- 6 Temmuz 2015
- 4.638
- 14.562
- 208
Sonda yazacagımı başta yazıyorum. Kendimi bi an o kızların yerine koymayı denedim.
Baba/Amca/Dayı dedigim adam tüm pisligiyle ruhumu bedenimi paramparça etmiş. Anne dedigim kadın bunları görmezden gelmis. Koca dünyada sırtımı yaslayacagım, kol kanat gerecek hani derler ya bi Allahın kulu yokmuş. Aile, es, dost, akraba kimse almamış beni yanına... Sıgamamısım hicbi yere.
Elimi uzattıgım her dal kırıldıktan sonra tutunmaya calısmaktan vazgecmisim ben de. Ben diye bi sey de kalmamıs ya zaten.
Yurtta kalmayı bile çok görmüsler bana ya da ben cok görmüsüm kendime bunca olandan sonra bir gram normalligi. Adım uyumsuz, arızalı, deliye çıkmış. Adı Sevgi Evi olan, içi benden bin beter bi sürü kızın arasına götürmüsler. Böyle bi ortamda ne kadar "sevgi" görülürse iste.
Tüm bunların sonunda, daha 18 yaşını bile görmeden, kaç defa yerden yere vuruldugunu saymayı bırakmış bi kız çocugu olarak bi de ite kaka gönderildigi son kurumda da tacize ugrayan bi çocuk olarak düsündüm kendimi. Soyunma odama kamera koyan hasta ruhlu insanlarla bi arada yasamaya mahkum oldugumu düsündüm. Sabrı taşan hademelerin, ögretmenlerin bana işkence ettigini düsündüm.
Ve bunlara kimseyi inandıramadıgımı düsündüm... Yardım istemek için arayacagım tek bi numara, kapısını calacagım tek bi insan olmadıgını düsündüm... Yoldan gecenlerden medet umdugumu, pencereden son avaz bagırısımın "deli bunlar nasıl olsa" diye gormezden gelindigini hayal etmeye calıstım... Benimle alakası bile olmayan siyasi imaj kaygıları yüzünden sesimi duyacak ne bi vali ne bi devlet görevlisi varmıs... "olay bundan ibaret" diye geçip gitmişler üstümden...
Nefes alamadım.
Sizi niye alıntıladıgıma gelince.
"Ortamı bilmeyip, zorluğunu görmeyip konuşmak kolay. Gidip çalışsınlar kolay geliyorsa"
Belli noktalarda haklılık payınız olabilir ancak yazınızın şu kısmıyla beni dehşete düşürdünüz. Çok yanlış ve tehlikeli oldugunu düşündügüm sözler bunlar.
Siz sıradan bir vatandaş olarak patronunuza veya müşterinize bile "Adım Hıdır elimden gelen budur daha iyi biliyosan sen yap" diyemezken Devletin herhangi bir kurumu hele ki bu kadar hassas bi hizmet sunan bi kurumu "Kolaysa sen yap" deyip işin içinden çıkamaz.
Ne siz ne ben ne de bi başkası bu yetersizligin, denetimsizligin ve acizligin üstünün örtülmesine "onların da işi zor canım" diye çanak tutamayız.
Aynı soruları herkes sormuş zaten tekrarlamak istemiyorum. Güvenligin, polisin, savcının tutumundan başlayarak pek çok şaibeli durum var anlatılan olayda. Bu kurumları denetlemek, ortada kanuna, vicdana, insanlıga aykırı bi durum varsa sorumluları yargı önünr cıkarmak, yeni istismarların önüne geçmek, gelen ihbarları şeffaflıkla degerlendirip kamuoyunun vicdanını rahatlatmak devletin görevidir.
Ki çocukların işkence, taciz ve istismar iddiaları gerçek dışı olsa bile kurumun yönetilişinde, güvenliginde ve izlenen bakım ve tedavide sorunlar oldugu anlasılıyor. Bu şekilde hizmet veren tek kuruluş bizim ülkemizde degil, dünya capında pek cok klinik var ve bu sekilde orta çag engizisyon mahkemelerinde cadı diye yakılan zavallı kadınlar gibi bagırmalarına sebep olmadan da muamele edebiliyorlar bu zor durumdaki insanlara.
Siz çalışanları dinleye dinleye onların penceresini benimsemişsiniz. Ki teyzesi uzun yıllar akıl hastanesinde çalışmış bi insan olarak kastettiginiz mental problemleri ve yol acabilecegi davranısları ben de fazlasıyla dinledim. Zorlukları konusunda hemfikirim ancak yine de size anlatılan üslupla anlatılmadı bana, sizin dinlediginiz kisi ile benim dinledigim kisinin egitim ve idealistlik anlayısı son derece farklıymıs diyebilirim.
Kızlara bi yandan üzülüyorsunuz ama bi yandan da bi rahatsız olma, acıma, tiksinme, görmezden gelme var yazdıklarınızda. Nasıl anlatsam, kötü niyetli bi yaklaşımdan söz etmiyorum ama sanki "artık iflah olmaz nasıl olsa bunlar, gösterilen çabayla idare edecekler" gibi çaresizligin getirdigi bi boşvermişlikle yazıyorsunuz gibi geldi.
Basta söyledigimi yenileyeyim, bi an kendinizi o kızların yerine koyun. Sonra yazdıgınız son cümleyi bi daha kurun.
Yaşadığınız her yerde bu çocuk köyleri, sevgi evleri, sığınma evleri var. Sizin yaşadığınız yerde de vardır. Alın bikaç elbise, şeker çikolata gidin, buradan yazacağınıza gidin arkadaşım, o kızlar için üzülmekten daha çok yapacağınız şey var, oturup herkes buradan ahh canım, vah canım yapar, olay yarın unutulur, kaçınız gidip la şu çocuklara faydam olsun, oturup dert dinleyeyim der.
Ancak 50 satır yazı yazmayı bilirsiniz, sonra milleti yargılarsınız.
Ben gittim, defalarca biliyorum, gördüm, yaşadım, o kızları biliyorum.
Kendini jiletleyen kızın üvey babasının tacizini, annesinin babayı ona tercih etmesini dinledim. Ona akıl verdim, abla oldum.
Şimdi bu konuda herkes senin gibi kınadı lanetledi ya ok iş çözüldü. Bravo.
Sonra vay efendim idealizm, cart curt, öfffs..................................