- 7 Ağustos 2010
- 983
- 2.105
Merhaba, bugünkü motivasyonumuz yemek hakkında.
Neden sağlıklı yaşama geçmek istiyoruz, önce onu konuşalım.
İçimizdeki gücü dışımıza yansıtabilmek için.
Bahanelerimizden daha güçlü olduğumuzu gösterebilmek için.
İstediğimiz kıyafetleri vücudumuzdan rahatsız olmadan giyebilmek için.
Çuval bile giysek, üzerimizde güzel durması,
Etrafımızdaki o hayran bakışlar için.
İki basamak çıkınca nefes nefese kalan bir vücut yerine,
Herkesi geride bırakacak kadar dayanıklı, çevik, güçlü bir vücut için.
Bugün, geriye kalan hayatımızın en genç anı.
Bu en genç zamanları, en güçlü halimizle geçirmek istemez miyiz?
Öyleyse başlıyoruz.
Resimlerde gördüğünüz kızların hiçbiri patates cipsi yiyerek,
tüm gün koltukta yayılarak o vücuda ulaşmadı.
Onlar yapabildiyse, siz niye yapamayasınız?
Devam ettiğiniz ve doğru beslendiğiniz müddetçe size mükemmel bir fizik vadediyorum.
Bundan 1 sene sonra "İyi ki 2016 Eylülde başlamışım spora" diyen, aynadaki fiziğiyle gurur duyan biri mi olmak istersiniz?
Yoksa "Zaten işe yaramıyor" diye pes edip,
bütün bir yılı olduğu yerde sayarak geçiren,
yaz gelince "Yine olmadı" diye düşünerek üzülecek biri mi olmak istersiniz?
Bu satırları okuduğunuza göre, siz pes etmeye niyetli olanlardan değilsiniz!
"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."
"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."
"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."
"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."
Bu sorunların hepsinin cevabının sağlıksız beslenmeden kaynaklandığını söyleseydim, şaşırır mıydınız?
"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."
Çünkü yeterli protein ve yağ almıyorsunuz. Çünkü kompleks karbonhidrat tüketmiyorsunuz.
Gerideki sayfalarda bir benzetmem vardı, onu yinelemek istiyorum:
Vücudumuz bir soba gibi.
Enerji ihtiyacı olduğunda da kömür(yağ) yakmalıyız ki ısınalım.
Ama o kömürün yanabilmesi için önce sobaya ateşi harlayacak bir parça odun(kompleks karbonhidrat) atmalı.
Eğer dengesiz besleniyorsanız, yeterli enerjiyi almıyorsanız vücut "Ne kömür var ne odun, o zaman ben de mobilyaları, sandalyeleri yakayım ki ısınayım" der.
Yağ ve karbonhidrat olmazsa, proteinleri tüketmeye başlar.
Kaslarınız erir.
Kaslar vücudumuzun bir numaralı kalori harcayıcıları.
Bu yüzden kas oranı arttırılmış bir vücut, bütün gün kanepe karşısında kitap okusa bile yağlı bir insanın vücudundan daha çok kalori harcar.
Düşünün, kas oranınızı arttırırsanız isterseniz dünyaları (sağlıklı olması kaydıyla) yiyin, kilo almayacaksınız!
Spor yapacak gücü kendisinde bulması için bir vücudun enerji bombası gibi hissetmesi gerek.
Hani "Bugün tüm evi bir uçtan diğer uca temizleyebilirim, çok enerjik hissediyorum." diye uyanırsınız ya bazı sabahlar.
İşte o enerji, doğru besinlerle geliyor.
"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."
İki sorun var, ya psikolojik açlıktasınız ya da şeker tüketiyorsunuz.
İlk psikolojik açlık, içinizde doldurulamayan bir boşluk olduğu zaman gerçekleşiyor ve beyniniz iyileşmeden ne yazık ki bunu engelleyemezsiniz.
Bir doktor yardımı almanızı öneririm.
İkinci neden ise şeker.
Şeker, sobaya attığımızda bir anda harlayan, bir anda alev alıp ortalığı hızla ısıtan ve bir anda tükenip sobayı tüketen bir gıda.
Şekerli bir şey tükettiğinizde, bir anda vücudunuza sinyal yayılıyor.
Tokluk hissediyorsunuz ama şeker değerlerini dengelemek için insülin salgılanıyor.
Aniden ve tekrar acıkıyorsunuz.
Şeker peki nerede saklı?
Basit karbonhidratta.
Fabrika şekeri kullanılan yerlerde.
Pilav ve makarnada.
Önerim, beyaz ekmeği sertçe kesmeniz.
"İmkanı yok onsuz doyamıyorum" diyorsanız, beyniniz şeker uyuşturucusuna bağımlılık işaretleri gösteriyor demektir.
Şeker yiyen birinin beyni, uyuşturucu kullanan birinin beyninde sinyal verdiği yerlerle aynı şekilde uyarılıyor.
Bilim bize bunu kanıtlıyor: Şeker bağımlılıktır.
Karnınızı tıkayın.
Ekmek yemeden, şekersiz tüm 21 gün geçirin.
21 gün boyunca marul, salatalık, domates gibi yiyecekleri sınırsız yiyebilirsiniz.
Izgara et, süt, yumurta, yoğurt konusunda da sınırımız yok.
Pişirilmiş ya da çiğ sebzeler konusunda da serbestsiniz.
Midenizde yer kalmazsa, şeker koymak için yer olmaz.
Psikolojik bağımlılığınızı yendiğinizde, bir anda duyularınız şekersizliğe alışacak,
3 şekerli çay içerken, artık çaya attığınız yarım şeker bile sizi rahatsız eder hale gelecek.
"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."
Evet, bu da beslenme kaynaklı.
Vücudunuz günde 2000 kalori tüketiyor diyelim.
Spor yapmaya başladığınızda 2500 kaloriye ihtiyacı oluyor.
Çabuk zayıflamak için siz günde 1500 kalori altında beslenmeye başladığınızda,
Mucizevi vücudumuz "Ben kolay yemek bulamadığım bir yerdeyim" diye düşünüyor.
Ve metabolizma hızını düşürüyor.
Eskisinden daha yorgun, daha uykulu gezmeye başlıyorsunuz.
Spor yapmak içinizden gelmiyor.
Üstelik metabolizma hızınızı düşürdüğünüz için,
vücudunuz artık 1500 kalori ile hayatta kalmayı öğrendi.
Eski beslenme şeklinize döndüğünüz anda, o fazla kaloriler yağ olarak depolanıyor.
O yüzden şok diyetler önce hızlı kilo verdirir,
ancak diyeti bıraktığınızda hızla ve daha fazla kilo alırsınız.
Bir ömür sürdüremeyeceğiniz zararlı diyetler yerine,
Size bir ömür sürdürebileceğiniz,
dilediğiniz gibi yemenize izin veren
sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmeyi öneriyorum.
İstediğinizi yiyin ama zehirler hariç.
Doğanın bize sunduğu her doğal ürünü yiyin
ama insanoğlunun para kazanmak için ürettiği işlenmiş gıdalar hariç.
Vücudunuzdaki değişime inanamayacaksınız.
"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."
Şekerin depresyon ile ilişkisi olduğu kanıtlandı, ancak şunu da eklemeliyim.
Serotonin insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir.
Bu mutluluk hormonunu doğal yollardan salgılamak çok kolay.
Düşünün, "Size bedava bir mutluluk hapı vereceğim; üstelik her yuttuğunuzda daha enerjik ve güçlü olmanızı sağlayacak, üstelik sizi zayıflatacak" desem, para ödemeye hazır olursunuz. İşin güzel kısmı, üstelik BEDAVA!
İşte bu mutluluk hapı: Sağlıklı yaşam ve Spor!
1. Triptofan Açısından Zengin Yiyeceklerle Beslenin
Temel aminoasitlerden biri olan triptofan serotonin yapımında kullanılan tek besin maddesidir. Triptofan açısından zengin gıdalar şunlar: hindi eti, süt, peynir, yoğurt, kırmızı et, yumurta, soya fasülyesi, badem gibi kuru yemişler. (Üstelik zayıflatmaya da yardımcılar)
2. B6, B9 ve B12 Vitaminlerini Almaya Dikkat Edin
B6 vitamini serotonin üretiminde ve diğer aminoasit nörotransmitterlerin üretiminde kullanılmaktadır. B6 vitamini açısından zengin yiyecekler tam tahıl ürünleri, ay çiçek çekirdeği, ceviz, bezelye, patates, brüksel lahanası, kahverengi pirinç, muz ve avokadodur. (Kompleks karbonhidratlar ve faydalı doymamış yağlar)
B12 vitamini ve B9 vitamini (folik asit) serotonin üretiminde birlikte çalışmaktadır. B12 açısından en zengin yiyecekler karaciğer ve kırmızı ettir. Bunlar dışında yumurta, peynir ve keten tohumunda da bulunmaktadır. Folik asit açısından zengin besinler ise şunlardır: yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri,bezelye, brokoli ve lahanadır.
3. Egzersiz Yapın
Günlük egzersiz serotonin miktarını artırır, stresi azaltır ve sindirime yardımcı olur. Birçok araştırmayla egzersizin serotonin üretimini ve salgılanmasını yükselttiği tespit edilmiştir. Özellikle koşmak ve bisiklet sürmek gibi aerobik egzersizler serotoninde artış sağlayacaktır.
Düşünün, spor yaptıktan sonra "Keşke yapmasaydım" diye pişmanlık hissettiğiniz bir gün oldu mu?
Aksine gününüzü daha aydınlık, daha neşeli sürmenize yardımcıdır spor.
Egzersizi günlük rutininizin temel bir parçası yapın. En büyük problem, insanlar egzersiz yapmak istemediklerinde, yapmamaları. Oysa ki, bazen egzersiz yapmak istememenizin nedeni serotonin düzeyinin düşük olması olabilir. Böyle olunca, çoğu kişi televizyon başında çerez yemeyi tercih ediyor. Bu yüzden, o andaki hissinize rağmen spora gitmeniz önemli. Kendinize neyin önemli olduğunu hatırlatın.
4. Güneş Işığında Bol Zaman Geçirin
İnsanlar birkaç yüzyıl öncesine kadar zamanlarının çoğunu dışarıda geçirmekteydi. Günümüz insanı ise ofislerin içine hapsolmuş durumda. Güneş ışığının D vitamini üretimini artırdığı herkesçe bilinmekte. Ama bilinmeyen D vitamininin serotonin üretiminde rol alması. Bu açıdan düşünülünce, depresyonun modern zaman hastalığı olması mantıklı görünüyor.
Öyleyse geçirin ayağınıza rahat bir spor ayakkabı, doğruca koşuya!
Değişim, bugün hemen şimdi!
1 Ocak'ta başlayanlardan olmak yerine, 1 Ocak'ta istediğiniz vücuda ulaşmak elinizde.
Başlayın ve vazgeçmeyin!
ZAYIFLAMA TAKTİKLERİ
Canınız gidip ıvır zıvır yemek, atıştırma kaçamağı yapmak istiyor olabilir.
Bu aşermelerle başedebilmek için öncelikle nedenini bulmamız lazım.
Tatlı aşermeleri genellikle hormonal dengesizliklerden kaynaklanır.
Tuzlu aşermeleri ise genelde vücudumuzda eksik olan bir mineralden kaynaklanıyor olabilir.
Canınız cips, kola, hamburger gibi zehirler; hamurişleri gibi zararlı gıdalar çekiyorsa bunları engellemek için uygulayabileceğiniz bazı taktikler var.
1- Alışverişe çıkmadan önce mutlaka bir elma yiyin. O küçük elmanın, alışveriş alışkanlıklarınızı değiştirmedeki mucizevi etkisine inanamayacaksınız.
2- Canınız ıvır zıvır çekiyorsa, önce aç olup olmadığınızı kontrol edin. Gidip mutlaka düzgün sağlıklı bir yemek yiyin.
Yemek yediğiniz halde ıvır zıvır çekiyorsa, beyninizin "susadım" sinyalini açlıkla karıştırıyor olabilirsiniz. Gidip en az 2-3 bardak su için.
Hala canınız bir şeyler istiyorsa, kendinize sağlıklı atıştırmalıklar hazırlayın. Dilim salatalık, kıtır havuç, yağsız marul salatası gibi yiyeceklerle midenizi şişirin.
Eğer mideniz tıka basa dolu olduğu halde hala canınız bir şeyler çekiyorsa, bu noktada şeker bağımlısı beyniniz size oyun etmeye çalışıyor demektir.
Kendinizi oyalayacak bir şeyler bulun. Oje sürün, kitap okuyun, dışarı çıkın, internette oyun oynayın, evi temizleyin, spor yapın.
Asla şekere boyun eğmeyin, 21 günlük ayrılıktan sonra "Ne kadar gereksizmiş o yediklerim" diye düşüneceksiniz.
3- Spor konusunda şevke gelmek için Youtube'da spor videoları aratın. Açın ve sadece izleyin. Bir süre sonra dayanamayıp yapmaya başlayacaksınız.
4- Spor konusunda gaza getiren bir diğer husus, spor eşyası almaktır. Alışverişe çıkıp dar spor taytları, rahat spor ayakkabılar, bir spor aleti alın.
Bir atlama ipi almak bile spor konusunda daha heyecanlı olmanızı sağlar.
5- Sağlıklı hayat bir yoldur, bu yolda elbet tökezleyecek, bazen de yoldan çıkacaksınız. Her hatanızda kendinize küsmek yerine kendinizi affedin. Tek dikkat etmeniz gereken, daima sadık bir sevgili gibi o yola geri dönmek...
Düşünün, çiçek bakıyorsunuz ve 1 haftalık tatile çıktınız, çiçeğinizi de sulamadınız. "1 haftadır sulamıyorum, bu saatten sonra sulasam da kurtulmaz deyip onu ölüme mi terk edersiniz;
Yoksa hemen mutfağa koşup 1 bardak bile olsa çiçeğinize su verir misiniz?
Spor da bunun gibidir. "1 haftadır uzak kaldım, artık yapsam da anlamı yok" deyip tamamen boşlamak yerine;
"Tamam, bari sadece 5 dakikacık yapayım, yarın daha fazlasını yaparım" deyip 5 dakikalık bile spor yapmanız gerek.
Bir gün içinde ne yaptıysanız kâr.
Hiçbir şey yapamadınız mı, şunları deneyin:
* Asansörü kullanmak yerine merdiven çıkın.
* Bol su için.
* Bir durak önce inip gideceğiniz yere yürüyün.
* Öğle yemeğinde ızgara et yiyin, ekmeği bir dilim azaltın.
* Çaya kahveye şeker atmayın.
* Yatmadan önce durabildiğiniz kadar plank pozisyonunda durun.
Hiçbir şey yapmadığınız bir gün geçirmek yerine oldukça verimli bir gün geçirdiniz bile.
Her gün deli gibi spor yapmanıza gerek yok. Vücudunuzun dinlenmeye de ihtiyacı var.
Bu yukarıda saydığım maddeler, bedeninizde büyük değişiklik yapabilecek kadar büyük adımlardır.
Yeter ki sabırlı olun, devam edin, inancınız sarsılmasın.
Kırılgan olma, savaşçı ol!
Spor yapmak istemiyorsun,
Değil spor yapmak, yerinden kalkasın bile yok.
HAYIR, AYAĞA KALK!
Yorgun ve bitkin hissediyorsun,
"Sonra yaparım" diye düşünüyorsun.
HAYIR, HEMEN ŞU ANDA!
Hem bir kerecik ertelemekten ne çıkar,
"Yarın yaparım, söz" diye geçiyor aklından.
HAYIR, BUGÜN ŞİMDİ!
Tembelliğine, üşengeçliğine HAYIR deme vakti.
Hedeflerine ulaşmana engel olan tüm engellere HAYIR!
Regl mi oldun?
Bir iki damla kan seni durduramaz!
1 saat yapacak enerjin yok mu?
O zaman 55 dakika yap.
Tüm gün boyunca 10 dakika bile boş vaktin yok mu?
Öyleyse 5 dakika yap.
Unutma, o küçümsediğin 5 dakikalık sporu yaptığın anda
Koltuğunda tembel patates gibi yayılan herkesten 5 dakika öndesin.
"Sadece 3 kilometrecik yürüdüm" diye üzülüyor musun?
Sen bugün yürüyüş yapmayan herkesten 3 kilometre öndesin.
Bugün spora başlarsan eğer,
Sen spora baharda başlayan herkesten 8 ay öndesin!
5 tane şınav yetti mi?
Hayır, 6 için zorla kendini.
15 dakika koştun, yetti mi?
Hayır, 16. dakika için zorla bedenini.
Bugün programını bitiremeden yığılıp kaldın mı?
Yarın bir daha dene.
Tekrar dene.
VAZGEÇME.
Sen bedeninin sınırlarını zorlamazsan,
Potansiyelini keşfedemezsin.
Unutma,
Ter, yağlarının gözyaşıdır!
Terlemek, yağların cenazesidir!
Motivasyonumuz olduğu müddetçe spor yapmayız.
SPOR YAPTIKÇA MOTİVASYONUMUZ YÜKSELİR.
Öyleyse kendini zorla bugün.
Başla.
İsterse 2 dakika olsun.
Harekete geç.
Değişimi kucakla.
Sen kırılgan bir peri değilsin,
Tuttuğunu koparan bir savaşçısın.
İradeli, güçlü ve kararlı birisin.
Öyleyse göster!
Kanıtla!
Başaracağını kendine kanıtla!
Sonra da tüm çevrene!
Sana fiziğin yüzünden laf eden herkese göster!
Spor yapmak zor geliyor olabilir belki şimdi.
Ama birkaç hafta sonra,
Şu an zorlandığın her hareket, senin ısınma turun olacak.
Kanepeden kalkıp "BUNU BAŞARACAĞIM" dediğin ve ilk adımını attığın anda
Bu yola başkoydun.
VAZGEÇMEK,
PES ETMEK
DİYE BİR SEÇENEĞİN YOK!
NE VERİRSEN ONU ALIRSIN!
HAYAT,
%10 başımıza gelen olaylardan,
%90 ise o olaylara verdiğimiz tepkilerden oluşur.
Mızmızlanacak mısın?
Yoksa hayat sana limon sunduysa,
Yumruğunla sıkıp limonun suyunu çıkaracak mısın?
İSTİYOR MUSUN?
GİT AL O ZAMAN.
BAŞLA!
HAYAT, VAZGEÇMEYENLERE DAİMA ÖDÜLÜNÜ VERİR.
Bedeniniz bir tarla,
Ona iyi bakarsanız, size mutlaka %100 verimle karşılık verir.
Spor yaptıkça daima emeğinizin ödülünü aynada görürsünüz.
DAİMA...
Motivasyonlar http://www.kadinlarkulubu.com/forum...-ve-saglik-icin-motivasyon-taktikleri.849527/ başlığından alınmıştır.
Neden sağlıklı yaşama geçmek istiyoruz, önce onu konuşalım.
İçimizdeki gücü dışımıza yansıtabilmek için.
Bahanelerimizden daha güçlü olduğumuzu gösterebilmek için.
İstediğimiz kıyafetleri vücudumuzdan rahatsız olmadan giyebilmek için.
Çuval bile giysek, üzerimizde güzel durması,
Etrafımızdaki o hayran bakışlar için.
İki basamak çıkınca nefes nefese kalan bir vücut yerine,
Herkesi geride bırakacak kadar dayanıklı, çevik, güçlü bir vücut için.
Bugün, geriye kalan hayatımızın en genç anı.
Bu en genç zamanları, en güçlü halimizle geçirmek istemez miyiz?
Öyleyse başlıyoruz.
Resimlerde gördüğünüz kızların hiçbiri patates cipsi yiyerek,
tüm gün koltukta yayılarak o vücuda ulaşmadı.
Onlar yapabildiyse, siz niye yapamayasınız?
Devam ettiğiniz ve doğru beslendiğiniz müddetçe size mükemmel bir fizik vadediyorum.
Bundan 1 sene sonra "İyi ki 2016 Eylülde başlamışım spora" diyen, aynadaki fiziğiyle gurur duyan biri mi olmak istersiniz?
Yoksa "Zaten işe yaramıyor" diye pes edip,
bütün bir yılı olduğu yerde sayarak geçiren,
yaz gelince "Yine olmadı" diye düşünerek üzülecek biri mi olmak istersiniz?
Bu satırları okuduğunuza göre, siz pes etmeye niyetli olanlardan değilsiniz!
"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."
"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."
"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."
"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."
Bu sorunların hepsinin cevabının sağlıksız beslenmeden kaynaklandığını söyleseydim, şaşırır mıydınız?
"Ama Leithia, spora başlayamıyorum çünkü kendimi çok halsiz hissediyorum."
Çünkü yeterli protein ve yağ almıyorsunuz. Çünkü kompleks karbonhidrat tüketmiyorsunuz.
Gerideki sayfalarda bir benzetmem vardı, onu yinelemek istiyorum:
Vücudumuz bir soba gibi.
Enerji ihtiyacı olduğunda da kömür(yağ) yakmalıyız ki ısınalım.
Ama o kömürün yanabilmesi için önce sobaya ateşi harlayacak bir parça odun(kompleks karbonhidrat) atmalı.
Eğer dengesiz besleniyorsanız, yeterli enerjiyi almıyorsanız vücut "Ne kömür var ne odun, o zaman ben de mobilyaları, sandalyeleri yakayım ki ısınayım" der.
Yağ ve karbonhidrat olmazsa, proteinleri tüketmeye başlar.
Kaslarınız erir.
Kaslar vücudumuzun bir numaralı kalori harcayıcıları.
Bu yüzden kas oranı arttırılmış bir vücut, bütün gün kanepe karşısında kitap okusa bile yağlı bir insanın vücudundan daha çok kalori harcar.
Düşünün, kas oranınızı arttırırsanız isterseniz dünyaları (sağlıklı olması kaydıyla) yiyin, kilo almayacaksınız!
Spor yapacak gücü kendisinde bulması için bir vücudun enerji bombası gibi hissetmesi gerek.
Hani "Bugün tüm evi bir uçtan diğer uca temizleyebilirim, çok enerjik hissediyorum." diye uyanırsınız ya bazı sabahlar.
İşte o enerji, doğru besinlerle geliyor.
"Ama Leithia, bir türlü iştahım kapanmıyor ve dayanamayıp yiyorum."
İki sorun var, ya psikolojik açlıktasınız ya da şeker tüketiyorsunuz.
İlk psikolojik açlık, içinizde doldurulamayan bir boşluk olduğu zaman gerçekleşiyor ve beyniniz iyileşmeden ne yazık ki bunu engelleyemezsiniz.
Bir doktor yardımı almanızı öneririm.
İkinci neden ise şeker.
Şeker, sobaya attığımızda bir anda harlayan, bir anda alev alıp ortalığı hızla ısıtan ve bir anda tükenip sobayı tüketen bir gıda.
Şekerli bir şey tükettiğinizde, bir anda vücudunuza sinyal yayılıyor.
Tokluk hissediyorsunuz ama şeker değerlerini dengelemek için insülin salgılanıyor.
Aniden ve tekrar acıkıyorsunuz.
Şeker peki nerede saklı?
Basit karbonhidratta.
Fabrika şekeri kullanılan yerlerde.
Pilav ve makarnada.
Önerim, beyaz ekmeği sertçe kesmeniz.
"İmkanı yok onsuz doyamıyorum" diyorsanız, beyniniz şeker uyuşturucusuna bağımlılık işaretleri gösteriyor demektir.
Şeker yiyen birinin beyni, uyuşturucu kullanan birinin beyninde sinyal verdiği yerlerle aynı şekilde uyarılıyor.
Bilim bize bunu kanıtlıyor: Şeker bağımlılıktır.
Karnınızı tıkayın.
Ekmek yemeden, şekersiz tüm 21 gün geçirin.
21 gün boyunca marul, salatalık, domates gibi yiyecekleri sınırsız yiyebilirsiniz.
Izgara et, süt, yumurta, yoğurt konusunda da sınırımız yok.
Pişirilmiş ya da çiğ sebzeler konusunda da serbestsiniz.
Midenizde yer kalmazsa, şeker koymak için yer olmaz.
Psikolojik bağımlılığınızı yendiğinizde, bir anda duyularınız şekersizliğe alışacak,
3 şekerli çay içerken, artık çaya attığınız yarım şeker bile sizi rahatsız eder hale gelecek.
"Ama Leithia, bir türlü sağlıklı hayata devam edemiyorum, hem yarım kalıyor."
Evet, bu da beslenme kaynaklı.
Vücudunuz günde 2000 kalori tüketiyor diyelim.
Spor yapmaya başladığınızda 2500 kaloriye ihtiyacı oluyor.
Çabuk zayıflamak için siz günde 1500 kalori altında beslenmeye başladığınızda,
Mucizevi vücudumuz "Ben kolay yemek bulamadığım bir yerdeyim" diye düşünüyor.
Ve metabolizma hızını düşürüyor.
Eskisinden daha yorgun, daha uykulu gezmeye başlıyorsunuz.
Spor yapmak içinizden gelmiyor.
Üstelik metabolizma hızınızı düşürdüğünüz için,
vücudunuz artık 1500 kalori ile hayatta kalmayı öğrendi.
Eski beslenme şeklinize döndüğünüz anda, o fazla kaloriler yağ olarak depolanıyor.
O yüzden şok diyetler önce hızlı kilo verdirir,
ancak diyeti bıraktığınızda hızla ve daha fazla kilo alırsınız.
Bir ömür sürdüremeyeceğiniz zararlı diyetler yerine,
Size bir ömür sürdürebileceğiniz,
dilediğiniz gibi yemenize izin veren
sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmeyi öneriyorum.
İstediğinizi yiyin ama zehirler hariç.
Doğanın bize sunduğu her doğal ürünü yiyin
ama insanoğlunun para kazanmak için ürettiği işlenmiş gıdalar hariç.
Vücudunuzdaki değişime inanamayacaksınız.
"Ama Leithia, çok sıkıntılıyım ve depresyondayım, canım hiçbir şey istemiyor."
Şekerin depresyon ile ilişkisi olduğu kanıtlandı, ancak şunu da eklemeliyim.
Serotonin insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir.
Bu mutluluk hormonunu doğal yollardan salgılamak çok kolay.
Düşünün, "Size bedava bir mutluluk hapı vereceğim; üstelik her yuttuğunuzda daha enerjik ve güçlü olmanızı sağlayacak, üstelik sizi zayıflatacak" desem, para ödemeye hazır olursunuz. İşin güzel kısmı, üstelik BEDAVA!
İşte bu mutluluk hapı: Sağlıklı yaşam ve Spor!
1. Triptofan Açısından Zengin Yiyeceklerle Beslenin
Temel aminoasitlerden biri olan triptofan serotonin yapımında kullanılan tek besin maddesidir. Triptofan açısından zengin gıdalar şunlar: hindi eti, süt, peynir, yoğurt, kırmızı et, yumurta, soya fasülyesi, badem gibi kuru yemişler. (Üstelik zayıflatmaya da yardımcılar)
2. B6, B9 ve B12 Vitaminlerini Almaya Dikkat Edin
B6 vitamini serotonin üretiminde ve diğer aminoasit nörotransmitterlerin üretiminde kullanılmaktadır. B6 vitamini açısından zengin yiyecekler tam tahıl ürünleri, ay çiçek çekirdeği, ceviz, bezelye, patates, brüksel lahanası, kahverengi pirinç, muz ve avokadodur. (Kompleks karbonhidratlar ve faydalı doymamış yağlar)
B12 vitamini ve B9 vitamini (folik asit) serotonin üretiminde birlikte çalışmaktadır. B12 açısından en zengin yiyecekler karaciğer ve kırmızı ettir. Bunlar dışında yumurta, peynir ve keten tohumunda da bulunmaktadır. Folik asit açısından zengin besinler ise şunlardır: yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri,bezelye, brokoli ve lahanadır.
3. Egzersiz Yapın
Günlük egzersiz serotonin miktarını artırır, stresi azaltır ve sindirime yardımcı olur. Birçok araştırmayla egzersizin serotonin üretimini ve salgılanmasını yükselttiği tespit edilmiştir. Özellikle koşmak ve bisiklet sürmek gibi aerobik egzersizler serotoninde artış sağlayacaktır.
Düşünün, spor yaptıktan sonra "Keşke yapmasaydım" diye pişmanlık hissettiğiniz bir gün oldu mu?
Aksine gününüzü daha aydınlık, daha neşeli sürmenize yardımcıdır spor.
Egzersizi günlük rutininizin temel bir parçası yapın. En büyük problem, insanlar egzersiz yapmak istemediklerinde, yapmamaları. Oysa ki, bazen egzersiz yapmak istememenizin nedeni serotonin düzeyinin düşük olması olabilir. Böyle olunca, çoğu kişi televizyon başında çerez yemeyi tercih ediyor. Bu yüzden, o andaki hissinize rağmen spora gitmeniz önemli. Kendinize neyin önemli olduğunu hatırlatın.
4. Güneş Işığında Bol Zaman Geçirin
İnsanlar birkaç yüzyıl öncesine kadar zamanlarının çoğunu dışarıda geçirmekteydi. Günümüz insanı ise ofislerin içine hapsolmuş durumda. Güneş ışığının D vitamini üretimini artırdığı herkesçe bilinmekte. Ama bilinmeyen D vitamininin serotonin üretiminde rol alması. Bu açıdan düşünülünce, depresyonun modern zaman hastalığı olması mantıklı görünüyor.
Öyleyse geçirin ayağınıza rahat bir spor ayakkabı, doğruca koşuya!
Değişim, bugün hemen şimdi!
1 Ocak'ta başlayanlardan olmak yerine, 1 Ocak'ta istediğiniz vücuda ulaşmak elinizde.
Başlayın ve vazgeçmeyin!
ZAYIFLAMA TAKTİKLERİ
Canınız gidip ıvır zıvır yemek, atıştırma kaçamağı yapmak istiyor olabilir.
Bu aşermelerle başedebilmek için öncelikle nedenini bulmamız lazım.
Tatlı aşermeleri genellikle hormonal dengesizliklerden kaynaklanır.
Tuzlu aşermeleri ise genelde vücudumuzda eksik olan bir mineralden kaynaklanıyor olabilir.
Canınız cips, kola, hamburger gibi zehirler; hamurişleri gibi zararlı gıdalar çekiyorsa bunları engellemek için uygulayabileceğiniz bazı taktikler var.
1- Alışverişe çıkmadan önce mutlaka bir elma yiyin. O küçük elmanın, alışveriş alışkanlıklarınızı değiştirmedeki mucizevi etkisine inanamayacaksınız.
2- Canınız ıvır zıvır çekiyorsa, önce aç olup olmadığınızı kontrol edin. Gidip mutlaka düzgün sağlıklı bir yemek yiyin.
Yemek yediğiniz halde ıvır zıvır çekiyorsa, beyninizin "susadım" sinyalini açlıkla karıştırıyor olabilirsiniz. Gidip en az 2-3 bardak su için.
Hala canınız bir şeyler istiyorsa, kendinize sağlıklı atıştırmalıklar hazırlayın. Dilim salatalık, kıtır havuç, yağsız marul salatası gibi yiyeceklerle midenizi şişirin.
Eğer mideniz tıka basa dolu olduğu halde hala canınız bir şeyler çekiyorsa, bu noktada şeker bağımlısı beyniniz size oyun etmeye çalışıyor demektir.
Kendinizi oyalayacak bir şeyler bulun. Oje sürün, kitap okuyun, dışarı çıkın, internette oyun oynayın, evi temizleyin, spor yapın.
Asla şekere boyun eğmeyin, 21 günlük ayrılıktan sonra "Ne kadar gereksizmiş o yediklerim" diye düşüneceksiniz.
3- Spor konusunda şevke gelmek için Youtube'da spor videoları aratın. Açın ve sadece izleyin. Bir süre sonra dayanamayıp yapmaya başlayacaksınız.
4- Spor konusunda gaza getiren bir diğer husus, spor eşyası almaktır. Alışverişe çıkıp dar spor taytları, rahat spor ayakkabılar, bir spor aleti alın.
Bir atlama ipi almak bile spor konusunda daha heyecanlı olmanızı sağlar.
5- Sağlıklı hayat bir yoldur, bu yolda elbet tökezleyecek, bazen de yoldan çıkacaksınız. Her hatanızda kendinize küsmek yerine kendinizi affedin. Tek dikkat etmeniz gereken, daima sadık bir sevgili gibi o yola geri dönmek...
Düşünün, çiçek bakıyorsunuz ve 1 haftalık tatile çıktınız, çiçeğinizi de sulamadınız. "1 haftadır sulamıyorum, bu saatten sonra sulasam da kurtulmaz deyip onu ölüme mi terk edersiniz;
Yoksa hemen mutfağa koşup 1 bardak bile olsa çiçeğinize su verir misiniz?
Spor da bunun gibidir. "1 haftadır uzak kaldım, artık yapsam da anlamı yok" deyip tamamen boşlamak yerine;
"Tamam, bari sadece 5 dakikacık yapayım, yarın daha fazlasını yaparım" deyip 5 dakikalık bile spor yapmanız gerek.
Bir gün içinde ne yaptıysanız kâr.
Hiçbir şey yapamadınız mı, şunları deneyin:
* Asansörü kullanmak yerine merdiven çıkın.
* Bol su için.
* Bir durak önce inip gideceğiniz yere yürüyün.
* Öğle yemeğinde ızgara et yiyin, ekmeği bir dilim azaltın.
* Çaya kahveye şeker atmayın.
* Yatmadan önce durabildiğiniz kadar plank pozisyonunda durun.
Hiçbir şey yapmadığınız bir gün geçirmek yerine oldukça verimli bir gün geçirdiniz bile.
Her gün deli gibi spor yapmanıza gerek yok. Vücudunuzun dinlenmeye de ihtiyacı var.
Bu yukarıda saydığım maddeler, bedeninizde büyük değişiklik yapabilecek kadar büyük adımlardır.
Yeter ki sabırlı olun, devam edin, inancınız sarsılmasın.
Kırılgan olma, savaşçı ol!
Spor yapmak istemiyorsun,
Değil spor yapmak, yerinden kalkasın bile yok.
HAYIR, AYAĞA KALK!
Yorgun ve bitkin hissediyorsun,
"Sonra yaparım" diye düşünüyorsun.
HAYIR, HEMEN ŞU ANDA!
Hem bir kerecik ertelemekten ne çıkar,
"Yarın yaparım, söz" diye geçiyor aklından.
HAYIR, BUGÜN ŞİMDİ!
Tembelliğine, üşengeçliğine HAYIR deme vakti.
Hedeflerine ulaşmana engel olan tüm engellere HAYIR!
Regl mi oldun?
Bir iki damla kan seni durduramaz!
1 saat yapacak enerjin yok mu?
O zaman 55 dakika yap.
Tüm gün boyunca 10 dakika bile boş vaktin yok mu?
Öyleyse 5 dakika yap.
Unutma, o küçümsediğin 5 dakikalık sporu yaptığın anda
Koltuğunda tembel patates gibi yayılan herkesten 5 dakika öndesin.
"Sadece 3 kilometrecik yürüdüm" diye üzülüyor musun?
Sen bugün yürüyüş yapmayan herkesten 3 kilometre öndesin.
Bugün spora başlarsan eğer,
Sen spora baharda başlayan herkesten 8 ay öndesin!
5 tane şınav yetti mi?
Hayır, 6 için zorla kendini.
15 dakika koştun, yetti mi?
Hayır, 16. dakika için zorla bedenini.
Bugün programını bitiremeden yığılıp kaldın mı?
Yarın bir daha dene.
Tekrar dene.
VAZGEÇME.
Sen bedeninin sınırlarını zorlamazsan,
Potansiyelini keşfedemezsin.
Unutma,
Ter, yağlarının gözyaşıdır!
Terlemek, yağların cenazesidir!
Motivasyonumuz olduğu müddetçe spor yapmayız.
SPOR YAPTIKÇA MOTİVASYONUMUZ YÜKSELİR.
Öyleyse kendini zorla bugün.
Başla.
İsterse 2 dakika olsun.
Harekete geç.
Değişimi kucakla.
Sen kırılgan bir peri değilsin,
Tuttuğunu koparan bir savaşçısın.
İradeli, güçlü ve kararlı birisin.
Öyleyse göster!
Kanıtla!
Başaracağını kendine kanıtla!
Sonra da tüm çevrene!
Sana fiziğin yüzünden laf eden herkese göster!
Spor yapmak zor geliyor olabilir belki şimdi.
Ama birkaç hafta sonra,
Şu an zorlandığın her hareket, senin ısınma turun olacak.
Kanepeden kalkıp "BUNU BAŞARACAĞIM" dediğin ve ilk adımını attığın anda
Bu yola başkoydun.
VAZGEÇMEK,
PES ETMEK
DİYE BİR SEÇENEĞİN YOK!
NE VERİRSEN ONU ALIRSIN!
HAYAT,
%10 başımıza gelen olaylardan,
%90 ise o olaylara verdiğimiz tepkilerden oluşur.
Mızmızlanacak mısın?
Yoksa hayat sana limon sunduysa,
Yumruğunla sıkıp limonun suyunu çıkaracak mısın?
İSTİYOR MUSUN?
GİT AL O ZAMAN.
BAŞLA!
HAYAT, VAZGEÇMEYENLERE DAİMA ÖDÜLÜNÜ VERİR.
Bedeniniz bir tarla,
Ona iyi bakarsanız, size mutlaka %100 verimle karşılık verir.
Spor yaptıkça daima emeğinizin ödülünü aynada görürsünüz.
DAİMA...
Motivasyonlar http://www.kadinlarkulubu.com/forum...-ve-saglik-icin-motivasyon-taktikleri.849527/ başlığından alınmıştır.