlu olsun denilerek birakilmali bu konu gundemden dussun artik.
Safak Pavey acik acik soyluyor iste. Daha ne kadar acik soylenebilir ki? Anlamamakta israr etmeyin. Hangi cumlesi turbana Karsi? Yeter artik bizim uzerimizden elinizi cekin diyor iste. Problem ne?
 
Belden aşağı vurmanın bile bir adabı vardır.Kaza ya da intihar farketmez...Sırf bir insanın düşüncelerini beğenmediği için,başına gelen böyle büyük bir felaket üzerinden laf vurmaya kalkanlara vicdan nasip etsin Allah
 
Belden aşağı vurmanın bile bir adabı vardır.Kaza ya da intihar farketmez...Sırf bir insanın düşüncelerini beğenmediği için,başına gelen böyle büyük bir felaket üzerinden laf vurmaya kalkanlara vicdan nasip etsin Allah
vicdan ve bunu söyleyen zat..
çok zor:ssz:
 
bu kesinlikle yazılmıştır ama göremedim sayfaları tek tek takip etmedim:


Sevilay Yükselir'in Şafak Pavey yorumu Twitter'ı ayağa kaldırdı!


Kişisel Twitter hesabından Pavey'e yönelik; 'Bu ilk yalanı değil. İsviçre de 1 çocuğu kurtarmak için mi yoksa kocası terk ettiği için mi o trenin önüne atladı sormak lazım kendisine' yazısını paylaşan Yükselir, gelen yoğun tepkilerin ardından attığı tweeti silme yoluna giderek, 'Benim attığım o tweet gaddarca olabilir ama Pavey’in provokasyonu ondan aşağı kalmaz.Hatta daha da gaddar.Kışkırtıcılık en fena şey!' diye yazdı. radikal


bu ne ucuz ne seviyesiz bir yorumdur arkadaş, mide bulandırıcı, sabahta çalışmasınada hiç şaşırmadım

Biz başı açık kadınlarla başı kapalıları karşı karşıya getirdiği için, özür bekliyorum paveyden demiş birde
:37::37::37::37:
 
Son düzenleme:
7 dk ya 700 sayfa sığdırmış ama akplilerin bu güzel konuşmadan anlayacağı tek şey "koşun koşun türbana laf etti, toplaşıp haddini bildirelim" olur,:27::27: olmaz mı:27::27:

olmaz, çünkü ben çok kibarcasını yazdım
:27::27:

demiştim değil mi,:27::27::27: bunu öngörmek çok kolaydı
 
Yıl 1970'ler Nesrin Topkapı yılbaşı gecesi ekrana çıktı olay oldu. Millet tv başına kilitlendi.

Şimdi ekrana dansöz çıkınca dönüp bakıyor musunuz ? Hiç sanmam.

O yüzden ben başörtüyü destekliyorum hele de 2002 den beri elinde çoğunluk olan tayyip buna çokkk geç kaldı. Eee haklı tabi 12 yıl birşekilde kaşıdı, kaşıdı, kanırttı. Millette yedi, kafası kapalı bir allahın kuluda çıkıp benim başörtümden elini çek ben Allah için kapandım siyasete alet etme demedi.

Ancak benim merak ettiğim şey başka.

Dünkü gazetelerde 4 vekilin öncesi ve sonrası vardı. Valla hiçbirinin meclise zorunluluktan başı açık giriyor gibi bir havası yoktu. Gerdanlar açık, saç baş o biçim. Zorunluluktan başı açık giren 3 gün - 5 gün önce gerdan açık gezmezdi.

yiyin benim güzel halkım yiyin, tayyip önünüze ne atarsa yiyin, aman ha sorgulamayın emi.

Sen anlat arkadaşım biz söyleyince kuru muhalefet oluyor
 
Yıl 1970'ler Nesrin Topkapı yılbaşı gecesi ekrana çıktı olay oldu. Millet tv başına kilitlendi.

Şimdi ekrana dansöz çıkınca dönüp bakıyor musunuz ? Hiç sanmam.

O yüzden ben başörtüyü destekliyorum hele de 2002 den beri elinde çoğunluk olan tayyip buna çokkk geç kaldı. Eee haklı tabi 12 yıl birşekilde kaşıdı, kaşıdı, kanırttı. Millette yedi, kafası kapalı bir allahın kuluda çıkıp benim başörtümden elini çek ben Allah için kapandım siyasete alet etme demedi.

Ancak benim merak ettiğim şey başka.

Dünkü gazetelerde 4 vekilin öncesi ve sonrası vardı. Valla hiçbirinin meclise zorunluluktan başı açık giriyor gibi bir havası yoktu. Gerdanlar açık, saç baş o biçim. Zorunluluktan başı açık giren 3 gün - 5 gün önce gerdan açık gezmezdi.

yiyin benim güzel halkım yiyin, tayyip önünüze ne atarsa yiyin, aman ha sorgulamayın emi.

iyide o dört vekil zaten açık değilmiydi daha önce,ister gerdanı açık geçer ister sırtı,ister röfle yaptırmıştır ister maşa,size nee ?

bırakın insanların öncesini sonrasını deşmeyi,ne zaman neyi tercih ettiklerini,zira kimseyi ilgilendirmez ve bunu dillendirmek çok çirkin.

bu sitede Tayyip Erdoğan,yada Başbakan demek zorundasınız,yoksa saygısızlıktan dolayı banlanabilirsiniz haberiniz ola.

ayrıca Başbakanı destekleyenlerin "halk" olduğunu anlayabilmiş olmanız ne güzel...ee bundan sonra demezsiniz artık yüzde 50 değil 33 diye :28:
 
Yıl 1970'ler Nesrin Topkapı yılbaşı gecesi ekrana çıktı olay oldu. Millet tv başına kilitlendi.

Şimdi ekrana dansöz çıkınca dönüp bakıyor musunuz ? Hiç sanmam.

O yüzden ben başörtüyü destekliyorum hele de 2002 den beri elinde çoğunluk olan tayyip buna çokkk geç kaldı. Eee haklı tabi 12 yıl birşekilde kaşıdı, kaşıdı, kanırttı. Millette yedi, kafası kapalı bir allahın kuluda çıkıp benim başörtümden elini çek ben Allah için kapandım siyasete alet etme demedi.

Ancak benim merak ettiğim şey başka.

Dünkü gazetelerde 4 vekilin öncesi ve sonrası vardı. Valla hiçbirinin meclise zorunluluktan başı açık giriyor gibi bir havası yoktu. Gerdanlar açık, saç baş o biçim. Zorunluluktan başı açık giren 3 gün - 5 gün önce gerdan açık gezmezdi.

yiyin benim güzel halkım yiyin, tayyip önünüze ne atarsa yiyin, aman ha sorgulamayın emi.

süpersiiiin . Göremeyenler tekrar tekrar okusun diye alıntıladım :)
 
Belden aşağı vurmanın bile bir adabı vardır.Kaza ya da intihar farketmez...Sırf bir insanın düşüncelerini beğenmediği için,başına gelen böyle büyük bir felaket üzerinden laf vurmaya kalkanlara vicdan nasip etsin Allah

En çok da İslam dini kullanılıyor ya bu kılıfların ardına o canımı yakıyor.

Müslüman,baş kapalı ama kusurlarla alay etmek...:24:

Kadın kadına bunu yapıyorsa bu millete her şey hak...:ssz:
 
Avukat Atılay İleri: Şafak Pavey, hiç tereddüt etmeden 'bir olimpiyat koşucusu' gibi hiç olmazsa Hess'in biletini kendisine vermek için koştu

Sol kolu ve sol bacağı protez olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey'in 19 yaşındayken geçirdiği kazanın ayrıntıları ortaya çıktı. Daha önce bir çocuğu kurtarmak için kaza geçirdiği söylenen Pavey'le ilgili bazı ithamlarda bulunan Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir, Twitter'dan Pavey'in eski eşiyle yaşadığı sorunlar yüzünden intihara kalkıştığını ima etmiş, gelen tepkiler üzerine söz konusu ''tweet'ini silmişti. Yükselir'in sosyal medyada tartışılan bu sözlerinin ardından Hürriyet gazetesi muhabiri Zeynep Gürcanlı, Pavey'in sol kolu ve bacağını kaybettiği kazayla ilgili hukuki süreci takip eden avukat Atılay İleri'ye ulaştı. Atılay İleri, eski müvekkilinin eşinin bir arkadaşına tren biletini teslim etmeye çalışırken peron ile tren arasına binmeye çalıştığını ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Şafak Pavey'in Perşembe günü TBMM Genel Kurulu'nda ilk kez başörtülü vekillerin de yer aldığı toplantıda yaptığı konuşma Türkiye'de büyük tartışma yarattı. Konuşmanın bir bölümünde Pavey, 19 yaşındayken başından geçen bir kaza nedeniyle meydana gelen engelli olma durumuna da atıf yaptı.

Konuşmanın ardından Türkiye'de Pavey'in başına gelen tren kazası da gündeme geldi.

Hürriyet gazetesinden Zeynep Gürcanlı, Pavey'in kaza geçirdiği İsviçre'de 1996 yılından itibaren onun avukatlığını üstlenip, yasal süreci takip eden avukatı Atılay İleri'ye ulaştı.

Avukatlık yapmaya devam ettiği İsviçre'den telefon ve mail yoluyla Hürriyet'in sorularını yanıtlayan İleri, Zürih İstinaf Mahkemesi'nin 27.8.2004 tarih ve LB0107/U numaralı ve İsviçre Federal Mahkemesi'nin 13.1.2006 tarih ve 5C.213/2004 numaralı karar ve tutanaklarına dayanarak, kazanın nasıl olduğunu anlattı.

Söze, "Şafak Hanım'ın 24 Mayıs 1996 tarihinde Zürih şehrinde vuku bulan kaza ile ilgili avukatı olarak bana sırlarını size gerekli ölçüde ifşa etme izni verdikten sonra, bilgi veriyorum" diyerek başlayan İleri, Şafak Pavey'in o gün yaşadığı kazayı mahkeme tutanaklarına dayanarak şöyle anlattı;

"O dönemde Şafak Hanım'ın eşi Paul Pavey müzisyen olarak Zürih'de çalışmaktadır. Şafak Hanım Zürih'e eşinin yanına gelir ve onunla aynı evde ikamet eder. Paul Pavey'in bir meslek arkadaşı, çek vatandaşı Miroslav Hess, beyin tümörü teşhisi ile tedavi görmektedir. Kendisine Cenevre'deki bir kanser uzmanı doktora gitmesi tavsiye edilir. Durumu ağırdır. Denize düşen yılana sarılır misali Zürih'e gelir ve Pavey ailesinde bir gece misafir olur. Ertesi günü saat 09.03 treni ile Zürich ana istasyonundan Cenevre'ye gitmeye karar verir. Hess'in sağlık durumunun ağır olması nedeniyle Şafak Hanım kendisine refakat etmeyi teklif eder. Miroslav Hess bu teklifi kabul eder. Ertesi günü, 24.5.1996 da beraberce Zürih istasyonuna giderler. Ancak Miroslav Hess beynindeki tümörün etkisiyle hareketlerini koordine edemediği ve zamanında hazırlanamadığı için istasyona geç gelirler. Hess yavaş yürüdüğü için Şafak Hanım kendisine perona gidip trene binmesini tavsiye eder ve gişeye biletleri almaya gider. Gişe kalabalık olduğu için Şafak Hanım da gecikir. Biletlerle perona gelen Şafak Hanım trenin hareket etmeye başladığını ve en son vagonun açık kapısında Hess'in kapıyı açık tutup kendisine el salladığını görür."

'Şahitlerin ifadelerine göre olimpiyat koşucusu gibi koştu’

Mahkemede şahitlik yapanların ifadelerine göre, Şafak Pavey'in "bir olimpiyat koşucusu" gibi trene koşmaya başladığını vurgulayan İleri, şöyle devam etti;

"Şafak Hanım, hiç tereddüt etmeden (tutanaklara ve şahitlerin ifadelerine göre) " bir olimpiyat koşucusu" gibi hiç olmazsa Hess'in biletini kendisine vermek için koşturur. Tren hız aldıkça Şafak Hanım da hızlanır. Tam Hess'in seviyesine gelip bileti vermek üzereyken ayağı kayar ve peronla tren arasına düşer."

Miroslav Hess vefat etti, şahitlik yapamadı...

Şafak Pavey'in geçirdiği tren kazasının birinci elden tanığı olan Pavey'in yolculuğunda eşlik edeceği Miroslav Hess'in 1996 yılı sonunda hastalığı nedeniyle vefat ettiğini ve bu nedenle mahkemede şahit olarak dinlenemediğini de vurgulayan İleri, mahkeme sürecini de şöyle anlattı:

"İsviçre Demiryollarına 24.6.1997 de Zürih Bidayet Mahkemesi'nde tazminat davası açıldı. 3.11.1998 tarihli karar ile mahkeme davayı reddetti. Bu karara karşı Zürih İstinat Mahkemesine yapılan itiraz kabul edildi ve dava delil toplanıp tekrar karara bağlanması için Bidayet Mahkemesine geri çevrildi. Geniş çaplı bir delil temini ve değerlendirmesinden sonra (Beweisverfahren) Bidayet Mahkemesi davayı 31.8.2001 de yine reddetti. Bu karara karşı Zürih İstinaf Mahkemesine tekrar itiraz edildi (Berufung). Bu mahkeme yine delillerin eksik toplandığı kanaatına vararak bu kez dosyayı Bidayet Mahkemesine geri göndermeyip kendisi bilirkişi raporları talep etti ve bilirkişilerin sözlü ifadeleri alındı. Delilleri değerlendiren İstinaf Mahkemesi yukarıda belirttiğim kararıyla davayı reddetti. Bu karara karşı Zürih Kantonu temyiz mahkemesine (Kassationsgericht ) açılan dava 6.05.2005'te reddedildi. Ve son olarak İsviçre Federal Mahkemesine açılan temyiz davası da 13.1.2006 da reddedildi."

TAZMİNATIN REDDİNE GEREKÇE: "GENÇ BİR TÜRK KADINININ DAVRANIŞI..."

Avukat Atılay İleri, Şafak Pavey'in açtığı davada tazminat talebine red olarak mahkemenin gerekçesini de şöyle açıkladı;
"Mahkeme kararlarında gerekçe olarak "genç bir Türk kadını'nın davranışının kazaya neden olduğunu ve illiyet ilişkisini kırdığı" ( unterbrochen) ileri sürüldü. Karar aynen böyle; genç, Türk, kadın....
Gerçek budur ve yukarıda belirttiğim mahkeme karar ve tutanaklarına dayanmaktadır.
 
Son düzenleme:
Şafak Pavey’in Mecliste ’3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ konuşması

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Türkiye, sorumluluklarını yerine getirmek ve denetlemek gibi bir derdi olmadığı için uluslararası sözleşmeleri rahatlıkla imzalıyor ve onaylıyor.. Birleşmiş Milletler Engelli İnsan hakları sözleşmesini de onayladı ama sözleşmenin hayatını değiştirmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Saffetcan daha da perişan. O halde yanlış giden ne! Ve Saffetcan kim?
22 yaşındaki Saffetcan doğduğu günden bu yana yatağında yaşıyor.
Babası engelli haklarını kullanarak eve doğal gaz yükletmek istedi. PTT’ye başvurdu. Evrakları kabul etmediler. Sakat çocuğu dünya gözü ile görmek istiyorlardı. Babası Saffetcan’ı sırtına aldı, götürdü meraklılarına gösterdi… Adeta sirk gibi.
Saffetcan çocuk bezi kullanıyor. Hükümet Ocak 2011 de, hasta bezi barkodu şart koşan bir yönetmelik getirdiği için Saffetcan’ın ailesi geçerli barkot ihtiyaçlarını ancak belli merkezlerden almak zorundalar. 83 liralık çocuk bezi hakkı için 40 lira ulaşım gideri harcıyorlar. Artık bu haktan yararlanmaktan vazgeçtiler.
Toplumun istismar edeceği vehmiyle, bir peri masalı tadında verilen haklar, uygulamaya gelindiğinde kurnaz yönetmeliklerle deliniyor. Kaşıkla dağıtılıp kepçe ile geri alınıyor.

Ekim 2004’te hükümet ülkemizdeki engelli sayısını 8 milyon 431 bin 937 kişi olarak açıklamışır. 2008’de ise başbakanlık raporunda sayı 1 milyon 673 bin 550 olarak açıklanmıştır. 6 milyon 758 bin 387 kişi buhar olup uçtu mu?

Hükümet, Temmuz 2006 tarihinde , “Özürlü Raporları Yönetmeliğini değiştirince milyonlarca engelli bir gecede engelsiz oluverdi. Biri de benim. Buhar olup uçmadım. Karşınızdayım. Bacağımın ve kolumun uzadığı varsayılmış, dünyada %98 olan engelli raporum iptal edilmişti.
Kopan kuyruğu uzayan bir kertenkele olmayı hakikaten çok isterdim ama yazık ki kertenkele değilim.
Çocuk felci mağduru Bünyamin diyor ki, “2006 öncesi aldığım rapora göre engelliydim. Raporumla memur sınavlarına katıldım. Kazandım. Vergi muafiyetinden yararlanmam için hastaneye sevk edildim. Hastanede “özürlü olmadığım” ortaya çıktı. Bunun üzerine KPSS’ sınavlarına girdim, yine kazandım. Memur olabilmem için sağlam raporu istediler. Aynı hastane engelli olduğuma dair rapor verdi, memur olamadım. Şimdi özürlü müyüm yoksa sağlam mıyım? Karar verin, ben de bileyim..”
Şimdi özürlü olan kim? Bence artık özürlü kelimesinden de vazgeçip engelli kavramına geçiş yapmamızın zamanı geldi.
Doğa felaketlerinin, savaşın, şiddetin, akraba evliliklerinin, yoksulluğun ve dünya ikincisi olarak trafik kazalarının ülkesi Türkiye’de engellilerin ve ailelerinin durumu trajik boyutlardadır. Ülkemizin en sessiz çoğunluğundan, aileleri ile birlikte 30 milyon civarında insandan söz ediyorum. Hepimizi onlara karşı işlediğimiz hilelerden ve insanlık suçundan vazgeçmeye davet ediyorum.
Gelin 24. dönemden engellilerin eşit vatandaşlık ve onur hakkını güvenceye alacak olan insan hakları yasasını, kevgire çevirmeden çıkaralım. İnsanın bütçeden daha değerli olduğunu önce maliyeye hatırlatalım. Ve insan odaklı ilk yasayı hep beraber çıkaralım.
En büyük görev şüphesiz önümüzdeki plan ve bütçe görüşmelerinde maliyeci arkadaşlara düşecek.
Önerilerim;
Modern dünyanın engelli tanımında buluşalım. Çağı geçmiş Baltazarı çöpe atalım. Yurttaşlarımızın acılarını cetvelle değil, ayrımcılığa karşı akıl ve bilim ve hukukla ölçelim.
Kamudaki engelli kadrolarını engelli işgücüne açalım. Kendi koyduğu kotalara bile uymayan bir devlete vatandaş nasıl güvenebilir?
Biliyorum baraj severiz ama hiç değilse engellilerin hayati medikal ihtiyaçlarındaki her türlü barajı kaldıralım. Bırakın birkaç kötü niyetli bunu suiistimal ederse etsin. Toplum ve Yargı onun cevabini versin.
Engelliler siyasetin merhamet soytarıları değillerdir. Onlarla ruhlarımızı arındırmak alışkanlığından vazgeçelim. Kimsenin böyle bir haddi yoktur, olduğunu sananların hukuksal vatandaşlık tanımını öğrenmeleri gerekiyor.
Engelli sorunlarını araştırma komisyonu kurulmasını teklif eden önergemi yüce meclise ulaştırdım. Ayrıca İnsan hakları İnceleme Komisyonu içinde bir İnsan Hakları Sözleşmesi olan engelli hakları için alt komisyon kurulmasını teklif ediyorum. Yüce meclise saygıyla duyururum. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
Sayın Meclis Başkanı’na da ayrıca dilekçemi değerlendirip bu konuşmayı işaret dili tercumanı ile yapmamı sağladığı için teşekkür ederim. İşitme Engelli vatandaşlarımızın da bu meclisin çalışmalarından faydalanabilmesi için bundan sonra işaret dli tercüme hizmetinin sağlanmasını bekliyoruz.
 
Son düzenleme:
Birileri Türbana takıldıkları kadar yetim hakkı yememeye,hoşgörülü olmaya,insanları aşağılamamaya özen gösterse keşke..
Sanki Müslümanlığın sadece bir kuralı var oda türban..
 
Back