Psikopatolojik Vakaları Anlatan Film Önerileri (Meraklısına)


Aaa ben de meraklandım şimdi. Bugün de ben izleyeyim. :) Kız kardeşim bu tarz filmleri seviyor, ben daha hafif tempolu filmleri de seviyorum da o aksiyon gerilim falan sever. Onunla izleyeyim.
 
filmimi seçtim izledim geldim:))
ilk sayfadaki filmlerden "aklım karıştı".
bu zamana kadar nasıl atlamisim bu filmi bilmiyorum.kendini merakla izlettiren bir havası var.zaten akıl hastanesinde geçen filmlere acayip bir merakım var:))
film banabu filmi anımsattı. eski filmlere olan onyargimi yıkan yıkan , izlediğimde günlerce etkisinden kurtulamadigim, sonunda kendinizi , bir çok şeyi sorguladiginiz bir film.
astoria senin bu filmi izlediğini tahmin ediyorum.gözden kacirdiysan da sıradaki filmin olsun:)
 

Eklentiler

  • 1740-gugu.jpg
    19,9 KB · Görüntüleme: 125

İzledim izledim. :) Listedeki filmlerden birini izleyip beğendiğinize çok sevindim, mahcup olmamış oldum böylece. :) O filmde Lisa karakterini canlandıran Angelina Jolie'nin performansı gerçekten efsanedir. Angelina daha da öyle performans sergileyemedi bana kalırsa.
 
kesinlikle hatta bir an tereddüt ettim bu bizim angelina mi diye:)) yüzünde yaşatmış resmen duyguları.sırf mimikleri bile yetti bir çok sahnede:))
tekrar göz atip listeye yeni filmimi sececegim.
ellerinize , gözlerinize sağlık
sayesinizde film sitelerinde sayfa sayfa aramaktan kurtuldum:)
 

Çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum sağ olun. :)
 
39 sayfa konu okunur mu diye tam vazgecmistim ki begenilerden tesadufen gordum uyeyi adini bile ilk kez duyuyorum. Neyse ki hic tanimamisim. Bu arada konun cok guzelmis. Takipteyim
 
39 sayfa konu okunur mu diye tam vazgecmistim ki begenilerden tesadufen gordum uyeyi adini bile ilk kez duyuyorum. Neyse ki hic tanimamisim. Bu arada konun cok guzelmis. Takipteyim

Ay teşekkür ederim. Filmlerden birini seyredersen yorumlarını bekliyorum :)
 
Black Swan ve Requiem for a dream. Bence bunlar asıl psikolojik gerilim fimleri
Gayet güzel geren filmlerdi tavsiye ederim :)
teşekkür ederim bu yorum sayesinde su an Requiem for a dream filmini izliyorum:))
Astoria en son vampir amcaları izledim.çok eğlenceliydi:))
bir süredir fırsatım olmadi .fırsatını bulur bulmaz soluğu burda aldım.
tekrar teşekkürler:))❤
 

What We Do In The Shadows mu? Beğenmenize çok sevindim ehehe. Requiem For a Dream hakkında da yorumunuzu bekliyorum seyredince, madde bağımlılığı ile alakalı güzel bir filmdir. Hatta benim üniversite yıllarımda bu film ile ilgili yaptığım analizim vardı, pek çok filmin analizini yaptım hatta. Bilgisayarda bulursam buraya da atarım.
 
çok iyi olur sevinirim:))
uzun zamandır öyle keyifli film izlememiştim iyi geldi .
bu arada yorumlarda okudum
koku( bir katilin hikayesi) filmide yakın zamanda izlediğim filmler arasında.
izlemek için geç kaldığım filmler arasında .
çok begendim .kitabını okumadım ama oyunculuklar güzeldi.basrolun verdiği duygusuzluk çok hoşuma gitti.
bir insan hissetmediklerini ancak bu kadar hissettirebilirdi:))
 
Elinize emeğinize sağlık çok güzel bir liste olmuş. Daha önce bu liste sayesinde zindan adası, girl, interrupted ve split filmlerini izlemiştim.

Bugün de "Mary anda Max" i izledim. Normalde film konusunda çok seçiciyim sanırım biraz izledikten sonra sarmadiysa kapatıyorum boştan yere zaman kaybı olmasın diye. Ama sizin secimleriniz harika. Mary and Max da hem görsellik açısından hem içerik açısından çok güzeldi. ozellikle Max'in son yazdığı mektup beni mahvetti:)
 

Çok teşekkür ediyorum, listemden yararlanmanızdan çok mutlu oldum; mahcup olmadığım için de ayrıca sevindim. :) Mary ve Max beni hep duygulandıran bir film olmuştur, hatta ilk izlediğimde "Animasyon film böyle hüzünlü mü olur yaaa" demiştim. Sizin de beğenmenize çok mutlu oldum, bu listeden yararlanarak başka filmler de izlerseniz değerli yorumlarınızı bekliyorum mutlaka. :)
 
Sonradan eklediklerinizin hepsine bakamadım muhtemelen izlemediğim ve izleyeceğim çok film çıkacak:)

"skhizein" diye bir kısa film var. Çok defa izlediğim bir filmdir. Filmde çok fazla metafor kullanilmis. Siz psikologsunuz sanırım açıkçası sizin o film hakkında yorumlarınızı çok merak ettim.
 

Hiç izlemedim, kısa filmse şimdi izleyeyim hatta. Kendimce kısa bir yorumumu da eklerim :)
 

Filmi izledim, baya hoşuma gitti teşekkür ederim öncelikle. Filmi IMDBde oylarken yapılan değerlendirmelere baktım. Şizofreni diyen olmuş, depresyon diyen olmuş da bana şizofreni olduğunu düşündürtmedi. Sanırım "depersonalizasyon" şizofreni belirtilerinden biri olduğu için insanların aklına direkt şizofreni geldi ancak "depersonalizasyon bozukluğu" denilen bir bozukluk da var. Kişinin kendine yabancılaşması yani, kendini sanki dışarıdan birine bakıyormuş gibi, bir sis perdesinin arkasındaymış gibi gördüğü, tamamen bedenlerini terk ettiklerini düşündükleri bir bozukluk. Genelde travmatik bir olgunun arkasından ortaya çıkıyor, filmde çarpan astroidin travmanın kendisi olduğunu düşündüm. Tanısı da pek kolay değildir, o yüzden filmdeki psikiyatristin inatla fiziksel bir hasar olup olmadığını sormasını da buna bağladım. Genelde şizofreniden bahsedildiğini söylemişler ama depersonalizasyon daha belirgin vurgulanmıştı filmde bence.

Bu arada Skhizein'i izlemek isteyenler Youtube üzerinden altyazılı olarak izleyebilirler, 13 dakikalık kısa bir film. :)
 
Buraya ne zamandır yeni film eklememişim. Dr. İlker Küçükparlak'ın bir yazısında geçtiği için merakımı uyandırarak izlediğim bir Tarkovsky filmini eklemek istiyorum buraya.

42. Zerkalo (Ayna)




IMDB Puanı: 8.1

Yılı: 1975

Tür: Dram, Biyografi

Süre: 1 sa 47 dk

Yönetmen: Andrei Tarkovsky

Oyuncular: Margarita Terekhova, Filipp Yankovskiy, Ignat Daniltsev

Konusu: Birçoklarına göre Tarkovsky’nin en derinlikli eseri olan Ayna, yönetmenin kendi yaşamından yola çıkarak aşk, anılar, bağlılık ve belki de hayatın kendisi üzerine şiirsel bir film. Tarkovsky’ninki olup olmadığı belirsiz, orman içinde bir kulübede, II. Dünya Savaşı’nın öncesinde, yönetmenin eski karısı, annesi, babası, kendi ve ebeveynlerinin kuşakları arasında gidip gelerek anlatılan bir rüya, Ayna’nın yansıttıkları. Efsanevi yönetmenin anne ve babasının gerçekten iştirak ettiği film, ailenin evlerinin eskiden bulunduğu aynı yere inşa edilen bir kulübede çekildi. Baba Tarkovsky şiirlerini kendi sesiyle okudu. Anne ise kameranın karşısına geçti. Eleştirmenler Tarkovsky’nin aslında bu filmi Solaris’ten önce çekmek istediğini ancak Sovyet sansürcülerden ürktüğü için politik olarak daha az riskli olan filmi öne aldığını söylerler.

(Film kendi içerisinde çok derin anlamlar barındırıyor, herkesin damak zevkine hitap eden bir film değil. O yüzden çerezlik bir film olmadığını belirtmek isterim. Nuri Bilge Ceylan Tarkovsky'i örnek alır mesela, NBC filmlerinden içiniz bayılıyorsa bu filmi de sevmezsiniz. İzlemek isteyenler olursa otobiyografik bir eserdir, Tarkovsky'nin çocukluğuna iner. Annesinden -birincil bakımveren- ihtiyaçlarını karşılayamayan çocuk Tarkovsky'nin bunu kabullenişini ve kendi içinde annesiyle yaşadığı vedalaşmayı anlatır. Filmin adı "Ayna"dır çünkü aynaya bakan Tarkovsky, aynanın yansıtıcı olmayan arka yüzüyle karşılaşmıştır. Filmi izleyenlerle İlker Küçükparlak'ın yaptığı film analizini paylaşabilirim.)
 
Burayı biraz boşlamışım. Biraz Woody Allen filmlerinden önerilerde bulunmak istiyorum. :)

43. Wonder Wheel (Dönme Dolap)



IMDB Puanı: 6.2

Yılı: 2017

Tür: Dram

Süre: 1 sa 41 dk

Yönetmen: Woody Allen

Oyuncular: Kate Winslet, Justin Timberlake, Juno Temple

Konusu: Film, 1950’lerde Coney Adası’ndaki bir lunaparkın kalabalığı içinde hayatları kesişen dört karakterin hikayesini anlatıyor. Daimi duygusal dalgalanmalar yaşayan, bir dönemin aktrisi, şimdilerin garsonu nevrotik Ginny, onun atlı karınca operatörü, kaba saba kocası Humpty, babası Humpty ile uzun yıllar konuşmamış olsa da şimdi onun evinde gangsterlerden saklanan 26 yaşındaki güzeller güzeli Carolina ve oyun yazarı olmanın hayaliyle yaşayan, yakışıklı ve genç cankurtaran Mickey Rubin. Wonder Wheel, 1950’lerin tablo gibi güzellikleri ile dolu Coney Adası’nı fon alan bir ihtiras, şiddet ve ihanet hikayesi.

(Woody Allen filmlerinde genel olarak nevrotik kadın karakterleri kullanmayı sever ve daha psikanalitik bir bakış açısı vardır. Bu filmi sevenler de olmuş, sevmeyenler de. Bir Midnight In Paris değil muhakkak ama ben sevdiğimi söyleyebilirim. Kate Winslet'in muhteşem bir şekilde canlandırdığı Ginny, nevrotik biraz da histriyonik bir karakter ve genel olarak sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanan birisi. Burada daha önce önerisinde bulunduğum Sunset Bulvarı filmindeki Norma Desmond karakterine aşırı benziyor. Bununla beraber Ginny'nin oğlunda da piromani -bilerek ve isteyerek yangın çıkarma- ile bir arada davranım bozukluğu görüyoruz. Karakterlerin sahip olduğu psikopatolojik bozukluklar ve altında yatan travmaları rahatça gözlemleyeceğiniz bir film. Spoiler vermek istemedim ama izleyenler olursa kendimce bir analiz yazısı yazabilirim.)

44. Blue Jasmine (Mavi Yasemin)



IMDB Puanı: 7.3

Yılı: 2013

Tür: Dram

Süre: 1 sa 38 dk

Yönetmen: Woody Allen

Oyuncular: Cate Blanchett, Alec Baldwin, Peter Sarsgaard

Konusu: New York'lu çekici ve göz alıcı bir ev hanımı olan Jasmine Francis, milyarder kocası Hal ile birlikte son derece gösterişli bir yaşam sürmektedir. Yatırımcı olarak çalışan Hal, son işlerinden birinde battığında, parasını bu denli cömertçe harcaması nedeniyle büyük bir mali krizin içine sürüklenir ve iflas etmenin eşiğine gelir. Jasmine evden ayrılır ve bir süreliğine San Francisco'nun taşrasında yaşayan üvey kız kardeşinin yanına gider. Tek çıkış yolu burada hayatını tekrar düzene sokup, zenginlik ve lüks içerisinde yaşamaktır. Bu süreçte modacı olarak kısa yoldan zengin olmayı ya da varlıklı birileriyle tanışmayı dener ancak içerisinde bulunduğu depresyona alkol ve antidepresan bağımlılığı da eklenince kendisini büyük bir karmaşanın tam ortasında bulur.

(Cate Blanchett'e En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü kazandıran bu film, Woody Allen'ın en sevdiğim ikinci filmi. Birincisi Paris'te Gece Yarısı tabi ki ehehe. İsim neden Blue Jasmine derseniz, Blue yani Mavi psikolojide depresyonu, melankoliyi temsil eder. Jasmine zaten ana karakterimizin ismi malumunuz. Ana karakterimiz Jasmine, narsisistik biraz da histerik bir karakter. "Kocişimsiz Ben Bir Hiçim Sendromu"na yakalanmış bir kadını Cate Blanchett'in muhteşem performansı ile izleyebilirsiniz. Spoiler vermemek için o kadar kendimi kasıyorum ki, ehehe)
 
Tavsiye edebileceklerim:


Taxi driver
One flew over the cuckoos nest
Reqeuim for a dream
What's eating Gilbert Grape (Leonardo DiCaprionun ilk oscar adaylığı muhteşem performans)
Awakenings

(yukardakiler zaten klasikler)

başka;

We need to talk about Kevin (sonu resmen ŞOK)
Silver Linings Playbook
The black balloon
The Diving bell and the butterfly
Lars and the real girl
K-Pax
Boy A
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…