Bugün Taksim’de yapılması planlanan 7’nci Trans Onur Yürüyüşü’nde polisin saldırarak, okunmasını engellediği basın açıklamasında LGBTİ bireyler, bu işbirliğini Sivas’tan, Maraş’tan; katillerle çekilen fotoğraflardan tanıdıklarını duyurdular.
İstanbul Valiliği’nin hukuk dışı yürüyüş yasağının ardından bu sabahtan itibaren meydan ve İstiklal Caddesi’ni abluka altına alan polis, Beyoğlu Mis Sokak’ta toplanıp, basın açıklaması yapmak isteyen gruba saldırmıştı.
Polisin, okunmasına engel olduğu İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği imzalı basın açıklamasının tam metni şöyleydi:
‘Medya aracılığı ile LGBTİ’ler açık hedef haline getirilmiştir’ Bizler bu işbirliğini Sivas’tan, Maraş’tan biliyoruz!
Bizler bu işbirliğini Suruç’tan, Amed’ten, Ankara’dan biliyoruz!
Bizler bu işbirliğini trans cinayetlerinden ve katillerle çekilen fotoğraflardan tanıyoruz!
6 yıl üst üste düzenlenen ve kamu düzeni adına hiçbir sorun yaşanmayan Trans Onur Yürüyüşü devlet ve gerici grupların işbirliği ile terörize edilmiş, hafta organizasyonunda görev alan arkadaşlarımız hedef haline getirilmiştir. Toplumda yaratılan nefret kültürü ile saldırıların zemini hazırlanmış ve medya aracılığı ile LGBTİ’ler açık hedef haline getirilmiştir.
Buradan bir kez daha deklare ediyoruz!
Başlatılan bu nefret kültürü sonucu yaşanacak tüm saldırıların sorumlusu İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve göz yumup teşvik eden AKP iktidarıdır.
Ramazan ayına saygısızlık bahanesi ile başlatılan bu tartışma, bizlere sunulan Yeni Türkiye zırvasında Türk, Müslüman, Sunni ve Erkek olmayanların toplumun neresinde duracağını göstermektedir. Kendi normunu tüm topluma dayatan ve uymayanları açık hedef haline getiren bu anlayışın Kürtlere, Alevilere, Ermenilere, Rumlara, Romanlara, Lgbti’lere, Kadınlara, işçi ve emekçilere katliamdan başka getireceği hiçbir şey yoktur.
Twitter üzerinden Cumhurbaşkanı’na yöneltilen her eleştiri, ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamalar ile karşılanırken, aleni saldırı çağrıları ise görmezden gelinmekte, hak savunucularının şikâyetleri ise işlemsiz bırakılmaktadır. Cihatçı terörist grupların rahatlıkla hareket ettiği, sınırın boydan boya açıldığı, hastanelerde militanların tedavi edilip tekrardan savaş alanına yollandığı bir ülkede hiç birimiz güvende değiliz.
‘Orlando’da katledilen arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz’ Tüm bu gerçekliğin ortasında trans toplumunun durumu ise daha vahim bir yerde durmaktadır. Toplumsal yaşamda kamufle olmayan translar hedef haline getirilmekte ve temel bütün haklardan mahrum edilmektedir.
Kendini sosyal devlet olarak tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti, yaşama, barınma, eğitim, sağlık ve ulaşım haklarımızı gasp ederek bizleri eşi benzeri görülmemiş bir baskı cenderesi altında yaşamaya zorlamaktadır.
Bizler gökkuşağının çocukları olarak bir kez daha haykırıyoruz;
Bu toprakların sahipleri ve aydınlık günlerin teminatıyız!
Eşit, özgür, demokratik bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Orlando’da katledilen arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, homofobi ve transfobinin olmadığı bir dünya sözü veriyoruz!
Orlando’yu unutma, unutturma!
Nefrete inat yaşasın hayat!
Nefret cinayetleri politiktir!
http://www.diken.com.tr/polisin-eng...-bu-isbirliginin-sivastan-marastan-biliyoruz/